Tarım sektörünün ihtiyaç duyduğu organik ve inorganik menşeli bitki besin maddeleri karışımlarının hazırlanması, üretilmesi veya tedarik edilerek pazarlanması faaliyetlerini yürüten Egegübre, 1971 yılında halka açık bir şirket olarak kuruldu. Yaşar Holding şirketi olan Egegübre 1978 yılında faaliyetine başladı.
2001 yılında Yaşar Holding elindeki % 50’nin üzerindeki çoğunluk hisseyi Bağfaş’ın kurucusu ve en büyük ortağı olan Gencer ailesi satın aldı. Şirketin yaklaşık 700 dönümlük arazisi var. Bunun 400 dönümlük kısmı gübre faaliyeti ve depo olarak, diğer kalan kısmı da iskele geri sahası olarak kullanılıyor. Kompoze gübreler, organik çözücüler ve Tank çiftliği’nin yanında Liman Hizmetleri alanlarında da faaliyetlerde bulunan Egegübre’nin; dünden, bugüne sektörde edindiği yeri firmanın Genel Müdürü Bülent çakın ile konuşuyoruz:
♦ Firmanızın faaliyetleri hakkında bize bilgi verir misiniz? Gübre ve Tank çiftliği faaliyetlerimizin yanında İskele-Liman hizmetleri de veriyoruz. Liman ve iskele hizmetlerinde, Egegübre tesisi ile iskelesi bir bütün yani, arasında yol geçmeyen bir şirket. Bu büyük bir avantaj. İskele büyütme projemiz 1989 yılından itibaren varolan bir projeydi. Eski iskele L şeklinde 1970’li yılların şartlarına göre yapılmıştı.
O günden bugüne gemi tonajları büyüdü, eskiden 5.000-10.000 tonluk gemiler büyük sayılırken, şuan 100.000 tonluk gemilerden bahsediyoruz. Dolayısıyla eski iskelemiz yetersiz kalıyordu. 2001 yılından sonra ağırlıklı olarak iskele ve depo yatırımına yöneldik. 2003 yılında başlayan yatırımlar sonunda 2008 yılında konteynır limanımızı bitirdik ve kullanımını açtık. Ayrıca 2001 yılından sonra depo yatırımlarına ağırlık verdik. Son 10 yılda 50.000 metre kare depo yaptık.
♦ Depo faaliyetiniz ve kullanım alanlarınızı anlatır mısınız? Depo faaliyetimizin kullanımı 2 amaçlı. Birinci amaç iskele faaliyetimizde yani üçüncü şahıslara yönelik hizmet olarak depolamadır. İkinci amaç gübre faaliyetimizde kullanıyoruz. İskelemize gelen gemideki boşaltım işlemini hızlıca yapıp, malları depolara çekiyoruz ve sonradan mal sahibi o depolardan mallarını teslim alıyor. Gübre faaliyetimizde ise, sezon öncesi üretemediğimiz gübreleri sezon öncesi alıp stoklamak açısından bize faydası oluyor.
♦ Gübre fiyatlarının oynaklığı sizi nasıl etkiliyor? Son yıllarda uluslararası gübre fiyatlarında ciddi hareketler var. Fiyatlar suni olarak yükseliyor. 2000 yılından başlayarak 2008 yılına kadar fiyatlar yükseldi ve 2008 yılında tavan yaptı. Sonra üç ayda fiyatlarda ciddi gerilemeler yaşandı. 2009’da bilançoda gördüğünüz gibi, hem yaptığımız yatırımlar nedeniyle, hem de yüksek maliyetli gübreler nedeniyle zarar yazdık. Fiyatlardaki oynaklık, yükselme veya düşme durumlarını fırsata çevirebilirseniz size faydası olur.
Ama fiyatların yükselmesi bizim istediğimiz bir durum değil. Son 1 ayda da % 20’ye yakın artışlar sözkonusu. Bu fiyat yükselişini petrol, emtia ve hububat fiyatlarında yükselişle kıyaslayanlar var. Bahane olarak fiyat oynamasında bu faktörler gösterilse de, asıl fiyatları etkileyen arz ve talep faktörüdür. Fiyatların yükselmesi, çiftçinin gübreyi az kullanmasına hatta hiç kullanmamasına ve gübreye alternatifler aramaya neden oluyor. Bu durum bizi olumsuz etkiliyor.
