Son Haberler

TÜRKİYE KRİZE RAĞMEN BÜYÜYECEK

turkiye_krize_ragmen_buyuyecek_2.jpg Bu beklentiler Avrupa’da problemlerin derinleşmemesi ve jeopolitik risklerin yaşanmaması halinde gerçekleşebilir.

TüRKİYE KRİZE RAĞMEN YüZDE 4 BüYüR
Türkiye ekonomisinin büyümesine yönelik olarak beklentilerde ibre kısmen olumlu yöne döndü. Bu yıl içinde ekonominin oldukça yavaş bir tempoda büyümesi beklenirken, yılın ilk iki ayına ilişkin veriler ekonomik faaliyetlerin geçen yıla göre hız kesse de korkulan kadar gerilemediğini ve büyümenin yüzde 3-4 bandında seyrettiğini gösteriyor. Dünya ekonomisinin ikinci derin krize girme ihtimalinden biraz da olsa uzaklaşması tahminlerin daha olumlu yönde yapılmasının temel nedenini oluşturuyor.

ABD Merkez Bankası’nın (FED) 2014 yılı sonuna kadar kısa vadeli faiz oranının yüzde 0 ile 0.25 arasında kalacağına ilişkin açıklaması, hatta üçüncü nicel gevşeme politikasının masada olduğuna dair değerlendirmeleri dünya ölçeğinde bol likiditenin daha uzun süre piyasalarda kalacağını gösteriyor.
Türkiye’nin cari açık dışındaki makro dengelerinin sağlam yapısı dikkate alındığında, bütçe performansı, kamu borçluluk düzeyleri açısından özellikle ileri ülkelerle kıyaslandığında çok daha olumlu verilere sahip olması, uluslararası kaynağın daha fazla ülkemize gelmesine,
tüketici güvenin artmasına paralel olarak da yıl genelinde ekonomik büyümenin hızlanmasına neden olabilir.

Türkiye’deki faiz oranlarının ileri ülkelerle kıyaslandığında daha yüksek olması da yabancı yatırımcıları etkileyebilir. Türkiye’de tahvil faiz oranlarının yüzde 9’dan işlem gördüğünü, ABD’de ise faiz oranının yüzde 2, Japonya’da yüzde 1, Euro Bölgesi ortalamasının yüzde 1.9 olduğu düşünüldüğünde faiz farkının büyüklüğü ve cazibesi görülüyor.

Yurtdışı kaynaklı gelişmelerin ilk etkileri piyasalar üzerinde görülüyor. 9 Aralık’ta 50 binin altına gerileyen İMKB 60 bine kadar yükseldi. Faizlerde yüzde 11.80’den, yüzde 9.30’a bir düşüş var. Dolar/TL’de ise 1.92’lerden 1.75’lere gerileme gerçekleşti. Tüm bunlar ülkemize para girişinin arttığını gösteriyor.

Olumlu gelişmeler ilk etkisini piyasalar üzerinde gösterdikten sonra makro ekonomik etkiler de görülmeye başlar. Bu açıdan Türkiye ekonomisinin ilk çeyrekteki performansının geçen yıl geneline göre yavaşlayarak da olsa olumlu seyrini sürdürmesi ihtimalinin artık daha güçlü olduğu anlaşılıyor. Fakat bu zamana kadar anlattıklarımız madalyonun görünen ve güzel yüzü.
Madalyonun diğer yüzünde ise alınan önlemlere rağmen endişelerin sürdüğü Avrupa ekonomisi ve yaşanabilecek sorunların olası olumsuz etkileri var. Şu aşamada Avrupa’daki sorunların trenin raydan çıkmadan çözülebileceğine ilişkin beklentiler ağırlık kazansa da örneğin Yunanistan’a yönelik kemer sıkma politikalarının bu zamana kadar istenilen neticeyi vermediği ve ülkede ekonomik aktivitelerin daraldığı ve işsizliğin arttığı da önemli bir veri olarak karşımızda bulunuyor.

Avrupa’da kontrolsüz iflasların gelebileceği, alınan önlemlerin ekonomiyi daraltıcı yönde olduğu ve bu politikaların örneğin Yunanistan’da ekonomik daralmaya ve borcun gayrı safi yurt içi hasılasına (GSYH) oranının artmasına neden olduğu eleştirileri yapılıyor.

Avrupa’daki problemlerin sadece Yunanistan’dan ibaret olmadığı da düşünüldüğünde yurtdışı gelişmelerin Türkiye ekonomisine yönelik projeksiyonlarda dikkatle takip edilmesi gerektiği sonucunu görüyoruz. Artık dilerseniz şubat ayında açıklanan veriler ışığında Türkiye ekonomisinin fotoğrafını çekmeye çalışalım.

BüYüME VERİLERİ KöTü DEĞİL
Türkiye’de ekonomik faaliyetlere ilişkin değerlendirme yaparken öncü göstergeler arasında yer alan sanayi üretimi 2011 yılı aralık ayında yavaşlasa da artışını sürdürdü.

Sanayi artış oranı yüzde 3.7 yükselirken, yıllık bazdaki artış yüzde 8.9 oldu. Gelen veri yıl ortalamasının altında kalırken ekonomik büyümenin 2011 yılı geneliyle karşılaştırıldığında yavaşladığının göstergesi olarak da kabul ediliyor. çünkü sanayi üretim verileri ekonomik büyümenin seyri hakkında bize net bilgi veriyor. Yılın ilk iki ayında da aralık ayına benzer sanayi verilerinin açıklanacağı tahmini yapılıyor.

Dolayısıyla ekonomik büyümenin geçen yılki yüzde 8-9’luk düzeyinden yüzde 3-4’lere gerilediği şeklinde bir görüş var. Fakat küresel ekonomik gelişmelerin beklentilerden daha olumlu seyretmesi ve küresel ölçekte ucuz para politikasının devam ettiği düşünülecek olursa bu durum tüketici güveninin artışına ve paralel olarak da ekonomik büyümenin beklentilerin de ötesinde seyretmesine neden olabilir.

Ekonomik büyüme olumlu olmakla birlikte eğer beklentilerin ötesinde hızlanırsa bu sefer de cari açığın düşüşü sınırlanabilir. Fakat halen ilk çeyrekte şu ana kadar açıklanan veriler bize ekonominin geçen yıla göre yavaşladığını fakat aktivitelerin endişe edilen kadar gerilemediğini gösteriyor.

HABERİN DEVAMİ TURCOMONEY‘DE!

TURCOMONEY MART 2012 SAYISI, YAYSAT BAYİLERİNDE

AYRICA D&R, KEMZİ KİTABEVİ, KABALCI KİTABEVİ, NT MAĞAZALARINDA…

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası