♦ Dünya ekonomisiyle ilgili kaygılı bekleyişe rağmen altında yükseliş gözlendi. 2011’de altın yatırımcısı, son dönemdeki gerileme hareketine rağmen yüzde 13,5’lik getiri sağlarken, gıda emtialarından sadece Mısır’da yüzde 5,9’luk artış yaşandı.
♦ 2011 başlarında ortaya çıkan karışıklıklar ve liderlerin görevlerini bırakmak zorunda kalması yılın ilk 4 ayında petrol fiyatlarının rekor seviyelere aşısa da, düzenin göreceli olarak sağlanması ve OPEC’in günlük üretim miktarını artırmasıyla brent petrol yılı yüzde 12,6’lık getiriyle kapattı.
TL GEçEN YILI ZARARLA KAPATTI
2011 yılının ilk dört ayında ABD doları karşısında gelişmekte olan ülke para birimleriyle paralel hareket eden TL, ardından yükselen cari açık, enflasyon ve yabancıların anlamakta zorluk çekilen TCMB faiz indirimiyle gelişmekte olan ülke para birimleriyle arasındaki korelasyonu kaybetti.
TCMB’nin ve BDDK’nın cari açık karşısında kredi genişlemesinin önüne geçmek için aldıkları tedbirler, faiz koridoru uygulamaları hem İMKB’de, hem de DIBS piyasasında satışlarla karşılaşmamıza neden oldu. Enflasyonun beklentilerin üzerinde gerçekleşmeye devam etmesi de bu durumun yılın son dönemlerinde bile sürmesini sağladı. Sonuç olarak TL 2011’de Euro karşısında % 19, Dolar karşısında ise % 22 değer kaybetti.
Yatırımlarını repo, mevduat, tahvilde tutan yatırımcılarda % 9,48 seviyesindeki enflasyon karşısında varlıklarının değerini 2011 yılbaşındaki seviyesinde tutamadı. Repo’da getiri % 5,9, mevduatta % 7,7 ve tahvil’de % 4,5 getiri elde edilebildi. Dolar ve Euro’daki değer artışının yanında bu dövizlerini mevduat olarak bankalarda tutan yatırımcılar ek olarak da % 2,62 ve % 2,54 getiri sağladı.
Tahvil ağırlıklı olan B tipi fonların getirisi % 3,91 seviyesinde kalırken, içinde ağırlıklı olarak hisse senedi taşıyan A tip fonlarda ise getiri elde etmek bir yana % 17’lik bir zararla karşılaştı. B tipi fonlarda enflasyon, A tipi fonlarda ise İMKB’nin olumsuz performansı ana belirleyiciler oldu.
2011 yılında global çapta artan belirsizlik, yılın ilk dört ayındaki büyüme beklentilerinin sürekli aşağı yönlü revize edilmesi,
AB’nin ve Euro’nun geleceğine yönelik kaygılar, ABD’de parasal genişlemenin istenen etkiyi sağlayamaması, bunların çin’in büyümesi üzerindeki olumsuz yansımaları yatırımcıların gıda ve sanayi emtialarından uzaklaşmasına, Merkez Bankaları’nın da rezervlerini güçlendirmek için Altın’a yönelmelerine neden oldu. 2011’de Altın yatırımcılarına son dönemdeki geri çekilme hareketine karşın %13,5’lik getiri sağlarken, gıda emtialarından sadece Mısır’da % 5,9’luk artış gözlendi.
2011 başlarında MENA bölgesindeki karışıklıklar ve liderlerin görevleri bırakmak zorunda kalmaları yılın ilk dört ayında petrol fiyatlarının rekor seviyelere çıkmasına neden olduktan sonra, hem bu bölgede göreceli düzenin sağlanması hem de OPEC’in günlük üretim miktarını artırması brent petrolün yılı % 12,6’lık getiri ile kapatmasına imkan verdi.
PEKİ BORSALARDA NELER YAŞANDI?
Global çapta 2011 yılına hem MENA bölgesindeki problemlerin devam etmesi ile 99,6 usd/varil’e çıkan petrol fiyatları, hem de dokuz yıl sonra notu AA’dan AA- indirilen Japonya ile başlayan piyasalar, Japonya depremi ve oluşan tusunaminin global piyasalara verdiği zararın ardından, AB kamu borç sorununun yayılması sonucu AB bölgesi kredi derecelendirme kuruluşlarının baskısı altına girmesi, Portekiz, Yunanistan ve İtalya’nın notları ABD ve Fransa’nın görünümlerinin indirildiği, Merkez bankalarının politikalarının değiştiği ve korumacı tavra büründükleri, FED ve ECB’den beklentilerin büyük karşılama oranın düşük olduğu bir süreç genel olarak ise AB’nin piyasaların yönünü belirdiği bir yılı geride bıraktık
İMKB 2011 SONUNDA EN KöTü 10 BORSA ARASINDAYDI
İMKB tarafında ise yurtdışındaki gelişmelerin yanında TCMB’nin kısa vadeli sermaye girişlerini önlemeye, yatırımların vadesinin uzamasına ve kredi genişlemesinin yavaşlatılmasına yönelik aldığı para politikası tedbirleri, politika faizinin önce indirilmesi ardından faiz koridoru uygulamasına geçilmesi, döviz alım ve satım ihaleleri, zorunlu karşılık ve rezerv politikasına yönelik attığı adımlar ile birlikte BDDK’nın bankalar üzerinde kurdukları kredi genişlemesini engellemeye ve cari açığın azaltılmasına yönelik düzenlemeler, hem ülkemizin dünya’nın en hızlı büyüyen ikinci ülkesi olmasının hem bütçedeki parlak performansın hem artan sanayi üretim performansının gölgede kalmasına neden oldu. Diğer taraftan yükselen cari açık ve enflasyonda beklentilerin ve algılamalarında değişmesine imkan tanıdı.
Bu gelişmelerin sonucunda İMKB endeksi de dünyanın en kötü performansını gösteren 10 borsası arasında yer aldı. Bu da krizin en azından İMKB’de hissedildiğini gösterdi.
İŞTE PİYASALARIN BU YIL NEFESİNİ TUTARAK İZLEYECEĞİ 10 GELİŞME
1-) AB’deki borç krizinin devam etmesi ve sorunun çözümünün kısa vadeli olmaması,
2-) Yunanistan, İtalya, Fransa ve ABD’de seçim yılı olmasından dolayı politikacıların tutumları,
3-) AB’li liderlerin mali birlik ve konsolidasyon konusunda gerekli adımları atıp, atmaması,
4-) Bankaların sermaye gereksinimi için sermaye artırımına özel sektörün katılımının ne kadar olacağı/kredilerde küçülme mi? Varlık satışına mı yönelecekleri?
5-) çin’in büyümesinin bu gelişmelerden nasıl etkileneceği?
6-) ECB’nin faizlerdeki tutumunun ne olacağı?
7-) AB’ye BRICS ülkerinin IMF üzerinde katkı yapıp yapmayacakları,
😎 EFSF’de kaldıraç, ESM’nin limiti, Ortak Tahvil ihraç konularındaki farklı düşüncelerin ortadan kalkıp kalkmadığı,
9-) Global büyümenin ve ticaretin durumu,
10-) FED’in tavrı.
EKONOMİDE ZORLU YIL BAŞLADI
Türk ekonomisi için 2011 yılı büyüme beklentimiz % 8,1 seviyesinde iken, ihracatımızın % 60’ını AB ülkelerine gerçekleştirmemiz ve buradaki büyüme tahminlerinin 2012 için % 0-1 arasında değişmesi elbette bizim de çok zorlu bir süreçten geçeceğimize işaret ediyor.
2012 YILINDA NEREYE YATIRIM YAPAN KAZANIR?
♦ Yeni yılda hangi yatırım aracı en fazla getiri sağlar, piyasaların en riskli gördüğü gelişmeler neler, İMKB’nin öne çıkan ve en çok kazandıracak şirketleri hangileri olacak?
Yeni yılın ilk çeyreğinde AB’deki yoğun tahvil geri ödeme programı ve yeniden finansmanında yaşanacak zorluklar, bu ülke tahvillerindeki paranın gelişmekte olan ülke tahvillerine ve hisse senedi piyasasına yöneleceğinden İMKB’de de pozisyon açımları için fırsat verecek. Aynı süreçte bono faizlerinin yüksek seyri ve gelecek dönemde de AB’nin içindeki sorunlara çözüm yolunda ortak hareket etmesi bonoda (TüFE ve kısa vadeli) bu dönem alım gerçekleştirenlerin kazançlarının yüksek olmasını sağlayacak.
