Bu organizasyon; tarımsal ve endüstriyel gıda ürünlerinin pazar payını arttırıyor, lezzette çeşitlilik sağlıyor, çevreye canlılık, istihdama katkı, piyasalara hareket getiriyor, markalarımızın ülke geneline ve dünyaya açılmasını sağlıyor.
Her yıl Eylül ayında, İstanbul’da UFRAD tarafından gerçekleştirilen “FRANCHİSİNG” içerikli bu etkinliğin boyutları artık ülkemiz sınırlarını da aştı. Yıllar önce yabancı birkaç marka ile İstanbul‘da başlayan “Bayilik Verme Olayı” geçtiğimiz 4-5 yılda, üstelik özbeöz yerli markalarla ülke geneline yayılırken, 2013 ve 2014 yıları içinde bu markalarla (Simit sarayı, Mr. Kumpir Vs) Dünya boyutu kazandı.
UFRAD üyelerinin her yıl yeni yeni kuruluş ve markalarla görücüye çıktığı bu etkinlik, sadece onlara yeni yurt içi ve dışı bayilikler kazandırmakla kalmıyor, bağlı ve yan hizmetler sunan ticari ve sınai kuruluşları da ön plana çıkarıyor. Bu fuara bizim bakış açımız, konumuzla ilgili olarak tabii ki gastroekonomik yönden oluyor. Zaten üyelerin ve katılımcıların en az % 50’si Yiyecek -İçecek sunucusu kuruluşlar. Bu fuarın canlı, renkli, hareketli ve lezzetli görünümü yani cazibesi de onlardan kaynaklanmakta.
Gastronomik mekanların aynı isim (MARKA) altında çoğalması öncelikle müşterilerin yabancılık çekmesini önlüyor, lezzet ve hijyen açısından güven veriyor. Tarımsal-endüstriyel gıdaların ve ürünlerin çeşitlenmesini sağlıyor ve pazar paylarını arttırıyor. Sosyo-ekonomik yönden ise; kuruldukları veya açıldıkları cadde, sokak veya AVM‘lere canlılık getiriyor, tercih nedeni yaratıyor. Ufak sermayelerle büyük bir imaj sergilerken, yatırımcısını da gururlandırıyor. çevresindeki istihdamı arttırmasının yanısıra insanlara yeni bir buluşma noktası yaratarak, onların sosyalleşmelerine, genel kültür ve görgülerinin artmasına, yeni dost ve arkadaşlar edinmesine neden oluyorlar.
İşin ticari ve sınai yönündeki “VAR‘lar” ise; Aysberg‘in su altındaki kısmı gibi, bayiliği veren kuruluşun gelirleri, birbirlerine göre çeşitli farklılıklar gösterse de var. Mekanı kiralayan ve aracılık eden kişi ve kuruluşların gelirleri var. Mekanın mutfaklarını dizayn eden ve üreten kuruluşlar, salonları dekore eden ve kullanılan malzemeleri üreten kuruluşlar, çeşitli demirbaş ekipman ve aksesuarları üreten ve pazarlayan kuruluşlar, reklam ve tanıtımlar için tabelalardan broşürlere, mönülerden radyo-TV ilanlarına kadar hazırlayan ve yayınlayan kuruluşlar var. Hepsinden önemlisi sarf olunan yiyecek ve içecekleri tedarik eden ciddi bir piyasa var. Bu piyasanın üreticileri ve dağıtıcıları var. Bu hizmetlerin hemen hemen hepsinde de teknoloji kullanımı ve iletişim var.
Başka bir açıdan bakıldığında ise; ülkemizin genelinde olduğu gibi bu tarz “Gastronomi Mekanlarının Bayiliklerinde” de gençlik var. öncelikle patronların çoğu genç, çalışanların neredeyse tamamı genç… Dolayısıyla müşterilerinin de % 85’i genç olan işletmelerde, “online” kullanımı ön planda, “güncel müzik” onu takip ediyor, renkler değişti siyah/sarı gibi renkler hakimiyet kazandı. Eski lokanta, büfe, pastahane ve fırınlar bile yeni jenerasyonlarında ” Bayilik sistemine ” geçmeye çalışıyorlar.
Bize göre bu iş tuttu ve bu işin ilerisi daha parlak ve kazançlı. Bu fuar ve katılımcıları onu işaret ediyor, insanımız bu tarz yerler konusunda marka üretme ve toplama heyecanı yaşıyor. Alınan markalarla rekora koşan genç girişimcilerimizin aldığı markaların çoğu aklı başında ama aralarında, uçuk kaçık markalarda yok değil. Yolları açık, işleri bereketli, müşterileri sağlıklı olsun.
Gastronomi
M. Vasfi Pakman
Lezzet Markaları Derneği Başkanı
pakman@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.