İlk vadeli işlemlerin başlangıcı 1800’lü yıllar olarak kabul ediliyor. Amerika’nın Chicago kenti bun anlamda özel bir yere sahip. İlk olarak 1848 yılında Chicago Board of Trade’in (CBOT) kurulmasından sonra ilk kayıtlı geleceğe yönelik sözleşme 1851 yılında Chicago teslimli mısır üzerine yapıldı. Bu tarihlerden itibaren çok yol kat eden Vadeli işlemler; ABD ‘de 1970 yılına kadar sadece tarımsal ürünler üzerine yapılsa da, 1972 yılında Bretton Woods sisteminin terk edilmesiyle vadeli işlem sözleşmeleri finansal araçlara da uygulanmaya başlandı. Günümüzde üzerine vadeli işlem ve opsiyon sözleşmesi düzenlenen dayanak varlıklar çokça çeşitlendi.
ülkemizde vadeli işlem borsalarına olan ihtiyaç 1980’li yılların ortalarından itibaren gerek düzenleyici kurumlar, gerekse iktisadi birimler tarafından gündeme getirildi. Bu paralelde mevcut durum itibarıyla, Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nın (VOB) kurulmasıyla ilgili yasal mevzuat tamamlandı. VOB 2002 yılında kurularak, 4 Şubat 2005 tarihinde faaliyete başladı.
VOB, yatırımcıyı gelecekteki fiyat değişikliklerinden korumayı amaçlayan bir çalışma sistemini içerir. Günlük hayattan örnekler verecek olursak borsalarda fiyatı sürekli değişmesine karşın hisse senetleri yatırım portföyümüzü sık sık değiştirmeden vadeli işlem veya opsiyon sözleşmeleri ile yönetmemiz mümkün olabilecek, ya da buğdayımızı önceden satıp tarlamızı ona göre ekmemiz mümkün olabilecek. İthalatçılar, ihracatçılar, üretici ve tüketiciler, finans kurumları kısaca ekonomik sistemdeki her unsurun kendini vadeli işlemlerle korumaya alması sonucu daha etkin bir ekonomik işleyiş meydana geliyor. Vadeli işlem ve opsiyon borsaları her kesimi doğrudan ilgilendiren çok önemli bir koruma sistemidir.
Turcomoney bu sayısında; İMKB’deki başarılı kariyeriyle tanınan VOBAŞ Genel Müdürü çetin Ali Dönmez ile vadeli işlem ve opsiyon borsasındaki son gelişmeleri ve 2011 hedeflerini konuştu:
VOB 6 yıl önce kuruldu ve çok büyük beklentiler vardı. Bu süre içinde VOB nereden nereye geldi, üye sayısı, işlem hacmi nedir, ekonomideki konumu nedir?
VOB Türkiye için ilginç bir tecrübedir. İlk olarak 2005 yılında işlemlere başladığında ondan öncesini hatırlarsınız, bazıları ;”Türkiye için henüz erken, yüksek enflasyon döneminde Vadeli İşlem Sözleşmesi mi olur, bekleyelim biraz, yabancılar bu işi biliyor, bizim yerli yatırımcıyı kandırır” şeklinde yaklaşımlar sergiledi. Fakat yine de buna inanan bir grup insan bu işi başlattı. İyi ki de başlatmışlar. 2005 Şubat ayında gong çalındı. İleri görüşlü Sayın Başbakanımız o gün, o törene katıldı. İlk gongu çalan Başbakan Erdoğan oldu…
2005’in Şubat ayından, yılsonuna kadar toplam işlem hacmi 3 milyar lira oldu. Ve aynı borsa 7 yıl içinde öyle günler oldu ki neredeyse 2005 yılının şubatından yılsonuna kadar olan işlem hacmine 1 günde ulaşır hale geldi.
Şu anda günlük ortalama işlem hacmi nedir?
Günlük ortalama işlem hacmimiz şu anda 2 milyar lira seviyelerinde. Yaklaşık 1-1,5 milyar dolar civarına denk geliyor.
CFTC den sonra VOBAŞ’a üye olan yabancı aracı kuruluşların işlem hacmi ne düzeydedir?