TüRKİYE, GüBRE HAMMADDESİNDE İTHALATA BAĞIMLI
♦ Hammadde temini hakkında neler söyleyeceksiniz, sonuçta hammadde yüzde 90 oranında ithalata dayanıyor. Dövizdeki oynamalara karşı ne tür tedbirler alıyorsunuz? Türkiye’de gübrenin hammaddesi yok, % 100’ü ithal ediliyor. Yarı mamul olarak üretilenleri sayarsak bu oran % 90 oluyor. Sektör için bu durum büyük bir dezavantaj. Gübrenin 2 ana hammaddesi var; doğalgaz ve fosfat. Doğalgaz ile azotlu gübreleri fosfat ile de fosfatlı gübreleri üretirsiniz. Bu her ikisi de Türkiye’de yok ve bu nedenle ithal ediliyor. Bu nedenle dışa bağımlıyız. Dövizdeki oynaklık mutlaka fiyatları etkiliyor ama bizim şöyle bir avantajımız var. Biz yurtdışından hammaddeyi peşin almıyoruz yani önceden ödemiyoruz, vadeli alıyoruz. örneğin 90-120 gün vadeli. Ondan sonra malı üretirken, yeni fiyatlara göre dolar bazında maliyet çıkarıyoruz. TL bazında satış yaptıkça dövize dönerek kur artışlarının etkisini minimize etmeye çalışıyoruz. Böylece genel bir ortalamayı yakalamış oluyoruz. Gübre sektöründe şartlar çok hızlı değiştiği için vadeli işlemler piyasalarında korunma amaçlı işlemler yapmıyoruz.
TüRKİYE’DE ARTIK 12 AY TARIM YAPILIYOR
♦ Gübre satışlarınız hangi mevsimlerde yoğunlaşıyor? Bizim ürettiğimiz 2 çeşit kompoze gübre var. Bunlardan biri sonbahar ağırlıklı olan 20/20 dediğimiz gübremiz, diğeri ilkbahar ağırlıklı olan 15/15 dediğimiz narenciye, sebze üretiminde kullanılan gübredir. Bizim üretmediğimiz azotlu gübrelerdir ve biz onları yurtdışından ithal ederiz. Politikamız gereği bütün gübre çeşitlerini stoklarımızda bulunduruyoruz. Zaten artık gelişen teknikler sayesinde sulama ile 12 ay ülkemizde zirai faaliyet yapılmaya başlandı.
Bu durum yılın her ayında satış yapmamızı sağlıyor. Eskiden sıfır olan yani satış yapmadığımız ölü sezonda da şuan satışlarımız %10 civarı oluyor. 20/20 yani sonbahar gübresinin toplam satışını Ekim ayında yapıyoruz. Bu satış toplam satışlarımızın % 60’ını oluşturur. Gübre satışlarımızın % 60’nı Ekim ayında, % 40’nı diğer 11 ayda gerçekleştiriyoruz.
♦ Gübre sektörünün sorunları nelerdir, örneğin KDV’de indirim bekliyor musunuz? Hammaddedeki KDV düşülürse bunun elbette faydası olur. Zirai faaliyetle uğraşanlar tarafından zaman zaman gübrenin pahalı olduğunu iddia ediliyor. ülkemizde çiftçiyi gübre konusunda desteklemek gerektiği gibi genel bir kanı vardır. Bunun yerine bana göre ürün borsaları kurulsun, çiftçi orada ne ekeceğine kar ve zarar durumuna göre karar versin. Bence en doğrusu budur.
♦ En çok hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz? Bu yıl özellikle uygun fiyat nedeniyle ihracata yöneldik. 2010 yılında Brezilya’nın gübre talebi çok fazla oldu. Mayıs ayında uygun fiyatı yakaladık ve 25.000 ton kompoze gübre ihraç ettik. Brezilya dışında Avrupa ülkelerine de ihracat yapıyoruz. Ama genel olarak toplam satışlarımızın içinde ihracatın payı düşük, önümüzdeki günlerde bu oran yükselecek.
♦ Gübre alanındaki yatırım ve büyüme hedefleriniz nelerdir? Yabancılarla ortaklık gündemde mi ? Egegübre olarak ana faaliyetimiz olan gübre alanında daha aktif hale geçmek istiyoruz. Pazar payını ve ürün çeşitliliğini arttırmak hedeflerimiz içinde mevcut. Son dönemde damlama sulama gübreleri gelişmeye başladı. Türkiye için bunlar önemli. Biz de bu özel gübreler için yurtdışındaki yabancı firma ile işbirliği yapıp Limited Şirket kurduk. Şuan çok yeni ama yeni şirket genelde ithalat ağırlıklı gübrelerin pazarlanması üzerine odaklanacak.
