5 Soru 5 Cevap
-Yetki sahibi bir yönetici kurumun çıkarlarını değil de kendi çıkarını, ailesinin çıkarlarını veya yandaşlarının çıkarlarını ön planda tutarak davranırsa “Çıkar Çatışması” hastalığına yakalanmış demektir. Yöneticilerin birinci görevi çalıştıkları kurumun menfaatlerini diğer menfaatlerden üstün tutmaktır. Bunu başardıkları takdirde çıkar çatışması hastalığına yakalanmazlar.
-Kurumsal ilişkilerde hiç kimse kimseye, kara kaşı kara gözü için bir menfaat sağlamaz. Bir tedarikçi bir genel müdüre maddi veya manevi bir menfaat sağlıyorsa muhakkak bunun maliyetini kurumla yapacağı ilişkiden çıkaracaktır. Sağladığı imkanın faturasını dolaylı da olsa kuruma kesecektir. “Çıkar Çatışması” ortamını kendi şahsi çıkarları için kullanan bir yönetici sadece kurumuna zarar vermez, kendisine de zarar verir.
-Hastane zinciri sahibi bir iş insanını sağlık bakanı, turizm şirketi ve otelleri olan bir iş insanını turizm bakanı, armatörlük yapan bir iş insanını ulaştırma bakanı yaparsanız bu bakanlar ne kadar etik davranırlarsa davransınlar, etik dışı hiçbir iş yapmasalar dahi, bulundukları mevki, elde ettikleri bilgiler ve ilişkileri nedeni ile kendi şirketlerine menfaat sağlayacak işler yapabilecekleri algısını insanların gözünde yaratmış olursunuz.
-İster özel sektör ister kamu sektörü olsun her çeşit kurumda çıkar çatışmalarını önlemek için bazı tedbirler alınabilir. Devlet yönetiminde de çıkar çatışması sorunun yaratılmaması için aynı yöntemler kullanılabilir. Bunlardan biri de; kurumun yazılı etik kodu içine çıkar çatışması yaratacak olayların detaylı olarak açıklanması, bu konuda yap ve yapmaların detaylı olarak yazılmasının sağlanmasıdır.
Değerli okuyucular… Çıkar Çatışması için “kurumlarda sık sık rastlanan bulaşıcı bir etik hastalıktır” diyebiliriz. Çıkar çatışmasına çanak tutan yöneticilerin çanağı, etik dışı işlerle dolar. İster özel sektörde ister kamuda ister sivil toplum kuruluşlarında görev alan yöneticilerin birinci görevi çalıştıkları kurumun menfaatlerini diğer menfaatlerden üstün tutmaktır. Bunu başardıkları takdirde çıkar çatışması hastalığına yakalanmazlar.
Soru 1) “Çıkar çatışması” nedir?
“Çıkar Çatışması” kurumlarda sık sık rastlanan bulaşıcı bir “Etik Hastalıktır”. Bu hastalığa kurumun en tepesindeki yakalanırsa, hastalık süratle aşağıya doğru yayılır. Kurum içinde karar verenlerin çoğu bu hastalığa yakalandığında kurumun menfaatleri değil karar verenlerin şahsi menfaatleri ön plana çıkmaya başlar. Kurumun varlıklarını korumak ve büyütmek yerine, yöneticilerin şahsi varlıklarını büyütmek alışkanlığı başlar.
Bu hastalık kurumu sinsice içeriden kemirir. Bu hastalığa kurumun en altındakilerden birkaç kişi yakalanırsa tepe yönetim bu hastalığın giderilmesi için hemen tedbir alabilir. Bu tür iş yapan çalışanları işten çıkartır. Kuruma büyük zarar vermeden hastalık önlenir.
Ancak hastalığa yakalanan tepe yönetim ise, hastalığı önlemek hiç de kolay olmaz. Bu durum kuruma büyük zarar verir. “Balık baştan kokar” derler. Kurumunuz tamamıyla kokmadan önce tepe yönetimini değiştirmeniz gerekir. Bunu bazen patronlar, bazen ortaklar, bazen de yönetim kurulu yapabilir. Zaman kaybetmeden tepe yönetim değiştirilmelidir.
YÖNETİCİLERİN ÇIKAR ÇATIŞMASI HASTALIĞINA YAKALANMASININ TEK YOLU VAR
Şimdi de basit bir cümle ile “Çıkar Çatışması” nedir anlatmaya çalışayım. Bir kurumda yetki sahibi bir yönetici karar verirken, uygulamalar yaparken kurumun çıkarlarını değil de kendi çıkarını, ailesinin çıkarlarını veya yandaşlarının çıkarlarını ön planda tutarak davranırsa bu durumda o yönetici “Çıkar Çatışması” hastalığına yakalanmış demektir.
İster özel sektörde ister kamuda ister sivil toplum kuruluşlarında görev alan yöneticilerin birinci görevi çalıştıkları kurumun menfaatlerini diğer menfaatlerden üstün tutmaktır. Bunu başardıkları takdirde çıkar çatışması hastalığına yakalanmazlar.
Soru 2) “Çıkar çatışmasının” zararı nedir?
“Çıkar Çatışması” bir ortamı, bir durumu ifade eder. Bir eylem değildir. Her yönetici “Çıkar Çatışması” ortamı içinde yöneticilik yapar. Burada amaç bu ortam içinde görev yaparken bu ortamdan bulaşabilecek “Çıkar Çatışması” hastalığına yakalanmamaktır. İnsan oğlu her zaman “Önce can, sonra canan” demeye müsait bir varlıktır.
Bu nedenle yöneticiler “Önce ben, sonra kurumum” demeye yatkındırlar. Yöneticiler “Çıkar Çatışması” ortamında yapacakları uygulamalarda, tercihlerde, davranışlarda ve alacakları kararlarda kurumun yararını düşünmek yerine kendi menfaatlerini düşünerek davranmaya başlarlarsa yönettikleri kurum zarar görmeye başlar.
Bazı yöneticiler “Kurumum zarar görmedi. Hem kurumum kazandı hem de ben kazandım” diyerek yaptıkları işin etik dışı bir uygulama olmadığını söylerler. Bunu söyleyen yöneticilerin unuttuğu bir şey vardır. Kurumsal ilişkilerde hiç kimse kimseye, kara kaşı kara gözü için bir menfaat sağlamaz. Bir tedarikçi bir genel müdüre maddi veya manevi bir menfaat sağlıyorsa muhakkak bunun maliyetini kurumla yapacağı ilişkiden çıkaracaktır. Sağladığı imkanın faturasını dolaylı da olsa kuruma kesecektir.
BİR YÖNETİCİ ÇIKAR ÇATIŞMASI ORTAMINI ŞAHSİ ÇIKARLARI İÇİN KULLANDIĞINDA SADECE KURUMUNA DEĞİL KENDİSİNE DE ZARAR VERİR
Aslında “Çıkar Çatışması” ortamını bir yönetici kendi şahsi çıkarları için kullandığında sadece kurumuna zarar vermez. Kendisine de zarar verir. Kısa vadede şahsına maddi veya manevi bir menfaat sağladığı için mutlu olabilir. Ancak uzun vadede bu tür yöneticilerin foyası meydana çıkar. “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” derler. Bir kez yaptığı iş duyulur ve ortaya çıkarsa kendisi ile bir daha hiçbir erdemli patron çalışmak istemez. Etik değerlere önem veren hiçbir kurum kendisine sorumluluk vermez, kurumunu ona emanet etmez.
Soru 3) “Çıkar çatışması” örnekleri nelerdir?
“Çıkar Çatışması” ile yöneticinin şahsına, ailesine, yakınlarına, dostlarına, arkadaşlarına veya menfaat paylaştığı yandaşlarına sağlanabilecek çıkarları iki ayrı gözle sınıflandırmak mümkündür.
Birincisi sağlanan menfaatin çeşidine göre;
1) Maddi Menfaatler
2) Maddi Olmayan Menfaatler
İkincisi ise menfaatin gerçekleşip gerçekleşmediğine göre.
1) Fiilen şahsi menfaat sağlanmış
2) Sağlanmış gibi bir intiba yaratılmış.
Bir yöneticinin kendi kurumu ile menfaat ilişkisi bulunan karşı kurumlardan şahsına sağlayabileceği maddi menfaatlere bazı örnekler:
Bir yöneticinin kendi kurumu ile menfaat ilişkisi bulunan karşı kurumlardan şahsına sağlayabileceği maddi olmayan, manevi menfaatlere bazı örnekler:
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Ancak birçok yönetici ben fiilen bunların hiçbirini yapmıyorum diyebilir. Ancak çıkar çatışması konusunda yöneticilerin unutmaması gereken bir başka konu daha vardır. O da fiilen kendilerine şahsi menfaat sağlayarak kurumlarına zarar vermeseler dahi çevreye karşı çıkar çatışması hastalığına yakalanmış görüntüsü de vermemeleri gerekir.
