Yunanistan 1981’de o zamanki adıyla Avrupa EkonomiTopluluğu’ndan aldığı yıllık net yardımlarla, bütçe destekleriyle ekonomisini destekledi. Ayrıca sürekli kamu harcamalarını arttırarak bunları da gerek Avrupa Birliği fonları, gerekse de borçlanma yoluyla karşılayarak bugünkü iflas tablosuna giden yolları döşemiş oldu. Zaman zaman usulsüzlükler oldu. özellikle tarım politikasından para çekerken çok ciddi usulsüzlükler yapıldığını gördük. Sonra başka usulsüzlük daha ortaya çıktı. Mesela çiftçiler AB ortak tarım politikasından bir destek alacaklar, mısır çiftçisi bu destekleri alacak, arazi büyüklükleri farklı gösteriliyor, ya da mısır yerine başka bir şey ekilmiş onlar mısır diye gösteriliyor. Yunanistan 34 yıllık süre zarfında AB bütçesinden yaklaşık 250 milyar Euro‘ya yakın mali net katkı elde etmişti. Bu olayın bir başka yönü daha var. Yunanistan, AB‘den aldığıaltyapı fonları, sosyal politika fonları, kalkınma fonu gibi fonlar sayesinde çok ciddi bir altyapı yenilemesi gerçekleştirdi. Bu sayede Yunanistan, 2000 olimpiyatlarını yapabildi, 2004 olimpiyatlarını yapabildi. Yalnız Avrupa Birliği 1998‘de Avrupa Para Birliği’ne ve Euro’ya geçme kararı alıp 1 ocak 2002‘de Euro’ya geçtiğinde de Yunanistan istatistiklerinde oynama yaparak Euro’ya geçmeye hak kazanmış bir pozisyona geldi. Euro’ya erişti. Bunu yaparkende Amerika‘nın en büyük yatırım bankası Goldman Sachs‘labu usulsüzlükle iş birliği yapmışlar. Sonradan bunlar ortaya çıktı, Avrupa Merkez Bankası kandırılmış. Bunun Yunanistan‘a avantajı şu oldu. Drahmi gibi değersiz bir para biriminden Euro kullanma imtiyazına kavuştu. Bu ilk yıllarda bütün Yunanlıların hoşuna gitti, yani hak etmediğiniz güçlü bir para birimini kullanmanın imtiyazı ve size getirdiği gelir, refah artışına sahipsiniz ama üretmediğiniz için sanayi üretimi Yunanistan’da yok düzeyine indi. üretim yok, insanlar sürekli tüketiyorlar, çalışmayı üretmeyi hiç sevmiyorlar, rekabet gücü gerilemesi meydana geldi. Siz bütçenizin gelir gider dengesini veya ithalat– ihracat dengesini sağlayamadığınız için sürekli yurtdışından borç istiyorsunuz. Bu durum, 35 sene devam etti.
Global kriz, Yunanistan’ın makyajını açığa çıkardı
2008 yılının Eylül ayında Amerika ve Avrupa’da dünya finans krizi ve hemen akabinde dünya ekonomik krizi meydana geldi. Avrupa Merkez Bankası’nın sürekli para basması ve ülkelerin para vermesi nedeniyle bu kriz Yunanistan’da hissedilmedi ama 2010 Şubat ayından itibaren Yunanistan’ın tahvil ihraç ederek borç alma çabası, borç verenler, kreditörler arasında çok yüksek faiz talebiyle karşılandı. Bunun üzerine Yunanistan’ın makyajları döküldü. Yunanistan’ın kamu borcunu ödemesi ve bütçe açığını karşılaması için nakit paraya ihtiyacı var. Biz buna egemen devletlerin borç krizi diyoruz. Avrupa’da Yunanistan ile başladı, Mart 2010 civarında İrlanda, Portekiz, İspanya bu sarmala girdiler o dönemde. Avrupa Birliği komisyonu ve liderler zirvesi, Merkez Bankası ve IMF‘den oluşan üçlü, Yunanistan‘a 110 milyar Euro’luk bir kurtarma paketiyle bu borçların döndürülebilmesini mümkün kıldılar. İlk kurtarma paketi Mayıs 2010‘da imzalandı. Fakat 1,5 yıl geçmeden bu borçların döndürülmesi rollover paketiydi. Bunun karşılığında Yunanistan‘da bir kemer sıkma programı izlendi. “Vergileri