Son Haberler

AB: Anahtar Bekir Bozdağ`da

AB ile Ankara antlaşması 1963 yılında imzalandı. O zamanlar Türkiye’den Avrupa’ya gidenler Mars’a gitmiş gibi olurlardı. Onlarda her şey vardı. Bizde onlarda olan şeyler yoktu. Türkler metroyu, yürüyen merdivenleri, televizyonu, lüks alışveriş merkezlerini Avrupa’da görürler ve içten içe bir eziklik duygusu yaşarlardı.

Bugün birçok konuda onları geçtik. Futbolda Türkiye dünya üçüncüsü oldu. Galatasaray UEFA kupasını müzesine yerleştirdi. Türk Hava Yollarıyla göğsümüz kabarıyor. Havaalanlarımız, alışveriş merkezlerimiz, otellerimiz Avrupa’ya fark atıyor. Türkiye dünyaya televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi, otomobil satıyor. İhracatımız, turizmimiz rekorlara imza atıyor. Son yıllarda süper iş adamları, bakanlar Türkiye’nin dünyadaki imajını değiştirdi. Binali Yıldırım ulaştırmada bir efsane oldu. Son iki yıldaki olağanüstü gelişmenin altında da bir imza var: Recep Tayyip Erdoğan.

AMA AVRUPA BİZİ HALA İSTEMİYOR. NEDEN?

1963’den bugüne kadar Türkiye gerçekten çağ atladı. Ama bir konu var ki çağ dışı: yargı. Türkiye konusunda batıdan gelen ve yüzümüzü kızartan haberler hep yargı konusunda. Açıklayalım: 1960’da Türk yargısı Cumhurbaşkanını hapse attı. Başbakanı da, tüm bakanları da, tüm milletvekillerini de. Kürsünün tepesinden bir Yargıç onlara bağırdı, azarladı, ölüme mahkum etti ve Başbakan ile Dışişleri ve Ekonomi Bakanını vahşice astı.

Zaman tüneli: Otuz yıl ileri gidelim. Yargı bir şiir okudu diye Avrupa’nın en büyük kenti İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanını koltuğundan aldı, kolundan tuttu. Hapse attı. Bir utanç durumu.

Zaman tünelinde ileri gidelim: günümüzdeyiz. Askeri vesayeti geriletmek, kaldırmak mutlaka gerekiyordu. Genel Kurmay Başkanı, Generaller hapse atıldı. Ama başvurulan hukuk hukuksuzluktu. Gerçek dışı beyanlarla, yalanlarla, planlı komplolarla, kurgularla, hileli ve aldatıcı tutum ve davranışlarla dava konusu tahkik ve tetkik edilmeden, delillerin hepsi toplanmadan,eksik kovuşturmalarla hukuka ayıkırı biçimde mahkemeler keyfi kararlar verdiler.

Genelkurmay eski başkanı İlker Başbuğ konuşuyor: “Suçsuzduk, mahkum edildik. Bazı arkadaşlarımız hasta oldular, öldüler.” Ve o zaman dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a söylediği biz söz: “bugün bize yarın size”.

KEHANET GERçEKLEŞTİ Mİ? “PARALEL, KOMPLO VE DARBE”

Avrupa bizi eleştiriyor. çünkü paraleli anlatmakta başarısız olduk. 17-25 Aralık olayları yenilir yutulur cinsten hukuki bir olay değildi. Hedef alınan dört Bakan, sıradan Bakanlar değildi. Erdoğan’ın Başbakanlık süresince hep yanında olan, en yakın çalışma arkadaşları idi. Arkasından gelen tufan: Darbe doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve ailesini aldı. Amaç artık belliydi: Erdoğan’ı devirmek ve Ak Parti’yi ikiye, üçe bölmek, parçalamak, dağıtmak. ‘‘Paralel darbe‘‘ yi gerçekleştiren güçtü.

“Paraleli ve darbeyi” Avrupa’ya anlatamadık. Cumhurbaşkanı Erdoğan mağdurdu, suçlu gibi algılandı.

Artık Avrupa’ya gerçeği anlatmanın zamanı geldi. Hukuk sistemimizi çağdaşlaştırmamızın zamanı geldi. HSYK harekete geçti bile. Ceza hukukunun kurallarına uygun davranmadıkları için bazı yargı mensupları konusunda harekete geçildi.

BEKİR BOZDAĞ’IN ŞANSI

Binali Yıldırım’a talih, Ulaştırma Bakanlığını verdi. Yıldırım, Başbakan Erdoğan’ın kendisine verdiği bu fırsatı yakaladı. Bir efsane oldu. “Marmaray” iki kıtayı deniz altından birleştirdi. İnternet, havacılık, liste uzayıp gidiyor.

Talih şimdi Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a gülüyor. Son yirmi beş yılda televizyon programlarıma sayısız devlet adamı ve siyasetçi katıldı. Cumhurbaşkanı özal’dan Alpaslan Türkeş’e sağıyla soluyla çok sayıda politikacı konuğum oldu. Bir çoğuyla köklü dostluk ilişkilerim kuruldu. Rahmetli Sakıp Sabancı’yla TGRT’de yayınlanan “Sakıp ağa ile başbaşa” programlarımı Sayın Bozdağ’ın izlemiş olduğunu tahmin ediyorum. Bu uzun hayat diliminde hep Türkiye nasıl ileriye gider bunu ben ve arkadaşlarım araştırdık.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la Türkiye çağ atladı. Ama bir konu hariç. Yargı aynı kaldı. “Paralel ” deşifre olmadı. İşte bu tarihi şans şimdi Bozdağ’a gülüyor. Onu şahsen tanısaydım bunu bizzat söylerdim. İyi ile kötüyü ayıklayıp Türk yargısının itibarını kurtarmak onun elinde. Avrupa Birliğine giriş anahtarı onun elinde. Geçmiş: Oldu bir kere. Şimdi sorun bugünü ve yarını kurtarmak. Eğer Türkiye bugün bunu başaramazsa geçmişten gelen canavar kollarını geleceğe uzatmaya devam edecek. Gene Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, değerli bilim adamları, sanatçılar celladın kollarında can verecek.

Yorum

Prof. Dr. Bener Karakartal

karakartal@turcomoney.com

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası