Son Haberler

Şirketler hilelerden nasıl korunabilir?

♦ özellikle kriz ortamında ekonominin sağlıklı bir alt yapıda ilerlemesi, mali raporlamanın güvenilirliğinin sağlanması ve risklerin zamanında tespit edilerek kurumların korunması konusunda iç kontrol sistemi ve iç denetim büyük önem taşıyor.

♦ Gelişmiş ülkelere bakıldığında, iç denetim organizasyonu bulunmayan kurumlara rastlamak pek mümkün değil. İç denetim sürecinin gelişimini tabii ki gelişmiş ülkelerde yaşanan muhasebe skandalları tetikledi.

Kurumun faaliyetlerini geliştirmek ve ona değer katmak amacını güden bağımsız, objektif bir güvence ve danışmanlık faaliyeti olan iç denetim; risk yönetim, mali ve mali nitelikte olmayan faaliyetlerin gözden geçirilerek değerlemesinin yapıldığı bir denetim türüdür. özellikle dünyanın yeni bir kriz dalgasıyla karşı karşıya olduğu konjonktürde iç denetimin rolü daha da belirgin hale geliyor. Keza globalleşmenin etkisi ile dünyanın herhangi bir yerinde ortaya çıkan bir skandal artık tüm dünya ekonomisini etkileyebiliyor.

Böyle bir dönemde küresel oyuncu haline gelen şirketlerde yaşanan skandallar, dalgalı ekonomik ortamda karmaşıklaşan işlemler ve piyasa ilişkileri, ekonominin sağlıklı bir alt yapıda ilerlemesi için mali raporlamanın güvenilirliğinin sağlanması ve risklerin zamanında tespit edilmesi konusunda iç kontrol sisteminin rolünü hayati öneme sahip kılıyor.

Türkiye’deki iç denetim uygulamalarının uluslararası standartlara kavuşmasını ve iç denetim mesleğinin faaliyetlerini mükemmelliğe taşımayı hedefleyen Türkiye İç Denetim Enstitüsü (TİDE) 15. İç Denetim Kongresini 17 Ekim Pazartesi günü Swissotel’de gerçekleştirdi. Türkiye İç Denetim Enstitüsü (TİDE) tarafından organize edilen ve Ana Teması “Bakış Açısı” olan Türkiye İç Denetim Kongresi, yaklaşık 500 yüksek seviyede katılımcı ile icra edildi.

Yerli ve yabancı önemli konukların ağırlandığı 15. Türkiye İç Denetim Kongresi’nde meslek profesyonelleri, akademisyenler ve iş dünyasından önemli isimler kongrenin ana teması olan “Bakış Açısı” üzerine sunumlar yaptı. Bu kongrenin ayrıntılarını ve Türkiye’de iç uygulamalarının şirketler üzerindeki önemini TİDE Başkanı özlem Aykaç İğdelipınar’a sorduk:

♦ Türkiye İç Denetim Enstitüsü’nün yapısından ve misyonundan özetle bahseder misiniz?
Şirket yönetim kurullarının ve üst düzey yöneticilerinin stratejik iş ve çözüm ortağı olan iç denetçilerin meslek örgütü “Türkiye İç Denetim Enstitüsü (TİDE)”, iç denetim mesleğinin ve profesyonellerinin uluslararası standartlar ile uyumlu, küresel seviyede yetkin uygulaması için güvence oluşturuyor. 1995 yılında kurulan ve bu yıl 16. yaşını kutlayan Türkiye İç Denetim Enstitüsü, mesleğin profesyonellerinin yetkinlikleri, finans ve reel sektör şirketlerimiz ile kamu kurum ve kuruluşlarının kurumsal yönetim kalitesi, düzenleyici otoritelerin düzenlemelerinin uygulamadaki uyum kalitesi, mesleğin akademik gelişimi için hizmetler sunuyor.

