Değeri her gün biraz daha yükselen gastronomi ve ona bağlı sektörlerde Fransa, İtalya, çin gibi ülkeler gıda maddelerinin üretimi ve mutfak sanatlarının zenginliği ile dünyada ilk sıralara yerleşmiş ve diğer ülkelerin gastronomik yatırımlarına, mutfak sanatlarına yön vermeyi başarmıştır. Roma, Paris, Londra, New York, Barselona ve Toscana gibi bazı şehir ve bölgeler gastronomisinin zenginliğiyle insanları cezp etmiştir. Bu ülkelerin hepsi yemeyi-içmeyi seven lezzet severler tarafından keşfedilmiştir.
Gastronomide öne çıkan ve lezzetleri kanıksanan sözkonusu şehir ve bölgeler; örnek alındıkları ve uygulandıkları diğer ülkelerdeki restaurantları iş yapamaz duruma getirmiştir. Hatta bu mekanlar, iş yapamadığından başka mutfaklara, hatta milli mutfaklarına dönme zorunda kalmışlardır.
İnsanlar sosyalleştikçe, eğitim düzeyleri arttıkça, iş veya turistik amaçlı seyahatleri yoğunlaştıkça; gidilen ülkeleri, şehirleri, mekanları, lezzetleri tanıdıkça ve damak zevkleri geliştikçe hep daha fazlasını aramaya başlıyor. Bunun neticesinde de gastronomide lezzet ön plana çıkıyor. Bu anlamda Türkiye’de mutlaka, Türk mutfağının ve gastronomisinin yeni lezzet çağındaki yerini alması gerekiyor.
Lezzet çağı 2012 başlarında “geliyorum” sinyalleri verdi ve 2013 sonlarına doğru Almanya‘nın Köln kentinde yapılan Anuga Fuarı’nda tam olarak gündeme oturdu. Bu çağ‘da artık “Dekorlar” değil, “Lezzetler” ön planda. Artık bilinen “Kentler ve Chefler” değil, “Yeni kentler, genç chefler ve lezzetlere inovatif yaklaşımları” gündemde.
Bundan yaklaşık 2,5 sene önce TOBB Başkanım Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’yla birlikte katıldığımız; Almanya, Berlin Hyatt Oteli’ndeki toplantıda, o muhteşem ileri görüşüyle beni uyarmış, ülkelerin gastronomisinde “Lezzet‘in ve Lezzet Markalarının” önemine dikkatimi çekerek, bu konuda derhal yapılanmamız gerektiğini söylemişti.
Lezzet çağı’nın yeni, genç ve lider ülkesi olmaya layık olan Türkiye; bilinen ancak tanınmayan klasik lezzetleriyle olduğu kadar, yeni ve inovatif lezzetleriyle, endüstriyel markalı lezzet ürünleriyle, mimarisi, dekorasyonu ve ambiyansıyla dikkat çeken mekanlarıyla, turizm yönü gelişen, ulaşımı kolaylaşan kentleriyle, genç, eğitimli, modern chef ve gastronomlarıyla iddialı bir ülkedir. ürün ve kalitemizin dünyaya tanıtımı için TİM bünyesinde oluşturulan Kanatlı ürünler, Su ürünleri, Şekerli Mamuller tanıtım gruplarının özverili, bilinçli ve çağdaş yönetimleriyle Türkiye zaten “Lezzet çağı”na girmiş bir ülkedir.
Elimizdeki bu imkanları korumak ve geliştirerek süreklilik kazandırmamız için daha çok çalışmalıyız, üreticilerimizle, sanayicilerimizle, bürokratlarımızla, ihracatçılarımızla,üniversitelerimizle, sivil toplum kuruluşlarımızla, basınımızla, lezzete eli ve dudağı değen her kişi ve kuruluşla; Lezzet için, Türkiye için biraraya gelmeli, fikirlerimizi ve imkanlarımızı paylaşmalıyız!
Biz de diğer ülkelerin geçmişte yaptığı gibi yurt dışında yapılanmalı, o ülkelere yerleşen insanlarımızın da desteğiyle; lezzet konuklarımızı sadece ülkemizde değil, ülkemiz dışında oluşturacağımız lezzet mekanlarında da ağırlamalıyız. Markalı lezzet ürünlerimizi, dünya marketlerimizin raflarında sergilemeli ve satmalıyız. Lezzet çağı‘nın lezzet ülkesi olmak için her türlü imkana sahibiz.Yol ve formül belli, gücümüz ortada, haydi buyurun efendim. 2014’ün bu imkanları ülkemize, gastronomi ve gıda sektörlerimize sağlaması ümidiyle, tüm insanlara sağlıklı, huzurlu, mutlu ve bereketli yeni bir yıl dilerim.
Gastronomi
M. Vasfi Pakman
Lezzet Markaları Derneği Başkanı
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.