Türkiye 2012’de, temel ekonomik parametrelerin iyileştirilmesi, ekonomik verimliliği ve insani gelişimi artıracak yapısal çözümler ve rekabet gücünü arttıracak inovasyon ve teknoloji tabanlı ilerlemenin sağlanmasına dönük çalışmalara odaklanmalı.
Türkiye dünya rekabet edebilirlik sıralamasında 50. sıralarda yer aldığı sürece küresel krizi yönetemez ancak idare eder! Bir ülkenin ekonomik performansını ve global piyasalarda rekabet edebilirliğini belirleyecek temel faktörler vardır:
a-) Kurumları ve kurumlarının kurumsallaşması (institutions)
b-) Altyapısı (infrastructure)
c-) Makro ekonomik çevre
d-) Sağlık politikaları ve temel eğitim
Bu dört temel (basic) ekonomik faktörler göz önüne alındığında Türkiye’nin dünyadaki yeri 150 ülke arasında 64. sıradır. Hiç kuşkusuz ki, bu rakamın daha üst sıralara çekilerek, küresel krize daha dirençli bir ekonomik altyapının oluşturulması gerekiyor. Bu analiz sonucunda çıkan net cevap; Türkiye’nin yapısal sorunlarının son yıllardaki tüm iyi niyetli atılımlara ve yatırımlara rağmen devam etmekte olduğudur. Diğer taraftan, yine bir ülkenin rekabet gücünü ve global pazarlardaki etkinliğini belirleyen parametrelerden biriside verimliliği artıran yada çoğaltan ekonominin itici faktörleridir (efficiency enhancers). Biz buna literatürde ‘key for efficiency-driven economy’ diyoruz. Burada anahtar rol oynayan ekonomik enstrümanlar ise:
a-) Yüksek öğretim ve Mesleki eğitim
b-) Pazarın etkinliği
c-) İşgücü Piyasalarının verimliliği
d-) Finans pazarındaki gelişmeler
e-) Teknoloji düzeyi
f-) ve Pazarın ölçeğidir.
Yukarıda sayılan kriterler açısından baktığımızda yine Türkiye’nin global rekabet edebilirlik endeksindeki yeri veya makus kaderi yıllardır 50.inci sıralarda yer alıyor. Esasında Küresel ekonomi ve yüksek öğretim uzmanı olarak dürüstçe ifade etmeliyim ki; 200 civarında üniversitesi, 100’lerce meslek yüksek okulu, binlerce meslek lisesi ve meslek kursları olan ve bu okullarda okuyabilecek milyonlarca dinamik genç nüfusa sahip olan bir ülkenin bu tür mukayeseli endekslerdeki bütün rekorları kırması en azından ilk 20’de yer almasını beklerdim.
Buradaki asıl sorunun sayısal değil, nitelik olduğunu söyleyebiliriz. Yıllardır öğrenci yetiştirmekte uyguladığımız sorgulamayan, Ar-Ge ve analitik düşünceden uzak ezberci eğitim felsefesi ve adil olmayan özel dershaneler destekli yarışmacı sınava dayalı öğrenme metodunun da yanlışlığını artık birilerinin ortaya koyarak,’ kral çıplak’ demesi gerekiyor. Aksi takdirde, Türkiye güçlü nüfus ve demografik yapısı, tüketen pazarı, sağlam bankacılık ve finans sistemi ile global rekabet edebilirlik sıralamasında daha yukarılarda yer alması gerekirken, maalesef bilim ve teknoloji odaklı bir eğitim modeli uygulamadığı ve evrensel referans, trend ve pratikleri yakalayamadığı ve bu anlamda gelişmiş modern sistemler, düşünsel ve sosyal gelişim ve teknoloji tabanlı eğitim süreçlerinin dışında kalmasından dolayı bir ekonominin verimliliğini doğrudan etkileyen ve sürükleyen parametrelerin yetersizliğinden kaynaklanan negatif sonuçlarına katlanmak zorunda kalınmıştır.
Son olarak ise, Türkiye, uluslararası ekonomik gelişim, verimlilik ve rekabet avantajını doğrudan belirleyen ve aynı zamanda küresel sermaye açısından yeni bir sermaye birikim modeli olarak kabul edilen INOVASYON konusunda da 58.inci sırada olup, kabul edilemez bir noktadadır. İnovasyon, Ar-Ge, yaratıcı düşünce, teknoloji ve bilgi transferi, iletişim devrimi ve global teknolojik yenilik yönetimi, ekonomik büyüme, kalkınma, istihdam ve sürdürülebilir sosyal gelişim açısından en önemli faktör olması itibariyle Türkiye’nin inovasyon konusunda tüm kaynak, imkan, enerji ve insan kaynağını bu alana sarf etmesi zamanı gelmiş ve geçiyor.
2012’ye girerken bu yazımızda amacımız karamsar bir tablo çizmek yerine Dünya Ekonomik Forumun 2011-2012 raporunda Türkiye ile ilgili yaptığı değerlendirme ve küresel rekabet sıralamasındaki 50.inci sıralardaki yerinin nedenlerini ortaya koyarak
1-) Temel ekonomik parametrelerin iyileştirilmesi
2-) Ekonomik verimliliği ve insani gelişimi artıracak yapısal çözümlerin üretilmesi hususunda mesafe alınması
3-) Rekabet gücümüzü artırmak için inovasyon ve teknoloji tabanlı ilerlemenin özel sektör ve kamusal alanda sağlanması suretiyle uzun soluklu olacağa benzeyen bu küresel krizden en az hasarla çıkabileceğimizi hatırlatmayı akademik etik gereği bir borç biliriz. Herkese mutlu yıllar…
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.