Enstitü, her yıl düzenli olarak gerçekleştirilen ve bu yıl onbeşincisi düzenlenen, iç denetim, kurumsal yönetim, iç kontrol ve risk yönetimi konularında yetkin uzmanların bilgi, deneyim ve iyi uygulama örneklerini paylaştıkları “Türkiye İç Denetim Kongresi”, yazı, makale ve söyleşileri ile mesleki gündemi belirleyen, temel mesleki bilgi ve referans kaynağı “İç Denetim Dergisi”, sürekli güncelliği sağlanan ve dilimize çevrilen “Uluslararası İç Denetim Standartları ve Mesleki Uygulama çerçevesi”, iç denetim profesyonellerinin küresel yetkinlik belgesi “Uluslararası İç Denetçi Sertifikası”, sürekli eğitim için kurmuş olduğu “TİDE Akademi” ile “Mesleki Gelişim ve Yetkinlik Eğitimleri”, mesleki akademik gelişime yönelik “Akademik İlişkiler ve Gelişim Programı”, profesyonel kariyer fırsatlarının değerlendirilmesi için “Kariyer Merkezi” gibi pek çok faaliyet ile uluslararası ve ulusal mesleki birikimlere erişim ve paylaşım imkanları sağlıyor.

Türkiye İç Denetim Enstitüsü, bu hizmetleri ile mesleğin profesyonellerine ve iş dünyamıza güncel kalmak, değişim, gelişim ve büyümenin ortağı olmak konusunda fırsatlar sunuyor. Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsü (IIA) ve Avrupa İç Denetim Enstitüleri Konfederasyonu (ECIIA)’nun temsilcisi olan ve yönetim organları ile çalışma komitelerinde aktif görev alan Türkiye İç Denetim Enstitüsü, “Meslekte küresel gelişim ve mükemmelliğin paydaşı olmak” vizyonu ile şirketlerimizin yönetim kurulları, denetim komiteleri, icra kurulu başkanları (CEO), üst düzey yöneticiler ve iç denetçiler, kamu kurum ve kuruluşlarımız, düzenleyici kurumlarımız, üniversitelerimiz ve akademisyenlerimize hizmetleri ile kalıcı değer yaratma misyonunu sürdürüyor.

tide_baskani_ozlem_aykac_igdelipinar.jpgTİDE AKEDEMİSİ çAĞDAŞ İç DENETçİLER YETİŞTİRİYOR
♦ İç denetim mesleğinin gelişmesi için ne tür faaliyetler yürütüyorsunuz. Türkiye İç Denetim Enstitüsü olarak yakın ve orta vadede hedefleriniz nelerdir?

İç denetimin öncelikle kurumlarda uluslararası standartlar çerçevesinde anlaşıldığından ve benimsendiğinden emin olmak isteriz. Bu farkındalık bizim için önemli. TİDE’nin kuruluş misyonu içinde yer alan ‘meslekte referans merkezi olma’ ideası, mesleki gelişimi temin edebilmemiz adına bizi hep atak tutan itici güçtür. Bu güç; öncelikle IIA’den beslenir. CIA sınavları, seminer çalışmaları ve diğer pek çok mesleki sertifika sınavları bizim temel faaliyetlerimizi oluşturur.

25 Aralık 2011 de 1. yaşına girecek olan TİDE Akademi’de önemli gelişim adımlarımızdan birini teşkil ediyor. Yakın ve orta vadede gelişimin adresi olarak; mesleği, Akademik Platforma almakta ve 21.yüzyılın çok yönlü ve donanımlı çağdaş iç denetçilerini bu zeminde yetiştirmekte görüyoruz. Bu amaçla ikincisini 2012 Mayıs ayında İstanbul üniversitesi İşletme Fakültesi ile birlikte gerçekleştireceğimiz Akademik Forum, bu alandaki önemli adımlarımızdan biridir.

Gelişimin önemli kilometre taşı da yazılı ve görsel kaynaktır. Bu amaçla bir meslek kütüphanesi oluşturuldu ve TİDE ofiste bütün meslektaşların faydasına sunuldu. Her iki senede bir düzenlenmesi planlanan ve sonuncusu 2011 Mayıs’ta Ankara’da düzenlenen, Kamuda İç Denetim konferansı ile mesleki gelişimin Kamu ayağını da oluşturmayı hedefliyoruz.

Her yıl sonbaharda düzenlediğimiz Türkiye İç Denetim Kongresi’ni de önemli bir platform olarak görüyoruz. Bu kongre, hem içerik hem de katılımcı coşkusu itibariyle mesleki gelişime önemli katkı sağlıyor. Kısacası, mesleği ve meslektaşlarımızı dünya standartlarına taşımanın hesabını her gün yaparken, daha önce yaptıklarımızın üzerine koymaya gayret ediyoruz.

♦ İç denetim mesleğinin gelişmesi için ne tür faaliyetler yürütüyorsunuz. Türkiye İç Denetim Enstitüsü olarak yakın ve orta vadede hedefleriniz nelerdir?
İç denetimin öncelikle kurumlarda uluslararası standartlar çerçevesinde anlaşıldığından ve benimsendiğinden emin olmak isteriz. Bu farkındalık bizim için önemli. TİDE’nin kuruluş misyonu içinde yer alan ‘meslekte referans merkezi olma’ ideası, mesleki gelişimi temin edebilmemiz adına bizi hep atak tutan itici güçtür. Bu güç; öncelikle IIA’den beslenir. CIA sınavları, seminer çalışmaları ve diğer pek çok mesleki sertifika sınavları bizim temel faaliyetlerimizi oluşturur.

25 Aralık 2011 de 1. yaşına girecek olan TİDE Akademi’de önemli gelişim adımlarımızdan birini teşkil ediyor. Yakın ve orta vadede gelişimin adresi olarak; mesleği, Akademik Platforma almakta ve 21.yüzyılın çok yönlü ve donanımlı çağdaş iç denetçilerini bu zeminde yetiştirmekte görüyoruz. Bu amaçla ikincisini 2012 Mayıs ayında İstanbul üniversitesi İşletme Fakültesi ile birlikte gerçekleştireceğimiz Akademik Forum, bu alandaki önemli adımlarımızdan biridir.

Gelişimin önemli kilometre taşı da yazılı ve görsel kaynaktır. Bu amaçla bir meslek kütüphanesi oluşturuldu ve TİDE ofiste bütün meslektaşların faydasına sunuldu. Her iki senede bir düzenlenmesi planlanan ve sonuncusu 2011 Mayıs’ta Ankara’da düzenlenen, Kamuda İç Denetim konferansı ile mesleki gelişimin Kamu ayağını da oluşturmayı hedefliyoruz.

Her yıl sonbaharda düzenlediğimiz Türkiye İç Denetim Kongresi’ni de önemli bir platform olarak görüyoruz. Bu kongre, hem içerik hem de katılımcı coşkusu itibariyle mesleki gelişime önemli katkı sağlıyor. Kısacası, mesleği ve meslektaşlarımızı dünya standartlarına taşımanın hesabını her gün yaparken, daha önce yaptıklarımızın üzerine koymaya gayret ediyoruz.

TüRKİYE’DE İç DENETİM DAHA DA öNEM KAZANACAK
♦ ülkemizdeki iç denetim uygulamalarını, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerle kıyasladığınızda nasıl bir değerlendirme yapıyorsunuz?
ülkemizdeki iç denetim uygulamalarını reel sektördeki uygulamalar ve finans sektöründeki uygulamalar olmak üzere ikiye ayırmak doğru olur. Finans sektörüne bakıldığında, bankacılık sisteminin daha fazla ve katı mevzuatlar içermesi ve köklü teftiş geleneği nedeniyle reel sektöre kıyasla daha fazla yapılandırılmış olduğunu gözlemliyoruz.

Reel sektöre bakıldığında, çok uluslu kuruluşlar ve holding şirketlerinin mesleki gelişimde öncülük ettiği görülüyor. SPK tarafından yayınlanan kurumsal yönetim ilkeleri gibi mevzuatlar halka açık şirketlerin de iç denetim uygulamalarına önem vermelerini sağladı.

Gelişmiş ülkelere bakıldığında, iç denetim organizasyonu bulunmayan kurumlara rastlamak pek mümkün değil. İç denetim sürecinin gelişimini tabi ki gelişmiş ülkelerde yaşanan muhasebe skandalları tetikledi.

Bu skandalların ardından geliştirilen mevzuatlar, iç kontrol yapılarının sıkı iç denetim yapıları tarafından denetlenmesi gerekliliğini getirmiştir. Mevzuata uyum konusunda güvence verdiği için gelişmiş ülkelerde önemi daha da artan iç denetimin Türkiye’de özellikle yeni Türk Ticaret Kanunu ile birlikte daha da önem kazanacağı görüşündeyim.

