Ortadoğu’da ve Avrupa’da yaşanan krizler ve sorunlarda siyasi bakımdan adımlar atılırken ekonomi konusunda da ciddi stratejiler üretilmelidir.
Türkiye ekonomisi son yıllarda yakaladığı ivmeyi sürdürülebilir bir şekilde büyütmek için hayli zor bir dünya konjonktüründen geçiyor. Ortadoğu’da yaşanan rejim değişikliklerinin getirdiği belirsiz ortam ve çatışmalar bu ülkeler ile yapılan ticaretin ve yatırımların azalması anlamına geliyor. Ortadoğu’da zorlu süreçlerden geçen ülkeler içerisinde en büyük ihracat hacmine sahip ülke olan Suriye ile ihracatımız 2010 yılında 1,8 milyar dolar iken, 2011 yılında 1,6 milyar dolara geriledi. Ancak buna karşın Türkiye’nin Irak’a yaptığı ihracat 2010 yılından 2011 yılına yüzde 37,8’lik artışla 6 milyar dolardan 8,3 milyar dolara yükseldi.
Avrupa’da yaşanan kriz Ortadoğu coğrafyasından farklı olarak ekonomik zeminde yaşanıyor. Avrupa’nın birçok ülkesinde hükümetler değişiyor ve bu da yatırımcı için istikrarsız bir ortam yaratıyor. Yunanistan özelinde büyük bir ekonomik kriz yaşayan Avrupa bu çıkmazdan çıkmak için ciddi tasarruf tedbirleri alıyor ve bu ülkelerin işsizlik rakamları her geçen gün artıyor. Küresel bir ekonomik sistemde yaşadığımızı da göz önünde bulundurursak tüm bu yaşananların Türkiye’nin büyüme eğilimine ve üretim kapasitesinin artmasına ters açıdan bir etki yaratacağını görmek çok zor değil. Her ne kadar Avrupa ile yapılan ihracatımızın oranı tüm ihracat kalemlerimiz içerisinde geçen yıllarda bir küçülme yaşamış olsa da yüzde 46,2 ile en büyük ticari partnerimiz AB ülkeleri olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla o coğrafyada yaşanan sıkıntılar bizim açımızdan hayli kritik.
Türkiye, çevresinde gelişen tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen sağlam ekonomik altyapısı ve dinamik nüfusuyla bu krizlerden etkilenmiş ancak makro anlamda gerilememiştir. İhracat rakamları Ocak 2012’de geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,8 oranında artmış. İşsizlik oranı ise 2011 yılının Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 1,6 puan azalarak yüzde 9,8 seviyesinde gerçekleşmiş. İspanya’da işsizlik oranı yüzde 22,8 oranına ulaşırken, Yunanistan’da ise yüzde 17,8 olmuştur. İşsizlik rakamlarındaki büyük sıçramaların Avrupa ülkelerinde ekonomik bunalımın yanında sosyal bunalımı da beraberinde getirdiği gözlemlenmiştir. Elbette ki Türkiye’nin işsizlik oranı henüz istenilen seviyelere düşürülememiştir ancak bu zorlu dönemlerde düşüş eğiliminde olması bizler açısından umut vericidir.
Son zamanlarda yaşanan gelişmeler neticesinde büyüme oranlarında da bir daralma yaşanacağını daha önce de söylemiştik. Ancak bu, Türkiye’nin büyümesine ve ekonomik kalkınmasına engel teşkil edecek bir küçülme olmayacaktır. Türkiye hem bölgesinde hem de dünyada önemli bir iktisadi aktör olma yolunda ilerliyor. Ortadoğu’da ve Avrupa’da yaşanan krizler ve sorunlarda siyasi bakımdan adımlar atılırken ekonomi konusunda da ciddi stratejiler üretmek son derece önemlidir.
Tarkan KADOĞLU
kadoglu@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.