– Piyasalar, ABD seçimlerini doğru tahmin etti. Donald Trump, ikinci kez ABD Başkanlığı’nı kazandı. Cumhuriyetçiler hem Senato’da hem de Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu ele geçirdi. Bir önceki sayımızda da bahsettiğimiz gibi piyasalar, zaten Trump’ın kazanacağını düşünüyordu. ABD seçmeni, açık ve net bir şekilde bir değişim istedi. Dolayısıyla bu seçim hem ABD hem de dünya için önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor. Amerikan siyasetini ve uluslararası ticareti ciddi bir değişim rüzgârı bekliyor. Bunun finans piyasalarını da etkilememesi imkânsız.
– Trump’ın ABD Başkanlığı’na yeniden seçilmesi, hisse senetleri ve kripto paraların aniden yükselmesine ve emtia ve tahvillerde ciddi dalgalanmalara neden oldu. Çünkü, piyasalar Trump’ın ilk başkanlık dönemi olan 2016-2020 arasındaki döneme benzer daha güçlü bir ABD ekonomisi ve daha düşük enflasyon beklentisi içinde. Trump, bunu başarabilecek mi, elbette bu belli değil. Ancak seçimler nedeniyle oluşan beklentiler ve piyasaların FED’in faiz indirimlerine devam edeceğine inancı nedeniyle ABD piyasalarındaki heyecan azalacakmış gibi durmuyor.
– ABD’deki bu pozitif gelişmelere rağmen, gelişen piyasalar ve Avrupa hisse senetleri, bir miktar kayıp yaşadı. Bunun nedeni ise bu piyasaların hâlâ zayıf makroekonomik veriler ve yüksek enflasyonun etkisi altında olması. ABD Başkanlık seçimleri, bir türlü düşmeyen enflasyon ve zayıf makroekonomik veriler sorununu bir süreliğine bastırmış gibi görünse de global makroekonomik veriler ve merkez bankalarının para politikaları arasındaki farklılıklar, yakın gelecekte piyasalar için sancılı bir döneme işaret ediyor.
– Trump’ın ABD ekonomisini daha rekabete dayalı hale getirme, doları güçlendirme ve genel olarak vergileri azaltma hedefi ABD hisselerini körükledi. FED’in faiz indirimlerine devam edeceği beklentisi de fiyatları destekledi. 29 Kasım itibarıyla ABD hisse senedi endeksi S&P 500 aylık bazda +%5,7 gibi hatırı sayılır bir artışla yıl başından bu yana getirisini +%26,8’e çıkardı. Öte yandan Avrupa hisse senedi endeksi, zayıf makroekonomik koşulların devam etmesi nedeniyle Kasım ayında geriledi. Nisan ayının sonundan bu yana tahvil fiyatları yükselişte yani tahvil getiri faizleri ise düşüşte.
– Trump’ın kripto para piyasalarını desteklemesi ve global likidite koşullarındaki gevşeme, Bitcoin’in neredeyse 100.000 dolar sınırına ulaşmasına neden oldu. 29 Kasım itibarıyla Bitcoin +%39,2 gibi inanılmaz bir artış gösterirken Ethereum aynı derecede etkileyici bir performansla +%42,8 getiri elde etti. Ağustos ayındaki zayıf performansına rağmen Bitcoin sene başından bu yana +%129 gibi olağanüstü bir getiri elde ederken Ethereum aynı dönemde +%57,5 getiri ile Bitcoin’in gerisinde kaldı.
– 5 Kasım’daki ABD Başkanlık seçimleri ve piyasalardaki parasal gevşeme, altının 2024 boyunca yükselmesini destekledi. Başkanlık seçimiyle ilgili belirsizliğin azalmasıyla altın kazanımlarının bir kısmını geri vererek 14 Kasım itibarıyla -%8,2 düşüşle 2570 dolara geriledi. Kasım’ın son iki haftasında altın tekrar +%4,3 yükselerek ayı 2681 dolardan kapattı. Bu fiyat hareketleri, Kasım ayının altın için çok dalgalı bir ay olmasına neden oldu. 29 Kasım itibarıyla, altının ilk ay vadeli işlem sözleşmesi aylık bazda -%2,5 düşerek yıl başından bu yana getirisinin +%29,4’e gerilemesine neden oldu.
– Kasım ayında ham petrol nispeten sakin bir ay geçirdi. 29 Kasım itibarıyla, ABD ham petrolü WTI için ilk ay vadeli işlem sözleşmesi aylık bazda -%1,1 düşerek yıl başından bu yana kaybının -%4,4’e gerilemesine neden oldu. Global hisse senedi piyasalarındaki olumlu hava, Türkiye borsasını da etkiledi. 29 Kasım itibarıyla Borsa İstanbul Endeksi BIST100, yerel para birimi cinsinden aylık bazda +%8,9 (ABD doları bazında +%7,5) artışla yıl başından bu yana yerel para birimi cinsinden getirisini +%29,2’ye (ABD doları bazında +%10’a) taşıdı.
– 5 Kasım’daki ABD seçimleri sonrasında bazı piyasalarda yaşanan ani hareketler göz önüne alındığında piyasalardaki dalgalanmaların yılın son çeyreğinde de devam etmesini ve hatta yılbaşı ve Noel tatilinin yaklaşmasıyla birlikte daha da artmasını bekliyoruz. Yılın son birkaç ayı, birçok piyasa oyuncusunun portföylerini yeni yılda tekrar yapılandırmadan önce pozisyonlarının bir kısmını kapatarak risklerini azaltma eğiliminde olduğu bir dönem. Likiditenin gözle görülür biçimde azalması nedeniyle bu dönemde piyasa dalgalanmalarının arttığı bir gerçek.
– Yatırımcılar, piyasaların genelde yürüyen merdivenle çıkarken asansörle inme eğiliminde olduğunu ve bu tarz dönemlerde kayıpların telafi edilemeyecek kadar derin olabileceğini unutmamalı. Sonuçta, kayıplar ve kazançlar matematiksel olarak simetrik değil. Tekrar hatırlatalım, %50’lik bir kaybı telafi etmenin tek yolu, yalnızca %100 getiri sağlamaktır. Piyasalardaki dalgalanma olasılığı yükseldiğinde riski azaltmak, yatırımın altın kurallardan biridir. Öyle ki portföyde telafisi zor bir kayıp yaşamaktansa, potansiyel getiriden zarar etmek her zaman daha kârlıdır.
Görünen o ki piyasalar, ABD seçimlerini doğru tahmin etti. Donald Trump, gerçekten de ikinci kez ABD Başkanlığı’nı kazanırken Cumhuriyetçiler hem Senato’da hem de Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu ele geçirdi. Bu, Cumhuriyetçiler için büyük bir zafer. Bir önceki sayımızda da bahsettiğimiz gibi piyasalar, zaten Trump’ın kazanacağını düşünüyordu. Ancak ne ABD seçmenleri ne de dünya böyle bir sonuç beklemiyordu. Zira, bir ABD başkanının seçimleri kaybetmesi ve daha sonraki bir dönemde tekrar kazanması oldukça nadir. O kadar nadir ki, bunu ABD tarihinde sadece 1885’ten 1889’a ve 1893’ten 1897’ye kadar ABD başkanlığı yapan Demokrat Grover Cleveland başardı. Deneyen başkaları olmadı mı? Tabii ki oldu. Ancak Trump ve Cleveland dışında şu ana kadar bunu başarabilen başka kimse yok. Peki bu neden önemli? Çünkü ABD seçmeni açık ve net bir şekilde bir değişim istediğinin altını çizdi. Dolayısıyla bu seçim hem ABD hem de dünya için önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor. Amerikan siyasetini ve uluslararası ticareti ciddi bir değişim rüzgârı bekliyor. Bunun finans piyasalarını da etkilememesi imkânsız.
Hisse senetleri ve kripto paraların aniden yükselmesine ve emtia ve tahvillerde ciddi dalgalanmalara neden olan global piyasa dinamiklerindeki değişim zaten ortada. Bunun nedeni, piyasaların Trump’ın ilk başkanlık dönemi olan 2016-2020 arasındaki döneme benzer daha güçlü bir ABD ekonomisi ve daha düşük enflasyon beklentisi. Bunu başarabilecek mi, elbette bu belli değil. Ancak seçimler nedeniyle oluşan beklentiler ve piyasaların FED’in faiz indirimlerine devam edeceğine inancı nedeniyle ABD piyasalarındaki heyecan yakın vadede azalacakmış gibi durmuyor.
ABD’deki bu pozitif gelişmelere rağmen, gelişen piyasalar ve Avrupa hisse senetleri, bir miktar kayıp yaşadı. Bunun nedeni ise bu piyasaların hâlâ zayıf makroekonomik veriler ve yüksek enflasyonun etkisi altında olması.
ABD Başkanlık seçimleri, bir türlü düşmeyen enflasyon ve zayıf makroekonomik veriler sorununu bir süreliğine bastırmış gibi görünse de global makroekonomik veriler ve merkez bankalarının para politikaları arasındaki farklılıklar, yakın gelecekte piyasalar için sancılı bir döneme işaret ediyor.
ABD HİSSELERİ KASIM AYINDA ANİDEN ARTTI
Trump’ın ABD ekonomisini daha rekabete dayalı hale getirme, doları güçlendirme ve genel olarak vergileri azaltma hedefi ABD hisselerini körükledi. FED’in faiz indirimlerine devam edeceği beklentisi de fiyatları destekledi. 29 Kasım itibarıyla ABD hisse senedi endeksi S&P 500 aylık bazda +%5,7 gibi hatırı sayılır bir artışla yıl başından bu yana getirisini +%26,8’e çıkardı. Öte yandan Avrupa hisse senedi endeksi, zayıf makroekonomik koşulların devam etmesi nedeniyle Kasım ayında geriledi. Euro Stoxx 50 aylık bazda -%0,5 düşerek yıl başından bu yana getirisinin +%6,3’e gerilemesine neden oldu. Global gelişen piyasalar hisse senedi endeksi MSCI EM Kasım ayında yaşadığı -%2,7 düşüşle yıl başından bu yana +%7,6’ya geriledi. Avrupa ve gelişen piyasalardaki gerilemeye rağmen global hisse senedi piyasaları göstergesi MSCI All Country World Index (ACWI) Kasım ayında +%4 artışla yıl sonundan bu yana +%19,7’lik bir getiri sağladı.
TAHVİL FİYATLARI TEKRAR YÜKSELDİ
Ekim ayı hariç, Nisan ayının sonundan bu yana tahvil fiyatları yükselişte (yani tahvil getiri faizleri düşüşte). Önceki sayımızda da değindiğimiz üzere, Ekim ayında uzun vadeli tahmini reel faiz oranlarının ve enflasyonun aynı anda yükselmesi tahvil fiyatlarında aşağı yönlü ani bir tepkiye neden olmuştu. Bir kez daha hatırlatalım. Kısa vadeli getiri faizlerini merkez bankasının faiz kararları etkilerken, uzun vadeli nominal getiri faizleri o vadelerdeki tahmini enflasyon ve reel faize göre hareket eder. Basitleştirilmiş haliyle formüle edelim:
Nominal Getiri Faizi = Reel Faiz + Tahmini Enflasyon
Ancak Kasım ayında getiri faizleri tekrar düşmeye başlayınca tahvil faizi, getiri eğrisinin yönü bir kez daha tersine yani aşağı döndü. Okuyucularımıza hatırlatalım: Tahvil getiri eğrisinin normal piyasa koşullarında yukarı eğimli olması, yani kısa vadeli getiri faizlerinin uzun vadeli getiri faizlerinden düşük olması beklenir. Bunun tam tersinin olduğu durumlarda yani kısa vadeli getiri faizlerinin uzun vadeli getiri faizlerinden yüksek olması halinde getiri eğrisinin aşağı eğimli olduğu veya ters yönlü olduğu kabul edilir. Kasım ayındaki durum da tam böyleydi.
Kasım ayında getiri eğrisinde yaşanan değişim, uzun vadeli getiri faizlerinin kısa vadeli getiri faizlerine oranla daha çok düşmesinden kaynaklandı. Nitekim, aşağıdaki grafik, getiri eğrisinin şeklinin nasıl değiştiğini ve daha uzun vadeli getirilerin Kasım ayında (aşağıdaki grafikteki gri çizgi) Ekim ayına kıyasla (yeşil çizgi) nasıl daha fazla düştüğünü gösteriyor.
Kaynak: Bloomberg
Uzun vadeli tahvil getiri faizlerindeki bu düşüşe paralel olarak, 29 Kasım itibarıyla Bloomberg Global Tahvil, Global Kurumsal Tahvil ve Yüksek Getirili Tahvil Endeksleri sırasıyla ayda +%1,2, +%1 ve +%1,3’lük performansla yıl başından bu yana getirilerini sırasıyla +%4,2, +%4,6 ve +%11’e çıkardı.
KRİPTO PARA BİRİMLERİ KASIM AYINDA İNANILMAZ BİR PERFORMANS GÖSTERDİ
Trump’ın kripto para piyasalarını desteklemesi ve global likidite koşullarındaki gevşeme, Bitcoin’in neredeyse 100.000 dolar sınırına ulaşmasına neden oldu. 29 Kasım itibarıyla Bitcoin +%39,2 gibi inanılmaz bir artış gösterirken Ethereum aynı derecede etkileyici bir performansla +%42,8 getiri elde etti. Ağustos ayındaki zayıf performansına rağmen Bitcoin sene başından bu yana +%129 gibi olağanüstü bir getiri elde ederken Ethereum aynı dönemde +%57,5 getiri ile Bitcoin’in gerisinde kaldı.
ALTIN KASIM AYINDA OLDUKÇA DALGALI BİR SEYİR İZLEDİ
5 Kasım’daki ABD Başkanlık seçimleri ve piyasalardaki parasal gevşeme, altının 2024 boyunca yükselmesini destekledi. Ekim ayının sonunda, altının ilk ay vadeli işlem sözleşmesi ons başına 2800 dolara ulaşarak yıl başından bu yana +%35,2 artmıştı. Başkanlık seçimiyle ilgili belirsizliğin azalmasıyla altın kazanımlarının bir kısmını geri vererek 14 Kasım itibarıyla -%8,2 düşüşle 2570 dolara geriledi. Kasım’ın son iki haftasında altın tekrar +%4,3 yükselerek ayı 2681 dolardan kapattı. Bu fiyat hareketleri Kasım ayının altın için çok dalgalı bir ay olmasına neden oldu. 29 Kasım itibarıyla, altının ilk ay vadeli işlem sözleşmesi aylık bazda -%2,5 düşerek yıl başından bu yana getirisinin +%29,4’e gerilemesine neden oldu.
HAM PETROL NİSPETEN SAKİN BİR AY GEÇİRDİ
Daha evvel de bahsettiğimiz üzere ham petrol fiyatlarını hem arz hem de talep dinamikleri belirler. Kasım ayında bu dinamiklerin birbirini oldukça dengelemesi nedeniyle ham petrol nispeten sakin bir ay geçirdi. 29 Kasım itibarıyla, ABD ham petrolü WTI için ilk ay vadeli işlem sözleşmesi aylık bazda -%1,1 düşerek yıl başından bu yana kaybının -%4,4’e gerilemesine neden oldu.