Gelişmekte olan ülkeler iç denetimdeki uluslararası gelişmeleri biraz geriden takip etmektedirler. önce ABD ve Avrupa’da yazılan mevzuatlar, ABD ve Avrupa’lı firmaların bu ülkelerdeki temsilcilikleri vasıtasıyla bu ülkelerde uygulanmaya başlamakta, bir süre sonra da gelişmekte olan piyasalar bu yeni mevzuatlara uyumlu mevzuatlar geliştirmek suretiyle gelişimlerini sağlamaktadırlar. Türkiye’nin, hem son yıllarda yabancı sermaye için bir ilgi merkezi olması, hem stratejik konumu nedeniyle diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla bir adım önde olduğunu düşünüyorum.

ŞİRKETLER HİLELERDEN NASIL KORUNABİLİR?
♦ Suistimal, hile gibi uygulamalardan korunmanın yoları nelerdir?

İşletmelerde hilenin engellenmesi yönetimin sorumluluğundadır. Yönetimin hileyi önleme stratejisi kapsamında aşağıdaki temel önlemleri almaları gerekir:
-Şirket içinde dürüstlük kültürü
oluşturmak. Hile yapma fırsatlarının ortadan kaldırılması. Şirket içinde dürüstlük kültürü oluşturmak için:
-Dürüst insanların işe alınması,
-Pozitif çalışma ortamının yaratılması,
-Şirket etik değerlerinin
oluşturulması (code of ethics),
-ödül ve cezaların yazılı ve net bir
şekilde belirtilmesi,
-çalışanları izlemek,
-Şirket içi hotline mekanizması
kurmak, muhbirleri ödüllendirmek,
-Personel destek programı yürütmek (Employee Support Program)

Hile yapma fırsatlarının oluşturulmaması için:İşletmede yönetim kurulu üyelerinden oluşan bağımsız bir denetim komitesinin varlığı,
-İşletme yapısına uygun iç kontrol ve denetim mekanizmasının oluşturulması,
-Periyodik olarak bağımsız denetimden geçme,
-Yönetimin suistimal hakkında farkındalığının olması, yönetime bu konuda eğitimlerin verilmesi
-Anti-fraud politikalarının oluşturulması,
-Sürpriz denetimlerin yapılması,
-çalışanlar arasında periyodik olarak rotasyon yapılması, işletme bünyesinde oluşturulacak uygun bir iç kontrol sisteminingörevlerin ayrımı, yetkilendirmek, belgeleme ve muhasebe kayıt düzeni, fiziksel kontroller ve bağımsız mutabakat gibi temel ilkelere sahip olması gerekiyor.

Bu bağlamda şu adımlar atılabilir:
-İyi bir örgüt planıyla her bir faaliyetin alt faaliyete ayrılmalı ve her bir alt faaliyetinde farklı kişilere verilerek karşılıklı kontrol ortamı oluşturulmalı.
-Her türlü mali olayın kayda alınmasını ve dolayısıyla sorumlulukları da tespite olanak veren bir belge düzeni oluşturulmalı.
-Herkesin sorumluluğunu ve bir işlemin nasıl sonuçlandırılacağını belirleyen belge düzeni, yönetmelikler, özellikle muhasebe yönetmeliği oluşturulmalı.
-Sık sık fiili durum-kaydi durum
karşılaştırması yapılmalıdır.

İç DENETİMİN ROLü İSTANBUL’DA KONUŞULDU
♦ Ekim ayında 15. Türkiye İç Denetim Kongresi gerçekleştirildi. Kongreyle ilgili izlenimlerinizi alabilir miyiz?
Enstitümüzün her yıl düzenli olarak gerçekleştirdiği Türkiye İç Denetim Kongresi’ni bu yıl 15.kez düzenledik. 17 Ekim 2011 tarihinde Swissotel’de düzenlenen kongre, yaklaşık 500 yüksek seviyede katılımcıyla ve başarıyla gerçekleştirildi. Yerli ve yabancı önemli konukların ağırlandığı 15. Türkiye İç Denetim Kongresi’nde meslek profesyonelleri, akademisyenler ve iş dünyasından önemli isimler kongrenin ana teması “Bakış Açısı” üzerine sunumlar gerçekleştirdi.

15. Türkiye İç Denetim Kongresi, Komtaş ana sponsorluğunda gerçekleştirilirken, kongre sponsorluğunu Futurecom üstlendi. Türkiye İç Denetim Kongresi faaliyet sponsorları arasında ise Deloitte, Finansbank, Ernst&Young, KPMG, MöDAV, PricewaterhouseCoopers, TİDE Akademi, İç Denetim Dergisi, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği yer aldı. 15. Türkiye İç Denetim Kongresi medya sponsorluğunu ise Turcomoney Dergisi üstlendi. Bu aşamada, kongremize vermiş olduğunuz destek için teşekkürlerimi belirtmek isterim.

Türkiye İç Denetim Kongrelerine ilgi, her geçen yıl daha da artıyor. Bu yılki kongremiz de bir çok televizyon, gazete ve internet sitesine haber oldu. Bu şekilde mesleğimizi ve enstitümüzü daha fazla tanıtma fırsatını yakaladık.

RİSK YöNETİMİ ŞİRKETLERE DEĞER KATIYOR
♦ Şirketler için risk yönetiminin önemini nasıl değerlendiriyorsunuz?
2000’lerin başında finansal ve iç kontrol eksikliklerinden kaynaklanan kurumsal skandallarla karşılaşan iş dünyasında önemli değişiklikler oldu. 2000’lerin sonunda ise global ekonomik krizde bu kez risk yönetimi hatalarından kaynaklı bir çok sıkıntıya şahit olduk. Şu anda dünya bu eksikliklerin giderilmesine yönelik düzenlemeler ortaya koyuyor. Yasal zorunluluklar var bu konuda. Yeni Türk Ticaret Kanunu ile risk yönetimi yasal bir gereksinim olarak hayatımıza giriyor.

Zaten BDDK, SPK ve İMKB gibi kuruşların düzenlemelerine tabi kurumların hayatında bir şekilde bu vardı, şimdi TTK ile genele yayılıyor. Ayrıca artan rekabet ve hızlı değişim risk yönetimini kaçınılmaz hale getiriyor. Risk Yönetimi iyi Kurumsal Yönetişimin bir gerekliliğidir. Kurumlarda dağınık bir yapıda yürütülen risk yönetimini belirli bir çerçeveye oturtarak sistematize eder ve risklerin etkin yönetimine güvence sağlar. Kompleks yapılarda risklerin etkin yönetildiğinden emin olmak isteyen, yönetim kurulları dahil, tüm paydaşlar risk yönetimi konusuna ilgili ve konunun stratejik önemi ile şirketlerin hedeflerine ulaşmasındaki katkısı artık anlaşılmış durumda.

Kreditörler ve derecelendirme kuruluşları da artık değerlendirmelerinde risk yönetimini inceliyorlar. Dolayısı ile finansman imkanları ve maliyetleri açısından da artısı var. özetle başarılı risk yönetimi kurumlara değer katıyor, şirket ve hisse değerine pozitif katkısı oluyor.

EKONOMİ ZORLU DöNEME GİRİYOR
Avrupa‘daki krizin yanında, Orta Doğu‘da yaşanan siyasal çalkantılar dünya ekonomisinin sıkıntılı bir döneme girdiğini gösteriyor.

♦ Dünya ekonomisi yeni bir krizin eşiğinde, sizce Türkiye’de iş dünyası bundan nasıl etkilenir, kriz teğet geçer mi?
Dünya olası bir krizi atlatmak için gerekli önlemleri almaya çalışıyor olsa da önümüzdeki dönem oldukça zor geçeceğe benziyor. Başta sorunlu Euro bölgesi ülkeleri (Yunanistan, İspanya, İtalya, Portekiz vb) ve ABD olmak üzere oldukça önemli ekonomik risklerle karşı karşıya. Avrupa Birliği‘nde her ne kadar ortak para birimi tesis edilmiş olsa da, ortak bir mali politikanın eksikliği alınması gereken önlemlerde de müşterek bir irade koymayı zorlaştırıyor.

özellikle bu alanda güçlü bir liderlik eksikliği göze çarpıyor. ABD’de yüksek kamu borçları ve artan işsizlik, kongrede destek bulamayan politikalar ve gelecek yıl yapılacak olan seçimlerin etkisi siyasi bir irade koymayı engelleyen önemli faktörler arasında.

Bunlara ilave olarak dünyanın çeşitli coğrafyalarında özellikle Orta Doğuda Arap Baharı ile yaşanan siyasi krizleri de göz ardı etmemek gerekir. Orta Doğu, ABD ve Avrupa’da artık sokağa indiğini görmeye başladığımız toplumsal tepkiler geleneksel kapitalist ekonomik düzeni sorgular mahiyette ortaya çıkıyor. Bu sorunların üstesinden gelebilmek için dünya kısa-orta vadede ya sonuç getiren radikal önlemler almak yolunu seçerek oyunun yeni kurallarını yazacak (daha fazla kontrollü devlet yaptırımlarının etkin olduğu yeni kapitalist düzen) ya da sorunlar daha da derinleşerek devam edecek.

