Dünya devletleri, 2050 yılı civarında karbon nötr hedefi için geliştirdikleri politikalarını sürdürmeye çalışıyor. Günümüzde 70’ten fazla ülke yönetimi, karbon nötr taahhütü verdi ve buna uygun şekilde emisyon değerlerini düşürmeye gayret ediyor.

Tabii batarya teknolojilerinin yanı sıra güneş, rüzgar, nükleer enerji ve hidrojen enerjisi üretimi için teknolojiler geliştirilmeli. İşte bu noktada kritik metallere çok ihtiyacımız var.

Kritik metaller içinde en önemli ve kritik olan 5 tanesi şunlar; Lityum, Kobalt, Bakır, Nikel ve nadir toprak elementleri. Sadece bu metallerin temini değil, bunların temin ve tedarik aşamalarının da karbon nötr hedefi için kritik önemi var. Enerji kaynaklarının yenilenebilir enerjiye döndürülmesi hız kazandıkça bu metallere talep çok daha artacak. O zaman azalan bu metallerin madenciliği için cevher kalitesi, kaynakların tekelleşmesi, jeopolitik gerilimler, çevresel faktörler ile sosyal ve yönetsel konular gibi riskler nedeniyle küresel tedarik zinciri bozulabilir.

Bu tür endişeler içinde Uluslararası Enerji Ajansı, kritik metallerin geri dönüşümü ve ölçeklendirme stratejileri hakkında bir rapor yayınladı. Rapor; geri dönüşümü destekleyen politikalar sayesinde geri dönüşüm tesislerindeki artışın, arz üzerindeki gerilimi önemli ölçüde azaltabileceğini gösteriyor.

Geri dönüşüm tesislerine yönelik yatırımları öne çıkaran bir başka husus ise, bu kritik metallere ait maden yataklarının lokalizasyonu. Burada Çin öne çıkıyor. Nadir toprak elementlerinin %90’ı, Kobalt madenlerinin %65’i, Bakır madenlerinin %45’i ve Nikel madenlerinin % 25’i Çin tarafından işleniyor. Üstelik uzun vadeli sözleşmelerle işleme haklarını almış durumda. Çin’in bu üstünlüğü ciddi bir jeopolitik sorun olma potansiyeli taşıyor.

Öte yandan Rusya ile Ukrayna arasında devam eden savaşın getirdiği yaptırımlar da tedarik arzını olumsuz etkileyen bir başka faktör oldu. Ek olarak artık dünyanın bir gerçeği olan kuraklık sorunu madenciliği olumsuz etkilemekte. Kritik minerallerin çıkarılması için gerekli tatlı su miktarı yaşamsal açıdan ciddi bir sorun olmak üzere. Gerçi madencilikte deniz suyunun kullanılması alternatifi olsa da deniz suyunun arıtılma ve taşıma maliyeti kritik metalleri çok daha pahalı yapabilir.

Bu noktada Uluslararası Enerji Ajansı (EIA), kritik metallerin geri dönüşümünü ölçeklendirmek suretiyle enerji güvenliğine ve emisyon azaltımına büyük katkı sağlanabileceğini belirtiyor. Ajansın raporu, bu sayede kritik metallere ait madencilikteki büyümenin 2050 ye kadar %25 ila %40 oranında azalabileceğini öne sürüyor. Rapor, kritik metallerin geri dönüşümünün piyasa değerinin 2050 yılına kadar 200 milyar $ düzeyinde olabileceğini ifade ediyor. Böylece ülkelerin ithalat ihtiyacının azalması, fiyat dalgalanmalarını ve arz şoklarını azaltıcı bir etkinin ortaya çıkması mümkün olabilecek.

Otomotiv sanayisi gelişmiş ve sıfır salımlı taşıt üretiminde söz sahibi ülke yönetimlerinin bataryalar ve elektrik-elektronik cihazlar gibi hazinelerde bulunan kritik metalleri geri dönüştürmek için yapmaları gereken yoğun yatırımlar, kuşkusuz otomotivdeki yeşil dönüşüm sürecini daha ekonomik ve daha güvenli tamamlamanın garantisi olacak.

Haydi öyleyse iş başına!..

İbrahim AYBAR

Vesiile A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

aybar@turcomoney.com