Spot piyasamızda bizim yabancı yatırımcılar hisse senetlerini daha fazla tutarlar. En son yüzde 60’ların biraz üzerindeydi hisse senedi sahipliği. Ama işlem hacmine gelince o kadar işlem yapmazlar. Yerliler daha fazla işlem yapar, piyasa tabiri yerindeyse portföyünü daha fazla çevirir. Bizde de aynı şekilde. Tutulan pozisyonların değerinin yarısı yabancılarda, yarısı yerlilerde. Bu zaman zaman değişiyor. Mesela 3 ay önce durum farklıydı, şimdi daha farklı. Şu an yarı yarıya. İşlem hacmimizin yaklaşık % 15’i yabancılarda. Yani işlem hacminin % 15’ini yapan yabancılar, toplam pozisyonun yarısını tutuyorlar. Dolayısıyla bizim yerli yatırımcı hala daha sık alım-satım yapıyor. Aynen hisse senedi piyasasındaki o kısa dönemli yatırım yapma hali bizde de devam ediyor. Ancak yabancı aracı kuruluşların işlem hacimlerinden ziyade önemli olan bu anlaşmadan sonra ülkemizin yatırım yapılabilir ülke statüsünü kazanmış olmasıdır.
Bunu uzun vadeliye dönüştürmek çabanız var mı?
Elbette var. öncelikle yatırımcıların bilgilendirilmesine çalışılıyor. Onun dışında reel sektör için bunun önemini anlatmaya gayret ediyoruz. Mesela risk yönetimi için kullanılsa bu enstrümanlar, İMKB 30 enstrümanı bu kadar kısa dönmez. Bu kadar kısa vadelerle yani dakikalarla, saatlerle tutma süresinin bununla ölçülmesinin temel sebebi bizim yatırımcımızın maalesef hala spekülatif tarafının ağır basmasıdır. Oysa koruma amaçlı işlemler olsa, bu spotta portföy tutan yatırımcı için bu piyasa aslında spottaki varlığını satmadan bizde satış yaparak “Hedge” etmesi anlamına gelecek. Onu o kadar 1-2 saatten daha kısa bekletmesinden ziyade günlerce bekletmesi daha doğruyken bunu yapmıyor. Biz bunun yapılmasını istiyoruz. Diyelim ki; bir hisse senedine güveniyorsunuz ve beklentiniz bu hisse senedini piyasada diğer hisse senetlerinden yüksek getiri sağlayacağı yönünde. Ama diğer taraftan piyasa düşebilir. Piyasanın düşmesini tahmin edemiyorum ama hissemi biliyorum. Temel analizim kuvvetli dersiniz. O zaman yatırımcı, spottan hisse senedi aldın endeks riskinden korunmak için dön vadelide satıver. Dolayısıyla endeks düşerse kar edersin, piyasanın genel düşüşünden korunursunuz. Eğer hisseniz zaten endeksten daha iyi getiri sağlıyorsa, yukarıda çıksa, aşağıda düşse bu işlemi yapmayın. Bizim düşüncemiz bu yönde fakat bunlar unutuluyor. “Kısa sürede 1 birim teminatla, 10 birimlik pozisyonu ne kadar çevirirsem kar ederim” düşüncesi hayata geçiriliyor. İnsanları bu mantıktan kurtarmaya çalışıyoruz ama o da kolay olmuyor. Bir de biliyorsunuz hani reklamlar falan da yapılıyor. Maalesef yatırımcıyı da buna çeken reklam yapısı var. özellikle Forex Platformları var. İşte “1 koy 100 kazan” yapısı gibi…
İhracatçıları kur riskinden korumak için bir süre önce TİM ile protokol yaptınız. Bu protokolle ihracatçıyı, kur riskinden nasıl koruyorsunuz?