Türkiye dünyadan ayrı tek başına yaşayan bir ülke olmadığına göre bu durumdan etkilenmemesi mümkün değildir. Batı ekonomilerine entegre bir Türkiye’nin yüksek ve sürdürülemez cari açık baskısı baş ağrıtmaya devam edecektir.Her ne kadar sorunlu diğer ülkelere göre ekonomi ve finans sektörlerinin yapısal anlamda daha sağlam olması, güçlü rezerv ve sermaye yapısı, sağlıklı bütçesi, seçim sürecini geride bırakarak güçlü ve istikrarlı bir siyasi iradeye sahip olması avantaj olarak düşünülse de büyük çapta bir global krizin olumsuz etkileri Türk iş dünyasını da mutlaka etkileyecek. En azında batıdaki yavaşlamaya paralel olarak Türkiye’nin de büyüme oranında bir düşüş beklenebilir.

üretim – tüketim dengeleri, yeni orta vadeli planda da değinilen cari açığın azaltılması yönünde alınacak tedbirler, izlenecek kur politikaları Türk ekonomisinin gelecekteki yönünün belirlenmesinde önemli faktörler olacaktır.

İç DENETİME KRİZDE DE KAYNAK AYRILMALI
♦ Son olarak kamuoyuyla paylaşmak istediğini mesajınızı alabilir miyiz?
Değişim ve kriz dönemleri, şirketler için iç denetim faaliyetinin önemini daha da artıran dönemlerdir. Bu dönemlerde artan risklerden korunmak ve ortaya çıkan fırsatlardan yararlanmak için iç denetimin güvence ve danışmanlık fonksiyonları şirketler için önemli fırsatlar sağlar. Bu nedenle değişim ve kriz dönemlerinde, şirketlerin iç denetimden azami şekilde yararlanması önemlidir. Bununla birlikte özellikle kriz dönemlerinde şirketlerin iç denetim ekiplerini küçültmek ve ayrılan kaynakları azaltmak gibi maliyet kısma yöntemlerine başvurabildiği görülüyor.

Oysa, belirtildiği gibi iç denetimin bu dönemlerde de çok önemli bir işlevi söz konusudur. Şirketlerin amaçlarına ulaşması bakımından her dönemde iç denetim faaliyetine önem vermelerinin ve yeterli kaynak ayırmalarının önem taşıdığını özellikle belirtmek isterim.

TüRK ŞİRKETLERİ DüNYADAKİ DEĞİŞEME AYAK UYDURMALI
♦ Her alanda değişim hız kazanırken, Türk şirketleri bu değişime nasıl bir yaklaşımla hazırlık yapmalı?
Gerçekten de tüm dünyadaki ekonomik dengelerin değiştiği ve yeniden yapılandığı bir dönem yaşıyoruz. Türk şirketlerinin bu değişime ayak uydurabilmesi için, öncelikle esnek ve hızlı karar alma mekanizmalarını oluşturması ve etkinleştirmesi gerekiyor. Bu çerçevede gerek dünyada gerekse de ülkemizdeki gelişmeleri yakından takip etmesi, gelişmelere göre şirket stratejilerini bu değişimlere hızla adapte etmesi önemli. İnnovatif çalışma tarzının ön plana çıkarılarak, şirket çalışanlarının bu değişim sürecine eklemlenmesi, onların yenilikçi çalışma yaklaşımına yönlendirilmesi, teşvik edilmesi ise bir başka önemli konu.

Bunların yanısıra şirketlerin bu değişime ayak uydurabilmelerinde yararlanabilecekleri en önemli araçlardan birisinin de iç denetim olduğunu özellikle belirtmek isterim. İç denetim, şirketlerin iç yapılarını en iyi tespit eden ve danışmanlık veren fonksiyonuyla, bu tür değişim dönemlerinde şirketlere çok önemli katkılar sağlayabilir. Bu nedenle şirketlerin iç denetimden fonksiyonundan bu süreçte etkin bir şekilde yararlanmalarını öneririm.

Turcomoney – Kasım 2011

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası