Enflasyonda yükseliş sürecek mi? Merkez Bankası sıkılaştırılmış para politikasını sürdürecek mi? Döviz kurundaki değişim ekonomi, istihdam ve yatırımları nasıl etkileyecek? Cari açıkta nasıl bir seyir izlenecek?
Söz konusu artışta özellikle gıda fiyatlarının seyri ve döviz kurlarında görülen yükselişin yansımaları belirleyici oldu. Bu çerçevede en dikkat çekici gelişme ise çekirdek enflasyon göstergeleri olarak takip edilen özel kapsamlı TüFE göstergelerinde H ve I endekslerindeki yükselişin sürmesiydi.
2013 yılında sırasıyla yüzde 6,00 ve 5,44 olarak gerçekleşmiş olan H ve I göstergeleri bu yıl sırasıyla yüzde 10,05 ve 9,74 düzeylerine yükseldi. TCMB tarafından yapılan yorumda da vurgulandığı üzere H ve I endekslerindeki bu yükseliş enflasyon dinamiklerinde görülen bozulmayı net biçimde ortaya koyuyor. Merkez Bankası’nın söz konusu eğilimde değişim gözlemlenene kadar sıkılaştırılmış para politikasına devam edeceği beklenmeli. Döviz kurlarında son dönemde görülen sakin seyir ve TL’nin kısmi de olsa değer kazanma eğilimi sergilemesi bu çerçevede TCMB’nın elini güçlendiriyor. Yine de Merkez Bankası’nın çok erken bir tavırla gösterge faizlerinde ciddi bir indirime gitmesi sürpriz olacak.
İŞSİZLİK ORANLARI GEçEN YILIN üZERİNDE
2013 yılı Şubat ayı işsizlik oranı yüzde 9,7 olarak gerçekleşmiş iken, bu yılın aynı döneminde işsizlik oranı yüzde 10,2 düzeyine yükseldi. özellikle döviz kurlarında görülen hareketlenmenin Türkiye ekonomisinin büyüme beklentilerinde belirsizlik ortaya çıkarmasıyla yatırım davranışlarının istihdam yaratma eğiliminin bozulduğu vurgulanmalı. Dünya ekonomisinin konjonktürel eğilimlerinin değişmesiyle gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının görece yavaşlaması söz konusu gelişmelerin tersine çevrilmesini zorlaştırıyor.
Verilerin detayları incelendiğinde istihdamda görülen artışa rağmen işsiz sayısının artmış olması dikkat çekiyor. Söz konusu olgunun temel nedeni işgücüne dahi olmayanların azalması, başka bir ifadeyle işgücünün artmasıdır. 2013 yılının yüzde 4 seviyesinde gerçekleşen büyüme oranının 2014 yılında düşmesinin beklendiği düşünüldüğünde işsizlik oranlarında görülen yükselişin bir miktar daha sürebileceği tahmin ediliyor. Nitekim mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranının da geçen yılki seviyesi olan yüzde 8,7’den bu yıl yüzde 9,1’e yükseldiği görülüyor.
CARİ AçIKTA DüZELME SüRüYOR
2014 yılı Mart ayı itibarıyla dış ticaret açığı ve cari açıkta görülmeye başlanan iyileşme sürüyor. 2013 yılını yaklaşık 65 milyar dolarlık bir cari açıkla kapatan Türkiye ekonomisinin Mart ayı itibarıyla söz konusu açığı 60 milyar doların altına geriledi. Büyüme oranlarının yavaşlaması ve reel kurun dış ticaret üzerinde olumlu etkilerinin görülmeye başlanmasıyla birlikte söz konusu eğilimin bu yılın tamamına yayılması olasılık dahilindedir. TCMB tarafından fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda uygulanan sıkılaştırıcı para politikasının büyümeyi yavaşlatan ve ulusal paranın değerlenmesine neden olan karışık etkilerinin dahi bu eğilimi bir süre bozmayacağı düşünülebilir.
Cari açıkta görülen kısmi düzelmeye rağmen cari açığın finansmanı bağlamında ise bozulmanın devam ettiği vurgulanmalı. özellikle geçen yıl çok güçlü bir şekilde Türkiye’ye rağbet eden portföy yatırımlarının 2014 yılında oldukça düştüğü görülüyor. Bu kapsamda geçen yıl rezervlerin artışına şahit olunurken bu yıl resmi rezervlerde azalış eğilimi sürüyor. Diğer taraftan kaynağı belirsiz döviz girişlerinin takip edildiği net hata noksan kaleminin de büyük tutarlara ulaşması dikkat çekiyor. Bu değişimlerin arka planında özellikle yurtdışı finansal konjoktürün değişiminin de etkisi olduğu düşünülmeli. Gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarını zayıflaması Türkiye’nin dış finansman koşullarında da bozulmayı beraberinde getiriyor.
Bilindiği üzere dış dengeyi etkileyecek en önemli değişkenlerden biri de reel kurlardaki eğilimlerdir. özellikle 2013 yılının ikinci yarısında ve 2014 yılı başında TL’nin değerinde görülen hızlı azalışın TCMB tarafından alınan tedbirlerle sınırlandığı gözleniyor. Nitekim TüFE bazlı reel efektif döviz kuru değeri 100 seviyesine yaklaşmışken son haftalarda tekrar bir yükseliş eğilimi sergiliyor. Bu değişim çerçevesinde portföy yatırımlarının tekrar artışa geçmiş olabileceği yorumu dikkat alınmalı. önümüzdeki aylarda açıklanacak ödemeler dengesi istatistikleri bu eğilimi teyit edebilecek.
BüYüMENİN öNCü GöSTERGELERİ
TCMB tarafından yayımlanan kapasite kullanım oranlarının (KKO) olumlu bir görünüme işaret ettiği vurgulanmalı. 2013 yılı Nisan ayında yüzde 73,6 olan KKO, bu yılın aynı döneminde yüzde 74,4 olarak gerçekleşmiştir. Benzer bir eğilimle, mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oranları da geçen yılki yüzde 74,3 düzeyinde yüzde 75’d yükseldi. Söz konusu veriler büyümenin ılımlı bir düzeyde de olsa sürdüğünü gösteriyor.
Benzer bir eğilime de TüİK tarafından açıklanan Sanayi üretim Endeksi’nde rastlanıyor. Her ne kadar endeks değeri Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 0,4 azalsa da geçen yılın üzerinde olduğu görülüyor.
Büyümenin öncü göstergeleri arasında belki de en kapsamlı olanlarından biri olan TCMB’nın Reel Kesim Güven Endeksi’nde de bir artış var. Geçen yılın Nisan ayında 112 seviyesinde olan endeks bu yılın Nisan ayında 112,7 olarak gerçekleşti. Sipariş miktarı, stok miktarı, üretim miktarı, istihdam ve siparişler gibi çok kapsamlı değişkenleri içeren bu araştırmada verilerde görülen yükselişin yukarıda da vurgulandığı üzere ılımlı bir düzeyde büyümeye işaret ettiği vurgulanmalı.
Büyüme konusunda ortaya çıkan söz konusu beklentilerin uluslararası kuruluşların tahminlerine de yansıdığı görülüyor. Son olarak OECD tarafından yayımlanan Global Economic Outlook raporunda; Türkiye’nin 2014 yılı büyüme hızı yüzde 2,8 olarak tahmin ediliyor. Söz konusu raporun dünya ekonomisine dair kısmında görülen dikkat çekici bir tahmin ise gelişmiş ülkelere dairdir. OECD ağırlıklı olarak gelişmiş ülkelerden oluşan üyelerinin büyüme hızının yükselen piyasaların büyüme hızına yaklaşacağını öngörüyor. Son yıllarda dış ticaret kompozisyonumun değişmesine rağmen Türkiye açısından halen önemli pazarlar konumunda olan gelişmiş ülkelerdeki büyümenin hızlanmasının özellikle ihracatımız ve büyüme oranlarımız açısından olumlu olabileceği vurgulanmalı.
BüTçE AçIĞINDA TEHLİKE YOK
2014 yılı Nisan ayında bütçenin 4,2 milyar TL açık verdiği görülüyor. Her ne kadar söz konusu düzey geçen yılın bütçe açığı ile karşılaştırıldığında yüksek olsa da 2014 yılı hedeflerini tehlikeye sokacak bir eğilime işaret etmiyor. Bu bağlamda kamu maliyesinde disiplinin sürdürüldüğü vurgulanmalı. Faiz hariç giderler yüzde 17 artarken, bütçe gelirlerinde görülen artışın yüzde 11 düzeyinde kalması bozulmanın temel nedeni olarak dikkat çekiyor. Faiz harcamalarının yüzde 2,3 azalması olumlu bir gelişme iken, vergi gelirlerinde görülen yüzde 9,3 ile sınırlı kalması Türkiye ekonomisinin son dönem dinamiklerinin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. 2014 yılı büyüme hızının görece düşük kalması bütçe açığında bir miktar artışa neden olabilecek.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.