Altındaki geri çekilmelerin 1,500-1,550 seviyelerinden alım yapılmasını ve altının yükselmesine neden olan gelişmelerin bitmediğini düşüşün biteceği günün FED’in faiz artırmaya hazırlandığı dönem olması bekleniyor.
Petrol’de 100 doların üzerinde seyreden fiyatları, dünya ekonomisinin toparlanmasına sekte vuracak en büyük dış risk olarak görüyoruz. Petrol fiyatlarındaki gevşeme emtia fiyatlarında da duraksamaya, bizim gibi emtia ithalatçısı ülkelerin cari açığını azaltmasına ve göz ardı edilen enflasyon konusunda hükümetlerin rahat hareket etmesine imkan verecek.
FİNANSMAN BULMAK HEM ZOR HEM PAHALI OLACAK!
AB’nin sorunları hem dünya ticaretini, hem finansman koşullarını, hem de para birimlerini baskı altın alıyor. Ticareti büyüme ile birlikte değerlendirdiğimizde olası resesyon dünya ticaretinin yavaşlamasına, gelişmekte olan ülkelerin büyümelerine olumsuz etki yapacak.
Fonlama’da AB ülkelerinin payının yüksekliği bu bölgeden gelecek paranın azalmasına, kredi segmentindeki büyümenin yavaşlamasına, sanayi sektörünün ve üretimin azalmasına neden olurken, belirsizliklerin artması risk iştahının azalmasına ve bu durum da gelişmekte olan ülke para birimlerinin baskı altında kalmasına neden olacak. Sonuçta Merkez bankalarının güçlü rezervlere sahip olması zorunlu hale gelecek.
Bu etmenleri bir arada düşündüğümüzde krizden etkilenmememiz mucize olacak. Son kriz döneminde tek seferlik gelirle de olsa ülkemize para girişi sağlandı. Fakat buradaki asıl sorun portföy çıkışları olduğu takdirde şirketlerin dış finansman bulmada zorlanacak olmaları ve borçlanma maliyetlerinin artacak olmasıdır.
Sonuç olarak dışarıdan ülkemize para gelmediği takdirde büyümede hızlı düşüş görülebilir, AB’nin resesyona girmesi bizim büyümemiz son derece olumsuz etkileyecek.
Diğer taraftan döviz sepetindeki artış cari açıkta düzelmeye imkan tanıyacak. İşte bu nedenden dolayı ekonomi yönetimi de büyüme hızımızın yumuşak bir şekilde yavaşlamasına çalışacak.
ülkemizin bankacılık sektörünün güçlü konumu, Merkez Bankamızın güçlü rezervleri ve gerektiğinde parasal gevşemeye gidebilme yeteneği Türkiye’nin krizden göreceli minimum etkilerle çıkmasına neden olacaktır düşüncesindeyim.
İŞTE İMKB’DE 2012’NİN FAVORİ ŞİRKETLERİ
Şirketlerin mali yapılarının farklı kompozisyonları, volatilitenin yüksek olmasını beklediğimiz bu dönemde sektör seçmek yerine bizi sektör içinde şirket seçmeye yöneltti.
2012’nin bu dönemde hisse seçim kriterlerimizde GDP’deki yavaşlamaya, TL’deki volatiliteye ve yüksek faiz-enflasyon döneminde istikrarlı nakit akışı ve güçlü operasyonel faaliyet yaratan şirketleri ön plana çıkardık.
Buna göre; Koza Altın, Arçelik, Bımas, Bızım, Aselsan, Enka, Alarko, Bagfaş, Gübre Fabrikaları, Tupraş, Aksa, THYAO, Tav Havalimanları holding, Tofaş Fabrika, Doğuş Otomotiv, Halkbank, Trakya Cam, Akçansa, Iş Gayrimenkul’un bu dönemde ön plana çıkmasını beklemekteyiz. Banka dışı hisselerde 2012 yılında ortalama % 17 kâr artışı öngörüyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.