ABD ve Avrupa ülkelerinde yaşanan riskli sürecin yansımaları uluslararası piyasaları etkisi altına alırken, Türkiye’nin bu olumsuz durumdan en az etkilenen ülkelerden biri olması bekleniyor. Türkiye her yönü ile dünyayla bütünleşmiş bir ülkedir. Dünyanın diğer ülkeleriyle ekonomik, siyasi vb. ilişkileri her düzeyde geliştirme çabaları da elbette sürdürülüyor.
Bu entegrasyon ve yakın ilişkiler nedeniyle dünyada ciddi etkileri olacak ekonomik durgunluktan veya krizden ülkemizin de etkilenmesi kaçınılmazdır. Türkiye, söz konusu etkilerden alacağı tedbirler ve mevcut durumdaki kamu finansman dengesindeki avantajlı durumlar sayesinde çok daha az etkilenebilir veya kriz dönemlerini yeni fırsatlara dönüştürebilir.
Başta ABD ve Avrupa olmak üzere gelişmiş ekonomilerde son açıklanan öncü ekonomik veriler Ağustos ayı ile birlikte bu ekonomilerin yeniden daralmaya başladığına işaret ediyor. Kendimizi bu durumdan soyutlamamız imkânsız. Merkez Bankamız bu süreci çok iyi okuyor. Daha şimdiden gerekli önlemleri almaya başladı bile.
Yunanistan, Portekiz’in ardından ve son zamanlarda kamu borcu stokları nedeniyle İtalya ve ispanyadaki borç sarmalı tüm EURO bölgesi ülkelerini derinden etkiliyor. Dış ticaretin yaklaşık yüzde 50’sini gerçekleştirdiğimiz Avrupa ülkelerinde yaşanacak ağır durgunluk bu anlamda Türkiye’yi de etkiler. Ancak burada etkilenmenin boyutu ve yönü bakımından Türkiye ekonomisinin çok derin bir durgunluğa girme riski yüksek değildir.
Mevcut durumdan Türkiye’nin özellikle kamu borç stokunun milli gelire oranı AB’nin en büyük ekonomilerinden Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkelerle kıyaslandığında çok düşüktür. Söz konusu ülkelerin kamu borçları neredeyse bir yıllık gelirlerine eşit iken, Türkiye’nin kamu borç stokunun bir yıllık gelirine oranı yüzde 12 dolayındadır. Ancak Türkiye’nin cari açık oranı genel anlamda Avrupa ülkeliyle mukayese edilemeyecek kadar yüksek. çünkü Türkiye’nin yüksek oranda büyümesinin finansmanı büyük ölçüde ithalata dayalı ve bağımlıdır.
Türkiye’de cari açık sorunu şimdilik yönetebilir durumda. Ancak orta ve uzun vadede bu yüksek oranlı cari açıktan kurtulmanın çözüm yolları bulunmalı. Keza ekonomi yönetimi de bunun farkında. Bunun için de orta ve uzun vadede ileri teknolojiye dayalı ihracat payımızı yüksek bir düzeye çekmek ve ihracat için mevcut durumda büyük ölçüde ithal ettiğimiz ürünlerin üretiminin yurt içinde yapılmasına önem vermek gerekiyor.
Ayrıca işletme düzeyinde mikro reformlara odaklanarak sanayimizin rekabet gücünü artırmaya yoğunlaşmamız lazım. Cari açığı kapatabilmek için bir yandan ihracat ürünlerimizin ithalatında dışa bağımlılığımızı azaltmamız, öte yandan da ihracatımızı artırmamız gerekiyor.
Tarkan KADOOĞLU
kadooglu@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.