Bunlar farklı yollarla üretilen özel gübreler. Bizim Türkiye’deki tecrübemiz ile onlarında yurtdışı tecrübelerini birleştirip özel gübrelerde iyi bir pazar kapmak istiyoruz. Şuan pazarlama ağırlıklı çalışacağız fakat ileriki zamanda üretim ile ilgili bir aşama olacak olursa değerlendirebiliriz. Ayrıca gübre faaliyetimizde yatırım konusuna gelince ilave depo yatırımları gündeme gelebilir.
LİMAN-İSKELE FAALİYETLERİ İçİN YATIRIM YAPTIK
♦ Liman-İskele faaliyetiniz hakkında bilgi alabilir miyiz? Dökme yük hizmeti verdiğimiz limanımız dışında 2008 yılında yatırımını bitirdiğimiz ve faaliyete geçirdiğimiz konteynır limanında da hizmet veriyoruz. Capsa ile yaptığımızı anlaşmaya göre, onlara imtiyaz, öncelikli yanaşma hakkı tanıdık. örneğin 2 gemi geldiğinde ilk onun gemisini limana alıyoruz. Yani tüm sabit sermaye yatırımları Egegübre’ye ait.
Biz sadece Capsa firmasına öncelik hakkı tanıdık. Konteyner limanı işletmesini ise Capsa şirketinin kurmuş olduğu EGE Konteynır Terminal İşletmeleri A.Ş.’ye (TCE EGE) verdik. Capsa şirketi dünyada 12-13 tane limanda konteynır işi yapan büyük bir firma. Konteyner işi, Egegübre’ye yabancı bir işti. Ayrıca bu iş ayrı bir uzmanlık alanı gerektiriyor. çok iyi organizasyon ve planlama istiyor. Onların tecrübesinden faydalanıyoruz. Arazimizde de konteynır işini yapmak için onlara yer tahsis ettik.
Konteynır sahasındaki operasyonlardan onlar sorumlu. Konteyner sahasındaki ekipmanlar CAPSA’ya, dökme yük sahasındaki ekipmanlar bize Egegübreye ait.
♦ Liman faaliyetinde, Alsancak Limanı’na rakip olabiliriz diyor musunuz? Alsancak Limanı’na rakip olmamamız gerektiğini düşünüyorum. çünkü biz bu projeye başlamadan önce bir çalışma yaptık. Alsancak Limanı bundan 5 sene önce 800.000 TEU iş yapıyordu. Şuan 800.000 maksimum 900.000 yapıyor. Ambarlı Limanlarına bakarsanız bundan 4 sene önce 100.000-200.000 konteynır yerleştiriyordu.
Şimdi 2.000.000 konteyner yerleştiriyor. Yani şimdi ne oldu Alsancak Limanı bir seviyede kaldı. Bir araştırmaya göre de; Ege bölgesinin ekonomik değerlere göre, konteyner kapasitesi 3-3.500.000 TEU. Bunun Alsancak Limanı 800-900.000’nini karşılıyor. özelleştirildi, iyileştirildi varsayalım bu rakam 1.500.000 oldu, ya da ikiye katladı 2.000.000 oldu diyelim. 3.000.000’a göre yine 1.000.000 boşluk var. Biz onun için bu konteyner yatırımını yaptık.
2010 yılında Ege bölgesi kapasitesi gerilemeden ziyade artış gösterdi. Alsancak Limanı, Nemport ve biz toplam üçümüzün yaptığı iş 1.100.000 TEU gerçekleşti. Demek İzmir’in kapasitesi artmaya başladı. Eğer ki Alsancak 600.000 de kalıp, bizde Nemport ile 300.000 yapsaydık, “Alsancak Limanı’ndan pay aldık” diyebilirdik ama tam tersi olmuş. üçümüzün yaptığı, geçmişte Alsancak Limanının yaptığının üstüne çıkmış, ilk defa bu sene İzmir 1.000.000 TEU’yu geçmiş durumda. Demek ki İzmir’e bazı işler gelmeye başlamış, ya da İzmir’den dışarı kaçan gemiler geri dönmeye başlamış. Bu rakamın önümüzdeki dönemde daha da artmasını bekliyorum.
92.000 TONLUK GEMİYE DE HİZMET VEREBİLİYORUZ
♦ çevrenizdeki diğer limanlara göre artılarınız eksileriniz nelerdir? Nemrut koyu bölgede doğal olarak en korunaklı koy konumundadır. Ayrıca çok sakin bir koy. Nemrut bölgesinde en sakin ve korunaklı liman Egegübre’ye ait. Limanın doğal olarak korunaklı olması bize büyük bir avantaj sağlıyor Tonaj konusunda sorun yaşamıyoruz. Bu nedenle belli bir tonaj sınırımız yok. Her boyuttaki gemiye hizmet verebiliyoruz. Son dönemde ortalama 30.000-50.000 tonluk gemiler geliyor. 92.000 tonluk gemiye de hizmet verdik ki; bu tonajdaki gemiler Türkiye’de ve dünyada ender limanlara yanaşabilen gemilerdir.
