• Son yılların en soğuk kışını geçiren ABD’de Ocak ve Şubat aylarında tarım dışı istihdam verileri beklentilerin altında kaldı. Piyasa katılımcıları bu ay açıklanacak olan istihdam raporuna kitlendi.
• FED’in ABD ekonomisine ilişkin tahminlerini iyileştirmesi ise tahvil alımlarından hızlı bir tempoda çıkacağı düşüncesine destek verebilir ve Dolar’da yukarı yönlü hareketler hız kazanabilir.
• çin gibi dünyanın en büyük 2. ekonomisinde görülen bozulmalar emtia fiyatlarında değer kayıpları yaşanabileceğine dikkat çekiyor. Altın ve gümüş emtiasında ise kısa vadeli trend açısından korelasyon zayıflayabilir.
• Euro bölgesinde ise son çeyrek büyüme rakamları %0.2 ile halen beklentinin çok altında. Dünya ekonomisinin dengeli bir toparlanma sürecine adım atabilmesi için, Almanya ve Fransa gibi önemli ülkeleri içeren Euro Bölgesi’nin büyümeye katkı sağlaması gerekiyor.
• ABD ekonomisinde beklentilerin iyileştirilmesine rağmen istihdam rakamları ne diyor? Avrupa ve çin’de büyüme rakamları beklentilerin altında kaldı. Peki, altın ve gümüş başta olmak üzere piyasalara etkileri ne olacak? İşte cevapları…
ABD İŞSİZLİK VERİLERİ TEDİRGİN EDİYOR
Küresel piyasalarda; yeni yıla ABD Merkez Bankası’na (FED) ait beklentiler ile başlayan FED’in 2008 krizinden bu yana uyguladığı parasal genişleme programını artık kısmaya başlaması bankanın ne zaman faiz artırmaya başlayacağı sorularının daha sık sorulmasına yol açtı. Ancak piyasa katılımcıları, yılın ikinci ayının önemli başlıkları arasında FED’in politikalarının yanında, dünya ekonomisi için önemli diğer ülkeleri de mercek altına almaya başladı. Yılın ilk çeyreğini geride bırakmaya hazırlanan piyasalarda, Mart ayı yine önemli başlıklar ile yatırımcılar tarafından merakla bekleniyor. ABD ekonomisi ve bu ekonominin para politikalarını yöneten FED, uyguladığı programların büyüklüğü ile Avrupa’dan Asya’ya kadar birçok ülke ekonomisinde etkili olabilmektedir. Şubat ayı içerisinde açıklanan, dünyanın en büyük ekonomisinin istihdam sektörüne ait rakamlar, FED’in para politikalarında alacağı kararlarda etkili olabileceği düşünüldüğü için finans piyasaları tarafından merakla bekleniyordu. Son yılların en soğuk kış koşulları ABD’de hayatı birçok noktadan olumsuz etkilerken, yatırımcıların “gözde” ekonomik verisi olan ABD’nin tarım dışı istihdam değişimi verisi, Aralık’tan sonra yılın ilk ayında da ekonomistlerin tahminlerinin altında gerçekleşti. Şubat’ın ilk haftası yayınlanan istihdam raporunda ayrıca %6.6’ya gerileyen işsizlik oranı da dikkat çekerken, bu iki rakam arasındaki zıtlık, Mart ayında açıklanacak olan istihdam raporu sonuçlarına ilginin artmasını sağlıyor.
“Avrupa’da toparlanma hız kazanacak mı?”
Avrupa kıtasında parasal birlik üyesi olmayan İngiltere, geride kalan yıl önemli bir ekonomik ivmelenme kaydetmiş, bu paralelde ada ülkesinin para biriminde de değer kazanımları izlenmişti. Euro Bölgesi ekonomisinde ise veriler henüz bir istikrar kazanmış profil ortaya koyabilmekten uzak görünüyor. Ortak para birimi Euro’yu kullanan ülkelerin genelinde işsizlik oranı rekor yüksek seviyelere yakın kalmaya devam ederken, enflasyon ise ekonomik aktivitelerin cansızlığına işaret ediyor. Son çeyrek için büyüme rakamı ise %0.2 ile halen oldukça düşük düzeylerde. Dünya ekonomisinin dengeli bir toparlanma sürecine adım atabilmesi için, Almanya ve Fransa gibi önemli ülkeleri içeren Euro Bölgesi’nin büyümeye katkı sağlaması son derece önem taşıyor.
FED Başkanı Janet Yellen
“Yellen, ABD ekonomisine katkı sağlayacak mı?”