Protokolün temel amacı, ihracatçılara özellikle bu işin eğitimini vermekti. Türkiye İhracatçılar Meclisi ile birlikte bu işin ihracatçılar tarafında onların sık sık yaptığı toplantılarda bizler gidip anlatacaktık. Orada çok bir gelişme olmadı açıkçası. çünkü
biraz kafa karışıklığı da var ihracatçılarda. Bizim risk algılamamız daha farklı. Hala
şunu düşünüyor. ” ya ben dövizi satarsam ve yükselirse o zaman karımdan zarar
edeceğim” deniyor. O zaman biz biraz daha bu opsiyon sözleşmelerinin yerleşmesini bekliyoruz. Bu opsiyon sözleşmeleri gelirse o zaman ihracatçıya bunu daha iyi anlatırız. ” Ey ihracatçı sen istiyorsan sat dövizini, ya vadeli işlem olarak sat ya da satma hakkını al. ” dolayısıyla işte 1.60’dan satma hakkını aldığında (dolar için söylüyorum) 1.60’dan daha aşağı düşerse 1.60!a sat. Daha yukarı çıkarsa paran senin olsun.” Muhetemelen beklenti bizim opsiyon sözleşmelerini açmamız doğrultusunda. Ama hep ben şunu söylüyorum biz burada sadece bir oyun düzeni, bir spekülatif ortam satmıyoruz. Biz yatırımcıya, ihracatçıya, ithalatçıya aslında Türkiye’nin rekabet gücünü arttırmak için bir platform sunuyoruz. örneği de çok basit aslında. Yani 1970’lerde dalgalı kur düzenine geçildiğinde ABD’nin yaptığı ilk şey en çok ihracat ithalat işlemi yaptığı 7 para birimi üzerine hemen vadeli işlemler açmak oldu. Bunun çok temel sebebi rekabet gücünü arttırmak.
OPSİYON sözleşmelerinin Nisan ayında başlayacağını belirtmiştiniz ancak bu henüz gerçekleşmedi. O konuda ki son durum nedir?
Evet opsiyon sözleşmeleri Nisan ayında başlayacaktı ancak İMKB’nin de bu konuda talepkar olması süreci geciktirdi.
Borsaya daha çok yatırımcı çekmek için teminatlarda bir indirime gittiniz. Nasıl bir sonuç aldınız?
Açık konuşmak gerekirse maalesef beklediğimiz sonucu alamadık. Teminatları
döviz sözleşmelerinde biraz indirdik. Piyasa yapıcılığı sistemine de geçtik. Yeni piyasa yapıcıları da geliyor. Fakat yine de reel sektör tarafında büyük bir uyanış yok. Bunun temelinde geçmişten gelen bazı ön yargılar var. Risk yönetimi Türkiye’de hala oturmuş değil. Bizim biraz daha sabırlı olmamız lazım. Şu an olabildiğince elimizden gelen en düşük teminatı alıyoruz. Ve şunu da söylüyorum VOB’da borsa payları, dünyanın diğer borsalarıyla rekabet edebilir ölçüde de düştü. Bu konuda yatırımcının gönlü rahat olsun. Birçok platforma göre de kesinlikle ” karşı taraf riski” taşımıyoruz biz.
VOB AŞ’nin vergilendirmesinde bir değişiklik söz konusu mudur?
2008 yılına kadar geçici olarak çözümlenmişti. 2009 dan itibaren endeks
Sözleşmelerinde stopaj kalktı. Ancak bu seferde döviz bazlı işlemlerde stopaj sorunu çıktı.
2010’un 2. yarısında dövizle yapılan kurumsal işlemlerde stopaj sıfırlandı . BSMV sorunu devam etmekteydi ancak piyasanın çalışma mantığına aykırı bir vergi olduğu için o da kaldırıldı. Sadece dövizde işlem yapan bireysel yatırımcıya stopaj kaldı.
OPSİYON primi konusunda durum nedir?
Ne KDV ne BSMV ne de benzeri bir vergilendirme olmamalıdır. Bu konuda mevcut düzenleme yeterli. Konuya ilişkin Gelir İdaresine mukteza başvurusu yapacağız.
Peki İstanbul, finans merkezi olma yolunda önemli adımlar atıyor. Ataşehir’de büyük bir kompleks kuruluyor. Zannediyorum siz de önümüzdeki dönemde İstanbul’a taşınacaksınız. Bu konuyla ilgili kısa bir bilgi verir misiniz?
İstanbulsuz bir Türkiye düşünülemez. İstanbul Finans Merkezi Projesini ben şöyle düşünüyorum. İstanbul’da bir hizmet yeri olmayan bir kurum piyasa gerçeklerinden uzaktır. Yani kamu kurumlarının çoğunun merkezleri Ankara’da. İstanbul’da herhangi bir şekilde düzgün bir irtibat yerleri yoksa bunların performanslarının iyi olması çok zor. Dolayısıyla hükümet ne yaptı, Ankara’daki o kapalı bürokratik yapıyı, mümkün olduğu kadar finansın esas işlediği İstanbul’a taşıdı. Ama bizim açımızdan bakarsanız biz zaten İstanbul’a yakınız. İstanbul’da bir yerimiz de var. Ataşehir Finans Merkezi’nde de çok büyük ihtimalle bir yerimiz olacak. çünkü İstanbul’un bize, bizim de İstanbul’a ihtiyacımız var.
