Son Haberler

Ülkenin altyapı kalitesi, global rekabet edilebilirlikte hayati öneme sahiptir

2011-2012 Global Rekabet Edebilirlik Raporu’nun Anlattıkları (2): Türkiye’de temel sorunların başladığı yer: INFRASTRUCTURE(Altyapı) ve bazı öneriler.

Geniş, yoğun ve etkili bir altyapı üzerine inşa edilen ekonomik gelişim modeli fonksiyonel çalışan bir ekonomi anlamına geliyor. Bu nedenle Dünya Ekonomi Forumu (WORLD ECONOMIC FORUM) 2011-2012 yıllarına ilişkin yayınladığı Global Rekabet Edebilirlik Raporu’nda ölçüm parametreleri arasına ikinci sırada altyapı parametresini koydu. Başka bir ifade ile, bir ülkenin global rekabet edebilirlik açısından dünyadaki sıralamadaki yerini belirleyen kurumlar (institution) faktöründen sonraki en önemli ikinci unsur bir ülkenin büyümesi, ekonomik-sosyal gelişim düzeyi ve nihayet rekabet gücünü gösteren altyapı kalitesidir.

İktisadi anlamda ekonomik aktivitelerin lokasyonu ve seçilen bu lokasyonun ekonomik ve bölgesel gelişiminin sağlanması için iyi tasarlanmış altyapı yatırımlarına ihtiyaç vardır. İyi gelişmiş altyapı hizmetleri bölgeler arasındaki mesafeleri kısaltmakta, ulusal pazarın kolayca entegre olmasını sağlamakta ve diğer ülkelerdeki pazarlara veya ucuz hammaddeye erişmeyi de kolaylaştırmakta. Böylece, iyi bir altyapı gelişmiş lojistik sektörü ve iyi bir ulaşım (transportation) anlamına da gelmektedir.

Kaliteli altyapı hizmetlerinin özellikle ekonomik olarak daha az gelişmiş bölgelere yaygınlaştırılması adil ekonomik büyüme sağlanması, ekonomik nedenle göçün engellenmesi, bölgesel farklılıkların en aza indirgenmesi, gelir adaletsizliklerinin giderilmesi ve yoksulluğun önüne geçilmesi açısından da önemli rol oynuyor. Bu bağlamda, çok iyi organize olmuş ulaşım sisteminiz ve ileri teknoloji altyapısı ile donatılmış iletişim ağlarınız vasıtasıyla rekabet edebilirlik durumunuzu daha üst sıralara taşımanız mümkün olabiliyor. Etkili ulaşım yani güvenli karayolları , demiryolları, limanlar ve hava taşımacılığı üretilen (manufacturing) mal ve hizmetlerin en güvenli biçimiyle ve hızlı bir şekilde küresel pazarlara erişmesinde ve lojistik boyutuyla son derece önemli rol oynuyor.

Unutmayalım ki; ekonomimiz aynı zamanda enerjiye de bağımlıdır. Dolayısıyla, alternatif enerji kaynaklarının yaratılması ihtiyacı bir yandan mevcut enerji kaynaklarının yeni üretim alanlarına taşınması diğer taraftan devletin acil ve öncelikli görevleri arasında yer alıyor. Bu bağlamda, altyapı hizmetlerine yönelik daha fazla kaynak, zaman ve emek harcayan ülkelerin rekabet avantajı yakalamada daha hızlı ilerlediği gözlemleniyor. Bu nedenle, altyapı yatırımları ve finansmanı hemen hemen tüm dünya ekonomilerinin başlıca gündem maddesidir.

Diğer taraftan, iletişim çağında hızlı ve ucuz ya da en az maliyetli bilgi akışının sağlanması yine etkin bir ekonomik yapılanma, büyüme ve rekabet üstünlüğü yakalamak açısından ihmal edilemeyecek unsurlar arasında yerini alıyor.

Yukarıdaki teorik çerçeve ve 2011-2012 Global Rekabet Edebilirlik Raporunda altyapı (infrustructure) kriteri göz önünde tutularak yapılan sıralamada Türkiye’nin yeri dünyada 51’nci sıradır. Kurumsallaşma ve kurumlarımızın durumuna göre yapılan sıralamada 80 olan yerimizin, altyapımız açısından yukarılarda olması nispeten sevindirici olmakla beraber bizim üzerimizde Makedonya, Litvanya, çin, İsrail, İrlanda, Macaristan ve Güney Kıbrıs gibi ülkelerin yer alması düşündürücü. Esasında, son yıllarda başta Ulaştırma Bakanlığımız olmak üzere hükümetin altyapı yatırımlarını artırdığı ve özellikle bölgesel kalkınma politikalarının merkezinde yer aldığını gözlemliyoruz. Ancak bu yatırımların istenilen düzeyde olup, olmadığı hale hazırda tartışılıyor. Bu çerçevede, bizim akademik perspektiften yapacağımız öneriler aşağıdaki gibidir:

1) Türkiye’de kentsel teknik altyapının güçlendirilmesi, sürdürülebilir kentleşme ve kurumsal yapılanmanın sağlanması gerekir.

2) Kitlesel ulaşım ve iletişim imkanlarının artırılması ve özellikle yoksullara ve tüm alt gelir gruplarına yaygınlaştırılması gerekir.

3) çarpık kentleşmenin önlemesi, gerçekçi şehir planlamalarının yapılması, kentsel dönüşüm projelerinin hayata geçirilmesi ve arsa politikalarının politik rant, ekonomik vurgun ve siyasal yozlaşmanın bir unsuru olmaktan çıkarılması gerekir.

4) Kentsel miras, mekan kalitesi, estetik ve kentsel tasarım konularına yoğunlaşılmalı.

5) İklim değişikliği (küresel ısınma), doğal kaynaklar, ekolojik denge, çevre dostu alternatif enerji kaynakları ve enerji verimliliği alanlarında daha fazla bilimsel çalışma, inovasyon ve teknolojik gelişim teşvik edilmeli.

6) Kentsel yoksulluk, ahlaki çöküntü ile mücadele edilmeli ve göçün kontrolüne paralel sosyal politika araçlarının vakit kaybetmeden hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu bağlamda, kadına yönelik şiddet, kadınların, çocukların ve özellikle gençlerin eğitimine ve çocuk işgücü sömürüsüne ayrıca bir parantez açmak gerekir. Unutmayalım ki; UNESCO 2010 Türkiye eğitim raporuna göre Türkiye’de hale hazırda 17-24 yaş grubu içinde 5 milyon gencimizin ne bir mesleği var, ne de herhangi bir eğitim sürecinden geçiyor.

7) Bölgesel eşitsizliğin giderilmesi, yerel kalkınma ve rekabet edebilir kentler yaratmak için devlet destekli kalkınma modeli ve uluslar arası projeler bazlı çalışmalar hızla başlatılmalı.

8) Kentlilik bilinci (yani kent kültürü) ve kent eğitimine temel eğitim politikaları içinde yer verilmesi önem arz ediyor.

9) Katılımcı demokrasinin önünün açılması, yerel yönetimlerin maddi olanaklar ve yönetimsel yetki kullanımı boyutuyla güçlendirilmesi ve yenilikçi yönetim ve organizasyon modellerinin kamusal alanların yönetiminde de kullanılması gerekiyor.

Günümüz dünyasında küresel demokrasiyi inşa etmenin önemli saç ayaklarından biriside altyapı hizmetlerinin, özellikle dezavantajlı gruplara ve yoksul bölgelere taşınmasından geçiyor. Aksi takdirde bugün itibariyle ABD’de Wall Street’ti dolduran milyonlar ile İspanya’nın Puerta del Sol Meydanında isyan bayrağını çeken kitleler sadece küresel sermayenin sınır tanımaz biçimde yayılmasını, işgalci tutumunu ve post-modern kapitalist fetihçiliği protesto etmemekte aynı zamanda elektronik devrimin kendilerine sunduğu imkanlar vasıtasıyla sosyal medya üzerinden kolayca örgütlenmek suretiyle daha adil, daha eşitlikçi ve daha özgür altyapı, iletişim ve toplumsal erişim mekanizmalarını talep ediyorlar. Daha da önemlisi aldıkları kamusal hizmetlerin bireyin özgürleşmesine olan katkısından tutunda kalitesine kadar sorguluyorlar. Hiç kuşkusuz ki, insanların hizmetine harcanması gerekirken kamusal kaynakların ve finansal olanakların belirli sermaye çevrelerine, batan bankalara, şirket kurtarmalara, verimsiz yatırımlara ve nihayet eşe, dosta ve haksız servet dağılımına akıtılması ve buna benzer nedenlerle kısıtlı bütçelerle yönetilen altyapının niteliği ya da niteliksizliği sosyal devrimleri de tetikleyebilecek boyuttadır.

Dolayısıyla, küresel sermayeyi çekme, küresel demokrasiye ulaşma ve global rekabet indeksinde üst sıralarda yer almak için altyapı, insani ve yapısal sorunlarımızla ilgili ülke olarak alacağımız daha çok mesafeler var.

Prof. Dr. Ali Rıza BüYüKUSLU
buyukuslu@turcomoney.com

1 Yorum

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

  • seseunlu
    11 Nisan 2014 18:31 - Reply

    ali rıza bey . Vermiş olduğunuz bilgileri bir makale örneği olarak alacağız ve kaynak olarak belirteceğimiz bir şey var mı ? sayfadan pek bir şey belli olmuyor . yardımcı olurmusunuz

  • Site Haritası