*Henüz Kasım 2020’de getirilen alacak yapılandırmasının mürekkebi kurumadan bu defa daha kapsamlı ve özellikle matrah artırımı ile kasa ve stok affını da içeren bir uygulamanın gündeme gelmesini eleştirebilirdim. Ama bu defa içimden bunu yapmak gelmiyor. Sanırım sihirli sözcükler “Covid-19 salgını” ve “daralan piyasadaki yüksek beklenti”.
*Kasım 2020’deki yapılandırmayı getiren 7256 sayılı yasanın sadece içeriğinin yarattığı hayal kırıklığı piyasada hemen yeni bir yasa beklentisi yaratmıştı. Güçlü ve yaygın talep 7326 sayılı yasanın doğru bir içerikle, doğru bir zamanlamayla yapıldığını düşünmemize neden oluyor. Bazıları 31 Ağustos’da bazıları da yıl sonunda sona erecek olan bu imkanları gözden kaçırmayalım.
*Beyan edip de ödeyemediğiniz vergi ve SGK borçlarınızdan, adınıza kesilip kesinleşen hemen her türlü idari para cezalarından, trafik cezalarından, meslek odaları ve birliklerinin aidatlarından, ecri misil borçlarından ve bunların üzerine eklenen gecikme zamlarından kurtulun. Toplam 244,6 milyar TL’lık kamu alacağının yapılandırılması öngörülüyor.
*Yasanın yürürlük tarihi olan 9 Haziran 2021 itibariyle vergi İncelemesi yapmaya yetkililerce size veya işletmenize yönelik olarak bir vergi incelemesi başlatılmışsa önünüzde 2 seçenek var: Başlatılmış olan vergi incelemesinin tamamlanmasını bekleyebilirsiniz ya da incelemenin bir an önce sonuçlandırılması için matrah artırımı yaparak inisiyatifi alabilirsiniz.
Ülkemizde son yıllarda aralıkları giderek sıklaşan kamu alacak yapılandırması ve vergi aflarına 9 Haziran 2021’de yürürlüğe giren 7326 sayılı yasa ile bir tane daha eklenmiş oldu. Ben her vergi affının mükellefin gönüllü uyumuna bir darbe olduğunu, toplumda vergi rızasını zayıflattığını düşünenlerdenim.
Bu nedenle, henüz Kasım 2020’de getirilen alacak yapılandırmasının mürekkebi kurumadan bu defa daha kapsamlı ve özellikle matrah artırımı ile kasa ve stok affını da içeren bir uygulamanın gündeme gelmesini eleştirebilirdim. Ama bu defa içimden bunu yapmak gelmiyor. Sanırım sihirli sözcükler “Covid-19 salgını” ve “daralan piyasadaki yüksek beklenti”.
Kasım 2020’deki yapılandırmayı getiren 7256 sayılı yasanın sadece içeriğinin yarattığı hayal kırıklığı piyasada hemen yeni bir yasa beklentisi yaratmıştı. Güçlü ve yaygın talep 7326 sayılı yasanın doğru bir içerikle doğru bir zamanlamayla yapıldığını düşünmemize neden oluyor.
O halde, bu paketin içindeki bazı fırsatlara birlikte göz atalım. Bazıları kısa süre sonra (31 Ağustos’da) bazıları da yıl sonunda sona erecek olan bu imkanları gözden kaçırmayalım.
Yani, beyan edip de ödeyemediğiniz vergi ve SGK borçlarınızdan, adınıza kesilip kesinleşen hemen her türlü idari para cezalarından, trafik cezalarından, meslek odaları ve birliklerinin aidatlarından, ecri misil borçlarından ve bunların üzerine eklenen gecikme zamlarından kurtulun. Kapsama giren kamu alacaklarının uzun bir listesi var. Mali danışmanınızla birlikte incelemenizi öneririm. Toplam 244,6 milyar TL’lık kamu alacağının yapılandırılması öngörülüyor.
30 Nisan 2021 tarihi kritik. Bu tarihten önce kesinleşmiş olan, yani ödenmesi mecburiyeti oluşan borçlar kapsama giriyor. Örneğin, Ocak ayı içinde ödenmesi gereken 2021 Motorlu Taşıtlar Vergisinin ilk taksiti kapsama giriyor. Temmuz 2021’de ödenmesi gereken 2. Taksit ise kapsama girmiyor. 2021 yılına ait Emlak Vergisi ve Çevre Temizlik Vergisi de kapsam dışında. Çünkü taksit ödeme tarihleri Mayıs ve Kasım 2021 aylarında.