Soru 4) Yöneticilerin paydaşlarla ilişkilerinde dikkat etmesi gereken hususlar nelerdir?
Yöneticiler davranışlarına dikkat etmelidirler. Paydaşlar ile olan ilişiklerde topluma şahsi menfaat sağlamış intibaını doğuracak ilişkilerden kaçınmalıdırlar. Böyle bir görüntü vermemelidirler. İnsanları böyle bir düşünceye sevk edecek ilişkilerden, davranışlardan ve kararlardan kaçınmalıdırlar. Buna bir örnek vereyim.
Bir zamanlar ulaştırma bakanlığı yapan ve enerji projelerinden de sorumlu olan bir bakan İstanbul’da işlerini bitirdikten sonra Ankara’ya dönmek için alana gider. Tarifeli uçağın üç saat gecikeceğini öğrenir. Ankara’dan özel kalemini arar. Ankara’da yapılacak bakanlar kurulu toplantısına katılmak için bir çözüm bulmasını ister. Özel kalem on dakika sonra bakanı arar. “Efendim alanda XYZ şirketinin özel jet uçağı var. Sizi Ankara’ya getirecek. Bakanlar kuruluna yetişebileceksiniz” der.
Bakan şirketin özel jet uçağına biner toplantıya yetişir. Bir hafta sonra büyük bir gazetenin ön sayfasında XYZ şirketinin Türkiye’nin bugüne kadar yapılmış en büyük enerji projesini kazandığı haberi çıkar. Haberin verildiği sayfada bakanın İstanbul’dan bindiği XYZ şirketinin jet uçağının fotoğrafı vardır. Fotoğrafın altında şöyle yazmaktadır. “Enerji projelerinden sorumlu bakan geçtiğimiz hafta İstanbul’dan Ankara’ya ihaleyi kazanan XYZ şirketinin özel jet uçağı ile gelmişti. Bakan, üç ay önce de aynı uçakla Amerika seyahati yapmıştı.”
ŞAHSİ MENFAAT SAĞLAMAMIŞ OLSA DAHİ ÇEVRESİNDE BU KUŞKUYU YARATACAK BİR DAVRANIŞLARDAN KAÇINILMALI
İşte bu Bakan bu ihaleden hiçbir şahsi menfaat sağlamamış olsa dahi çevresine şahsi menfaat sağlamış olabileceği kuşkusunu yaratacak bir davranış yapmıştır. Bakan ne derse desin insanların algısı bakan ile XYZ şirketi arasında şahsi bir menfaat ilişkisinin olabileceği yönünde oluşmuştur.
Hastane zinciri sahibi bir iş insanını sağlık bakanı, turizm şirketi ve otelleri olan bir iş insanını turizm bakanı, armatörlük yapan ve bir sürü gemisi olan bir iş insanını ulaştırma bakanı yaparsanız bu bakanlar ne kadar etik davranırlarsa davransınlar, etik dışı hiçbir iş yapmasalar dahi, bulundukları mevki, elde ettikleri bilgiler ve ilişkileri nedeni ile kendi şirketlerine menfaat sağlayacak işler yapabilecekleri algısını insanların gözünde yaratmış olursunuz.
İşte bu durumu yaratmak da fiilen şahsi menfaat sağlamak kadar uygunsuz ve istenmeyen etik dışı bir durumdur.
Soru 5) “Çıkar çatışması” nasıl önlenir?
İster özel sektör ister kamu sektörü olsun her çeşit kurumda çıkar çatışmalarını önlemek için bazı tedbirler alınabilir. Devlet yönetiminde de çıkar çatışması sorunun yaratılmaması için aynı yöntemler kullanılabilir.
ÖNEMLİ KARARLARI BİR KİŞİNİN ALMASI YERİNE BİRKAÇ KİŞİDEN OLUŞAN BİR KOMİTENİN ALMASININ ÖNEMİ
Çıkar çatışmasını önlemek için kurumlarda aşağıdaki önlemler alınabilir.
Son söz: Çıkar çatışmasına çanak tutan yöneticilerin çanağı, etik dışı işlerle dolar.
Bülent Şenver
senver@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.