arttır, KDV’leri arttır, harcamaları kıs, kamı çalışanlarının sayısını azalt, emeklilik maaşlarında indirim yap.” Bu kemer sıkma programına rağmen Yunanistan‘ın borçlarını döndüremeyeceği anlaşılınca o sırada İspanya, Portekiz Şubat 2012’de bu defa 172 milyar Euro’uk 2. kurtarma paketi gündeme geldi. Bu çaba karşısında Yunanistanın 100 milyar Euro’luk borcu traşlandı. Bu ne demek? Alacaklılara denildiki sen 100 liralık borcunun 40 lirasını feda edeceksin. Yunanistan’a böyle bir rahatlamada sağlandı. Bu ikinci paket te 172 milyar Euro’ydu, her iki paketin kullanılan rakamı 245 milyar Euro oldu. Yalnız bu paket şöyle: Yunanistan’ın vadesi gelen borçlarını geri ödeyebilmesi, uzun vadeyeyayarak bütçe açıklarını kapatması öngörülüyor. Yunanistan da bunun karşılığında kemer sıkma programları uyguladı, fakat bunun bir siyasi bedeli söz konusuydu. Nitekim 1. kurtarma paketini PASOKuyguladı, 2. kurtarma paketini ise Yeni Demokrasi Partisi uyguladı. Yunan halkı 35 senelik bol kepçeden kamu harcamaları ve çalışmadan tüketmek politikalarına alıştığı için bu 35 yıllık kemer sıkma programı canlarına tak etti. 2015 yılının Ocak ayı başında bütün kemer sıkma programlarını reddeden, emeklilere yeni vaadler veren ve kamuya bir sürü çalışan almayı vaad eden programlarlar ortaya çıkan Aleksis çipras’ı ve partisini neredeyse tek başına iktidara getirdi. Aşırı milliyetçi bir partiyle beraber koalisyon ortağı oldular. çipras büyük vaatlerle geldi fakat geldikten sonra kasasında eski programdan kalan bir miktar para vardı. Bu paraları 3–5 ay harcadılar ama taaki 30 Haziran’da eski 2. programdan kullanılmayan 7.2milyar euroluk bir dilimi kalmıştı. Fakat çipras Hükümeti kemer sıkma programını bitirince Avrupa, IMF, AB Komisyonu ve Avrupa Merkez Bankası bu 7.2 milyar Euro dilimini serbest bırakmadı. 30 Haziran’da Yunanistan’ın IMF’ye 1.5 milyar Euro geri ödeme taksidi vardı. Avrupa dedi ki, “ 7.2 milyar Euro’yu bırakacağız, ama siz şu kemer sıkma tedbirlerini alırsanız.” çipras da buna karşılık “referanduma gideceğim halk kabul ederse uygularız ama ben istifa ederim, ama halk kabul etmezse uygulamam” dedi. 30 Haziran’da çipras taksidi ödemedi IMF’ye. Yani teknik anlamda iflas anlamına gelen ilk gelişmiş ülke oldu. %61 ile Yunan halkı AB‘nin istediği kemer sıkma politikasını red edince çipras siyaseten güçlendi. Herkes çipras’ın AB ile köprüleri atacağını bekliyordu, fakat çipras Euro’dan çıkmak istemediği için ani bir U dönüşü yaptı, Yunan halkı ve siyasetçiler şuna güvendi: “Avrupa bizi feda edemez, çünkü biz Avrupa medeniyetinin kurucusu olan Yunan ve Roma medeniyetinin kurucularıyız, dolayısıyla Avrupa’nın şımarık çocuğuyuz, Avrupa bize destek olur” Fakat Almanlar bu defa AB Merkez Bankası’nı da sıkıştırdılar. çünkü AB Merkez Bankası sürekli olarak Yunan bankalarına kredi açıyordu. Şubat ayında 59 milyar Euro açtığı kredi desteği vardı, Haziran sonuna yaklaşıldığında bu rakam 89 milyar Euro’ya çıktı. 30 Haziran’dan itibaren AB Merkez Bankası Yunan bankalarına açmadı, krediyi durdurdu ve Yunanistan mecbur kaldı. Sermaye kontrollerini getirdi, bankaları 15 gün, hatta 20 gün süreyle kapattı . Para makinelerinden para çekişini günlük 60 Euro ile sınırlandırdı. Böylece Yunanistan’da mali sistem 20 gün süreyle kilitlenmiş oldu.
KEMER SIKMA POLİTİKALARINA KARŞI çIKAN BAKANLARI TASFİYE ETTİ
çipras referandumu kazandı kazanmasına ama eğer Euro’dan çıkmayacaksa mevcut halde devam etmesinin mümkün olmadığını gördü ve hükümetindeki kemer sıkma politikasına karşı çıkan bakanları tasfiye etti. AB liderler zirvesinde yaklaşık 2 gün süren müzakerelerden sonra 3. kurtarma paketine razı oldu. Bu 3. paketin miktarı 86 milyar Euro’ydu. AB hemen acilen Yunanistan’a 10 milyar Euro köprü kredisini sağladı. Bununla Yunanistan 2 taksit borcunu kapattı. Avrupa Merkez Bankası’na borcu olan 3,5 milyar Euro taksidi de ödedi. Böylece Yunanistan’ın teknik anlamdaki borçlarını ödeyemeyen ülke konumu ortadan kaldırıldı. Sonra gerek Avrupa ülkeleri Eurozone’daki ülkeler parlamentolarında gerekse de Yunanistan parlamentosunda 86 milyar Eurolukkredi onayını parlamentodan geçirdi. Yunanistan AB’ye karşı 3 yıllık 3. kurtarma paketi olan 86 milyar Euroluk paketi kabul etmiş oldu. Bu pakete göre Yunanistan’da KDV oranları yükseltiliyor, kurumlar vergisi yükseltiliyor, hatta şirketler için peşin vergi getiriliyor, emeklilik yaşı yükseltiliyor, kamu kesimindeki çalışanların sayısı azaltılıyor. Böylece çiprastekrar seçimden önceki eski sosyalist hükümetle yeni Demokrasi Partisi hükümetlerinin uyguladığı kurtarma paketlerinin uygulamalarına dönmek zorunda kaldı.
öLüYü YAŞATMA OPERASYONU
Bunun özeti şu: Yunanistan’ın borçları yaklaşık 320 milyar Euro. Borçların milli geliri oranı yüzde 172. Yapılan hesaplara göre 2018‘de bu borçların milli gelire oranı yüzde 200’e çıkacak. Yani Yunanistan için şu yapıldı: Sadece ölüyü yaşatma operasyonu. Bunu yaparken Avrupa içinde bir üye ülkenin Eurozone’dan atılması ya da Eurozone’da bir felaket tablosunun ortaya çıkmasını ertelemek zorunda kaldı 86 milyar Euro’luk maliyetle. Bunun 17 milyarını IMF ödeyecek. Bunu daha düşük bir maliyet olarak görüyorlar. Yunanistan’ın bütçe sisteminin kamu borçlarını geri ödeme sisteminin ve bankacılık sisteminin yaşatılması mümkün kılındı, ama buna karşın Avrupa, “biz 186 milyar Euro’yu size veriyoruz“ dedi. Ama Avrupaaynı zamanda, “buna karşılık yan gelip yatıp, bu paraları yiyemezsiniz”dedi. Siz de karşılığında şu şufedakarlıkları yapacaksınız dedi. Burada ayrıca 50 milyar Euro’luk bir kamu fonu oluşturuluyor. Bunu Atina’da yönetecekler. Bu 50 milyar Euro’nun anlamı şu:Yunanistan’da özelleştirilecek olan kamu varlıkları satılacak, özelleştirmelerden elde edilecek 50 milyar Euro’dan 25 milyar Eurosu ile içi boşalmış bankalar yeniden sermayelendirilecek. 12,5 milyar Euro’su borç ödemesine ayrılacak. 12,5 milyar Euro ise Yunan ekonomisinin büyümesi için yatırımlara harcanacak. Yani Avrupa şunu istemiyor. “Ben bu kadar sürekli para veriyorum Yunanistan bildiğini okusun“ demiyor. Bir nevi Yunan bütçesinin kontrolünü aldı. Yunanistan’ın kamu varlıklarının özelleştirilmesi sürecini bir Duyunu Umumiye Fonu ile kontrolüne aldı. Kamu harcamalarının da düşürülmesini zapturapt altına almış oldu. Yunanistan’ın AB ile borç krizinde 3. Hikayeyi de geride bırakmış oluyoruz. Yunanistan bütçesini disipline etmediği sürece, gelirlerini arttırmadığı müddetçe, milli gelirini yükseltmediği müddetçe bu borç yükünün ödenebilmesi mümkün değil.
