Başkan Durmuş Yılmaz‘ın ASKON‘daki konuşması önümüzdeki dönem Merkez Bankası‘nın ne tip bir aksiyon uygulayacağını ortaya koyuyor
2010 yılı sona ererken, bir de baktık ki, Merkez Bankası’ndan ilginç mesajlar gelmeye başladı. Ardından da Merkez Bankası, faizleri indirmeye başladı ve haftalık repo oranlarını yüzde 7 seviyesinden 6.25’e düşürdü. Bu politika bir anda kafalarda birçok soru işareti doğurdu. çünkü piyasalar ve profesyoneller bu tür politika adımına oldukça yabancıydılar. Faiz indirim gerekçesi bir hayli farklıydı. Merkez Bankası’nın açıklamasına göre; • ABD’deki parasal genişleme politikaları sonrasında, dışarıdan oldukça yüklü kısa vadeli (sıcak para) fon Türkiye’ye giriyor ve yıllık bazda yüksek getiri sağlıyordu. Normalde ABD’den ülkemize çeşitli bankalar ve fonlar aracılığıyla gelen bu paranın maliyeti yüzde 1-2 civarında iken Türkiye’den yıllık bazda yüzde 7 nominal TL getiri kazanıyordu. Fakat gelen bu paralar daha ülkeye girerlerken, türev piyasalarda kaç Dolar/TL kurundan çıkacaklarını da sabitledikleri için, dolar bazında çok yüksek reel getiri sağlıyorlardı. Dolayısıyla risksiz yüksek getiri nedeniyle sıcak para girişinde artış olmuştu. • ülkeye giren sıcak para, bankalarımız kanalıyla krediye dönüşüyor ve iç talebi hızla yükseltiyordu. özellikle “krizin teğet geçmesi” konusunda hane halkları da aynı kanaatte oldukları için artık geleceğe güvenle bakabiliyorlar ve bu da hem iç talebi hem de kredi kullanımını artırıyordu. • Merkez Bankası haklı olarak bu sürecin, ileride finansal istikrarı bozabileceğini göz önünde bulundurarak, TL’nin getirisine olan cazibeyi azaltmak üzere, 1 haftalık politika faizlerini Aralık ayında yüzde 6.50’ye, Ocak ayında da yüzde 6.25’e indirdi.
Peki faizlerin indirilmesi, kredi maliyetlerini düşürerek iç talebin daha da hızlı yükselmesine sebep olmayacak mıydı? İşte bu aşamada, Merkez Bankası hem TL hem de döviz mevduatlarının zorunlu karşılık oranlarını yükselterek, faiz indirimlerinin kredi maliyetlerine de düşüş şeklinde yansımasını engellemek istedi. çok kısa vadeli mevduatlardaki zorunlu karşılık oranları yüksek tutulurken, mevduatın vadesi uzadıkça daha düşük zorunlu karşılık oranı uygulanarak, bankaların pasif kısmının vadesinin uzatılması amaçlandı. Bu politikanın gerçekten de kredi talebini aşağı çekip çekmeyeceğini bilemiyoruz ama bildiğimiz bir şey var ki, Merkez Bankası, politika faizlerini indirse de, kredi faizleri daha fazla inmeyecek, hatta yükselecek.
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, geçtiğimiz haftalarda ASKON isimli iş adamları derneğinde bir sunum yaptı. Bu sunumun detayları incelendiğinde Merkez Bankası’nın duruşuna ve bundan sonra izleyeceği politikalara ilişkin çok önemli mesajlar ortaya çıkıyor.
ASKON’da yapılan sunumda özellikle bir tablo vardı ki, “bundan sonraki dönemde ne olursa, Merkez Bankası ne tür bir aksiyon alacak?” sorusunun cevabını net bir şekilde veriyordu. Grafik 1 üzerinde dört tane bölüm var.
Sol üst köşe: Hızlanan enflasyon ama yavaşlayan kredi büyümesi durumu: Bu durumda Merkez Bankası poltika faizlerini artıracak, ama faiz dışı araçların (zorunlu karşılıklar, api işlemleri döviz alım ihaleleri vs) kullanımını yavaşlatacak veya enflasyonu aşağı çekmeye yönelik olarak kullanacak.
Sol alt köşe: Yavaşlayan (düşen) enflasyon ve yavaşlayan kredi büyümesi durumu: Yani bu durumda ekonomi hızla daralıyor demektir. Politika faizlerini indirecek ve faiz dışı araçları daha az kullanacak. Yani politika faizlerine daha fazla önem verilecek.
Sağ üst Köşe: Yükselen enflasyon ve hızlanan kredi büyümesi durumu: Bu durumda politika faizleri artırılacak hem de faiz dışı araçlar, kredi talebinin büyümesini önleme amacıyla etkin bir şekilde kullanılacak. Tabloya dikkat edilirse BAZ SENARYO’da 2011 yılının sonuna kadar veya yeteri kadar uzun vadede enflasyonun artması ve kredi talebinin büyümesi bekleniyor. Demek ki, Merkez Bankası’nın baz senaryosuna göre yılın ilerleyen zamanlarında politika faizleri eninde sonunda artırılmaya başlanacak. Aynı zamanda faiz dışı tedbirler de talebi kısmaya yönelik olarak aktif bir şekilde kullanılacak. Yine tablo üzerinde MEVCUT DURUM başlıklı bir bölge var. Şu an için enflasyonun istikrarlı olduğu bir dönemdeyiz ama kredilerin hızla büyüdüğü ve Merkez Bankası’nın da cari açığı finansal istikrarı bozucu bir tehdit olarak gördüğü aşamadayız. Dolayısıyla politika faizlerinde değişiklik beklenmiyor ama karşılık oranları artırılabilir.
Sağ Alt Köşe: Düşen ve yavaşlayan enflasyon ama, hızlanan kredi büyümesi durumu: Bu durumda Merkez Bankası faizleri indirmeye devam edecek ama faiz dışı araçları, kredilerdeki büyümeyi durdurmak üzere daha çok kullanacak. Yani, APİ işlemleriyle piyasadan daha fazla para çekecek, zorunlu karşılıkları da artırmaya devam edecek.
önümüzdeki üç aylık dönemde, enflasyonun düşme eğiliminde olacağını ve yıllık bazda yüzde 5 seviyelerine kadar gerileyeceğini düşünüyorum. Dolayısıyla kısa vadede, grafik üzerinde Senaryo I olarak gösterilen durum söz konusu olabilir. Bu durumda politika faizlerinde bir miktar daha indirim, ama zorunlu karşılıkların artırılması ve APİ işlemleriyle piyasadan daha fazla likidite çekildiğini görebiliriz. Ayrıca, döviz alım ihalelerinde de günlük bazda 40 milyon doların altına düşmeyecek şekilde alım ihalelerine devam edilebilir.
Biraz daha orta vadeli baktığımızda ise, enflasyon üzerindeki baz etkileri mayıs ve haziran aylarında ortadan kalktıktan sonra ve özellikle de Seçimlerin sonrasında, dünyada artış trendi gösteren emtiaların da etkisiyle, enflasyon yeniden başını yukarı çevirebilir. İşte bu durumda BAZ SENARYO etkili olacaktır ki, Merkez Bankası hem politika faizlerini artırmaya başlayacak hem de, faiz dışı araçları aktif şekilde kullanacaktır.
Şu an için SENARYO II ve SENARYO III olasılıklarını düşük buluyorum. Bu sunum sonrasında da Merkez Bankası’nın faizleri yüzde 6 seviyesine kadar çekebileceğini düşünüyorum..
Durmuş Yılmaz’ın yaptığı sunumda “Finansal İstikrar”ın “Fiyat İstikrarının” önüne geçtiği görülüyor ve Merkez Bankası gerçekten de cari açıktaki artıştan ciddi biçimde tedirgin olmuş durumda. Bu nedenle kredi genişlemesini durdurmak üzere daha aktif bir rol üstleneceklerdir. SONUç: Politika faizleri aşağı çekilse bile, kredi faizleri (tüketici, konut, araba vs..) artık görebileceği en dip seviyeleri görmüştür ve bundan sonra artık kredi faizleri yükselen bir trendde olacaktır.
erdinc@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.