Son Haberler

Amerikan bankacılık krizinde şimdilik iyi sınav verildi

-Geçtiğimiz ay önce American bankası Silicon Valley Bank’ın, ardından yine ABD’de faaliyet gösteren Signatura Bank’ın batması ve First Republic Bank’ın ödeme güçlüğüne düşmesi, gözleri Amerika’ya çevirdi. Amerikan finansal sistemindeki bu türbülans; bankacılık sisteminde kriz mi oluştu, arkası gelecek mi endişelerine sebep oldu. Hükümetin zamanında müdahalesi ile batan bankaların yönetimine el konuldu ve mevduat sahiplerine paralarının ödeneceğine ilişkin güvence verildi. Ayrıca bankacılık sistemine yeterince likidite desteği sağlanarak krizin yayılmasının önüne geçilmiş oldu.

Amerika’daki bankacılık krizinden bir hafta sonra İsviçre bankası Credit Suisse de iflas etti. Bankanın hisseleri borsada bir günde % 30 değer kaybetti. İsviçre Hükümeti ve Merkez Bankası, yine İsviçre bankası olan UBS tarafından bankanın satın alınmasını sağladılar. İkinci bir önlem olarak, FED ve ECB’nin içinde yer aldığı altı büyük merkez bankası ( FED, Kanada, İngiltere, Japonya, ECB, İsviçre) likiditeyi artırıp kaynak sağlamak amacıyla swap işlemlerini artırma kararı aldılar. Hiçbir ülkenin finans krizine kayıtsız kalma lüksü yoktur. İşbirliği tüm dünyanın yararınadır.

Geçtiğimiz ay American bankası Silicon Valley Bank’ın batmasının ardından, yine ABD’de faaliyet gösteren Signatura Bank’ın batışı ve First Republic Bank’ın ödeme güçlüğüne düşmesi, gözleri Amerika’ya çevirdi. Amerikan finansal sistemindeki bu türbülans; bankacılık sisteminde kriz mi oluştu, arkası gelecek mi endişelerine sebep oldu. Hükümetin zamanında müdahalesi ile batan bankaların yönetimine el konuldu ve mevduat sahiplerine paralarının ödeneceğine ilişkin güvence verildi. Ayrıca bankacılık sistemine yeterince likidite desteği sağlanarak krizin yayılmasının önüne geçilmiş oldu. Ödeme güçlüğüne düşen First Republic Bank için 11 büyük Amerikan bankası bir araya gelerek 30 milyar dolar likidite desteği sağladılar. Silicon Valley Bank’ın batışı küresel krizin başladığı yıl olarak kabul edilen 2008 yılından bu yana yaşanan en büyük banka iflaslarından biri olarak yorumlanıyor.

SON BİR YIL İÇİNDE 600 MİLYAR DOLAR ZARAR MEYDANA GELDİ

Amerika, 23 trilyon dolarlık milli gelirle dünyanın en büyük ekonomisi ve ekonomik anlamda dünyanın amiral gemisi. 2008 konut krizinde olduğu gibi, bu ülkede oluşan krizlerin bütün dünyaya yayılma ve etkileme gücü var. Bu defa da aynı filmi seyrediyoruz. Finansal göstergelere bakıldığında görünen tablo şöyle; Ülkede 18 trilyon dolar mevduat var. Bu mevduatın 10,5 trilyon doları mevduat sigortası kapsamında değil. Ülkedeki kredi stoku ise,12 trilyon dolar. Ticari bankalar 4,5 trilyon dolarlık bono ve tahvil varlığına sahipler. Son bir yıl içindeki faiz artışları nedeniyle menkul kıymetlerin değer kaybetmesi nedeniyle oluşan zarar 600 milyar dolar.

MEVDUAT SAHİPLERİNE GÜVENCE VERİLMESİ, KRİZİN DİĞER BANKALARA SİRAYET ETMESİNİ ÖNLEDİ

İşte batan iki bankada ve ödeme güçlüğüne uğrayan diğer bankada ortaya çıkan kriz; hızlı faiz artışları nedeniyle menkul kıymet değer düşüşünün oluşturduğu zararlardan ve kripto işlemlerde meydana gelen kayıplarından oluşmuş durumda. Zamanında hükümet tarafından tedbir alınması ve mevduat sahiplerine güvence verilmiş olması, krizin diğer bankalara sirayet etmesini önlemiş gözüküyor.

