Son Haberler

Güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin…

-Çağımızda bir işletme; düne kadar uyguladığı yönetim anlayışıyla yarını, yarın uygulayacağı yönetim anlayışıyla geleceği kurtaramaz. Mutlaka çağının gerektirdiği yönetim modeli ve teknolojiden yararlanabiliyor olmalıdır. Her şeyin değiştiği bir dünyada, elbette değişmeyen şeyler de vardır.

-Değişmeyen şeyler; değişimci ve yenilikçi bakış açısı ve buna ek olarak, insana saygı, doğayı koruma, bulunulan yerin ve çağın ahlaki değerler olmalı. Değişim önemi tartışmasızdır ancak o kadar kolay da değildir, çünkü her yenilik eskiyi yok etmekte, belirsiz bir gelecek yaratabilir. Ayrıca değişimi sindirebilmek de o kadar kolay değildir.

Sadece günlük yaşamımızda değil, iktisadi hayatımızda da her an her şey değişiyor. Değişim insanoğlu var olduğundan bu yana sınırsız bir güçle hayatı etkiliyor. Küreselleşme ve artan teknoloji sonrasında değişimin hızı ve kapsamı, çok değil birkaç yıl öncesinde hayal bile edilemeyecek ölçüde artıyor.

Fiyatlar, maliyetler, döviz kuru, işsizlik oranı, üretim-tüketim araçlarının fonksiyonları, süreçler, sınırlar ve hatta bakış açıları, hayata dair görüşler bile değişiyor. Bu kadar kapsamlı değişimler insanlığım yaşam kalitesini önemli ölçüde değiştiriyor.

Değişimler sonucunda; bir hafta önce satın alınan bir bilgisayar veya cep telefonu güncelliğini kaybetmeye başlıyor, alınan bir yazılım programı kısa bir süre sonra ihtiyaca cevap veremez hale geliyor, satın alınan bir arabanın modası çok çabuk geçiyor ve müşteri tatmin düzeyi hızla düşüyor, tedarik edilen bir ürününün maliyeti bir anda düşüyor veya artıyor. Aynı şekilde, düne kadar, bugün yaptıkları ile kar elde eden bir işletme kendi belirleyicisi olmayan değişken dış nedenlerle zarar etmeye başlayabiliyor. Bütün bunlar değişimin baş döndürücü yansımalarıdır.

DEĞİŞİMDEN YARARLANABİLMEYİ BAŞARABİLMEK, ONU YÖNETEBİLMEK BÜYÜK ÖNEM TAŞIR

Değişim gerçeğinden hareketle, değişimden yararlanabilmeyi başarabilmek, onu yönetebilmek büyük önem taşır. Diğer yandan, bu kadar hızlı ve yaygın bir şekilde yaşanan değişimi işletme sahibi ve-veya yöneticisi olarak yakalamak oldukça güçtür. Yapılması gereken; birey olarak ihtiyaç ve eğilimlerimizi kontrol altında tutabilmek, işletme yöneticisi/sahibi olarak ise değişimi bırakın yakalamayı ona liderlik etmek ve devamında ise sürdürülebilir bir şekilde yönetebilmek gerekiyor. Bu anlayışla çalışılabildiği sürece rakiplere oranla daha başarılı sonuçlar elde etmek mümkündür.

Değişimi yakalamak ve rakiplerden hızlı olmak küresel sistemin gereğidir. Küreselleşen ve teknolojik olarak her gün yeni bir değişim haberiyle uyanılan dünyamızda, “değişim” felsefesi hayatın bir parçası olmalı. Araç-gereç ve kullanılan teknolojideki değişim, değişimi yönetmek değil gecikmeli olarak takip etmektir. Değişimi gecikmeli bir şekilde takip etmek, evet iyi belki ama sistemin dışında kalınmasına neden olabilir.

Değişim yenilikçiliktir, hatta kendi içinde her değişim bir devrimdir. Bu nedenle değişim önce düşünsel olarak zihinlerde başlamalı, sonra da eyleme dönüşmelidir. Söylemde yenilikçilik kolaydır. Ama gerçekte kadar kolay değildir. Özellikle bizim toplumumuzda söyleme gelince kendisini değişimin lideri gibi görüp, eyleme geçince muhafazakarın dibi olan çok sayıda değişim lideri-yenilikçi (!) vardır. Yerinde saydığının, geride kaldığının, farkında olmayan bu gibi bilge (!) kişilerin bugünü ve geleceği karanlıktır. Asıl tehlike buradadır.

  1. YÜZYIL CAHİLLERİ YENİDEN ÖĞRENMEYE, DEĞİŞİME VE DÖNÜŞÜME AÇIK OLMAYANLARDIR

Zira değişimi ön görmek önemli ama hayata geçirmek çok daha önemlidir. Sözde değil, icraatta uyguluyor olmak gerekir. Alvin Tofler; 21. yüzyıl cahillerinin, okuma yazma bilmeyenler değil, yanlış öğrendiklerini unutmayan, yeniden öğrenmeye, değişime ve dönüşüme açık olmayanların olacağını ifade eder. Bazıları yıllar önce öğrendiklerinin sonsuza kadar geçerli olacağı yanılgısına kolaylıkla düşebilmekte, farkında olmadan düş kırıklığı uykusuna dalabilmektedir.  Hamdi Tanpınar’ın deyişiyle, hiç kimse değişime karşı değildir, ucu kendine dokunana kadar.

Küreselleşme sonucu oluşan rekabet, acımasızdır. Kuralları katıdır. Bu nedenle takip etmek ve bundan korunmak şarttır. Aksi halde işletmeyi batırmak işten bile değildir. Dünyanın öbür ucunda alınan iktisadi ve-veya siyasi bir karar, ülkemizin en ücra köşesindeki bir ayakkabı atölyesinin ürettiği geliri bir günde alıp götürebilir. Bunun örneklerini hemen her gün yaşıyoruz.

YETER Kİ GÜNEŞ DOĞDUĞUNDA KOŞMAK ZORUNDA OLDUĞUNUZU BİLİN

Bu rekabeti en güzel aşağıdaki Afrika Atasözü açıklar. “Afrika’da her sabah bir ceylan uyanır. En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini, yoksa öleceğini bilir. Afrika’da her sabah bir aslan uyanır. En yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini, yoksa aç kalacağını bilir. Aslan da, ceylan da olmanızın bir önemi yoktur. Yeter ki güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin.”

Çağımızda bir işletme; düne kadar uyguladığı yönetim anlayışıyla yarını, yarın uygulayacağı yönetim anlayışıyla geleceği kurtaramaz. Mutlaka çağının gerektirdiği yönetim modeli ve teknolojiden yararlanabiliyor olmalıdır. Her şeyin değiştiği bir dünyada, elbette değişmeyen şeyler de vardır. Değişmeyen şeyler; değişimci ve yenilikçi bakış açısı ve buna ek olarak, insana saygı, doğayı koruma, bulunulan yerin ve çağın ahlaki değerler olmalı.

Değişim önemi tartışmasızdır ancak o kadar kolay da değildir, çünkü her yenilik eskiyi yok etmekte, belirsiz bir gelecek yaratabilir. Ayrıca değişimi sindirebilmek de o kadar kolay değildir.

Özetle; Osho’nun dediği gibi, “Sen dünyasın, o yüzden sen değişirsen dünya değişir.”

Şaban Çağıran

Bankacı

cagiran@turcomoney.com

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası