Piyasalardaki yumuşak iniş, büyümedeki oynaklık, para ve maliye politikalarının sonuçları nasıl okunmalı? Avrupa’daki ekonomik kriz ve Suriye’deki riskler, Türkiye’yi nasıl etkileyecek?
Varlık Fiyatları Enflasyonu riski arttı. Türkiye’de tüketici fiyat enflasyonu riskinden ziyade varlık fiyat enflasyonu riski arttı. Küresel fonların reel ekonomi yerine varlık yatırımlarına, özellikle finansal varlık yatırımlarına yönelimi artarak devam ediyor. Varlık fiyat enflasyonuyla artan servet artışları gelir dağılımını bozucu etki üretiyor. Ayrıca özel sektör tasarruf oranlarının düşmesi ve cari açığın artmış olması da varlık fiyat enflasyonuna neden olan mekanizmadan kaynaklanıyor.
Merkez Bankası ve maliye politikaları bu varlık fiyat enflasyonuna seyirci kalıyor. Ancak uygulanan kur ve faiz politikaları varlık fiyat enflasyonuna katkı yapıyor. AB’deki gelişmeler, Türkiye açısından hala çok önemli. Türkiye‘nin ihracatında, AB‘nin payı 2012 yılında yüzde 46’den, yüzde 39‘a düşmesine rağmen, doğrudan yatırımlar ve fon ihtiyacı bakımından Türkiye‘nin en büyük kaynağı olmaya devam ediyor. O yüzden AB’deki gelişmeler Türkiye için önemini koruyor. Türkiye’de yumuşak inişin kamu finansal pozisyonlarına yönelik ortaya çıkan avantajların devam edip etmeyeceğini, nispeten istikrarlı olan bankacılık sektörünün Avrupa borç krizinden etkilenme derecesini biraz daha izlemek gerekir. Büyümede görülen oynaklığın sebebi; döviz kurlarının Türk ekonomisinin büyümesi ve küçülmesi süreçlerinde hala en etkili politika aracı olmasıdır. Ekonominin büyüme veya küçülmesinde en etkili faktör döviz kurlarıdır. Döviz kurları ekonominin hem gaz, hem de fren butonudur. çünkü döviz girdilerinin devam etmesi paralelinde TL ucuzlatılır ise (döviz pahalandırılır ise) ekonomi küçülüyor, TL pahalandırılır ise (döviz ucuzlatılır ise) ekonomi büyüyor. Ekonomik büyümedeki oynaklığın azaltılması için var olan bu direk kortelasyonun bozulması gerekiyor.
Cari açığın finansmanı görevi 2012 yılından itibaren reel sektörden, bankalara geçti: Cari açık 2012 yılında bir önceki yıla göre yüzde 35,8 oranında düştü. Düşüş daha çok ihracat artışıyla sağlandı. Bu gerçek bir düzeltme. ödemeler dengesinin finansman kısmında kısa vadeli portföy girişlerinin ağırlık kazanması finansman riskini bir miktar artırmakla beraber, giren dövizlerin yaklaşık yüzde 35’ini rezervlerine ekleyerek bu riski bir miktar azalttı. Geçen yıla göre finans tarafında en önemli gelişme; özel sektörün borçlanma yoluyla cari açığı finanse etmesi görevi, 2012 yılında birebir bankalar tarafından devralındı.
