Borsa İstanbul Yonetim Kurulu Başkanı ve Genel Muduru Dr. İbrahim Turhan… 1986 yılı başında işlemlere başlayan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, 2102 yılında Başkanlık koltuğuna oturan Dr. İbrahim Turhan ile birlikte yeni bir donuşum surecine girdi. Yeni Sermaye Piyasası Kanunu’nun sağladığı hukuki zemin ile birlikte İMKB, İstanbul Altın Borsası ve İzmir Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası Borsa İstanbul catısı altında birleştirildi. Bu yeni yapı Borsa’ya yapacağı yatımlarda buyuk esneklik, etkinlik ve hız kazandıracak. Gerek teknolojik altyapının geliştirilmesi, gerek urun ceşitliğinin artırılması, gerek halka arzların teşviki, gerekse uluslar arası ilişkile alanlarında gectiğimiz yıl onemli gelişmelere sahne oldu. Borsa İstanbul’un İbrahim Turhan, goreve geldiği tarihten bu yana neler yaptıklarını ve projelerini Turcomoney’e anlattı. İşte 400’den Fazla şirketin işlem gorduğu, gunluk 3-4 milyar liralık işlem hacmine sahip Borsa İstanbul’un CEO’su İbrahim Turhan’ın cok carpıcı acıklamaları… Borsa’nın anonim şirket statüsüne kavuşturulası, İMKB’nin, İstanbul Altın Borsası’nın ve İzmir Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası’nın Borsa İstanbul çatısı altında toplanması Türkiye Sermaye Piyasaları açısından tarihi bir gelişmeydi. Bu noktaya nasıl gelindi? 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu, 30 Aralık Pazar gunu Resmi Gazete’de yayınlandı ve bu calışmalar yururluğe girdi. Bunun enteresan bir hikayesi var.
Yatırımcılar bize 2012 yılının başlarında ’Borsada ne yapacaksınız?’ dediler. Yapacaklarımı anlattım. Borsamız o donemde hala uyelerin oluşturduğu kooperatif tipi bir kuruluştu. Şirket değildi! Yatırımcılara, borsayı şirketleştireceğimizi, paylarını ilgili kesimlere iyi yonetişim ilkeleri cercevesinde dağıtacağımızı soyledik. Ek olarak kendimize, sermaye piyasalarında yatay entegrasyonu sağlamayı, farklı finansal aracların işlem gorduğu, farklı aracların aynı platform uzerinden alım-satımını mumkun kılacak şekilde borsaları birleştireceğimizi anlattık. Yabancılar bunları dinlediler ve dediler ki; “başka ulkelerde de buna benzer calışmalar var. Bu tur calışmalar genellikle 4 -5 yıl suruyor. Siz, bu işleri 2 ile 3 yılda yaparsanız iyi bir başarı olur”. Benim vermiş olduğum cevap ise, “1 yıl içerisinde bitireceğiz, bitirmek durumundayız” şeklinde oldu.
Bu cevabıma o donemlerde inanan kişi sayısı cok değildi. Ancak bizler Borsa olarak surecin 2012 yılı icerisinde tamamlanacağına ilişkin kamuoyuna taahhutte bulunduk ve cok şukur sureci söylediğimiz zamanda nihayete erdirebildik. Bu süreç tam olarak ne kadar sürdü? 30 Aralık Pazar gunu olmasına rağmen, Sermaye Piyasası Kanunu Resmi Gazete’de yayınlandı. 12 ay icerisinde bu iş gercekleşti. Bununla beraber yeni bir surec başladı. 4 Nisan’da Borsa İstanbul esas sozleşmemiz tescil edildi. Boylece Borsa İstanbul Anonim Şirketi kurulmuş oldu. Borsa İstanbul Anonim Şirketi, İMKB ve İstanbul Altın Borsası’ndan oluşuyor. Borsa İstanbul kurulduktan bir ay sonra Vadeli İşlemler Borsası’nın (VOB) ortakları gonullu olarak bize muracaat ettiler ve dediler ki; “Biz kanunun vermiş olduğu hakkı kullanmak ve paylarımızı değiştirmek istiyoruz”. Sonuc olarak paylarını değiştirdiler ve onlara Borsa İstanbul Anonim Şirketi’nin paylarını verdik. Dolayısı ile ‘Turkiye Odalar ve Borsalar Birliği, İzmir Ticaret Borsası, Garanti Bankası, İş Bankası, Akbank, Yapı Kredi Bankası, Vakıfbank, TSKB, bizim ortaklarımız haline geldiler. Ardından VOB’ un olağanustu genel kurulunda toplandık. Paylarının yuzde 100’u, Borsa İstanbul’un oldu. Dolayısıyla yeni bir yonetim belirledik. 5 Ağustos tarihinde de şu anda hala VOB piyasalarında işlem goren butun sozleşmeler Borsa İstanbul’a intikal etmiş, böylece birleşme tamamıyla sonuclanmış olacak.