Şubat ayında merakla beklenen bir başka gelişme ise, yeni FED Başkanı Janet Yellen’ın Temsilciler Meclisi ve Senato Bankacılık Komitesi’ndeki sunumlarıydı. Soğuk hava koşulları nedeni ile ekonomik rakamların olumsuz bir tablo çizdiğini belirten Yellen, ABD ekonomisinde toparlanmanın devam ettiğini ancak henüz tamamlanmaktan çok uzak olunduğunu ifade ederken, tahvil alımlarının azaltılmaya devam edileceği yönünde de ipuçları verdi. Diğer taraftan Yellen, faiz oranlarının uzun bir süre daha düşük seviyelerde kalacağının altını çizerken, işsizlik oranı verisinin ise çok etkin bir gösterge olamayabileceğini söyledi.
Finans piyasaları geride kalan Şubat ayında yeni Başkan ile FED’in uygulamalarında herhangi bir değişiklik olup olmayacağını izlemeye çalıştı. Mart ayının ilk haftası açıklanacak olan istihdam raporu, yine FED’in tahvil alım programı ve faiz oranı politikası için ayrıntılı bir şekilde incelenecekken, 19 Mart’ta sonlanacak olan Federal Açık Piyasa Komitesi’nin (FOMC) toplantısı, FED’in ekonomik projeksiyonları da yayınlanacağı için önem taşımaktadır.
Piyasalara yansıması nasıl olacak?
ABD ekonomisine ilişkin tahminlerini iyileştirmesi, FED’in tahvil alımlarından hızlı bir tempoda çıkacağı düşüncesine destek verebilir ve Dolar’da yukarı yönlü hareketler hız kazanabilir. Bu paralelde gelişmekte olan ülke varlıklarında değer kayıpları gözlemlenebilecekken, altın başta olmak üzere kıymetli madenlerde görülen yukarı yönlü hareketler hız kesebilir. Diğer taraftan FED’in, ekonomik projeksiyonları ile birlikte düşük faiz politikasının uzun süre daha devam edeceğine piyasaları ikna edebilmesi, ülkenin para biriminde kayıplara yol açabilecekken altın ve gelişen ülke varlıklarında yukarı yönlü hareketlere destek sağlayabilir. Ayrıca, emtia fiyatları için, tahvil piyasasından çekilmeye başlayan FED’in aylık tahvil alım miktarını nasıl bir tempoda azaltmaya devam edeceğinin de önemini unutmamak gerekir. Banka’nın piyasadan giderek daha az miktarda tahvil almasının, Dolar, tahvil faizleri ve fiyatları üzerindeki yansımaları da değerlendirilmeye alınmalıdır.
“Tahvil faizleri ne anlatıyor?”
ABD’nin ekonomik verileri ve FED politikalarının yanında ülkenin tahvil faizlerindeki değişimler de altında olduğu gibi birçok finansal varlık ve piyasanın risk iştahını anlayabilmek adına yakından takip edilmeli. 2013 Nisan ayında %1.65 civarında bulunan ABD 10-Yıllık tahvil faizleri, Mayıs ayında eski FED Başkanı Bernanke’nin parasal genişlemenin azaltılacağı yönünde ipucu veren konuşmasından sonra Mayıs ayında sert bir yükseliş kaydetmişti. Aralık ayına kadar devam eden değerli kağıdın getirisi %3.00 seviyesinin üzerine çıkarak, 2011 ortalarında görülen rakamlara ulaşmıştı. Yeni yıla girilmesi ile yönünü aşağı çeviren faiz aynı zamanda altın fiyatlarındaki yükselişlere de destek oldu. Yeni yıl içerisinde FED’in aylık tahvil alımlarında izleyeceği rota ve 10-Yıllık tahvil getirilerinin, bu açıdan kıymetli maden fiyatlarındaki yön açısından da büyük bir önem taşıdığı söylenebilir.
“çin’de büyüme ne kadar sağlıklı?”
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan çin’e yönelik beklentiler, finansal araçların fiyatlarında son derece etkili olabilmektedir. Kriz döneminde bile, gelişmiş ekonomilerdeki daralma dikkat çekerken, çin büyümeye devam etmeyi başarmıştı ve halen daha %8’e yakın oranlarda kalmayı sürdürüyor. Ancak “gölge bankacılık” olarak isimlendirilen ve banka konumunda olmasa da bankaya benzer şekilde faaliyet gösteren kurumların işletmeleri fonlamaları, Asya ülkesinin giderek büyüyen bir sorunu olarak gösteriliyor. çünkü gölge bankacılık faaliyetlerini yürüten söz konusu kuruluşlar bankalar statüsünde denetlenmiyor ve daha yüksek faizler ile riski yüksek işletmelere fon kullandırabiliyorlar. ABD’de çıkan Mortgage krizinin temellinde de benzer sorunların yattığı düşünülüyor.
Ekonomik hayatlarını sürdürebilmek adına yüksek maliyetli bu kredileri kullanmak zorunda kalan kurumlar ile gölge bankacılığın ülke ekonomisine ilerleyen zamanlarda zarar verebileceği, Asya tarafındaki riskler arasında değerlendiriliyor.
Kıymetli madenlerden Altın ve Gümüş son zamanlarda piyasalardaki gelişmelerden kaynaklı yukarı yönlü çıkışlarını sürdürmüş ve bu tutum kıymetli madenlerde artık yükselişler başlayacak mı sorusunun cevabını aramamıza neden olmuştur. Ancak burada gümüş ve altın fiyatlarındaki yükseliş eğilimi emtia yatırımcıların altına mı yoksa gümüşe mi yatırım yapacağı konusunda kararsız kalmasını sağlamaktadır.
özellikle Altın / Gümüş rasyosu, emtia ile işlem gerçekleştiren tüm yatırımcılar (bireysel & kurumsal) için önemli bir gösterge olarak karşımıza çıkmaktadır. Kısa vadeli grafikleri incelediğimizde özellikle Altın – Gümüş oranında aşağı yönlü hareketler devam ettiğini ve mevcut yükseliş trendinin sorgulandığını görmekteyiz. Altın ile Gümüş arasındaki kıyasıya mücadelede Gümüş’ün kısa vadeli olarak bir adım öne geçmiş olduğunu 6 aylık ve 1 yıllık grafiklerde görebiliriz.
Ancak aynı durum uzun vadeli olarak telaffuz etmemiz doğru olmayacaktır. 2 ve 5 yıllık grafikleri incelediğimizde mevcut yükseliş trendinin aktif bir şekilde devam ettiğini görmekteyiz. Bu da uzun vadeli olarak Altın – Gümüş kıyaslamasında Altın’ın bir adım önce olduğunu bizlere göstermektedir. Altın ve Gümüş ile ilgili karşılaştırmalar sonrasında kıymetli madenler üzerindeki piyasa beklentisine geçecek olursak özellikle de kısa vadeli yükselişler dikkat çekicidir. Altın fiyatlarının 1275 seviyesini geçtikten sonra gerçekleştirdiği yükselişler 1335 seviyesini test etmesine katkı sağlarken Gümüş’ün 20,60 kritik bölgeyi yukarı yönlü geçmesi de Gümüş fiyatının 22,00 seviyesine yaklaşmasını sağladı.
Grafikler hangi ihtimalleri işaret ediyor?
Altın fiyatlarını haftalık grafikte incelediğimizde kısa vadeli yükselişlere rağmen orta ve uzun vadeli düşüş eğilimi hala daha güçlü seyrini sürdürmektedir. Orta vadeli olarak düşüş trendinin üst kanal noktası olan 1350 seviyesi bundan sonraki süreçte dikkatle takip edilmesi gereken seviye olarak karşımızdadır. Eğer Altın fiyatları bu bariyer altında kalmayı sürdürürse orta vadeli düşüş trendi devam etmek isteyebilir. Bu da yeniden 1180 seviyesinin gündeme gelmesine katkı sağlayabilir.
Altın fiyatında yükseliş trendinden bahsedebilir miyiz?
Orta vadeli düşüş trendinin sonlanabilmesi için fiyatın 1350 seviyesi üzerinde haftalık kapanış gerçekleştirmesi gerekmektedir. Bu durum gerçekleşirse Altın fiyatları için yükseliş baskısı düşünülebilir. Ancak unutmamak gerekir ki hala daha orta vadeli düşüş trendi devam etmektedir.
“Gümüş fiyatı yükselişlerini sürdürebilir”
Gümüş fiyatlarını incelediğimizde ise mevcut kısa vadeli düşüş trendin 20.60 seviyesini yukarı yönlü geçmesi nedeniyle bittiğini ve yükseliş eğilimine geçtiğini görmekteyiz. 18.65 seviyesinden başlayan yükselişlerin 20.60 direncini geçmesi ile oluşan yükseliş baskısı mevcut orta vadeli düşüş trendinin üst noktası olan 25.10 seviyesine kadar devam edebilme ihtimalini de beraberinde taşımaktadır. Eğer Gümüş fiyatları 20.60 seviyesi üzerinde günlük kapanışlarını sürdürebilirse 22.15, 23.40 ve düşüş kanalının üst noktası 25.10 seviyeleri test edilebilir. Ancak bu tutum kısa vadeli bir gelişmedir. Orta vadeli olarak hala daha düşüş baskısı devam etmektedir. Bu nedenle de özellikle kısa vadeli yükselişlerde temkinli olmak, işlemlerde stop loss (zararı durdur) belirlemek önemlidir. Orta vadeli satıcıların tekrar aktif olabilmesi için 25,10 seviyesinden olası dönüş ya da 18,65 desteğini aşağı yönlü kırılması takip edilmelidir. Böyle bir durumda kanalın alt noktası 14,68 seviyesi hedeflenebilir. Bu şartlar sağlanmadığı müddetçe kısa vadeli yükselişler gündemimizde yer alabilir.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.