Seksen milyonluk sınırlı nüfusuna rağmen dünya ihracat şampiyonu olan Almanya, ABD ve çin’in önünde gidiyor. Dünyanın dördüncü büyük ekonomisi ve adeta büyük bir fabrika. Toplam üretiminin yarısını, sanayi üretiminin yüzde 90’ını ihraç ediyor. Ekonomi öğrenmek isteyenler Almanya’ya baksın. öğrenmek istemeyenlere de bir öğüt: Alman malı ise gözünüz kapalı satın alabilirsiniz. Benim bir iddiam var: Bir kere BMW kullanırsanız bir daha başka araba kullanamazsınız. Bu iddiaya belki sadece Mercedes fanatikleri katılmayacaklar. Ama sonuçta ikisi de Alman arabası.
Almanya Euro’nun aşırı değerli olmasına rağmen dünya ihracat şampiyonu. Otomotivde, kimya sektöründe, diğer birçok alanda bu mucize karşımıza çıkıyor. Peki bu nasıl oluyor? çok çalışkan bir ulus, sabahları çok erken kalkan bir ulus, bir fabrika düzeninde organize olmuş bir toplum, çok yüksek düzeyde Ar-Ge çalışmaları, sistemle kenetlenmiş bir sendikal düzen, aynı yöne bakan bir sol ve bir sağ parti: dünyadaki krize rağmen, aşırı değerli bir paraya rağmen, dünya ihracat şampiyonu olmanın sihirli formülü bu.
FRANSA İLE BİR KARŞILAŞTIRMA
Almanya’nın batısında Fransa var. İki ülke arasında hiçbir benzerlik yok. Hatta her şey taban tabana farklı. Bu fark yalnız içki tercihlerinde yaşanmıyor. Almanlar bira seviyor. Fransızlar şarap içiyor. Fark her konuda ortaya çıkıyor. Almanların yatağa girdiği saatte uyanan Fransızlar var. Almanlar çalışıyor. Fransızlar neredeyse her saat bir yemek masasında. Eğlenmek istiyorsanız Almanya’ya değil, Fransa’ya gitmelisiniz. Ama nasıl oluyor da Fransa daha da sınırlı 63 milyonluk nüfusuyla dünyanın beşinci büyük ekonomisi oluyor ve sıralamada hemen Almanya’nın arkasında yer alıyor. Aslında sebep basit: Alman mucizesi bir toplum olarak organize biçimde çalışmayla gerçekleşmiş. Fransa’da ise durum bunun zıttı. Fransızlar ekonomik ve siyasal sistemleri ile kavgalı. Sendikalar, patronlarla kavgalı. Sağ ve sol partiler kendi aralarında kavgalı.
öyleyse Fransız mucizesinin sırrı ne? Basit. Fransızlar hayal gücü motoruyla çalışıyor: örneğin öteki uçaklardan iki misli daha hızlı ve iki misli daha yüksekte, stratosferde ses süratinden daha hızlı uçan bir uçak üretiyorlar. Concorde uçağında uçtuğum için biliyorum: güneş battıktan sonra havalanıyorsunuz ve güneşi yakalıyorsunuz. Atmosfer dışında mach 2,3 ile ses süratinden hızlı uçarken bir salon sessizliğindeki uçakta şampanyanızı yudumlayıp ikram edilen havyar ve ıstakozunuzu yiyorsunuz. En hızlı askeri uçakların bile en fazla iki buçuk dakika izleyebildiği bu uçağın kızı bugün tamamı iki katlı tek uçak olan dünya konfor şampiyonu A380. O da Fransız hayal gücünün çocuğu. Fransızlar uzaya uydu göndermek, hızlı trenler ve metrolar, üçüncü nesil nükleer santraller, süper lüks turizm bakımından da dünya şampiyonu.
ALMAN VE FRANSIZ öRNEKLERİNDEN TüRKİYE’YE DERSLER
Almanya ve Fransa’da her şey taban tabana zıt. 1954 yılından beri bu iki ülkede yaşadığım için biliyorum. Bu iki ülkenin lider yetiştiren okullarında okuduğum ve ders verdiğim için biliyorum. Her ülkenin siyasi liderlerini Cumhurbaşkanları ve Başbakanları dahil tanıdığım için biliyorum. Bu iki ülke beraberce Avrupa Birliği’ni kurdular ve bugünde beraberce yönetiyorlar. Birbirlerinden çok farklılar ama ortak bir tarafları da var: konularında dünya liderleriler. Türkiye’nin hem iktidar, hem muhalefet partilerinin bu örneklerden çıkaracağı çok dersler var.
Yorum Prof. Dr. Bener Karakartal
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.