AB’de 2012 yılının üçüncü çeyreğinde büyümeye ilişkin veriler hiç iç açıcı değil. Avrupa’da PMI İmalat ve Hizmet Sektörü Endeksleri, söz konusu dönem boyunca sınırlı toparlanma sinyallerine karşın, büyümeyi daralmadan ayıran 50 seviyesinin altında kalarak bölge ekonomisine ilişkin endişeleri haklı çıkarmaya devam ediyor.
Tüm dünyanın ortak sorunu büyüme ve bunun nasıl sağlanacağı. Büyüme verileri aşağı yönlü revize ediliyor ama başlıca merkez bankalarının yeni bir finansal krize ve resesyona dönük riskleri hafifleten “ucu açık” gevşeme taahhütleri, hisse senetlerinde değerlemelerin şişme noktasından henüz uzak ve faiz seviyelerine kıyasla cazip durması, hisse senedi yatırımları için elverişli bir ortam sunmaya da devam ediyor.
IMF‘de Küresel Ekonomik görünüm raporunda beklentilerini aşağı çekerek 2009’dan bu yana en karamsar büyüme görünümünü çiziyor. Söz konusu raporda IMF küresel ekonomi için karamsar bir tablo çizerken, bir önceki raporunda %2 olarak belirlediği gelişmiş ülkeler için 2013 büyüme tahminini %1,5 seviyesine çekti. Gelişmekte olan ülkeler için %5,6’ya revize edilen rakam da önceki rapordaki %6’lık beklentiye kıyasla zayıf kalıyor.
Euro Bölgesi borç krizinin alevlenmesi, ABD’de planlanan bütçe kesintileri ve vergi artışlarının Ocak’ta devreye girmesi veya petrol fiyatlarının sıçraması halinde, daha kötüsünün görülme riskinin yüksek olduğunu belirten IMF, borç krizinde çözümün gecikmesinin ise Avrupalı bankaların çok sert şekilde bilanço küçültmeye gitmesini gerektireceğini hatırlatıyor. Tam bu sırada Güney Kore ve Brezilya Merkez bankaları iç tüketimin canlanması için faizlerinde indirime gidiyordu.
Ekonomideki yavaşlama iç talebe yansıdı Sanayii üretiminde Kasım 2009’dan sonraki ilk negatif gerilemenin ardından cari açıkta da Ekim 2009’dan bu yana ilk defa 1,181 milyon dolarla aylık bazda en düşük açığı yakalamış olmamız, dış ticaret dengesinin iyileşmesine karşın, ekonomideki yavaşlamanın, iç talepteki durgunluğun ithalatın azalmasına neden olduğu bunun da cari açıkla birlikte büyümenin de önüne set oluşturmakta olduğunu gösteriyor.
Hem büyümenin hem de cari açığın düşmesi ülkemiz için halen değişmez gerçek. çünkü Türkiye, büyümesi için gerekli hammadde, ara malı ve yatırım malını ithal eden bir ülke ve tüketim malı ithalatı toplamın % 15’i dolayında, kalan % 85 ise bu saydığımız mallardan oluşması bu kalemler pahalı hale gelip yeterince ithal edilemeyince, büyümenin düşmesine neden oluyor. Cari açığın düşmesi büyük ölçüde ithalatın düşmesiyle aynı anlamda olduğundan, İthalatın düşmesi ithalden alınan KDV ve öTV gibi vergi gelirlerinin düşmesiyle aynı anlamı taşıyor. Bu durumda da büyüme ve cari açık düşerken vergi gelirleri de geriliyor ve dolayısıyla bütçe açığı yükseliyor.
Türkiye gibi kredi notu yatırım eşiğinin altında olan ekonomilerde cari açık ile bütçe açığının karşılıklı görünümleri mevcut kredi notunun daha da düşmemesi için önemli. Hükümetin, henüz Avrupa ekonomileri kadar açık vermeyen ama hedefin gelirlerde altında kalan harcamalarda üstünde duran bütçeyi toparlamak için maliye politikasını para politikasının yanında devreye sokma telaşının temel nedeni olmakta.
Sanayii üretimi ve IMF tahminlerinin açıklanmasının hemen ardından beklenmedik biz zamanda açıklanan O.V.P’de ilk etapta IMF beklentileri ile paralellik taşıyor. OVP’de 2012 büyüme rakamını %3,2 olarak açıklandı. Bu yılın son çeyreğinde net ihracatın büyümeye katkısının azalması, iç talebin katkısının ise artmasının beklendiği görüldü. 2013 büyümesi ise %4 seviyesinden hedeflenmiş. Küresel konjektürden dolayı ise 2013–2015 döneminde büyümeye dış talebin katkısının sınırlı kalması, büyümenin yurtiçi talep kaynaklı olması öngörülüyor. Belirlenen rakam, %3,5’lik IMF beklentisi ve %4,5’lik piyasa beklentisinin arasında kalıyor.
Sürdürülebilir büyümede kaynak ihtiyacı doğuyor Şimdi burada bankacılık sektörü 2013 büyümesine nasıl bir katkı verebilir bir beyin jimnastiği yapalım. Bankacılık kesimi hem bireysel hem de ticari kesime verdiği kredi kanallıyla ekonomiye destek oluyor. Kredi büyümesinin sorunsuz olması için kaynaklarda sürdürebilirlik önemli. Bankalarımızın toplam kaynaklarının % 60’ı halen mevduatta sağlanıyor. Mevduatın krediye dönüşüm oranı ise %103 seviyelerinde. Buda mevduatın kaynak olarak kullanımın devam edilemez olduğunu bankaların başka kaynaklar bulmak zorunda olduklarını göstermekte. Bunu gören bankalara da tahvil çıkararak kendilerine kaynak oluşturuyorlar.
Fakat bunun haricinde de kaynak bulmak zorunda. Bu durumda da aklıma ticari kredilerde ve ihracat amaçlı verilen kredilere uygulanan karşılıklarda ayarlama ve munzam indirimi geliyor. Bu durumda bankalar büyüme güçlü destek verebilirler. Zaten Merkez Bankasının ROK’daki artışlarının da etkisi azalmaya başladığı da görülüyor.
Bankaların TL yükümlülükleri döviz olarak tutabilecekleri üst sınır %60, ROK‘ların artması ile geçtiğimiz ay %55.4 olan bu kullanım katsayısı bu ay %53,4‘e gerileme kaydetti. Bu bize ROK‘lardaki artıştan dolayısıyla asimetrik zorunlu karşılık oranlarının bankalar açısından çekiciliğinin azaldığını göstermekte. Döviz yerine TL daha avantajlı olmaya başladı içerde. Son dönemlerde bankaların yurtdışından yaptıkları borçlanmalardaki artış dikkatleri çekiyor. Bu kullanım katsayının azalmasındaki etkenler ve TCMB‘nin ROK mekanizmasının döviz likiditesi çekme kapasitesinin azalmaya başladığını göstermekte. Merkez bu durumda sermaye girişlerini azaltmak için gecelik borç alma faizinde (koridor alt bandı) indirime gidebilme ihtimalinin artmasına neden olacak.
2013 enflasyon hedefi iddialı Enflasyonda bu yıl için %7,4 beklentisi var ama zaten son zamlarla TCMB‘nin hedefi de 7.3-7.4 aralığına çıkmıştı. 2013‘de ise %5,3 beklenti ise oldukça iddialı. Zira, enflasyon hedefleri pek gerçekçi gözükmüyor. Hükümetin de T.C.M.B.‘nin de karnesi enflasyon hedefini tutturmakta kötü. Bu yıla %5 hedefi ile başladık, ardından % 6.2‘ye çektik şimdi de %7.4‘e yükseltiyoruz. Hele ki petrol fiyatlarında yükselme potansiyelinin yüksek olduğu bir dünyada ve vergilerin maliyet arttırdığı bir ortamda % 5.3 çok çok iddialı.
HABERİN DEVAMI TURCOMONEY‘DE! TURCOMONEY KASIM 2012 SAYISI, YAYSAT BAYİLERİNDE! AYRICA D&R, REMZİ KİTABEVİ, KABALCI KİTABEVİ VE NT MAĞAZALARINDA..
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.