Yapılandırmadan yararlanmak isteyen borçluların; 31.8.2021 tarihine kadar ilgili idareye başvuruda bulunmaları ve yapılandırılan borçların ilk taksitini 30.9.2021 tarihine kadar ödemeleri gerekiyor. Sosyal Güvenlik Kurumuna ödenecek tutarların ilk taksiti için 31.10.2021 tarihine kadar süre var.
Mükelleflerin, yapılandırdıkları borçlara ilişkin diğer taksitlerini ise bu tarihleri takip eden ikişer aylık dönemler hâlinde azami 18 eşit taksitte (yani 36 ayda) ödemeleri gerekiyor. Peşin ödemeyi tercih edenlere ilave indirim hakkı tanınıyor.
Matrah artırımı yapılması önemli bir avantaj sağlıyor. Geçmiş yıllar vergi türlerine göre matrah artırımı veya vergi artırımı yapanlar bu vergi türleri itibariyle ilgili yıllar için vergi incelemesine karşı bir kalkan edinmiş oluyor.
7326 sayılı Kanunun 5. Maddesinde 2016, 2017, 2018, 2019 ve 2020 yıllarına ilişkin matrahların veya vergilerin artırımına imkân veriliyor. Yasada belirtilen oranda artırım yapan mükellefler artırım yapılan dönemler için vergi incelemesine alınamıyor; başka nedenlerle inceleme söz konusu olsa dahi tarhiyat yapılamıyor.
Matrah ve vergi artırımı aşağıdaki vergi türlerinde yapılabilir.
Aşağıdaki vergi türleri ise kapsam dışında bırakıldı.
Bu durumda mükelleflerin geçmiş yıllardaki işlemlerini ve vergi risklerini mali yöneticileri ve danışmanlarıyla birlikte gözden geçirerek, matrah artırımı konusunu değerlendirmeleri yerinde olacaktır.
Matrah veya vergi artırımının 31.08.2021 tarihine yapılması; hesaplanan verginin peşin veya azami altı eşit taksitte ödenmesi gerekiyor.
Matrah ve vergi artırımı yapılacak yıllarda vergiye tabi faaliyetleri olmakla birlikte vergi dairesinin bilgisi dışında bırakanlar da yasada yazılı asgari tutarlar üzerinden matrah veya vergi artırımı yaparak bu koruma kalkanından yararlanabilirler.
Mükellefler nezdinde; işe başlama tutanağının düzenlenmesi, vergi incelemesi yapılmak üzere mükellefin davet edilmesi, yasal defter ve belgeleri isteme yazısının tebliğ edilmiş olması veya matrah tesisine yönelik tutanak düzenlenmesi ya da yasal defter ve belgelerin incelenmek üzere vergi incelemesine yetkili olanlara ibraz edilmiş olması durumunda, vergi incelemesine başlanıldığı kabul edilir.
Yasanın yürürlük tarihi olan 9 Haziran 2021 itibariyle vergi İncelemesi yapmaya yetkililerce size veya işletmenize yönelik olarak bir vergi incelemesi başlatılmışsa önünüzde 2 seçenek var:
Başlatılmış olan vergi incelemesinin tamamlanmasını bekleyebilirsiniz ya da incelemenin bir an önce sonuçlandırılması için matrah artırımı yaparak inisiyatifi alabilirsiniz.
Özellikle yeni başlamış incelemelerde ikinci seçenek kayda değer bir alternatif oluşturabilir; zira matrah artırımı yapan mükelleflerde başlamış olan inceleme sonucunda tarhiyat yapılabilmesi için, incelemenin 02.08.2021 tarihine kadar sonuçlandırılması gerekmektedir. Aksi halde inceleme ve tarhiyat işlemlerine devam edilemeyecek. Bu durumda sadece matrah veya vergi artırımı nedeniyle hesaplanan vergiler ödenecek
Tabii ki, diğer seçeneğiniz incelemenin tamamlanmasını beklemek. Sonuna doğru gelinmiş ve eleştiri konuları genel hatlarıyla ortaya çıkmış olan incelemelerde bu alternatifi değerlendirmek de mantıklı olabilir. Çünkü 7326 sayılı yasa bu durumda da incelenen mükellefe avantajlı koşullar sağlıyor.
İnceleme tamamlandıktan sonra, tarh edilen verginin %50’si ile bu vergi aslına bağlı cezalar kaldırılıyor. Gecikme faizi yerine oldukça avantajlı olan Yİ-ÜFE değerleri kullanılarak ödenecek rakam hesaplanıyor. Hem de 1 yıla kadar taksitle ödeme imkânı veriliyor.
