Son Haberler

9 maddede ekonominin sorunları ve çözüm yolları

Güven artırıcı önlemlerin alınmaması, pandeminin gıda ve sağlık harcamaları üzerindeki olumsuz etkisi, jeopolitik riskler, işsizlik ve gelir dağılımı adaletsizliğinin yarattığı sosyal etki ve erken seçim tartışmaları kur üzerinde önümüzdeki dönemde de baskı oluşturmaya devam edecek.

Vakit kaybetmeden ekonomi, hukuk ve siyasi alanda güven arttırıcı tedbirlerin yerli ve yabancı yatırımcıları rahatlatacak ancak sürdürülebilir şekilde alınması gerekiyormek. Bu dönemde sıkı maliye politikasına ve kamu harcamalarının azaltılmasına ihtiyaç olmakla birlikte, önemli olan üretim modelimizdeki çarpıklığın giderilmesidir.

İnşaat ve kredi ile büyüme modelinin sürdürülebilir olmadığı bir kez daha teyit edilmiş olup, bu dönemde borçlanma artışına neden olacak ve büyük kaynak talebi yaratacak projelerden kaçınılmalıdır. Turizm, bankacılık ve havayolu endüstrisindeki kayıpları geri almaya çalışan piyasa oldukça spekülatif olup, henüz riskler devam ediyor.

Kasım ayında ekonomide oldukça hareketli günleri geride bıraktık. Önce ABD Başkanlık seçimlerinde Biden’in Trump’a karşı seçimi kazanması dünya borsalarında olumlu hava esmesine neden oldu. Bununla birlikte Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanan anlaşma ile jeopolitik baskıların bir nebze de olsa azaldığına tanık olduk.

Sonrasında TCMB Başkanının görevden alınarak Naci Ağbal’ın atanmasının ertesinde Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifası yerli ve yabancı yatırımcı tarafından olumlu olarak algılandı. Borsa yükselirken TL’de değer kazandı.

BU NOKTAYA NASIL GELDİK?

Bu sürece nasıl geldiğimize kısaca bakacak olursak, Temmuz 2019’da Murat Çetinkaya’nın görevden alınması üzerine (faiz indirimi kararlarını cesurca alamadığı gerekçesi ile) atanan Murat Uysal küresel ekonomik daralmanın ve genişleyici para politikalarının etkisi ile düşük faiz politikasını sürdürdü.

CDS ‘te Mart ortasında 255 olan seviye, pandemi ile birlikte 7 Nisan’da 650 seviyesine yükseldi. Ortalama 515 olup istifa öncesinde 558’e kadar yükseldi.

Pandemi etkisiyle Mayıs sonu itibarıyla soğuyan ekonomik motorların ısıtılması için özellikle kamu bankaları eliyle, TCMB’nin düşük faiz politikası ve emisyonu ile desteklenen kredi mekanizması aktif rasyosunun da etkisiyle taşıt, tüketici ve konut kredilerinde artışa yol açtı.

Ancak, kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in 11 Eylül gecesi gelen kararla kredi notumuzu B2 seviyesine düşürmesi ve Eylül ayı PPK ile birlikte turizm gelirlerinde yaşanan 25 milyar dolarlık kayıp, gıda ve giyim harcamalarındaki mevsim etkisi ile TL üzerinde oluşan baskı ve kur artışı faiz artışını tetikledi ve kredi mekanizması durma noktasına geldi.

Ekim ayında piyasanın beklediği faiz artışının gelmemesi dengelerin daha da bozulmasına neden oldu. Bu süreçte MB politika değişikliği yaparak faiz koridoru yerine Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyetine geçti. Doğrudan değil dolaylı faiz artırım yoluna gidildi.

Türkiye ile Aynı B2 Kredi Notuna Sahip Ülkeler

Kaynak: www.bbc.com

FAİZ ORANLARI KASIM’DAKİ PPK’YA KADAR BASKILANDI

Bu süreçte pandemi öncesinde de durgunluk içerisinde olan Avrupa ve Amerika ekonomileri genişleyici para ve düşük faiz politikası uygularken, TCMB’ye faiz azaltımı için de zemin oluşturmuş oldu. Bu süreçte faiz oranları aşağıdaki gibi Kasım’daki PPK’ya kadar baskılandı.

Ancak artan enflasyon yanında, Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyetinden (AOFM) piyasayı fonlayan merkez bankası gecelik ve gösterge faiz oranlarının düşük kalması faiz üzerindeki baskısını artırdı, ancak Ekim’de TCMB beklentilerin aksine faiz artışına gitmeyince üst düzey ekonomi yönetiminde deprem etkisi yarattı.

 Gecelik        Alma   Verme

18.03.20          8.25     11.25

23.04.20          7.25     10.25

22.05.20          6.75     9.75

25.09.20          8.75     11.75

 

Bu dönemde tarihi zirveleri zorlayan CDS, Bakanın istifası ile 460’ın altına, 19 Kasım PPK sonrasında 475 Bp faiz artış kararının ardından 371 seviyesine geriledi. Borsa da aynı dönemde 850’den 1300’lü seviyelere yükseldi.