Silicon Valley Bank, Amerika’nın 16. büyük bankası olup, 200 milyar dolar aktifi ile Silikon vadisindeki teknoloji şirketleri ve startupların bankası olarak faaliyet gösteriyordu. Banka özelinde, batış nedenleri olarak yapılan tesbitler; faiz oranlarının hızlı artışı, müşteri pörtfoyunun hızlı hareket etmeye meyilli ve risk iştahı yüksek kripto varlık startuplarından oluşması, varlıklarını büyük oranda faiz artışı karsında değer kaybeden hazine tahvillerinden oluşması, pörtfoyün çeşitlendirilememesi ve startupların nakit ihtiyaçları ve batıyor dedikodularının yayılması. Signature Bank’ın batış nedeni ise, kripto piyasasına yoğunlaşmış olması. Dolayısıyla kripto değer kayıplarının yüksek olması Signature Bank’ın batmasına sebep oldu.

BANKACILIK SEKÖTRÜ, FAİZ ARTIRIMINA UYUM SAĞLAYAMADI

Bilindiği üzere, 2008 konut sektöründe oluşan ekonomik krizden sonra, dünyada bol miktarda emisyon yapılarak parasal genişlemeye gidildi, faizler sıfıra kadar düşürülerek ekonomilerin tekrar canlandırılmasına çalışıldı ve tekrar büyüme süreci yakalandı. Pandemi nedeniyle enflasyon önemli ölçüde arttı. Enflasyonla mücadele kapsamında sıkı para politikası uygulandı. Bir yıl önce enflasyonu düşürmek ve finansal istikrarı sağlamak amacıyla faiz artışları başlatılarak faizler hızlı bir şekilde sıfır seviyesinden 4,75 seviyelerine yükseltildi. Daha sonrada, Avrupa Merkez Bankası da aynı amaçla faiz artışlarını başlatarak politika faizini %3 seviyesine yükseltti.

Geldiğimiz noktada, hızlı faiz artırımına bankacılık sektörü uyum sağlayamamış olarak gözüküyor. Faiz artışı nedeniyle, menkul kıymetler zarar yazdığı için bankaların mali yapısı bozuldu. Bankalar, bu durumdan olumsuz etkileniyorlar. Finansal sistem, temelde güvene dayalı olarak devam ettiği için, herhangi bir bankadaki zafiyet, kısa zamanda krize ve paniğe sebep oluyor.

Enflasyonla mücadelede kararlı olduğu görülen merkez bankaları, bundan böyle bu mücadelelerini finansal sistemin istikrarını ve sağlamlığını gözlemleyerek daha ihtiyatlı faiz artırımları yapacaklardır diye düşünüyorum.

CREDIT SUISSE, 575 MİLYAR DOLARLIK AKTİF BÜYÜKLÜĞÜ İLE DÜNYANAN EN BÜYÜK 30 BANKASINDAN BİRİ

Amerika’da ortaya çıkan bankacılık krizi, bir hafta sonra Avrupa’da İsviçre bankası Credit Suisse’de kendini gösterdi.  Öteden beri kara para işlemleri ve yolsuzluk söylentileriyle adından söz ettiren Credit Suisse, bir günde borsada % 30 değer kaybetti. İsviçre Merkez Bankası’nın 54 milyar dolarlık likidite desteğine rağmen toparlanamadı. Ardından proaktif davranan İsviçre Hükümeti ve Merkez Bankası, yine İsviçre bankası olan UBS tarafından bankanın satın alınmasını sağladılar. Credit Suisse, 575 milyar dolarlık aktif büyüklüğü ile dünyanın 30 büyük bankasından biriydi. UBS bankayı 3 milyar franga aldı ve ihtiyaç halinde Merkez Bankası’ndan 100 milyar dolara kadar likidite desteği sağladı.

HİÇBİR ÜLKENİN FİNANS KRİZİNE KAYITSIZ KALMA LÜKSÜ YOK

Credit Suisse’in UBS tarafından satın alınmasının ardından ikinci bir önlem olarak, FED ve ECB’nin içinde yer aldığı altı büyük merkez bankası ( FED, Kanada, İngiltere, Japonya, ECB, İsviçre) likiditeyi artırıp kaynak sağlamak amacıyla swap işlemlerini artırma kararı aldılar. Bu swap işlemleri ihtiyaç halinde günlük bile yapılabilecek. Bu son kararın krizi durduracağını, yayılmasını önleyeceğini tahmin ediyorum. Hiçbir ülkenin finans krizine kayıtsız kalma lüksü yoktur. İşbirliği tüm dünyanın yararınadır.

Sonuç olarak, dünya ciddi bir finansal krizden dönmüş görünüyor. Hem Amerika’da hem de Avrupa’da krize karşı zamanında alınan önlemler krizi önledi ve yayılmasına müsaade edilmedi. Önümüzdeki süreçte, FED ve Avrupa Merkez Bankası’nın şimdilik finansal istikrara öncelik vereceklerini, bunu acil sorun, yüksek enflasyonu ise orta vadeli sorun olarak göreceklerini düşünüyoruz.

Osman AKYÜZ

akyuz@turcomoney.com

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

İlgili Haberler

Site Haritası