Vergi davaları bazen iki bazen de üç aşamalı olarak aylarca ve bazen de yıllarca sürüyor. Vergi mahkemesinde dava açılmasıyla ile başlayan süreç, kaybeden tarafın neredeyse daima bir üst karar merciine başvurması nedeniyle istinaf mahkemeleri, Danıştay safhasına kadar ilerliyor ve hatta kanun yararına bozma istemiyle Danıştay’da tekrar ediliyor.
Davalar, bazen bu aşamalardan birinde sonuçlanırken, bazen de bozma kararı ile başa dönüyor. Bütün bu süreç boyunca, tahsil edilmeyen vergiler için gecikme faizi işletilmeye devam edildiğinden davalar mükellef için risk teşkil ediyor.
Neyse ki bu vergi affı paketinde, dava safhasındaki dosyalar için de kestirme çözümler var. İhtilafın, yasanın yayım tarihi (9.6.2021) itibariyle ihtilafın bulunduğu aşama dikkate alınarak çeşitli çözüm yolları düzenlenmiş durumda.
Bu aşamalar yasa ve tebliğ metinlerinde detaylı olarak tanımlanmış durumda. Detaylarına girmek yazımızın formatını zorlar. Ancak ana yaklaşımı şöyle özetlemek mümkün:
Kurumlar vergisi incelemelerinde, kasa hesabı hareketleri ile işletmenin ilişkili olduğu kişiler ve kurumlar arasındaki para transferleri özellikle incelenmektedir. Yüksek tutarlı kasa bakiyeleri ya da ortak cari hesap hareketleri, işletme kaynaklarının ilişkili kişilerce kullanıldığına karine olarak kabul edilerek eleştiri konusu yapılmaktadır.
Böyle bir durumda, söz konusu tutarların ortak ya da ilişkili kişide kaldığı süre dikkate alınarak kurumun yoksun kaldığı faiz geliri adat yöntemiyle hesaplanarak mükellef kurumdan cezalı olarak talep edilmekte ve ayrıca vergi cezası uygulanmaktadır. Bu faiz üzerinden ayrıca KDV de hesaplanarak cezalı tarhiyat yapılmaktadır.
Yapılacak vergi incelemesinde böyle bir risk ile karşılaşmak istemeyen kurumlar vergisi mükellefleri kasa hesabı fazlalığına ve ortaklarına verdikleri borç paralara faiz hesaplayarak beyan etmektedir. Kullanılan faiz hesaplama metodu nedeniyle bu uygulamaya piyasada “adat faizi hesaplamak” deniyor.
Çeşitli nedenlerle işletme dışına çıkarılmış olan ve yerine konulamayan bu tutarlar yıllar boyunca faiz hesaplamasına ve dolayısıyla vergiye konu oluyor. Ortaklardan tahsil edilemeyen bu faiz ve vergiler de borcun tekrar büyümesine yol açıyor.
Yeni vergi affı paketinin en çok rağbet görmesi beklenen unsurlarından biri bu soruna çare getiriyor. Şirketlerin 31.12.2020 tarihli bilançolarında görüldüğü hâlde işletmede bulunmayan kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar 31.8.2021 tarihine kadar vergi dairelerine beyan etmek suretiyle düzeltilebilir. Beyan edilen tutarlar üzerinden %3 oranında hesaplanan vergi aynı süre içinde ödenir.
Düzeltilen tutarlar ortaklar cari hesabından (veya kasa hesabından) çıkarılmış olacağı için bu tutarlara bundan böyle adat faizi hesaplanmayacaktır. Çok sayıda kurumlar vergisi mükellefinin bu önemli fırsatı değerlendireceğini düşünüyorum.
Fiziki sayımlar ile kayıtlarınız arasındaki farkları 31.8.2021 tarihine kadar düzeltebilirsiniz. Üstelik bu sadece satışa konu emtia ile de sınırlı değil. Makine, teçhizat ve demirbaşlarla ilgili kayıtlarınızı da düzeltme imkânı var.
Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin Nisan 2021 raporuna göre bireysel kredi ve kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş ve yasal takibi devam etmekte olan kişi sayısı 3.384.537. Takipteki ticari krediler, karşılıksız çekler, protestolu senetler de dikkate alındığında, 7326 sayılı yasa ile getirilen sicil affının etki alanının büyüklüğü daha iyi anlaşılıyor. Kredi borçlarının yeniden yapılandırılması bile sicil affından yararlanmak için yeterli sayılıyor.
Yapılan düzenlemeye göre; anapara ve/veya taksit ödeme tarihi 20.5.2021 tarihinden önce olup da; kullandığı nakdî ve gayrî nakdî kredilerinin anapara, faiz ve/veya ferilerine ilişkin ödemelerini aksatan gerçek ve tüzel kişilerin, ticari faaliyette bulunan ve bulunmayan gerçek kişilerin ve kredi müşterilerinin;
Borçlarına ilişkin ödenmesi geciken kısmının 31.12.2021 tarihine kadar tamamının ödenmesi veya yeniden yapılandırılması halinde, bu kişilerle yapılan finansal işlemlerde kredi kuruluşları ve finansal kuruluşlar tarafından risk merkezi kayıtları dikkate alınmaz.
TAŞINMAZ VE SABİT KIYMETLERİNİ YENİDEN DEĞERLEYENE 3 AVANTAJ BİRDEN
7326 sayılı yasanın getirdiği bir başka fırsat da bilanço esasına göre defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerin 9.6.2021 tarihi itibariyle aktiflerinde kayıtlı bulunan taşınmazları ve amortismana tabi diğer iktisadi kıymetleri yeniden değerleme imkânı sunması. Yararlanmak isteyen mükellefler bu işlemi 31.12.2021 tarihine kadar yapabilecekler.
Taşınmazların ve diğer ATİK’lerin yasal defter kayıtlarında yer alan değerleri ve bunlara ait birikmiş amortismanlar Yİ-ÜFE endeksi kullanılarak yükseltilecektir. Önceki net değer ile yeniden hesaplanmış net değer arasında oluşan fark, öz kaynaklar içinde bir fon hesabına konulacak ve bu değer üzerinden %2 oranındaki vergi 3 taksit halinde ve 6 ay içinde ödenecektir.
Yeniden değerlemeye tabi tutulan kıymetlerin satılması veya herhangi bir şekilde elden çıkarılması halinde, pasifte özel fon hesabında gösterilen değer artışı tutarları, satış kazancına dâhil edilmez.
Böylece mükellefler, hala faydalı ömrü olan taşınmaz veya amortismana tabi diğer iktisadi kıymetleri satarken yükseltilmiş maliyet değeri üzerinden satış kazancı hesaplamak suretiyle daha az gelir ya da kurumlar vergisi öderler.
Taşınmazlarını ve ATİK’lerini yeniden değerlemeye tabi tutan mükellefler bu kıymetleri için, yapılan yeniden değerleme sonrasında bulunan değerleri üzerinden amortisman ayırmaya devam ederler. Böylece, daha yüksek amortisman gideri yazmış olurlar.
Yeniden değerleme ile oluşan artış tutarı bilançonun pasifinde özel bir fon hesabında gösterilir. Değerlemeye tabi tutulan kıymetlerin elden çıkarılması durumunda bile, fon hesabı kayıtlarda kalmaya devam eder.
Fonun sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilmesi vergiye tabidir. Fon sermayeye eklenmeyip ayrıca muhafaza edilse dahi, şirketin öz kaynaklarını güçlendirici bir etkisi oluşmaktadır. Öz kaynakları güçlü bir bilanço sadece şirketin güvenilirliğini artırmakla kalmacak; aynı zamanda ilave vergi avantajları da getirecektir
3490 sayılı Cumhurbaşkanı Kararına göre 1.1.2021’den itibaren kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin finansman giderlerinin %10’u kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır. Yeniden değerleme fonu öz kaynakları artıran bir kalem olduğu için, finansman gider kısıtlamasına konu olmayan yabancı kaynak miktarı da artmış olacaktır.
2. Örtülü sermaye eşiğini genişletin
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 12. Maddesine göre, kurumların ortaklarından veya grup şirketlerinden temin ederek işletmede kullandıkları borçların, kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı örtülü sermaye sayılır. Örtülü sermaye niteliğine dönüşen borçlanmalarla ilgi faiz ve kur farkları kanunen kabul edilmeyen gider olarak kayıtlara alınacaktır. İlişkili kişilere borçlanma işlemlerinde öz kaynakların güçlü olması kuruma diğer grup şirketlerinden daha fazla finansman imkânı yaratacağı için yeniden değerleme fonları da bu eşiği genişletmiş olmaktadır.
Yukarıda değindiğimiz başlıkların her biri kaçırılmaması gereken fırsatlardır. Bir bakıma, salgın ve ekonomik daralma nedeniyle mali ödevlerini yerine getirmekte zorlanan bireylere ve kurumlara uzatılan yardım eli olarak algılanabilir.
Oysa, aynı zamanda kamunun aynı nedenlerle açık veren finansmanına özel kesimden kaynak aktarımı niteliğindedir. Sonuç olarak kişi ve kurumların tüm bu fırsatlardan yararlanabilmesi belli bir ödeme gücüne dayanmaktadır. Mükellefler mevcut ödeme güçlerini göz önünde tutarak fırsatları önceliklendirecekler.
Ahmet Cangöz
Grant Thornton / Partner
cangoz@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.