Global ekonominin dayatması olan resesyon, Türkiye’de hafif hissedildi. 2012 yılı için alınan tedbirlerin ekonomiye yansıması kredi notumuzun yatırım yapılabilir seviyeye çekilmesi olarak yansıdı. İMKB rekor, faizler dip yaptı, piyasalara yabancı fonlardan talep yağdı.
Türkiye’nin gündemi yoğun oldu. Kredi büyümesi kontrol altına alındı, dövizde oynaklık sınırlandı, enflasyon belirsizliği azaltılmaya çalışıldı. Cari işlemler dengesindeki iyileşmenin sürmesi ve net ihracatın büyümeye katkısı belirgin şekilde artış kaydetti.
Portföyünüzde hisse senedi ağırlıklı olmasını tavsiye ediyoruz. Uluslararası şoklara karşı ise seçici olmayı ihmal etmeyin. Küresel büyümenin yavaşladığı, sistemik risklerin azaldığı, faiz oranlarının uzun süre düşük kalacağı bir konjonktürle karşı karşıyayız.
Sıkıntılı geçmesi düşünülen 2012 yılı merkez bankalarının attıkları adımlar neticesinde son derece olumlu geçti. Yılın başında Avrupa Merkez Bankası’nın üç yıl vadeli düşük faizli sınırsız kaynak sağlaması ile AB bankacılık sektörünü rahatlattı. AB, baş ağrısı Yunanistan’ın borçlarının yapılandırılmasında uzlaşmaya yaklaştı. Düzensiz bir iflasın önüne geçilmesi yılın ilk çeyreğinde küresel risk iştahının artmasını sağladı ve gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımları hızlandı.
ABD, Euro Bölgesi ve çin’de ekonomik toparlanma yılın ikinci çeyreğinde hız kesti. ABD’de istihdam piyasasında ilk çeyrekte görülen toparlanma yavaşlamış, konut piyasasında da zayıf seyir sürdü. ABD Merkez Bankası’nın 2014 yılına kadar düşük faiz politikasını sürdüreceğini açıkladı.
2012 aynı zamanda iktidar değişikliklerinin de devam ettiği bir yıl oldu, Fransa’da Sarkozy yerine Hollanda, Yunanistan’da Yeni Demokrasi Partisi iktidara geldi. Obama ise ABD seçimlerinde ikinci kez başkan seçildi. AB 2012’de sürekli Yunanistan battı/batmadı, kurtaralım /kurtarmayalım sürecinin yanından İspanya’daki konut krizinin ekonomiyi durma noktasına getirmesi ve Troykadan yardım isteyip istememesi tartışma beklentileri, İtalya’nın neredeyse düzenli hale getirdiği kemer sıkma tedbirlerine rağmen beklenen seviye inemeyen faizleri ile uğraşmak zorunda kaldılar.
İtalya &İspanya 10 yıllıklar Kasım ayında Eurogroup liderleri Yunanistan‘a kurtarma kredisini geri ödemesi için daha fazla zaman verirken, kurtarma kredisi faizlerini aşağı çektiler, Yunanistan‘ın tahvillerini geri satın alması ve Merkez bankalarının Yunan tahvillerinden elde ettikleri karları Atina‘ya vermesi gibi maddeleri içeren anlaşmayı imzaladılar.
İtalya ve İspanya 2&5 yıllık tahvil faizleri ( ECB’nin faizleri 25 baz puan indirmesi ve ilgili ülkelerin kemer sıkma politikaları faizlerin yılın en düşük seviyelerine gerilemesine neden oldu) Türkiye gelişmekte olan ülkelerin yıldızı oldu.
Kredi büyümesi kontrol altına alınırken, dövizde oynaklık sınırlandı, enflasyon belirsizliği azaltılmaya çalışıldı. Cari işlemler dengesindeki iyileşmenin sürmesi ve net ihracatın büyümeye katkısı belirgin şekilde artış kaydetti.
Büyüme kompozisyonu da giderek daha sağlıklı bir görünüme kavuşurken ekonomideki dengelenme süreci belirginleşti.
TCMB‘de bu dönemde finansal risklerin azalması ile fiyat istikrarına odaklandı ve faiz koridorunu yukarı yönlü genişleterek etkin likidite operasyonlarıyla güçlü bir parasal sıkılaştırma gerçekleştirdi.
Ekonomi beklenildiği gibi yumuşak iniş yaptı 2012 yılında Türkiye, ekonomide beklenildiği gibi yumuşak iniş yaptı; ödemeler dengesinde ki iyileşme sayesinde, fonlama şartları rahatladı, enflasyon gerileme kaydetti, Türkiye’ye yönelik risk algılamalarında iyileşme yaşandı.