Kaynak: www.investing.com

BİDEN’İN KAZANMASI VE AŞI İLE İLGİLİ OLUMLU HABERLER PİYASALARDA RAHATLAMAYA YOL AÇTI

Pandeminin karantina ve azalan talebe bağlı devam eden ekonomik durgunluk etkisi ile sonbahara girerken, Biden’in Başkanlığı kazanması yanında önceliğinin Covid ile mücadele olacağını açıklaması (ayrıca Biontech/Pfizer’ın aşı ile ilgili olumlu haberleri), uluslararası piyasalarda rahatlamaya yol açtı. Tüm dünya borsalarında yukarı yönlü hareket yanında gelişmekte olan ülke para birimleri karşısında doların değer kaybetmesine altın ve petrolün de bu iyileşme havası içinde yükselmesine neden oldu.

DOKUZ BAŞLIKTA EKONOMİNİN BAŞLICA SORUNLARI

Ekonomimizde Devam Eden Sorunlar

  • Dış borcun 430 milyar dolar ile yarattığı kırılganlık,
  • MB döviz rezervi brüt 20 milyar dolar, net -50 milyar dolar olması,
  • Bütçe açığının 140 milyar TL olması,
  • Cari açığın 27,5 milyar dolar olması,
  • Artan kırılganlıklar karşısında kurumların etkin politika geliştirip uygulayamaması,
  • Bugüne kadar enflasyon ve cari açık gibi yapısal kırılganlıklarımıza karşı elimizde bir koz olan güçlü mali dengenin yerini giderek artan bütçe açığına bırakıyor olması,
  • Merkez Bankası’nın siyasi baskılar sebebi ile bağımsız para politikası uygulayamaması,
  • Konut ve taşıt kredilerinin bir tasarruf aracı olarak kullanılması,
  • Net uluslararası rezervlerin 40 milyar dolardan yaklaşık 25 milyar dolara inmesi.

 

 

ÇÖZÜM: VAKİT KAYBETMEDEN EKONOMİ, HUKUK VE SİYASİ ALANDA GÜVEN ARTTIRICI TEDBİRLER ALINMALI

Pandeminin önemli etkisi unutulmamalıdır, ayrıca tüm dünyada üretim ve tüketim harcamaları azalmakta, genel bir küçülme eğilimi hakim olmaktadır. Bu dönemde gelişmiş ekonomiler parasal destek sağlarken maliye politikaları ile destek sağlandı, KOBİ’lere parasal destek verilemedi sadece kısa çalışma ödeneği sürdürüldü.

İhracatımızın yüzde 60’ının ithal girdiye bağımlı olması en önemli sorunlardan biridir. Bunun tam olarak anlamı şudur: Yapmış olduğumuz 100 birimlik ihracat için, bu ürünlerin üretiminde kullanmak üzere 70 birimlik ithalat yapmak zorundayız.  Ayrıca enerjiye harcadığımız kaynağımızın önemli etkisi vardır.

Vakit kaybetmeden ekonomi, hukuk ve siyasi alanda güven arttırıcı tedbirlerin yerli ve yabancı yatırımcıları rahatlatacak ancak sürdürülebilir şekilde alınması gerekiyor. Bu dönemde sıkı maliye politikasına ve kamu harcamalarının azaltılmasına ihtiyaç olmakla birlikte, önemli olan üretim modelimizdeki çarpıklığın giderilmesidir.

İNŞAAT VE KREDİ İLE BÜYÜME MODELİNİN SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMADIĞI BİR KEZ DAHA TEYİT EDİLDİ

İnşaat ve kredi ile büyüme modelinin sürdürülebilir olmadığı bir kez daha teyit edilmiş olup, bu dönemde borçlanma artışına neden olacak ve büyük kaynak talebi yaratacak projelerden kaçınılmalı.

Güven artırıcı önlemlerin alınmaması, pandeminin gıda ve sağlık harcamaları üzerindeki olumsuz etkisi, jeopolitik riskler, işsizlik ve gelir dağılımı adaletsizliğinin yarattığı sosyal etki ve erken seçim tartışmaları kur üzerinde önümüzdeki dönemde de baskı oluşturmaya devam edecek. TCMB’nin Kasım ayında yaptığı beklenti anketinde yılsonu TÜFE tahmini 12,47 ve dolar tahmini 8,41 TL olmakla birlikte, konjonktürün etkisi ile doların sene sonunda biraz daha düşük kalarak 7,90 ve enflasyonun 12,5 civarında yılı kapatacağını beklemek daha olası görünüyor.

Turizm, bankacılık ve havayolu endüstrisindeki kayıpları geri almaya çalışan piyasa oldukça spekülatif olup, henüz riskler devam ediyor, iyileşmenin aşıya bağlı olarak zaman alacağını bilerek dikkatli olmaya devam edilmesini öneririm.

 

Prof. Dr. Mehmet Yazıcı

Bursa Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi

Yazici@turucomoney.com

 

 

 

 

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası