Son Haberler

4. Nesil üniversiteler ve dönüşüm İhtiyacı

-Sorunlar yerine çözümlere odaklanarak kendimizi sürekli tekrar etmeyi bırakmalı, eğitim ve istihdam politikalarımızı uzun dönemli planlamalar ile vakit kaybetmeden sürdürülebilir bir sisteme kavuşturmalıyız. Yoksa değil 4. nesil, 1. nesil üniversiteleri bile mumla arar hale geliriz.

-İktisadi İdari Bilimler ve ilişkili fakültelerde önemli problemlerle karşı karşıyayız. İİBF’lere son dört yılda hem kontenjan hem de tercih ederek yerleşme oranları hızla düşüyor. Bu önemli bir sorun olmakla birlikte buz dağının görünen yüzünün ardındaki faktörlere ve çözüm önerilerine bakmak gerekiyor

-Plansızlığın ve popülist politikaların bir sonucu olarak 209 üniversite ile her ilçeye fakülte açılmasının sonucunda oluşan niteliksiz ve fazla sayıdaki işgücü ile geleceği sağlıklı bir şekilde inşaa etmemiz mümkün görünmüyor.

Planlı ekonomi döneminden sonra terk edilen ve hangi iş kolunda, hangi nitelikte, ne kadar mezuna ihtiyaç olduğuna ilişkin sorular günümüzde bir kenara bırakılarak plansızlığın ve popülist politikaların bir sonucu olarak 209 üniversite ile her ilçeye fakülte açılmasının sonucunda oluşan niteliksiz ve fazla sayıdaki işgücü ile geleceği sağlıklı bir şekilde inşaa etmemiz mümkün görünmüyor.

Üretim biçimlerindeki teknoloji kaynaklı dönüşüm, nitelikli işgücü talebini artırıyor ve otomasyona konu olan işlerde orta ve düşük nitelikli emek talebi giderek azalıyor. Mevcut işsizlik ve işe giriş istatistiklerine baktığımızda basmakalıp davranışlardan ve sınavda alınan sonuçtan ziyade üniversite ve meslek seçimi yaparken yetenek, karakter, uluslararası düzeyde iş ve staj imkanı, olanaklar ve akademik başarı gibi değişkenlere odaklanmak gerekiyor.

Belirli bir mesleğe yeteneği, ilgisi olmayan karakteri bu işi yapmaya yatkın olmayan veya belirli olanaklara ulaşamayan gençlerin sırf herkesin gittiği yol olması nedeni ile basmakalıp tercihlerde bulunuyor olması bu alanda ihtiyaç fazlası, mesleğini yapmaktan keyif almayan, düşük eğitim kalitesine sahip mezunların sayısında artışa neden oluyor. Ebeveynlerin çocuklarının kariyerlerini ara kademe çalışan olarak yapmalarını istememeleri meslek liselerine duyulan ilgiyi de azaltıyor.

DİJİTAL DÖNÜŞÜM İÇİN ÖNCELİKLİ ALANLARDA NİTELİKLİ İNSAN KAYNAĞININ ARTMASI GEREKİYOR

Ülkemizin dijital dönüşüme ayak uydurabilmesi için öncelikli sektör ve alanlarda nitelikli insan kaynağını artırması gerekiyor. Diğer taraftan öğrencilerimize eğitimleri sırasında beceri odaklı yetkinlikler kazandırılarak mezuniyetleri sonrasında istihdam edilmelerinin de önü açılmalıdır.

Ancak bu gerekliliklere rağmen eğitim sistemimiz pandeminin de hızlandırıcı etkisi ile tetiklenen dijitalleşmeye ayak uyduramıyor, eğitim kalitesinin artırılması ve gelecekte oluşacak ihtiyaca dönük insan gücünün uzun vadeli planlara bağlı bir şekilde yetiştirilmesi için bugünden önemli adımlar atılması gerekiyor.

  1. nesil üniversiteler, bilgiyi arayan yalnızca belli bir zümrenin alındığı ve yetiştirildiği eğitim kurumlarıydı. 2. nesil üniversiteler, bilgiyi kendi içinde saklayan bilgi için bilgi üreten temelde araştırma görevini yerine getirmek üzere kurulan kurumlardı.
    3. nesil üniversitelerde sektörle işbirliği içerisinde teknoloji ve proje odaklı çalışmalar yürütülmeye başlandı. Günümüzde ise üniversiteler bilgiyi katma değere dönüştürebilen, 3 nesil üzerine ek olarak girişimci de olan 4. nesil üniversite modeline dönüşüyor.

İKTİSADİ İDARİ BİLİMLER VE İLİŞKİLİ FAKÜLTELERDE ÖNEMLİ PROBLEMLERLE KARŞI KARŞIYAYIZ

Bu gelişmeler ışığında YÖK’ün de bir süredir gözlemlediği üzere, benim de üniversite lisansımı aldığım İktisadi İdari Bilimler ve ilişkili fakültelerde önemli problemlerle karşı karşıyayız.

Problemlerin çözümüne ilişkin önerilerin ortaya konulması için 10-11 Kasım tarihlerinde benim de katıldığım, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen, Üniversitelerarası Kurul Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ataç’ın çevrim içi, Üniversitelerarası Kurul Genel Sekreteri Prof. Dr. Abdulkerim Çalışkan’ın ve Türkiye’nin 55 farklı üniversitesinden Dekanın fiziki katılımın sağlandığı çalıştayda da yine bu sorunlar ele alındı. Ancak her çalıştay ve toplantıda gelenek olduğu üzere dile getirilen bu ortak problemler maalesef tespit ve temennilerin ötesine geçemedi. Çalıştay’ın en büyük eksikliği -önemli bir sorun olmakla birlikte- kontenjan sorununun tek sorunmuş gibi algılanmasıydı.

İİBF ve İlişkili Fakülteler Kontenjan ve Yerleşen Öğrenci Sayıları

Kaynak: YÖK

İİBF’LERE SON DÖRT YILDA HEM KONTENJAN HEM DE TERCİH EDEREK YERLEŞME ORANLARI HIZLA DÜŞÜYOR

Yukarıdaki grafikten de görüleceği üzere yıllar itibariyle son dört yılda hem kontenjan hem de tercih ederek yerleşme oranları hızla düşüyor. Bu önemli bir sorun olmakla birlikte buz dağının görünen yüzünün ardındaki faktörlere ve çözüm önerilerine bakmak gerekiyor:

  • Çok sayıdaki üniversite ve özellikle İİBF ve benzeri fakülteler çok sayıda mezun vermekle birlikte bu fakültelere bağlı bölümler gittikçe çeşitleniyor ancak mesleki belge (doktorluk, avukatlık, mühendislik gibi) vermiyor. İİBF ve benzeri fakülte sayısı azaltılmalı, mühendislik ve tıpta olduğu gibi puan şartı getirilmelidir. Öğrenciler orta öğrenim öncesinde yetenek ve kapasitelerine bağlı olarak bilinçli bir kariyer ayrıştırmasına tabi tutulmalıdır.
  • Bu fakülteler yerine başka fakültelerde okuyup üzerine yüksek lisans yapanlar da çift anadal yapmış gibi aynı yetkinliğe sahip olabiliyor. Belirli meslekler için İİBF ve benzeri fakülte mezunlarına öncelik ve meslek belgesi verilmelidir.
  • Pandeminin etkisi ile bu fakültelerde okumak isteyenler vakit ve para kaybetmemek için açık, uzaktan veya ikinci öğretime kayıyor.
  • Eğitim kalitesi uygulama azlığı ve sektör ihtiyaçlarına göre güncellenmeyen müfredat, ders içerikleri ve düşük nitelikli hocalar nedeni ile giderek azalıyor. Üniversite eğitim personelinin sektör tecrübesinin arttırılması gerekiyor.
  • Teknik bilgi ve beceriye sahip ara kademe çalışan bulunmasında güçlük çekiliyor ve ara kademe ücretleri, üniversite mezunlarının ücret seviyesinin üzerine çıkabiliyor. Zaman içerisinde adil bir ücret ve sosyal güvenlik sistemi oluşturulmalıdır.
  • İş gücü, kontenjan ve mezun planlaması yapılmamakta, üniversiteler, kamu ve özel sektörü içine alan ortak ve kapsayıcı bir planlama organı bulunmuyor. Kamunun liderliğinde özel sektör ve üniversiteleri bir araya getirecek bir üst planlama kurulu oluşturulmalıdır.
  • Meslek liseleri yanında meslek yüksek okulları da yüksek nitelikli ara kademe çalışan üretimine katkı sağlamalı, programlar sürecin dış paydaşları ve sanayi ile birlikte düzenlenmelidir.
  • Üniversiteler, üniversite-sanayi işbirliğine önem verse de tarafların organik bağı az olduğu gibi ön yargı ile ilişkilerin gelişmesi ve birlikte çalışma kültürü zayıftır. Birbirleri ile organik bağ kurabilecekleri platformların geliştirilmesi gerekiyor. Sektör profesyonelleri ve girişimcileri gençlere mentörlük yapmalıdır.

Sorunlar ve çözüm önerilerinin sayısı daha da fazla arttırılabilir ancak gerçekten geleceğimize ilişkin endişelerimizi azaltmak istiyorsak, sorunlar yerine çözümlere odaklanarak kendimizi sürekli tekrar etmeyi bırakmalı, eğitim ve istihdam politikalarımızı uzun dönemli planlamalar ile vakit kaybetmeden sürdürülebilir bir sisteme kavuşturmalıyız. Yoksa değil 4. nesil, 1. nesil üniversiteleri bile mumla arar hale geliriz.

Prof. Dr. Mehmet Yazıcı

Maltepe Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı

yazici@turcomoney.com

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası