Tarih boyunca mega projeler, tüm iktidarların rüyası oldu. Firavunların piramitleri, Hristiyanların katedralleri, padişahların kendi adlarını taşıyan camileri gibi. Ama tüm bu projeler temel bir sorunla, finansman sorunuyla karşılaştılar. Mega projeleri inşa etmek için süper dahi mühendis – mimarlar zorunluydu, ama para olmayınca da icraat olmuyordu. Bu açıdan tarih boyunca gerçekleştirilen mega projeleri ikiye ayırmak gerekiyor: Bağışlarla gerçekleştirilenler. Buna en iyi örnek Avrupa’daki katedraller. İnşaat süreleri 2-3-4 yüzyıl sürdü. Bu uzun sürede mimari değişim gösterdiği için bu katedrallerin mimari bütünlükleri olmuyordu ve her biri bugün üniversitelerde bu özellikleriyle inceleme konusu oluyor. İkinci bir kategori: İktidarlar tarafından doğrudan finanse edilen mega projeler. Bunlara en iyi örnek Osmanlı padişahlarının camileri: Finansman sorunu olmadığı için inşaat 10 yıldan kısa bir sürede bitiyordu ve bu eserler tek bir mimarın imzasını taşıyordu
GüNEY KORE MODELİ
çağımızda da mega projeler gene ikiye ayrılıyor: Totaliter ülkelerde, diktatörlüklerdeki mega projeler ve demokrat piyasa ekonomilerindeki mega projeler.Totaliter ülkelerin vazgeçilmezi mega projeler. Amaçları içeride kendi halklarına korku salmak ve dışarıda dünyaya meydan okumak. Uzay, füzeler, silahlanma, nükleer silahlara inanılmaz paralar sarf edildi. Dün bunun en büyük örneği Sovyetler Birliği idi. Mega projeleri finanse etmek pahasına Sovyetler, kendi halkını aç bıraktı ve rejim çöktü. Bugünün en önde gelen örneği: Kuzey Kore. Halkı aç. Gece uzaydan bakınca Kuzey Kore karanlık içinde. Oysa Güney Kore ışıl ışıl. Halkı artan bir refahın keyfini sürüyor. Güney Kore AR-GE’de mucizeler gerçekleştiriyor. Kuzey Kore ise açlık içinde tehdit etmeye devam ediyor.
MEGA PROJELER EKONOMİNİN LOKOMOTİFİDİR
Roosevelt Amerika’sında mega projelerin gücü fark edildi. Bu projeler sayesinde Amerika önce 1929 krizinin üstesinden geldi. Daha sonra İkinci Dünya Savaşı’na girince mega projeler tavan yaptı. Aralarında devasa uçak gemilerinin de olduğu binlerce savaş gemisi ve denizaltısı, on binlerce uçak, yüz binlerce tank, on milyonlarca silah ve sonuçta atom bombası. Amerika Hitler’i ve Japon militarizmini yerle bir etmekle kalmadı. Savaş bittiğinde Amerika, dünyanın efendisi oldu. Milli parası Dolar ise dünya parası oldu. Avrupa Birliği’nin temelinde de mega projeler var. 1945’de Avrupa’da, yenilen Almanya’da da, yenen Fransa ve İngiltere’de de açlık vardı. Ekmek bu ülkelerde yıllarca karneye bağlandı. Kıtanın yarısı Sovyetler Birliği tarafından ilhak edilmişti. öbür yarısı da kendisini besleyen Amerika’nın fiili işgali altındaydı
Avrupa’yı ayağa kaldıran De Gaulle’ün mega projeleri oldu. Uzayda, havacılıkta , hızlı trenlerde , nükleer enerjide lider olmak. Parasıyla Doları geride bırakmak. Mega projeler Avrupa’yı kanatlandırdı. Yukarda sözü geçen sektörlerde Avrupa, dünyada bazen bir, bazen iki numaradır. Parası, Euro Dolar’dan daha güçlüdür. Avrupa’nın GSMH’sı dünyada birnumaradır ve ABD’nin önündedir.
MEGA PROJELERİN OLMAZSA OLMAZI
Mega projeler, yüksek mühendislik , ileri teknoloji , deha düzeyinde vizyona sahip bilim adamları gerektiriyor. Ama ülkede altyapı yoksa böyle bilim adamlarınız olsa bile kaçıp giderler. Nerede uygun bir tarla bulurlarsa orada yerleşirler. ABD, İkinci Dünya Savaşı sonlarında V1 ve V2 füzeleriyle Londra’yı yangın yerine çeviren Alman mühendisleri hapse atmadı, öldürmedi. ödüllendirdi, kaçırdı. Başlarında von Braun olan mühendisler Amerika’da krallar gibi karşılandılar. NASA kuruldu. Onlardan aya insan göndermeleri istendi. Onlarda bunu başardılar. Mega projelerin başarılı olabilmesi için ülkelerin iki şeye sahip olmaları gerekiyor: Müthiş büyüklükteki şirketler. Bu sanayi ve teknoloji açısından gerekli. Ve dev finans kuruluşları. Nüfusu Türkiye’den az olan Fransa, bunun en güzel örneği. O tarihlerde De Gaulle’ün bursuyla okumuş ve onun araştırma ekibi içinde Fransa’da Başbakanlıkta çalışan bir araştırmacı olarak bu büyük tarihi süreci içinden yaşadım. Cumhurbaşkanı De Gaulle direktif verdi: “İki büyük Fransız bankası birleşin” dedi. Ortaya Avrupa’nın en büyük bankası ve dünyanın beşinci büyük bankası BNP çıktı. De Gaulle’ün ikinci direktifi: ” Sahada çalışacak şirketler birleşin ” dedi. Girişimcileri destekledi. Bugün Fransız müteahhitlik şirketleri, dünyanın en büyükleridir. Mega projelerin bir ayağı para ise öbür ayağı da devasa şirketlerdir.
TüRKİYE’DE MEGA PROJELER
Mega projelere havadan bakmak ülkenin ekonomik durumunu anlamak için yeterli. İstanbul’da altıncı yüzyılda inşa edilmiş Ayasofya, 15-16. yüzyılda inşa edilmiş camiler. Bu eserleri havadan görürsünüz. Sonra uzun bir boşluk. 1974’ü beklemek lazım: Boğaziçi Köprüsü. 1986: Fatih Sultan Mehmet Köprüsü. 400 yıl boyuncaTürkler, çöküşü ve fukaralığı yaşadı. Siyasi kavga , insan değerini bilmemek , insanların birbirini yemesi , küçük olsun benim olsun , hainlikler , kıskançlıklar , kötülükler… Neticede Türkiye mega proje fukarası oldu ve halk geri kalmış kentlerde yaşamaya mahkum edildi. Akmayan sular, var olmayan enerji Türklerin kaderi oldu.
21. YüZYIL TüRKLER MEGA PROJERLE BULUŞUYOR.
önce finansman sorunu: Devlet bütçeleri bu konuda yetersiz kalıyor. Zaten zorlamamak da lazım. Devlet bütçeleriyle mega proje üreten Sovyetler Birliği çöktü. Kuzey Kore fakir kaldı. Varsa yoksa piyasa ekonomisi. Türkiye şimdi yap-işlet-devret , kamu-özel sektör işbirliğine başarıyla yöneliyor. Yurtdışı borçlanma yerini yavaş yavaş projelere ortak finansman getiren yurtiçi bankalarının müşterek hareketlerine bırakıyor. Girişimciler cesaret gösteriyor ve gittikçe daha büyük, daha tecrübeli şirketler kuruyorlar. Gidişat bu.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.