üretim süreçlerinde teknoloji insanın yerini almaya devam ediyor. Bu durum, bir yanıyla, işsizliğin artması korkusuyla kulağımıza ürkütücü gelmekle birlikte, diğer yanıyla, ‘üretimde verimlilik’ adına bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Devletler ve/veya işletmeler, verimlilik ve de kârlılık adına teknolojiyi tercih etmek zorundadırlar, aksi durum onlar için yok olmakla eş değerdir.
Meseleye insan teknoloji tercihi ve bunun devamı olarak işsizlik perspektifi ile bakmanın yanıltıcı sonuçlar vereceği aşikâr. İnsanın yerini teknolojinin alması, gerek üretim ve gerekse günlük yaşamımızda kaliteyi artırarak, hata oranlarını minimum seviyelere indiriyor. Zira sürece insan eli değdiği zaman hata olasılığı artmakla birlikte ürün ve hizmetin kalite standardı düşüyor.
Bir işletmede verimlilik artışının temel ilkesi “aynı girdi ile daha çok ve daha kaliteli ürünler üretmek veya aynı miktar ve kalitedeki ürünü daha az girdi ile üretmek” olup, bu ilkenin her düzeyde, tüm çalışanlarca öğrenilmesi, benimsenmesi ve işlerinde uygulanması gerekir[1]. Bunu sağlamanın pek çok yolu var ve teknoloji bunların en başında geliyor.
Teknoloji, muazzam ölçüde emek kaybını önlüyor.
Banka müfettişi olarak görev yaptığım yıllarda, özellikle muhasebe bölümü teftişlerinde çok küçük tutarda olan bir farkı/hatayı tespit etmek için günlerce çalışmak zorunda kalıyorduk. Aksi halde hesaplar tutmaz, muhasebe bölümü ay sonu hesaplarını kapatamaz, bu durum hepimizi angaryaya boğardı. Şu anda aynı işin bir tek tuşla 3-5 dakikada yapıldığını görüyoruz. Tamamen teknoloji farkından kaynaklanan bu durumda, geçmişte kaybedilen emeğe ne kadar yazık olduğunu söylemeye bile gerek yok. Hatalı bir durum ortaya çıktığında bir arkadaşım, “üstad, bilgisayar hata yapmaz, hata kesin bizdedir” derdi. Gerçekten iyice araştırdığımızda, hatanın bilgisayarda değil, bilgi girişi yapan bizlerde olduğunu görüyorduk. çünkü teknoloji aslında ‘matematik’ olup, net tanımlarla sınırları çizilmiş, netleştirilmiş programlardan oluşuyor. Bu nedenle, hata olasılığı insana göre çok ama çok düşük.
Aslına bakarsanız, hayatımızın her alanı teknolojik sistemlerle donatılmış durumda. Düşünsenize, iş yerlerinde kullandığımız bilgisayar programları, bindiğimiz uçaklar, metrolar, gemiler, kullandığımız otomobiller, cep telefonları, bilgisayarlar, okullar, işyerleri, hastaneler, devlet bürokrasisi – hemen her şey teknolojiye bağlı ve tanımlı.
Bugün Google, Yahoo, Yandex gibi arama motorları olmayan bir yaşam düşünemiyorum bile. Bu gelişmeler insanoğluna ne büyük şeyler kazandırıyor. Bilmediğiniz bir konuyu sorguluyorsunuz, bir saniye sonra karşınızda milyonlarca bilgi çıkıyor. Bu sayede gizli – saklı bilgi kalmadı. Herkes her şeyi bilir durumda. Bunun insanoğluna kattığı değeri kim hesaplayabilir? Bütün bu nedenlerden dolayı, teknoloji sayesinde üretimde ve günlük yaşantımızda kalite önemli ölçüde artıyor. Teknoloji; hız, kusursuzluk, düşük hata oranı, şeffaflık, verimlilik sağlayan vazgeçilmez bir unsurdur. Bazı görüşlere göre, teknolojiyi iyi kullanamamak zararlı imiş… Ben bu görüşün ne anlama geldiğini inanın anlayamıyorum. Zira sadece teknoloji değil, iyi kullanmadığınız her şey zararlıdır. Bu durum hayatın her alanına ilişkin olarak böyledir.
Diğer yandan, teknolojinin üretimde insanın yerini aldığı doğrudur ama belki daha fazla sayıda insana da yeni iş kapısı oluşturuyor. Yapılan bir araştırmada sadece teknolojinin 1500 civarında yeni iş modeli ürettiği ortaya çıkıyor. Yani bilinenin aksine, teknoloji yeni bir ekonomi oluşturuyor ve bu da yeni iş olanaklarını önemli ölçüde artırıyor. Microsoft Türkiye Kurumsal Müşterilerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Murat Yılmaz’a göre, dünyada bilişim sektörü bugün gelişmiş pazarlarda iktisadi kalkınmanın itici gücü olarak öne çıkıyor, sektör toplam istihdamın yüzde 30’unu oluşturuyor, yılda 2 trilyon doların üzerinde tüketim hacmi ile ekonomik gelişimi tetikliyor.
ülkemizde bilişim sektörüne yapılan yatırımların ise yılda 30 milyar dolarları bulduğu düşünüldüğünde, bu yatırımın getirisinin ne kadar yüksek olduğu açıktır.
Yapılan bir araştırmaya göre, iktisadi verimliliğin 1/3’lük kısmı teknolojik yatırım kaynaklıdır.
çok değil, daha 30-40 yıl önce, gerek üretim ve gerekse günlük yaşamımız %10 bile teknolojiye bağlı değilken, yine hayat devam ediyor ve hiçbir şey aksamıyordu. Buna mukabil yaşam standardı düşüktü. Bugün, teknolojiyi bir an bile yok varsaysak sistem adeta çöker, hayat felç olur.
özetlersek, teknoloji verimliliğin olduğu kadar, kaliteli yaşamın da olmazsa olmazıdır, vaz geçilmezdir. Elbette, önemli bir yatırım unsurudur ve kaynak gerektirir. Ancak yatırım maliyetini fazlasıyla karşılayacaktır. Aksi halde, teknolojiye dünya ekonomisi içinde 2 trilyon dolar kaynak ayrılır mıydı? O halde teknolojiyle verimlilik ve yüksek yaşam kalitesine devam.
Vizyon
Şaban çağıran
Denizbank A.Ş. Genel Müdürlük / Grup Müdürü
cagiran@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.
Ustadım değerlendirmenize katılmamak mümkün değil. Kaleminize sağlık.Teşekkürler.
Çok güzel bir bir değerlendirme elinize sağlık.