Türkiye Borsası konuşuluyor, siz borsaların birleştirilmesine nasıl bakıyorsunuz? Size göre bu birleşmenin getirisi- götürüsü ne olur?
Bence hantallaşmaya izin vermeyecek şekilde, her birinin kendi yürütmesinin olduğu bir nevi holding yapısında olursa daha iyi olur aksi taktirde hantal ve çalışamaz bir hal alabilecektir. Türkiye Borsası fikrinin temelinde aslında dikkat ederseniz küresel piyasalardaki gelişmelere bakarsanız o gelişmelere paralel bir yapı var. ülkeler kendi içlerinde spot ve vadeli piyasaları olabildiğince koordineli bir şekilde işletmek istiyorlar ve çok fazla yıkıcı rekabetle değerini düşürmemek istiyorlar. En son Singapur Borsası Avustralya Borsası’na 8.8 milyar dolarlık teklif yaptı. Avustralya Borsası hem vadeli, hem spot piyasayı içeren bir borsadır. Dolayısıyla hedef burada vadeli ve spot piyasaları bir arada bulunduran tek bir borsanın daha fazla para edeceği düşüncesidir. Ama burada şunu kaçırmamak lazım, ben yaşadım bunu biliyorum çünkü büyük yapılarda karar mekanizmalarını dağıtmakta fayda var. Tek bir karar mekanizması hem spot, hem vadeli bir sürü piyasayla uğraştığı zaman etkin çalışamıyor.
VOBAŞ’ın 2011 yılında yapmayı planladığı yeniliklerden söz edebilir misiniz?
Evet size en az üç konuda hayata geçirmeyi planladığımız sözleşmelerden söz edebilirim.
Şöyle ki: Teslimatlı Buğday sözleşmeleri, canlı hayvan üzerinden vadeli sözleşmeler, elektrik vadeli işlem sözleşmeleri olarak sayabilirim.
Buğday sözleşmelerinden başlayarak biraz daha detaylı bilgi verebilir misiniz?
Mevcut sözleşmeler nakit uzlaşmalı olduğu için işlem görmemekteydi. ürün makbuzları üzerine buğday vadeli işlem sözleşmeleri olarak vadeli işlem sözleşmelerimizi sunmayı planlıyoruz.
Bu konuda bir zaman verebilir misiniz?
TMO ile çalışma içindeyiz destekleri sürdüğü takdirde 2011 yılı içinde açabiliriz.
Canlı Hayvan vadeli sözleşmelere gelirsek? Bu çok ilginç bir konu
Canlı hayvan vadeli işlem sözleşmelerinde vadeyi kurban bayramı olarak öngörüyoruz.
Bu konuda canlı hayvan ticaretinin olduğu borsalarla işbirliği halindeyiz.
Sadece canlı hayvan mı var yoksa karkas etle ilgili çalışmalarınızda mevcut mu?
Evet karkas etle ilgili çalışmalarımız da var. Karkas vadeli işlem sözleşmelerinde eti son tüketiciye satan perakendecileri bir araya getirmeyi planlıyoruz. Yani satışta üreticiyi alışta
perakendeciyi göreceğiz. Bu sözleşmelerimizi de 2011 de yetiştirmeyi planlıyoruz.
Bir yenilikte Elektrik vadeli işlemlerde var demiştiniz . Bu konuda ne gibi çalışmalarınız var ve kimlerle işbirliği içerisindesiniz?
Elektrik vadeli işlem sözleşmeleri artarak devam ediyor iki türlü sözleşme var
1)- Nakit uzlaşmalı 2)- Fiziki teslimli sözleşmeler. Bu konuyla ilgilide EPDK, elektrik üretici ve tüketicileriyle görüşüyoruz ve 2011 yılında açmayı planladığımız sözleşme çeşitlerinden diyebilirim.
Son olarak VOBAŞ ta 2011 yılında nasıl bir performans bekliyorsunuz?
VOBAŞ’ ta 2011 yılında mevcutlarla % 25, opsiyonlar da dahil edildiğinde % 35- 40 artış bekliyorum.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.