Birleştirmedeki amaç neydi?
Dunyada borsacılık sektoru cok ciddi rekabet ortamında faaliyet gosteriyor. Borsalar gelişmiş ulkeler piyasasında birbirleri ile sürekli rekabet halindeler. Borsalara rakip olan, alternatif orgutlenmiş başka piyasalar da var. Mesela; işlem hacmi bakımından Avrupa’daki, en buyuk piyasa ne Londra Borsası, ne de Frankfurt Borsası’dır. BATS Chi-X adında bir elektronik platform var. Bu bir borsa değil ancak Avrupa Birliği duzenlemeleri cercevesinde organize piyasa olarak kabul ediliyor. Tam olarak bir borsa sayılamayacak bu yapı, Avrupa’da en fazla işlem hacmini gercekleştiren yapıdır. Borsalar bir yandan birbirleri ile rekabet ederlerken, diğer yandan bu borsa dışı diğer organize alım-satım platformlarıyla da rekabet ediyorlar. Bir de tezgah-ustu piyasalar var ki; bunlar tum organize borsalarla rekabet halindeler. Boyle bir rekabet ortamında ayakta kalabilmeniz icin son derece dinamik olmanız lazım. Etkili olmanız gerekiyor. Verimliliği esas almanız şart. Butun bunlar icinse olcek ekonomisi cok onemli. Bu yuzden dunyada butun borsalar birleşiyor. Hem aynı ulke icerisindeki piyasalar birleşiyor, hem de New York, Paris, Fransa, Belcika, Hollanda ve Portekiz borsaları hepsi biraraya geliyorlar. NYSE Euronext adında yeni bir yapı, oluşturuyorlar. Bugun dunyanın en önemli borsalarından biri Nasdaq Borsası ile Baltık borsalarının bir araya gelmesi ile oluşmuş Nasdaq OMX borsalar grubudur. Viyana Borsası Varşova Borsası ile goruşuyor. Ulkeler kendi icerisindeki borsaları konsolide ediyor. Bunu Japonya, Brezilya ve Rusya da yaptı. Dolayısıyla biz de İstanbul’u uluslararası finans merkezi yapabilmek icin butun gucumuzu birleştirmek noktasında boyle bir adım attık.
Son dönemde borsada alım-satım yatırımcı sayısında ciddi azalışlar oldu. öyle ki yatırımcıların borsadan kaçtıkları şeklinde yorumlar yapıldı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu konuyu cozebilecek olan şey Turkiye’de bireysel yatırımcı sayısını arttırmak değildir. Yatırımcı sayısı arttırılsın gibi konular hep konuşulmuştur. Ben doğru neyse onu soylerim. Borsa da aktif olarak alım-satım yapan yatırımcı sayısı 2-3 milyon veya 5 milyon olsa da bir şey olmaz. Bu yetmez! Turkiye’de yerleşik kurumsal yatırımcı portfoyunu geliştirmemiz lazım. Bunun için onemli adım atıldı. Bu onemli adım “Bireysel Emeklilik’ sistemidir. Bireysel Emeklilik kadar karlı bir yatırım yok. Siz 100 lira yatırıyorsunuz, devlet ustune 25 lira ekliyor. Ustelik 25 lira ve 100 liranın getirisi ayrı. Demek oluyor ki; asgari ucretin tabanı olan yıllık 12 bin liraya kadar devlet size bu katkıyı sağlayacak. Bence herkesin Bireysel Emeklilik hesabı olmalı. Bunun icin cok yuksek paraya luzum yok. 100 liraya bile hesap actırabilirsiniz
1986 yılı başında işlemlere başlayan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), aradan geçen 26 yıllık süre içinde yapılan reformlarla bölgenin en önemli borsası haline geldi.2012 yılı başından itibaren gerçekleştirilen bir dizi reform ise, borsa açısından yepyeni bir döneme işaret ediyor.
Uzun zamandır Türkiye sermaye piyasalarının gündeminde olan projeler 2012 yılında süren yoğun çalışmalar sonucunda 2013 yılı başında hayata geçirildi. İMKB, İstanbul Altın Borsası ve İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası, Borsa İstanbul çatısı altında birleştirildi. Oluşan yeni yapı anonim şirket statüsünde faaliyet gösterecek.
Geçtiğimiz yıl gerçekleşen dönüşümlerle daha esnek, etkin ve etkili bir yapıya kavuşan Borsa İstanbul, dünya borsası olma yolunda çok önemli bir mesafe katetmiş durumda. Tüm bu yapılanlar, Borsa İstanbul açısından deyim yerinde ise bir “devrim” niteliğinde.
Bu tur gereksinim ve beklentilere cevap verecek şekilde katılım bankalarının bireysel emeklilik fonları bulunuyor. Yine kimi ticari bankaların katılım bankacılığı ilkelerine gore yönetilen bireysel emeklilik fonları bulunuyor. Dolayısıyla bu tarz endişelere kapılmaya gerek yok. Bunlar hem yurt icinde, hem yurt dışında bu konuda soz sahibi olan kişilerden alınan goruşlere gore yonetilen fonlardır. Biz diyoruz ki, Turkiye’de borsada bir milyon alım-satım yapan yatırımcı hesabı var. Belki 3 milyon bireysel emeklilik hesabı sahibinin de bireysel emeklilik birikimlerinin bir kısmıyla pay senedi alınıp, satılıyor. Onlar da doğal olarak Borsa İstanbul yatırımcısı haline geliyor. Dolayısıyla kolektif yatırımları arttırmak bu bakımdan cok onemli. Devletin bu konuda yapmış olduğu teşvik cok onemli adımlardan bir tanesidir. Bu imkandan herkesin haberdar olması, herkesin bu imkandan faydalanması gerekiyor. Risk iştahınıza ve getiri beklentinize gore birikimlerinizi sabit getirili ya da anapara garantili fonlarda da değerlendirebilirsiniz. Biraz daha fazla risk almak istiyorsanız değişken getirili fonlar da mevcut. İstiyorsanız pay senedi alırsınız. Diyelim ki; İslami hassasiyetiniz var. Sizin hassasiyetinize birebir uygun, bireysel emeklilik fonları var. Son donemde yapılan hukuki duzenlemeler ve altyapımızdaki değişikliklerle birlikte yatırım fonlarının Borsamıza erişebilirliğini arttırıyoruz. Yatırım fonları, tıpkı pay senedi gibi ortak bir platformdan alınıp satılabiliyor. Bunu mumkun kılacak bir duzenlemeyi hayata geciriyoruz ve SPK ile birlikte calışıyoruz. Bu konuda SPK, Takasbank ve Borsa İstanbul işbirliği icinde calışıyorlar. Keza kurumsal portfoylere destek sağlayacak Sermaye Piyasası Kanunu’ndaki duzenlemeler de cok onemli. Bundan boyle artık yatırım fonları, portföy yonetim şirketleri tarafından yönetilecek ve bunların performansları, karşılaştırmalı olarak yatırımcıya sunulacak. Bu adımlarla inşallah Turkiye’de yurticinde yerleşik kurumsal yatırım portfoyleri buyuyecek. Sermayenin tabana yayılması da en sağlıklı şekilde boylelikle mumkun olmuş olacak.
Yabancı yatırımcıların, borsadaki payı yükseliyor. Ancak siyasi dalgalanmalarda yabancıların, satışa giderek ülkemizden çıkmaları söz konusu. Bu durumun piyasalarda ani dalgalanmalara yol açması nasıl önlenebilir? 2008’de dunya tarihinin en buyuk finansal ve ekonomik krizlerinden biri yaşandı. İcinde bulunduğumuz günlerde gerek Avrupa’daki Avro bolgesi ulkelerinin sıkıntıları, gerekse ABD’de Merkez Bankası FED’in politikaları ve duruşunu değiştireceğine ilişkin beklentiler butun dunyada küresel olarak finansal piyasaları etkileyecek gelişmelere yol actı. Toplumsal hareketlilikler de yabancı yatırımcılar tercihlerini etkileyebiliyor. Butun bu yaşananlara rağmen bugun itibari ile yabancıların Turkiye’de ki hisse senedi piyasasındaki halka acık olan paylardaki ağırlığı hala yuzde 63 seviyelerinde. Bu oranın en fazla olduğu seviye yuzde 66. Dolayısıyla son donemde meydana gelen butun bu krizler ve dalgalanmalar sonucunda yabancıların pay piyasası saklama oranı sadece yuzde 3’luk bir duşuş ile yuzde 66’dan, yuzde 63’e gelmiş durumda. Şunu anlamalıyız ki yabancıların, Turkiye’deki pozisyonu günlük olarak değişen bir pozisyon değildir. Tabii ki bizim, Turkiye’deki tasarrufları da borsa fonlarına yonlendirmemiz lazım. Bu durum bizim toplumumuzun yararına olur. Orta ve uzun vadeli olarak bakıldığı zaman sermaye piyasasında elde ettiğiniz getiriyi başka hicbir yerde kazanamazsınız. Orneğin 2007 ile 2012 arasındaki beş yıllık donem dunyanın en calkantılı donemlerinden biri olmuştur. Buna rağmen bu donemde endekse yatırım yapan bir yatırımcı reel bazda cok ciddi getiri sağlamıştır. Dolayısı ile yurticinde yerleşik yatırımcıyı borsaya yonlendirmekle, Turkiye’nin zenginleşmesi ve değerlerinden, onların da istifade etmesini sağlamamız cok onemli. Bunu yapmak icin de onemli husus, kolektif yatırımların artması ve bireysel yatırımcının borsaya bu kurumsal yatırımlar üzerinden girmesinin sağlanmasıdır. Bunun dışında halka açıklık oranlarını da arttırmamız lazım.
Yatırımcılara derinliği olan finansal varlıklar sunmamız lazım. Bu sebeple bünyemizde alınıp, satılan finansal varlıkları çeşitlendiriyoruz. Eskiden borsamıza ağırlıklı olarak sadece pay senetleri ile devlet iç borçlanma senetleri işlem görürdü. Bunlara ek olarak şimdi artık pay senetlerine dayalı vadeli işlem sözleşmelerini ve opsiyon sözleşmelerini de devreye aldık. Bu yıl, 5 Nisan’da borsamızın bu yeni kurumsal kimliği ile açılış gongunu, Sayın Başbakanımız vurduğunda aynı gün biz endekse dayalı opsiyon ve vadeli işlem sözleşmelerini de devreye aldık. önümüzdeki dönemde fark sözleşmeleri gibi yeni ürünlerin de borsamız pazarlarında işlem görmesi söz konusu olacak. Mevcut sertifikalar , opsiyonlar, vadeli işlem sözleşmeleri gibi ürünlerin derinliğini, hacmini arttırma yönünde çalışmalarımız, gayretlerimiz olacak. Devrede olan ama yeteri kadar işlemlik kazanmamış olan kıymetli madenlere dayalı ya da döviz kurlarına dayalı, türev enstrümanların derinleşmesini, gelişmesini sağlayacağız.