♦ 2010 yılına baktığımızda en büyük gelir, liman-iskele faaliyetinden elde edilmiş. Peki bu alanda ilave yatırımlarınız olacak mı? Bu artış 2008 yılında, konteyner limanının devreye girmesinin etkisinden kaynaklanan bir artış. önümüzdeki dönemde bu ciro rakamı yükselecek. Liman yatırımını yapmamızın amacı da budur. Ayrıca, biz sadece konteyner hizmeti vermiyoruz. üçüncü şahıslara yapmış olduğumuz dökme yük hizmetimiz de var. Bu alanda yaklaşık yılda 2.000.000 tonun üzerinde iş yapıyoruz. Bu bölgede DEMİRçELİK’i saymazsak bölgenin en büyük iskelesiyiz.
Bu yükleme boşaltma miktarı ekonomik koşullara göre artış ve azalış gösteriyor. örneğin son dönemde çimento sektöründeki işler Mısır ve Libya’da oluşan olaylar yüzünden olumsuz etkilendi. Bu durum dolaylı yoldan bizi de etkiliyor. Bazen de tam tersi bir durumla da karşılaşabiliyoruz. Bizim vinç kapasitesi açısından sıkıntımız yok, 1 günde 20.000 ton yükü çok rahat elleçleyebiliyoruz.
LİMAN YATIRIMLARI TAMAM SIRADA DEPO YATIRIMLARI VAR
♦ Egegübre iskele ve gübre faaliyetlerinden hangisine ağırlık verecek? Liman konusuna yatırım tamamlandı. Şimdi konteynır stoklamak için 100.000 metre karelik beton sahaya ve 20.000 metre kare depoaya ihtiyacımız var. Bugün 20.000 metrekare bir deponun maliyeti 3-4 milyon dolar yani. Bunlar büyük yatırımlar değil. Biz bundan sonra ana faaliyetimiz olan, % 80 ciromuzu yaptığımız gübre faaliyetine odaklanacağız.
Gübre faaliyetini geliştirmeyi istiyoruz. Onun için de son dönemde yabancı bir ortak ile şirket kurduk. Bu ortaklıktan amacımız özel gübrelerde pazar payımızı büyütüyor. Belki ileride bu gübrelerin üretimlerini de yapabilir, kendi kompoze gübrelerimizde ilave yatırımlar düşünebiliriz.
Gübre alanında yurtiçi bayi ağımız da oturmuş durumda. 20-25 senedir bizimle çalışan bayilerimiz mevcut. Artık belli bir doyuma ulaştık. Bundan sonra ilave yapacağımız bayilerimizi desteklemek olacak.
♦ Egegübre olarak yıl sonuna dair beklentileriniz nelerdir? 2011 yılını karlı kapatmayı hedefliyoruz. Ama önümüzde belirsizlikler var! EGEGüBRE stoklu çalışamıyor. Eğer fiyatlar bu seviyelerde kalırsa Türkiye’de bu sene çok iyi bir gübre sezonu olmayacak. Döviz kurunda yukarı hareket yaşanırsa biz bundan olumsuz etkilenebiliriz. çünkü fiyatlar yukarı giderse çiftçi gübre kullanmaz, 100 birim kullanıyorsa 50 birime düşürür. Nitekim 1994 krizinde biz bunu yaşadık. Gübre tüketimi % 28 gerilemişti.
Bu ve benzeri durumlardan kaynaklanan riskleri azaltmak ve büyümek için yeni pazarlar arıyoruz. Tabii bir de ülkemizde cari açık sorunu var. Döviz kurundaki aşırı oynaklık bizim sektöre direk etki edeceği için bu konu bizim için hassas. Yoksa fiyatlar bu seviyelerde kaldığı sürece kötü bir sezon geçireceğimizi düşünmüyorum. Liman gelirlerimiz de ise ekonomik koşullar iyi olduğu sürece herhangi bir olumsuzluk görmüyorum.
Turcomoney – Eylül 2011
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.
kasım ayında hissede artış potansiyeli mevcut grafik her sene aynı artış çizgisini yakalamış
yanı bu demek oluyorkı ekım ayında egegub hısse senetı yukselısemı gececk?ne zaman hareketlenecek?
ege gübre yukarı yaparmısın baba moraller bozuk yardım et yokmu sesimizi duyan bu dünyada