TüRKİYE EURO İçİNDE OLSAYDI, DARMADAĞIN OLURDU
Türkiye’de Yunan bankası var, Türkiye Yunan bankası almak istediğinde hemen karşı çıkıyorlar. Anti Türk duygularla engellemeler yapıyorlar. Bugün Finansbank bir Yunan bankası olarak çalışabiliyor. üreterek, kazanarak hak etmediğiniz bir geliri tüketmeye başlarsanız borç yersiniz. Borç yiyenlerkesesinden yer, o borcu veren elde gün gelir hesabını sorar. Halk ileriyi düşünmeden istedi, nereden gelirse gelsin daha fazla tüketeyim yanlışına düştü. Siyasetçiler de doğruyu söylemediler. üretimi unuttular, Temel sebep bu. Batı Trakya Türkleri arkadaşlarımız var. Ben soruyorum, dedikleri şu; Organize sanayi bölgesindeki fabrikaların yüzde 90’ı kapandı diyor. Ama arsa satıyor, ev satıyor, dükkan, fabrika satıyor. Kişiler refah düzeylerini devam ettirdiler, varlıklarını kaybedinceye kadar. Avrupa para vererek bedel ödüyor, Yunan halkı da kemer sıkma programlarıyla bedel ödeyecek. Bence Yunanistan Euro’dan çıkarak milli paraya dönebilirseekonomisini daha serbest yönetebilir. çünkü Euro’da olduğunuz zaman belirli bir dar ceketi giymek zorundasınız. çok üretim, rekabet gücü kazanmak gibi yeteneklere sahipseniz Euro’da başarılı olursunuz. Mesela 2008 kriziniTürkiye neden teğet geçerek atlattı? çünkü Euro’nun içinde değildik, eğer olsaydık darmadağan olurduk.
AB ekonomisinde iki tane resim var. Birinci resim AB ekonomilerinin yapısal sorunları. Yaşlanan nüfus nedeniyle hem üretimde hem tüketimde dinamizmi kaybetmeleri, yaşlanan nüfus az tüketir, genç nüfus çok tüketir. Yaşlanannüfus üretim dinamiizminide kaybediyor. Ayrıca altyapıları eskiyor ve bu altyapılar giderek eskidiği için rekabet gücüne olumlu katkı yapmıyor. Yaşlanan nüfus nedeniyle sağlık ve bakım masrafları artıyor. Yani sosyal güvenlik sistemleri daha fazla açık vermeye başlıyor, kamu borçları yükselmeye başlıyor. Gelişmekte olan ülkelerede bir kısım sanayileridekaybetiler. Bilgi teknolojileri, havacılık sanayi, biraz otomotiv sanayi ile ekonomik rekabet güçlerini devam ettirmeye çalışıyorlar. İkinci resim ise 2008 dünya finans krizinin AB birliğinde yaptığı güvensizlik ve büyüyememe. 2008 krizi Avrupa ve Amerikayı vurunca finans kuruluşları ağır yara aldı, içleri boşaldı, bir sürü ödenmeyen kredilerle bankalar çok ağır yara aldı. Hem Avrupada hem Amerikada bir kısım bankalar devletleştirildi. yani merkez bankaları aralarında çalıştı bankaların içini doldurdular. Halkı tüketime teşvik etmek için bir kısım vergi teşvikleri verildi. Fakat bankaların içi para dolduruldu ama bu paralar kredi olarak ticari alana,sanayi kurulışlarına dönmedi ve AB merkez bankaları faizleri yüzde sıfır düzeyine indirdiler buda fayda etmedi. Ekonomiler 2008den bu yana 2009dan bu yana büyüyememe problemiyle karşılaştılar. AB merkez bankası 3 defa tahvil geri alıp programı açıkladı toplamda 4 trilyon dolarlık tahvil geri alımı yaparak piyasaya para enjekte etti. Bunun karşılığında Amerika son 3 senedir 2012 2013 2014 de yüzde 2 civarında büyümeyi sağladı. 3. Tahvil geri alım programıylada işsizliği yaklaşık yüzde 11lerden yüzde 5.3 e kadar indirdi. Buna karşın AB Amerika gibi başarılı olamadı ve güven probleminiaşamadığı için ve bankacılık sistemi sanayilere, ticarete kredi vermekte isteksiz davrandığı için Avrupa ekonomileri 1. resimdeki yapısal sonrunları ile Avrupa ekonomisi büyüyemedi. üstüne Rusya ile olan kapışma nedeniyle önemli bir pazarı olan Rusya‘ya yaptırımlar uyguladığı için oradan da bir olumsuz etki aldı. Bunun üzerine en son 2015 martbaşından itibaren aylık 60 milyar euro olmak üzere eylül 2016ya kadar toplamda 1 trilyon euroluk hem devlet hem özel sektör tahvilleri geri alım programı açıkladı AB merkezbankası. Böylece piyasaya her ay 60 milyar euro ekstra para verip tehvil toplayarak piyasaya taze para verme programı açıkladı ve bunun etkileri görünmeye başlandı. Euro bölgesi ekonomisi 2015in 1. çeyreğinde yüzde bir civarında büyüme kaydetti. Bu olumlu bir işaret. Bunun üzerine çiprasınYunanistanda hükümete gelip Avrupanın başına sıkıntı çıkarması Avrupalı liderlerin canını sıktı. özellikle Almanya ve Kuzey ülkelerince canlarını sıktı ama başta Fransa ve İtalya Yunanistanın adeta amigoluğunu yaptılar ve Almanları ikna ederek Yunanistan için 3. kurtarma paketini ikna ettiler.Avrupa birliğinde henüz enflasyon yok üretememe problemi çok yavaş bir şekilde aşılmaya başlandı. İlk çeyrek büyüme yüzde bir ama bunun işsizliği azaltmaya etkisi minumumdüzeyde. Henüz Abnin 28li olarak yüzde 11 civarındaki işsizlik oranı aşağı indirilemedi. Amerika gibi olumlu istihdamfaydası henüz sağlanamadı. Uzakdoğu ülkelerinin genel büyümesi hem ABD hem Avrupayı büyük resimde zorluyor. 1980 de dünya ekonomisinin üçte ikisine Amerika ve Avrupa hakimken üretim ve dış ticaret anlamında, gelişmekte olanülkeler ve briks ülkeleri hep birlikte yüzde elliye ulaştılar üretimde ve ticarette. Amerika ve Avrupa Birliğide diğer elliye birliğe düştüler. Bu büyük resim ama son 1 2 yıllık bakacak olursak briks ülkeleri ve gelişmekte olan emtiya zengini ülkeler 2014ü kötü geçirdiler Hindistan haricinde. çindeyüzde 7.3lük bir büyüme sağladı. Bu çin standardında düşük büyümedir. Bu senede yüzde yedi civarında büyüme sağlayacak çin. Bu saydığımız ülkeler içinde en iyi rakam Hindistanın, yüzde 6 6,5luk büyümeğe sahip veEndonezyayıda ilave edebiliriz 5 civarında büyümeye sahip. Rusya Brezilya, Güney Afrika gibi ülkeler ..dünya ekonomisi nedeniyle düştüğü için petrol düştü, demir düştü, bakır düştü. Emtiya zengini ülkeler büyüyememe sorunuyla karşılaştılar ve Amerikada para basma bittiği için ve birde bu senenin son baharında faizin yükseltilecek olması nedeniyle 2014 ve 2015dolar yılı oldu. Emtiya zengini ülkelere Amerikadan ve Avrupadan sermaye akışı durdu, tersine döndü. Gelişmekte olan emtiya zengini ülkelere Amerikadan ve Avrupadan para akışı gelmediği gibi bu ülkelerden Amerikaya para akışı tersine döndü bu nedenle 2014 ile 2015 Amerikan ekonomisinin yılı, abd dolarının yılı oldu. Buna karşılık gelişmekte olan ülkeler veeuro ve altın kaybetti. Abnin yakın ve orta vadede ekonomisindeki sıkıntıların devam edeceğini öngörüyorum. Amerikayı Amerikan merkez bankasının dolar basma gücü koruyor. Şu da bir gerçek oldu, briks ülkeleriyle ilgili bundan iki sene öncesine göre yapılan düzenlemelerindeçok fazla gerçekçi olmadığı ortaya çıkmış oldu. Son 1,5 yılda briks ülkeleri büyüme oranları çok düştü hem sermaye çıkışı ile cebelleşiyorlar hem para birimleri büyük oranda.. zorundakaldı. Demekki düşük değerli dolar ve Amerikanın sürekli para basması gelişmekte olan ülkelere ve brikse yaradı sermaye akışları ve değerlenen para birimleri olarak. Amerika ters politikalara dönünce o düzenlemelere düştüğünü gördük. AB sıkıntılarla uğraşmaya devam edecek bunu diyebilirim. AB ekonomisi günü kurtarıyor. Gelecekle alakalı olarak güçlü sinyaller veremiyor.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.
Al ah belalarini varan btrolsnlr turkiye ye signmsnlr bsna