Yılın ikinci yarısında küresel piyasalarda ucuz finansman imkânının artması ve ekonomik büyümedeki yavaşlama 2012 yılında gelişmekte ülkelerde faiz oranlarının tarihsel olarak en düşük seviyelere inmesine neden oldu.
TCMB’de, Haziran başından itibaren ortalama fonlama maliyetini kademeli olarak düşürmeye başladı, yurtiçi faizleri yüzde 11’lerden yüzde 6’lara indi. Bu gelişmelerin etkisi Fitch tarafından not artırımı olarak yansıdı.
Enflasyon ise yıl içinde nisanda yüzde 11,14 seviyelerini gördükten sonra emtia fiyatlarındaki gerileme, kurun kontrol altına alınması diğer etmenlerle birlikte yılsonunda yüzde 6,5 seviyesinin altına geriledi.
Dünyanın dört bir tarafından para aktı Küresel faiz oranlarının tarihsel en düşük seviyelere gerilemesi , küresel likiditenin en yüksek seviyelere çıkması, risk alma iştahını destekleyince gelişmekte olan ülkelerle birlikte Türkiye‘ye ye paranın akmasına yol açtı. 2010 yılında 19,6 milyar dolar seviyesinde olan hisse senedi ve DIBS yoluyla gelen para 2012’de tüm zamanlarının rekorunu kırarak 27,5 milyar dolara ulaştı. 27.5 milyar doların 22 milyar doları devlet iç borçlanma senetleri yoluyla 5.4 milyar doları da hisse senedi yatırımları yoluyla geldi.
Gösterge faiz tarihin en düşük seviyesinde TCMB tarafından yayınlanan verilere göre Toplam yabancı hisse senedi stoku 14 Aralık itibarıyla (son açıklanan rapor bu tarihlidir ) 69.695 milyon dolar olurken, DİBS stoku 62.228 milyon seviyesinde. Yılbaşından itibaren baktığımızda ise hisse senedi stokunun yüzde 73, DİBS stoku ise yaklaşık yüzde 65,8 artış gösterdiği görüyoruz.
2010 yılında yüzde12,1 ve 2011 yılında yüzde18,1 seviyesinde olan DIBS’teki yabancı payının 2012 yılında yüzde 28 seviyesine çıkması, Türk tahvil piyasasına yönelik yoğun ilginin göstergesi olurken, TL faizlerdeki düşüş eğilimini de destekliyor.
BİZİM HİKâYEMİZ NOT ARTIŞI 2013 yılına girerken global ekonomilerin ajandasında üç başlık bulunuyor. . 1. ABD’de mali uçurum konusunda anlaşma olup, olmayacağı 2. AB’de borç krizinin gidişatı 3. çin’de yaşanan ekonomik yavaşlamanın düzelip düzelmeyeceği Bu konjonktür, Türkiye gibi ağırlıklı olarak iç talep ile büyüyen ve dış finansmana bağımlı ülkeler için faydalı olacaktır. çünkü, genişleyici para politikaları küresel likiditeyi ve risk iştahını artıracak, Türkiye’nin büyümesinin finansmanının daha ucuza ve daha uzun vadeli sağlanmasına yardımcı olacaktır.
Gelecek yıl açısından gündemdeki en önemli konulardan biride Fitch Ratings’den sonra ikinci bir derecelendirme kuruluşundan gelecek not arttırımı ve yatırım yapılabilir düzeye ulaşılması olacaktır. Bu açıdan ise kritik olan, gerek maliye politikasında gerekse dış dengedeki iyileşme eğiliminin bozulmamasıdır.
Maliye politikası tarafında, 2012’de olduğu gibi 2013’te de kamu harcamaları büyümeye olumlu katkı yapacaktır. Ayrıca, rekor düzeydeki özelleştirme gelirlerinden bir kısmının yeni altyapı harcamalarında, bir kısmının da borç itfasında kullanılması bekleniyor. Bu nedenle, borç dinamiklerinde ve bütçe dengesinde ciddi bir bozulma olasılığı düşüktür .
HABERİN DEVAMI TURCOMONEY‘DE! TURCOMONEY OCAK 2013 SAYISI, YAYSAT BAYİLERİNDE! AYRICA D&R, REMZİ KİTABEVİ, KABALCI KİTABEVİ VE NT MAĞAZALARINDA..
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.