Hedeflenen yüzde 15’lik kredi artış hedefi her hâlükârda milli gelirden daha hızlı bir artış getireceği için bu hedefin kademeli olarak düşürülmesi kaçınılmaz olacak: Kredi artışı bir sonuçtur. Cari açığın sonucudur. Türkiye’de cari açığın yüksek seyri kredi artışını yukarı yönlü baskılıyor. Milli gelir artışına paralel bir kredi artışı problem yaratmaz. Diğer yandan kredi artışı bir bakıma borçluluk artışıdır. Borç artışlarının milli gelir artışının altında kalması veya paralel yürümesi çok önemli risk doğurmayacak. Ancak hedeflenen yüzde 15’lik kredi artış hedefi her hâlükârda milli gelirden daha hızlı bir artış getirecek. Bu hedefin düşürülmesi kaçınılmaz. Dolayısıyla bankaların yeniden bir varlık kompozisyonu yaratması gerekir. Eğer aynı artış sürdürülecekse bu teknik olarak sürdürülebilir. Zira Türk bankaları artık Türkiye coğrafyası dışına “sıcak sermaye ticareti” kapsamında (sermaye ihracından bahsetmiyorum) kredi vereceği bir döneme girdi.
Sermaye akımlarının kredi stokunda ve döviz kurunda yol açabileceği aşırı oynaklığın sınırlanmasında Merkez Bankası başarılı uygulamalar geliştirdi: 2010 yılından bu yana kredilerin büyüme hızı yavaşlatılırken, döviz kurunun iktisadi temellerle daha uyumlu hareket etmesi sağlanmaya çalışıldı. Ancak döviz kurları ekonominin temelleri ile uyumlu mudur? Bunun bir kez daha sorgulanması gerekir. Zira TL’nin değerlenme süreci ekonomi için olumlu bir durum değil.
Piyasa faizlerin düşmesi (Yurtdışı finansman koşullarının rahatlaması ve TCMB’nin likidite politikaları nedeniyle), faiz koridorunun üst bandının aşağıya çekilmesi, sermaye akımlarının hızlanması nedenleriyle ticari ve tüketici kredilerin faizleri de aşağıya indi. Sonuçta kredi miktarında artış ivmelenmesi tekrar başladı. Bu sürecin devamı, özel tüketim başta olmak üzere toplam iç tüketim talebinde de bir hızlanmaya sebep olacak. Bu bir risk ancak 2013 yılında dış talebin zayıf kalan seyrinde pozitif yönde bir gelişme olacağını beklemiyoruz. Türkiye’deki ihracat artışı, pazar ve ürün çeşitlenmesine bağlı olacak.
Rezervlerdeki artış kaynağı borçlanmaya dayanıyor. Döviz rezervindeki artış kendi başına önemli olmakla birlikte bu artışın dış borç artışına dayanması yüksek risk resmini değiştirmiyor. Zira rezerv/kısa vadeli borç oranı hala yüzde 100 oranının altında. Risk algılamalarındaki pozitif değişimlere karşı yatırımcıları küresel piyasalarda savunmasız bırakıyor.
• Beklentilerimiz: Yumuşak inişin işaret ettiği gibi Türkiye’de para politikası üzerine düşeni yaptı. Ancak dış dengeler de başlayan ve hala devam eden düzelme sürecinin duraksama ve tersine dönme riski var. İç barış ve AB süreçlerinde sağlanacak her ilerleme, Türkiye’nin ekonomik ve politik atmosferine kalıcı pozitif katkılar sağlayacak. Türkiye’nin 2013 yılı ekonomik performansı; devam eden sıcak paranın ve Merkez Bankası politikalarının zıt yönlü etkilerinin neticesine göre şekillenecek. Merkez Bankası’nın karşı tedbirleri, Türkiye’ye döviz girişlerinin cazibesine azaltmaya yetmiyor. Yüzde 15 ile sınırlanan, ya da hedeflenen kredi genişlemesi kendi içinde yüksek olsa bile yüzde 4 olarak öngörülen büyüme için yeterli olmayacak. Türkiye’de var olan para ikamesi eğilimi ve dövize endeksli büyüme yapısı, politika tedbirlerinin işlevini hep azaltıyor. Bölgede maliyetleri ve belirsizliği artıran Suriye‘deki istikrarsızlığın Türkiye’ye yansımaları hem pozitif, hem negatif yönlü olacak.
JCR EURASIA RATING Orhan öKMEN
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.