Mısır ekonomisini ayakta tutan turizm, reel sektör, döviz rezervleri gibi tüm dinamikler tahrip oldu. Gelişmeler petrol fiyatları aracılığıyla dünya piyasalarını da etkiliyor. Darbe sonrası yanlışlar, Mısır‘ı bölünmeye götürme ve Ortadoğu’yu daha da istikrarsızlaştırma potansiyeli taşıyor.
Mısır’da milyonlarca kişi tarafından meydanlara taşınan siyasi kriz, 20 gün içerisinde askeri darbeyle sonuçlandı ve ordu ülke yönetimine el koyarak bir yıllık demokrasi denemesine son verildi. İlginç olan durum ise darbeyi yapan ordunun, ülkenin her alanda yatırımları olan en büyük girişimci grubu olmasıdır.
Hükümetlerin ekonomik ve sosyal sorunları çözmekte başarısız olmaları gelişmiş ülkelerde yeni seçimlerin yapılmasına ön ayak olurken, gelişmekte olan ülkelerde hala darbelere neden olabiliyor. Mısır’ın demokratik seçimle iktidara gelmiş olan Müslüman Kardeşler kökenli Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin askeri darbeyle uzaklaştırılması, başlayan iç savaşın devam edeceğini gösteriyor.
Polis, yargı ve asker, Mursi öncesi dönemin ideolojik yaklaşımlarına göre oluşturulan varlığını Mursi döneminde de aynen devam ettirdi. Dolayısıyla Mısır‘da uzun bir süreden sonra ilk defa demokratik seçimlerle gelen Mursi, ülke bürokrasisi üzerinde hâkimiyet kuramadı. Zorluğu normal yollardan aşmak yerine, kamuoyundan gelen tepkilere kulaklarını tıkayarak; 2012 Kasımında anayasaya getirilen ilâvelerle kendisine özel yetkiler sağlaması, kuvvetler ayrılığı ilkesini büyük ölçüde aşması, anayasa mahkemesinin yetkilerini daraltması, kültürel çevreleri rahatsız edecek ölçüde ve farklı görüşleri dışlayacak biçimde İslami kurallara göre tekçi bir yapılanma içerisine girmesi Mursi’nin getirmeye çalıştığı baskıcı rejiminin ilk işaretleriydi. Mursi’nin demokratik yoldan seçilmiş olsa dahi demokrasiyi çoğunluğun diktası olarak kullanmaya çalışıyor olması ve seçimlerin tek başına belirleyici yegâne etken olduğunu sanması azınlıktaki farklı görüşlerin tepkilerinin temel nedenleri oldu. üstelik kendisinin mi, ya da karşıdakilerin mi azınlık olduğunun farkına varmadan.
Mursi’nin istifasını isteyecek resmi bir makam bırakılmadığı için Mursi’yi istifaya zorlamak isteyen Mübarek Yönetimi’nin kalıntıları, liberaller, Hıristiyanlar, sol, sosyalistler, polis ve asker Ulusal Kurtuluş cephesi ve Temerrüd (isyan) Hareketi çatısı altında meydanlara inmek zorunda kaldılar. Meydanlara inenlerin bu yelpaze içerisinde çok başlı bir yapıda olması ve ortak bir temsilci üretememesi çözümü zorlaştırıcı en önemli etken oldu. Darbe yapan askerlerin Mursi’ye “ya uzlaş, ya da darbe yaparım” demesi esasen anlamsızdı. Zira Mursi pazarlık yapmak istese dahi kiminle pazarlık yapacaktı? İsrail ile var olan anlaşmaların askıya alınarak, Filistin’e yardım edilmesi, içkinin bazı yerlerde yasak edilmesi, devletin kurumlarına yetenekleri uyumlu olmayan ihvan üyelerinin (Müslüman Kardeşler) yerleştirilmesi, batı dünyasına yönelik soğuk tavır alınması gibi uygulamalar Ortadoğu devletleri ve diğer ülkelerin tavır belirlemelerine neden oldu. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri başta olmak üzere İran, Suriye ve İsrail adeta ittifak halinde Müslüman kardeşlerin iktidarından rahatsızlık duyuyordu. Diğer taraftan Türkiye, ABD, Katar ve Tunus ise Mursi ve Müslüman Kardeşlerden yana tavır sergilediler. ülke ekonomisi ise giderek daha da kötüleşti. Baskıcı Hüsnü Mübarek döneminin ardından Mursi ile demokrasi denemesi yapmaya başlayan Mısır, maalesef kendisine oy vermeyen kitlelerin taleplerini hiçe saydı ve beklentileri karşılamak istemedi. Esasen ülkedeki krizin nedeni, Müslüman kardeşler tarafından İslami hükümranlık adı altında kurulmak istenen totaliter ve yasakçı idare yapısı ve ekonomik kötüleşmelerdir. Zira Cumhurbaşkanı Mursi’nin, 1 yıllık iktidarı döneminde büyüme Mübarek döneminin gerisinde kalırken, işsizlik ve enflasyon arttı. Yatırımlar ve turizm azaldı. Elektrik kesintileri, benzin kıtlığı ve yükselen gıda fiyatları Mısır halkını oldukça zorladı. Mursi yönetiminin 20 yıllık Rönesans (Al Nahda) isimli iddialı kalkınma planı sadece kâğıt üzerinde kaldı. Arap Baharı öncesindeki yüzde 8,9 olan işsizlik oranı yüzde 13,2 oranına çıktı. Popülist politikalarla kamu çalışanlarına yapılan maaş zamları, artırılan emekli maaşları ve ekonomik temelden yoksun teşvikler “bütçe açığı/GSYH” oranının yüzde 11’den, yüzde 14 çıkmasına sebep oldu. Mübarek dönemindeki 30 milyar dolarlık dış borç tutarı, Katar, Suudi Arabistan, Türkiye ve Libya gibi ülkelerden alınan dış borçlarla 40 milyar dolar seviyesine yükseldi. Vergi toplama konusunda başarısız kalan ve turizm gelirleri sıfıra yaklaşan ve IMF‘den beklediği krediyi alamayan Mursi, dışarıdan borçlanmaya ve döviz rezervlerini eritmeye başladı. ülkenin Arap Baharı öncesi 34 milyar dolar olan döviz rezervinin yarıdan fazlası eriyerek 16 milyar dolara geriledi. Mursi’nin bir yıllık iktidarında Mısır Lirası dolar karşısında yüzde 15 civarında değer yitirdi. İki ya da üç yıl önce yüzde 3 civarında olan enflasyon Mursi döneminde yüzde 13-18 Aralığına yükseldi. Birleşmiş Milletler’in istatistiklerine göre; Mısır‘da yoksulluk oranını ve yetersiz beslenme son üç yılda arttı. Yoksulluk oranı 2009‘da yüzde 14’ken Mursi döneminden yüzde 17 seviyesine çıktı. Her ne kadar Kahire borsası Mursi’nin devrilmesinden sonra yukarı yönlü hareket etmiş olsa da darbenin ekonomiyi olumsuz etkilemesi ise kaçınılmaz oldu.
MISIR ORDADOĞU’YU DAHA DA İSTİKRARSIZLAŞTIRACAK
Darbe lideri olan Mısır Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakanı Sissi Anayasa Mahkemesi Başkan-Adli Mansur’un geçici olarak yeni Cumhurbaşkanı olacağını, geçici bir hükümet oluşturulacağını, yeni bir anayasa yapılacağını ve tüm bunların ardından genel seçim yapılacağını açıkladı. Mevcut durumda Mursi önlem amaçlı gözaltına alındı, Mursi’yi destekleyenlerin yeniden örgütlenmeye başladıklarını, ülke genelinde çıkan çatışmalarda çok sayıda kişinin öldüğü veya yaralandığı haberleri geliyor. Bu durum Mısır‘ı bir bölünmeye götürme ve Ortadoğu’yu biraz daha istikrarsızlaştırma potansiyeli taşıyor.
PETROL FİYATLARI DüNYA EKONOMİSİNİ VURACAK
Mısır‘daki gelişmeler gerek dünya ve gerekse Türkiye gündeminde olukça geniş yer alıyor ve bu gündem yükselmeye başlayan petrol fiyatları aracılığıyla dünya piyasalarını da etkiler duruma geldi. Mısır‘daki siyasi krizin uzun süre aşamaması durumunda, petrol fiyatlarında da düzenli artışlar devam edecek.
Türkiye açısından ortaya çıkan en önemli gelişme şudur: Müslüman Kardeşler’in içinde yer aldığı halk ayaklanmasına tam destek veren Türkiye, Mursi’nin seçim zaferinden sonra kendisine önemli ölçüde siyasi ve ekonomik destek verdi. Ancak Mısır’da, Mursi’nin devrilmesinden sonra Türkiye’nin bölgesel işbirliği yapacağı bir devlet kalmadı. Türkiye Ortadoğu’da ve bölgede yalnızlaştı. Bu durum Türkiye’nin dış politika zafiyeti olarak karşımıza çıktı.
Not: “Bu yazı 07 Temmuz 2013 te yazılmış olup, bu tarihten sonraki gelişmeleri içermemektedir.”
Orhan ökmen JCR Eurasia Rating Başkanı
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.