ürün çeşitliliği derken bildiğimiz kadarıyla elektriğe, emtiaya dayalı sözleşmelerin işlem göreceği gibi yeni piyasaların kurulması gündemde. Bu konudaki gelişmeler ne durumda? Yeni piyasalar icin calışmalar devam ediyor. Enerji piyasasının inşallah bu yılın sonuna kadar kuruluşu gercekleştirilecek. Enerji Bakanlığı ile birlikte kuruluşu gercekleştirilecek. O piyasanın piyasa işletmecisi, Borsa İstanbul olacak. Elektrik gucune dayalı vadeli işlem sozleşmeleri, doğalgaz sozleşmeleri, daha sonrasında komur, petrol, karbondioksit sozleşmeleri gibi finansal urunlerin hepsi Borsa İstanbul pazarlarında alınıp satılabilecek. Yine onumuzdeki donemde, emtia ile ilgili, hem tarımsal emtia hem de diğer madenler, demir, celik, bakır gibi emtiaya dayalı sozleşmelerin hepsinin belirli bir takvim içerisinde Borsamızda alım, satımı mumkun hale gelecek. Biz kendimize 3 yıllık bir sure belirledik. Bu sure zarfında tum bu urunlerde işleme alınmış olacak.
Bu noktada yine bir başka onemli arac ise Sukuk, yani kira sertifikaları. Sukuk piyasası ile ilgili neler soylemek istersiniz? Devlet ic borclanma senetleri, ozel kesim tahvilleri, sukuklar yani kira sertifikaları tum bu urunler icin ozel bir pazar kurduk. Bunları daha da geliştiriyoruz. Yılsonuna kadar sukuk sozleşmelerinin cok taraflı ve teminatlı olarak alım-satım işlemlerinin gercekleşeceği borc senetlerindeki repo benzeri bir yapıyı tesis etmiş olacağız. Tabii, sukuklar icin olan yapı repo yapısı gibi olmayacak. Sukukla ilgili olan sistem bu konuda otorite kabul edilen bir kuruluşun goruşu alınarak kurgulandı. Hic kimsenin en ufak bir tereddudu olmasın. Sukuk sozleşmelerinin cok taraflı ve teminatlı olarak alınıp satılabilmesi bu piyasaya likidite kazandıracak. Hedefimiz elektrik sozleşmeleri, doğalgaz sozleşmeleri, metal sozleşmeleri, tarımsal emtia sözleşmeleri gibi ihraç edilebilecek tum finansal sozleşmelerin aynı platform uzerinden yatırımcıya sunulmasını sağlamak. Bu sağlandığında piyasaların derinliğini arttıracak ve ufak tefek calkantıların etkisi daha sınırlı olacak.
KOBİ’lerle ilgili ne gibi çalışmalar düşünüyorsunuz? çünkü KOBİ’ler borsada bir türlü arzu edilen noktaya gelemedi. KOBİ’lerle ilgili gayet guzel gelişmeler var. Gelişen işletmeler piyasamız var. Gelişen işletmeler piyasası adı altında KOBİ’lerimiz rahatlıkla hicbir maliyete katlanmadan halka acılabiliyorlar. Ustelik yaptıkları harcamaların onemli bir kısmı KOSGEB tarafından iade ediliyor. Bir piyasa danışmanı bulma suretiyle rahatlıklar borsaya gelebiliyorlar. 13 KOBİ’miz var. Cok kucuk şirketler, gayet başarılı gidiyorlar. Bizim zaten 2.ulusal pazarımızda da KOBİ sayılabilecek birçok şirket var. Anadolu’yu geziyoruz. Hem buyuk işletmelerin, hem de İstanbul Sanayi Odası’nın en buyuk şirketler listesindeki işletmeleri ziyaret ediyoruz. KOBİ’leri bu konuda bilgilendiriyoruz. Dolayısıyla her yonden borsada payları ve diğer menkul kıymetleri borsamızda işlem goren şirketlerin sayısını artırmaya calışıyoruz. Tabii bunu yaparken şirketlerin, belirli nitelikleri taşıyor olmasına da azami gayret gosteriyoruz.
Bu projelerle İstanbul, finans merkezi olma yolunda çok önemli bir noktaya geldi. Bundan sonraki hedefiniz nedir?
Neler yapacağınızı anlatır mısınız? 2023 yılında Turkiye’nin kişi başına milli gelirini 25 bin dolara cıkarma hedefi var. O gunku nufusla 2 trilyonluk milli gelire ulaşacağız. Milli gelirimiz şu anda yaklaşık 800 milyar dolar seviyesinde. 800 milyar doların, 2 trilyon dolara cıkması; bugunku Turkiye’ye, 1,5 Turkiye daha eklemek demek. Bunun icin uretim lazım. Uretim icin yatırım, yatırım icinse finansman lazım. Bizim yurticindeki kaynaklarımız boyle bir yatırımı mumkun kılacak genişlikte değil. Demek ki; hem tasarrufları arttırmamız, hem de yurtdışındaki tasarrufları sağlıklı şekilde Turkiye’ye cekmemiz lazım. İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Projesi bu bakımdan cok onemli. Turkiye; Guneydoğu Avrupa, Kafkaslar ve Orta Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı icine alan yakın bolgemizin finansal anlamda merkezi olabilecek ekonomik potansiyeli olan bir ulke. Borsa olarak bu bolgedeki borsalarla etkileşimimizi surduruyoruz. Japonya, Guney Kore, Singapur ile ortak projeler uzerinde calışıyoruz. Orta Asya’da, Kırgızistan ile ortaklığımız var. Ozbekistan ve Kazakistan’la goruşuyoruz. Kafkaslarda, Azerbaycan ile Gurcistan ile ilişkilerimiz var. Balkanlarda Romanya, Bulgaristan, Makedonya, Sırbistan, Hırvatistan, Bosna Hersek, Arnavutluk ile ilişkilerimiz var. Avusturya ile ilişkilerimiz mevcut. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yer alan borsalarla ortak adımlar atıyoruz. Orneğin şu anda Mısır ile cok onemli bir proje yurutuyoruz. İnşallah yılsonuna kadar tamamlanmış olacak. Birincisi bu piyasalar birbirlerine bağlanacak. İkincisi İstanbul’dan Mısır’a, Mısır’dan İstanbul’a yatırım yapmak mumkun olacak. Ucuncusu gercekleştirilen işlemlerin takası tamamen yatırımcının tercihine bağlı olarak gercekleştirilebilecek. Ancak tam anlamıyla uluslararası bir merkez olabilmesi icin İstanbul’un uluslararası standartlarda finansal hizmet sunan bir yer olması lazım. Bu amacla kurumlarımızın alt yapısını yeniliyoruz. Teknolojik altyapımızı iyileştiriyoruz. Stratejik ortaklıklarla hem teknoloji transfer ediyoruz, hem de networkun bir parcası haline getiriyoruz. İşte butun bu calışmalar aslında İstanbul Uluslararası Finans Merkezi’nin belkemiğini oluşturuyor. Borsa İstanbul bu projenin merkezinde yer alan kuruluştur.
Bildiğimiz kadarıyla geçtiğimiz ay Nasdaq OMA ile bir stratejik ortaklık anlaşması imzalandı. Bu anlaşma hakkında bilgi verebilir misiniz?
Dunyada teknoloji uretip bu teknolojiyi başka piyasalara satabilen borsalar cok fazla değil, bunlar Chicago Mercantile Exchange-CME, The New York Stock Exchange, Nasdaq OMX, Deutsche Borse ve London Stock Exchange. Borsa İstanbul olarak bu 5 borsanın tamamı ile gectiğimiz yıl boyunca goruşmeler yaptık. Teknoloji ve piyasa ekiplerimiz, bu borsaların temsilcileri ile calıştaylar, telekonferanslar, toplantılar yaptılar. Yapılan teknik değerlendirmeler ve muzakereler neticesinde dunyanın en buyuk borsa gruplarından Nasdaq OMX ile 3 Temmuz 2013 tarihinde teknoloji tedarikine dayalı stratejik ortaklık on anlaşması imzaladık. Nihai anlaşmayı Ekim ayı sonuna kadar imzalamayı duşunuyoruz. Oncelikle belirtmem gerekiyor ki, bu anlaşma ile Borsa İstanbul, alım-satım platformu, takas, risk yonetimi ve gozetim alanlarında tum teknolojik ihtiyaclarına cevap verebilecek şekilde dunyanın en seçkin borsalarında kullanılan yuksek standartlarda bir cozume kavuşmuş olacak. Bu platformda birden fazla finansal varlık, farklı para birimlerinde eş anlı olarak alınıp satılabilecek. Aynı şekilde alım-satım sistemi ile işlem sonrası surecler arasında tam bir entegrasyon sağlanmış olacak. Borsa İstanbul, sağlanan teknoloji cozumleri uzerinde değişiklik yapabilme ve bu teknolojiyi geliştirebilme imkanına sahip olacak. Tabii bu sadece bir teknoloji anlaşması değil. Stratejik ortaklık, teknoloji transferi dışında Turkiye Sermaye Piyasalarının orta ve uzun vadede kendi teknolojisi geliştirmesini sağlayacak şekilde insan kaynaklarının eğitimi, know-how transferi, Borsa İstanbul’un Nasdaq OMX’in başını çektiği kuresel borsalar ağının bir parcası haline gelerek küresel bilinirliğinin artması, ortak iş modellerinin geliştirilmesi gibi konuları da kapsıyor. Kısaca söylemek gerekirse, Nasdaq OMX ile yapmış olan anlaşma tamamen kendine has bir anlaşmadır ve dünyada daha once bu modeli esas alan bir teknoloji transfer anlaşması gerekceleşmemiştir. Bu anlaşma, Borsa İstanbul’un bölgesinde lider kuresel bilinirliği yuksek bir borsa olması yolunda atılmış en onemli adımdır.
“Borsa İstanbul İstinye’deki binasında kalacak” şeklinde açıklamalar yapıldı, ama yine de medyada, kamuoyunda zaman zaman İstinye’deki binalar boşaltılacak, Alaşehir’e karşıya geçilecek yönünde değerlendirmeler, konuşmalar yapılıyor…
Onlar çözüldü. Kanun’da konu açıklığa kavuşturuldu. Borsa İstanbul üzerinde bulunduğu kampüsü, Hazine, bize devretti. ücretsiz olmak üzere, 29 yıla kadar, Borsa İstanbul’un buradan istifade edebileceğini kanun emrediyor. Yapılacak anlaşmayla buna bir sınır yok. Dolayısıyla şu andan itibaren borsamız bu kampüste devam ediyor. Biz Takasbank’ı , Merkezi Kayıt Kurumu’nu da bu kampüse almayı planlıyoruz. Burada çok önemli bir veri depolama merkezi kuruyoruz. Aynı zamanda, Dünya bankası İslami Finans Araştımaları Merkezi de burada olacak. Ayrıca yurtiçinden veya yurtdışından kimi üniversitelerle bu arazide finans teknolojileri üzerine de odaklanacak bir teknopark kurma yönünde de önemli çalışmalar yapıyoruz.
Girişimcilere, firmalara, patronlara, tasarruf sahiplerine, yatırımcılara nasıl bir mesaj vermek istiyorsunuz?
Sermaye piyasası Turkiye’de bankacılık sektorune kıyasla genellikle ikinci planda kaldı. Halbuki sermaye piyasası olmadan bir ekonomi gelişemez. Sermaye piyasasının olmadığı bir finans sektoru tek kanatla ucmaya calışan bir kuş gibidir. Sermaye piyasaları şirketlerimize pay senetleri, borclanma aracları, sukuk gibi diğer alternatif sermaye piyasası aracları yoluyla yatırımlarında kullanabilecekleri uzun vadeli finansman imkanı sunar. Şirketlerimize borsayla tanışmalarını, paylarını halka arz ederek ya da diğer sermaye piyasası araclarını kullanarak sermaye piyasalarının sunduğu finansman imkanlarından yararlanmalarını tavsiye ediyorum. Sermaye piyasaları onumuzdeki donemde Turkiye ekonomisi bu kadar buyurken, rekabetciliğini sürdürmek isteyen, pazar payını korumak isteyen kuresel olcekte birinci lige yukselmek isteyen firmaların vazgecemeyeceği goz ardı edemeyeceği bir finansman kanalıdır. Bu kanalın kullanılması artık bir secenek olmaktan cıkmış, mecburiyet haline gelmiştir. Yatırımcılarımıza gelince hep soyluyorum “borsa oynanacak yer değil, yatırım yapılacak yerdir”. Yatırımcılarımız burayı orta ve uzun vadeli yatırım alanı olarak gormeliler. Diğer yandanm yatırımcılarımıza bir başka tavsiyem ise kulaktan dolma bilgilerle yatırım yapmamaları. Kendileri sermaye piyasası yatırımı konusunda yeterli bilgiye ve birikime sahip olmayabilirler. Bu durumda borsamıza kurumsal yatırımcılar aracılığıyla erişebilirler. Orta ve uzun vadede borsada temin edebilecekleri getiriyi de başka hicbir yerde elde edemezler. Turkiye buyuyecekse borsayla buyuyecek. Borsaya yatırım yapanlar, borsada menkul kıymet ihraç ederler Turkiye’nin buyumesinden pay alabilecekler.
Geçtiğimiz yıl Borsamız ve Türkiye Sermaye Piyasaları adı güzel gelişmelere şahit olduk. Görev ürenizin dolduğu gün geride nasıl bir Borsa bırakmak istiyorsunuz?
2015 yılsonuna kadar koymuş olduğumuz hedeflerimiz var. Bu hedefleri gercekleştirerek inşallah 2016 yılının başında Borsa İstanbul’un halka arzını tamamlayabilirsek bu benim icin gerçekten buyuk mutluluk olacak. Biliyorsunuz 2013’te tescil edilen yeni esas sozleşmemizle birlikte 3 yıl gorev yapmak uzere Yonetim Kurulu tarafından vazifelendirildim. Dolayısıyla 2016’nın Nisan’ına kadar hedeflerimize erişir ve halka arzımızı tamamlayabilirsek ben de, gorevimi yerine getirmiş olmanın huzuru ile emaneti kendimden sonra gelecek arkadaşa devrederim diye duşunuyorum.
Dr. Mustafa İbrahim Turhan, 1968 yılında İzmir’de doğdu. Orta öğrenimini Galatasaray Lisesi’nde 1987 yılında birincilikle tamamladı ve aynı yıl Boğaziçi üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümünü birincilikle kazandı. Marmara üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü Uluslararası Bankacılık yüksek lisansını “Kamu Kesimi Açıklarının Makroekonomik Sonuçları ve Türkiye’de Bankacılık Kesimi üzerinde Etkileri” konulu tez ile, Bankacılık doktorasını da “Finansal Krizler ve Reel Sektör üzerindeki Etkileri: Türkiye örneği” konulu tez ile tamamlayan Turhan, bu dönemde aynı kurumda öğretim elemanı olarak görev yaptı. Marmara üniversitesi Rektörlüğü Araştırma Fonu tarafından desteklenen sosyal bilimler mega projesi çerçevesinde resmi olarak davet edildiği Cenevre üniversitesi Institut Européen (IEUG) ve Loughborough üniversitesi Banking Centre bünyesinde araştırmacı olarak bulundu. 2001 yılında Yardımcı Doçent unvanıyla Yeditepe üniversitesi’nde öğretim üyeliğine başlayan Turhan, bu kurumda Bankacılık ve Sigortacılık Bölümü ile Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik Bölümü başkanlığı yaptı. Yine aynı üniversitede Meslek Yüksekokulu ve Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürlüğü görevlerini yürüttü. Birçok süreli yayında finansal ekonomi ve ekonomi politik alanında yayınları bulunan ve kitap editörlüğü de yapan Turhan, bankacılık, finans ve finans teknolojileri alanında faaliyet gösteren süreli yayınlarda yazı işleri müdürü ve yayın yönetmeni olarak çalıştı. Turhan 2004’e kadar Beykent üniversitesi İİBF’nde yarı zamanlı öğretim üyesi olarak görev yaptı. 1 Nisan 2004 tarihinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Banka Meclisi üyeliğine, 7 Haziran 2006 tarihinde Para Politikası Kurulu üyeliğine seçilen Dr. M. İbrahim Turhan, halen bu görevinin yanı sıra üniversitelerde yarı zamanlı öğretim üyesi statüsüyle yüksek lisans ve doktora dersleri verdi. Turhan, 2012 yılı başında İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Başkanlığı’na atandı. Şu anda geçtiğimiz yıl Borsa İstanbul adıyla yeni bir yapılanma sürecine giren kurumun Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su olarak görev yapıyor.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.