Dünya yeniden şekillenirken, Türkiye`nin stratejisi ne olmalı?

Oğuz Satıcı

Avrupa sallanırken, dünya diken üstünde. Dengelerin yeniden kurulmaya çalışıldığı bu hassas dönemde Türkiye nasıl hareket etmeli, hangi adımları atmalı, nelere dikkat etmeli!

Dünya ekonomisinde geçen ayki gündemi yine Avrupa‘daki gelişmeler belirledi ve bir süre daha böyle gidecek gibi görünüyor. Avrupa’nın siyasi olarak yeniden formatlanmasının yolu, tüm Avrupa’yı birarada tutan para birliğinin sağlanmasına bağlı. Bu yolda atılan adımlar çerçevesinde Yunanistan için alınan tedbirler aslında sadece bu ülkeyi değil tüm Avrupa Birliği üyelerini yakından ilgilendiriyor. Bir taraftan siyasi, bir taraftan ticari ve bir taraftan birinci partner olarak bu gelişmeler tabii ki Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor.

Peki yeni Avrupa, yeni dünya düzeni içerisinde ne ifade ediyor? Yeni Amerika, Asya bunlardan bağımsız Rusya, çin ve Japonya yeni dünya düzeninde nasıl pozisyon alıyor. Türkiye yeni dengeler kurulurken hangi konumda yeralacak önemli olan konu bu olmalı. Büyüyen ekonomimizle güçlü bir Türkiye yaratmak istiyorsak bu süreci doğru okumak ve kendimizi doğru pozisyona getirmek zorundayız.

ülke olarak bu stratejileri üretmek zorundayken elbette bir takım engeller ve sorunlarla karşılaşabiliriz. Maalesef son günlerde yaşanan gelişmeler bunun bir göstergesi niteliğindedir. Türkiye’de son dönemde yaşananlar, sanki cesaretimizi kırmaya dönük gelişmeler gibi duruyor. Birileri içerden ve dışardan var gücüyle Türkiye’nin cesaretle ilerlemesine engel olmak istiyor.

Oysa gelecek bugün kuruluyor ve geçmişten güç alarak, yaşananlardan tecrübeler edinerek hareket etmek zorundayız. Neyi paylaşamadığımızı bile tam olarak bilmeden bazı çatışmaların içinde buluyoruz kendimizi. ‘Ne oluyor, neyi paylaşamıyoruz” diye sormadan edemiyor insan. Hedef güçlü ve zengin Türkiye ise hepimiz bunun için savaşalım. Gelecek kuşaklara gelişmiş, zengin bir ülke bırakalım. Zaman birbirimizle çatışma zamanı değil, ülke için el birliği yapma zamanıdır.

Piyasa tabiri ile “cambaza bak” kıyımına gelmeyelim, övündüğümüz gençlerimize karşı sorumluluğumuz olduğunu unutmayalım ve birlikten, beraberlikten vazgeçmeyelim. İnsan kaynağımızın kıymetini bilelim ve bu paralelde yarınlarımız olan gençlerimiz için model olduğumuzu hatırlayalım. Güçlü Türkiye için hepimizin bu sorumlulukla hareket etmesi şart. Dünyada dengeler yeniden kurulurken Türkiye; ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel tüm açılardan elbette stratejik hamleler yaparak kendini geliştirmeli. Fakat bütün bu stratejileri üretebilmenin yolu, öncelikle birlik ve beraberliği sağlamaktan geçiyor.

Bu ay vermek istediğim mesaj bu: Hedef güçlü Türkiye, hedef zengin Türkiye…
Zaman ne kendi aklımızın, ne de başka akılların tuzağına düşmeden birlik ve beraberlik içinde hareket etme zamanıdır.