ASYA`YA KAYIYOR

Dünyada değişim yaşanırken ağırlık merkezinin Atlantik’ten, Asya’ya kaydığını ve bu dönüşümde İslam İşbirliği Teşkilatı’nın da rol alması gerektiğini belirten eski İİT Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu; “İslam dünyası için en büyük tehlike aşırılık ve radikalizmdir. BM Güvenlik Konseyi’nde 4 üyemiz var. 1.6 milyar Müslümanı temsil eden İİT’nin Konsey’de sandalyesi olmalı. Dünya barışı için bu çok önemli” diyor.

Profesör Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, 9 yıldır 57 üyesi bulunan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) ilk Türk Genel Sekreteri… Başkan olduğu 9 yıllık süreçte, İslam Konferansı örgütü’nün adından, amblemine kadar birçok değişikliğe imza atan İhsanoğlu, 1 milyar 600 milyon Müslümanın temsilcisi olarak Gazze, Endonezya, Somali gibi felaket bölgelerine koştu. İhsanoğlu, buna rağmen Suriye ve Mısır konularında “sessiz kaldığı” gerekçesiyle sert eleştirilere hedef olmuştu.

2013 sonunda görevini Suudi Arabistan Kültür ve Enformasyon Bakanı İyad Medeni’ye devreden İhsanoğlu, Genel Sekreterliği süresinde yaşadıklarını, gelecek planlarını ve İslam dünyasıyla ilgili fikirlerini Turcomoney’e anlattı. İşte İstanbul’da Yıldız Sarayı’nın İslam Araştırmalar Merkezi’nde buluştuğumuz Profesör Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun sorularımıza verdiği yanıtlar:

Dokuz yılda neler yaşadınız?

Birçok kez felaket bölgelerine bulundum. Gazze bombardımanından sonra birkaç bölgeye gittim. Tsunaminin ardından Endonezya‘da, depremden sonra ise Muzafferabat‘taydım. Somali’de, Gazze’de insanlık dramlarına şahit oldum. Ancak hayatımın en acı manzarasını Myammar’da gördüm. Yaşananlar tam anlamıyla bir insanlık dramıydı. Uluslararası camia yine es geçecekti ama biz BM’nin, AB’nin, tüm dünyanın dikkatini buraya çektik.

Peki bu süreç İslam İşbirliği Teşkilatı açısından nasıl geçti?

Teşkilatın çıtası çok yükseldi. Tabii beklentiler de. Dünya büyük bir dönüşümden geçiyor. Ağırlık merkezi Atlantik’ten, Asya’ya geçiyor. İslam ülkelerinin nüfusunun da ekonomik gücünün de ağırlığı Asya’dadır. Bu dönüşümde İİT‘nin önemli ve gözle görülür rol oynaması için çabaladım. Dokuz yılda İTT, 1 milyar 600 milyon Müslümanın sesi oldu. Sadece adı ve amblemi değil, muhtevası da değişti. BM’den sonra en büyük ikinci teşkilat oldu.

Teşkilatın hedefi nedir?

İslam dünyası ilk defa İTT etrafında biraraya gelip uluslararası meselelerde tavır koymaya başladı. İİT, üye ülkeler için önemli bir dış politika aracı oldu. Güvenlik Konseyi bizimle işbirliğine talip oldu. Daha yapılacak çok şey var, en başta Güvenlik Konseyi’nde. Orada dört üyemiz var. 1.6 milyar Müslümanı temsil eden İİT’nin de bir sandalyesi olmalı. Bu dünya barışı için de çok önemli.

İSLAM DüNYASINI BEKLEYEN EN BüYüK TEHLİKE!

İslam dünyasının geleceği hakkında neler söyleyeceksiniz?

Müslüman ülkelerin geleceğinden çok umutluyum. İslam dünyası, dünya meseleleri konusunda daha faal bir noktaya gelebilme imkânına sahip. G-20’de üç Müslüman ülke var. “Gelecek 11” diye tabir edilen 11 ülkeden 7’si de İİT üyesi. Bu, ufkumuzun çok geniş olduğunu gösteriyor.

İslam Dünyası için en büyük tehlike nedir?

Aşırılık, fanatizm ve şiddet… Artık tüm İslam ülkeleri bağımsızlığına kavuştu. Fakat demokrasi, insan hakları, çok partili hayat, çevre ve kadının durumu ile ilgili meseleler var. Toplumlarda hürriyet, demokrasi, insan hakları adına normların yerleşmemesi bu sorunların en önemli nedeni. İkincisi ise sosyoekonomik az gelişmişliğin bu toplumlara hakim olmasıdır. ülke kaynaklarının toplumun refahı için değil, belli bir dar çevrenin inhisarında olması gelişimi engelliyor. Biz diyoruz ki; İslam dünyasının muhtaç olduğu iki şey var: İtidal, aşırılıkları reddetmek ve ülkeyi, toplumu, devleti modernleştirmek. İslam dünyasının karşılaştığı problemlerin çözümü yerel kaynaklı ve sahadaki gerçeklere bağlı olmalı. Dışarıdan dayatmayla olamaz. Bu sorunların karşısında durabilecek teşkilat İİT‘dir.

Görev sürenizin tamamlanmasının ardından kişisel olarak gelecek planınızda neler var?

Biraz dinleneyim, yapacak işlerim var. Doğrusu çok farklı teklifler aldım. Onları değerlendireceğim şüphesiz. Sadece dokuz sene değil, onun arkasında Allah‘a şükür çok zengin hayat tecrübesi var.