TÜRK HİSSELERİ İYİ BİR AY GEÇİRDİ
Global hisse senedi piyasalarındaki olumlu hava, Türkiye borsasını da etkiledi. 29 Kasım itibarıyla Borsa İstanbul Endeksi BIST100, yerel para birimi cinsinden aylık bazda +%8,9 (ABD doları bazında +%7,5) artışla yıl başından bu yana yerel para birimi cinsinden getirisini +%29,2’ye (ABD doları bazında +%10’a) taşıdı. BIST100’ün sene başından bu yana ABD doları bazında getirisinin yerel para birimi cinsinden getirisinin altında kalmasının nedeni, doların Türk lirası karşısında 2023 sonundan bu yana +%17,5 değer kazanması.
YATIRIMCILAR PORTFÖYLERİNDEKİ BAZI RİSKLERİ KESİNLİKLE AZALTMAYI DÜŞÜNMELİ
Önceki yazılarımızda olası bir FED faiz indiriminin ve yaklaşan ABD seçimlerinin sonuçlarını ve yatırımcıların portföylerini yeniden konumlandırmak için bu fırsatı nasıl değerlendirmeleri gerektiğini tartışmıştık. Ayrıca bu ortamın finans piyasalarında dalgalanmaları da beraberinde getirebileceğinden bahsetmiştik. 5 Kasım’daki ABD seçimleri sonrasında bazı piyasalarda yaşanan ani hareketler göz önüne alındığında piyasalardaki dalgalanmaların yılın son çeyreğinde de devam etmesini ve hatta yılbaşı ve Noel tatilinin yaklaşmasıyla birlikte daha da artmasını bekliyoruz. Yılın son birkaç ayı, birçok piyasa oyuncusunun portföylerini yeni yılda tekrar yapılandırmadan önce pozisyonlarının bir kısmını kapatarak risklerini azaltma eğiliminde olduğu bir dönem. Likiditenin gözle görülür biçimde azalması nedeniyle bu dönemde piyasa dalgalanmalarının arttığı bir gerçek.
Daha evvel bu tarz bir makroekonomik ortamda devlet tahvilleri üzerinden fiyatlandırılan kurumsal ve yüksek getirili tahviller gibi kredi ve faiz bazlı yatırımların özellikle uzun vadeli olanlarının değer kazanmasını beklediğimizin altını çizmiştik. Nitekim bu yatırımlarda kayda değer artışlar yaşandı. Uzun vadeli makro görünümün hala finansal piyasalarda yükselişe işaret ettiğini düşünüyoruz. Ancak belli başlı yatırım araçlarının fiyatlarının gittikçe daha da yüksek seyretmesi nedeniyle piyasalarda aşağı yönlü bir düzeltme riskinin de oldukça arttığı kanaatindeyiz. Bu nedenle yatırımcılar, piyasaların biraz normalleşmesini beklerken yatırımlarının bir kısmını nakde çevirerek portföylerindeki riski bir miktar azaltmayı düşünmeliler.
PORTFÖY ZARARI TELAFİ EDİLEMEYECEK KADAR DERİN OLABİLİR
Yatırımcılar, piyasaların genelde yürüyen merdivenle çıkarken asansörle inme eğiliminde olduğunu ve bu tarz dönemlerde kayıpların telafi edilemeyecek kadar derin olabileceğini unutmamalı. Sonuçta, kayıpların ve kazançların matematiksel olarak simetrik olmadığını tekrar hatırlatalım. %50’lik bir kaybı telafi etmenin tek yolunun yalnızca %100 getiri sağlamak olduğu göz önüne alındığında, piyasalardaki dalgalanma olasılığı yükseldiğinde riski azaltmanın yatırımın altın kurallardan biri olduğunu unutmamak gerekir. Öyle ki portföyde telafisi zor bir kayıp yaşamaktansa, potansiyel getiriden zarar etmek her zaman daha kârlıdır.
ELA KARAHASANOĞLU, MBA, CFA, CAIA
Uluslararası Yatırım Direktörü
karahasanoglu@turcomoney.com
ela.karahasanoglu@ekrportfolioadvisory.com
https://www.linkedin.com/in/elakarahasanoglu/
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.