Aktif toplamı 75 Milyon TL ve üzeri, cirosu 150 Milyon TL ve üzeri, ortalama çalışan sayısı 250 kriterlerinden herhangi iki tanesini 2 yıl üst üste sağlayan firmalar, 1 Ocak 2014 tarihinden itibaren zorunlu bağımsız denetimin kapsamına alındı.
Finans piyasalarının işleyebilmesi için en önemli unsurlardan biri güvendir. Sermaye kendini güvende hissettiği ölçüde hızlı hareket ediyor; puslu, fırtınalı havalarda güvenilir limanlarda olmayı tercih ediyor. Sermaye’nin ihtiyaç duyduğu güven ortamının iki önemli bileşeni, denetlenebilir iş ortamı ve kaliteli iç ve dış denetimdir. Bazı firmalar açısından tabii oldukları yasal ortam nedeniyle denetim zorunlu olsa da, Türkiye’de faaliyet gösteren firmaların çok büyük bir kısmı devlet tarafından yapılması olası genellikle vergi mevzuatı uyarınca incelenme dışında finansal ve yönetsel açıdan denetime tabii değil. Bilindiği üzere Türk Ticaret Kanunu (TTK) da yapılan değişiklikler ile bakanlar kurulu tarafından açıklanacak bir karar uyarınca belirli hadlerin üzerinde kalan firmalar zorunlu bağımsız denetimin kapsamına alınmış ve Uluslararası finansal raporlama standartları ile uyumlu finansal tablolarını yılda bir kere bağımsız denetime tabii tutmaları zorunlu tutulmuştu. Hatırlatmak gerekirse aktif toplamı 75 Milyon TL ve üzeri, ciro 150 Milyon TL ve üzeri, ortalama çalışan sayısı 250 kriterlerinden herhangi iki tanesini iki yıl üst üste sağlayan firmalar 1 Ocak 2014 tarihinden itibaren zorunlu bağımsız denetimin kapsamına alınmıştı. Bağımsız denetimin kapsamında olan firmaların sayısı tam olarak bilinmese de yaklaşık 7000 şirketin bu kapsamda bağımsız denetime tabii olduğu yayınlanan çeşitli makalelerde, basında telaffuz ediliyor. Türkiye’de yaklaşık 900,000 şirket olduğu varsayılırsa bağımsız denetime tabii olan firmalar yüzde 1’in altında. TTK’yı takip eden okurlarımız hatırlayacak. Eski TTK’da şirketlerin bir denetçi (murakıp) ataması zorunluydu. Her ne kadar denetçi olmanın koşulları eski kanunda tanımlanmadığı için bu denetçilik ataması yazık ki; yasak savma amacıyla müstahdem, asistan gibi denetçilik mesleğinin gerektirdiği bilgi ve donanıma sahip olmayan kişilerden seçilebildiği gözlemlense de öyle, ya da böyle bir denetim mekanizması vardı. Yeni TTK’nın uygulamaya geçmesiyle bağımsız denetimin kapsamı dışında kalan firmaların denetimi açısından boşluk oluştu eleştirileri yeterli kamuoyu yaratmış olmalı ki, anonim şirketler için denetim zorunlu hale getirildi. Kısa bir parantez açalım, bu denetimi bağımsız denetim ile karıştırmamak gerekiyor, kanımca iç denetime benzer bir mekanizma kurulmaya çalışıldığını söylemek doğru olur. Yapılan 6455 sayılı kanun ile anonim şirketler için öngörülen denetim mekanizması yaklaşık 100,000 şirketi denetim kapsamına alıyor. Bu düzenleme ile parasal büyüklük açısından ülke ekonomisinin toplam aktifler ve cirosunun çok büyük bir kısmı bir denetim kapsamına alınmış gibi gözükse de bu yazıyı kaleme aldığımız tarih itibariyle atanacak denetçilerin mesleki özellikleri ve yapılacak denetimin kapsamı belli değil.
Söz konusu denetimin kapsamını belirlemek için Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından bir yönetmelik çıkarılması hedefleniyordu ve taslak bir yönetmelik kamuoyu ile paylaşıldı. Sevindirici bir nokta taslak yönetmelikte denetçilerin en az lisans seviyesinde yükseköğrenim ve serbest muhasebeci mali müşavir ya da yeminli mali müşavirlerden seçilebileceği belirtilmiş. Yapılacak denetimin kapsamı ise özetle şirketin finansal tablolarının ve yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun denetimi, şirketin faaliyetlerinin ana sözleşmesine, genel kurul kararlarına ve ilgili mevzuata uygun olup olmadığının denetimi, hileli veya hatalı finansal raporlamaya veya usulsüzlüğe neden olabilecek risk unsurlarını belirlemek ve bu unsurları düzenli aralıklarla kontrol etmek olarak tanımlanmış. Açıkçası bu kapsam bir mali müşavir tarafından gerçekleştirilemeyecek kadar geniş ve farklı uzmanlıkları içinde barındırıyor. Denetçi olarak atanacak bir müşavirin hem finansal denetim, hem süreçlerin denetimi, hem risk yönetimi ve hile araştırması hem de ancak bir hukukçu tarafından gerçekleştirilebilecek yasal mevzuata uygunluk denetimi yapması mümkün değil. Bu görevlerin hepsi ayrı ayrı mesleki deneyim ve uzmanlık gerektiriyor. Bu taslak ne kadar yasalaşmamış olsa da yayınlanmadan önce kapsamın daraltılması, netleştirilmesi ve yapılacak denetimde kullanılacak denetim metodolojisinin tanımlanması gerekiyor. Şirketlerin ve denetçilerin mevzuatın kesinleşmemesinden dolayı doğal olarak denetçi ataması ve yapılacak denetimin kapsamı hakkında oluşan birçok sorunun yanıtlanabilmesi anonim şirketlerin denetimine ilişkin ikincil düzenlemenin yayınlanması ile mümkün. Uluslararası bağımsız denetim standartları ve iç denetim metodolojilerinden faydalanarak hazırlanacak bir denetim metodolojisi ile desteklenen uygulanabilir bir denetim kapsamının hayata geçirilmesiyle ticaret hayatına değer katacak yeni bir döneme adım atılmış olacak.
Finansal Bakış
Ali çiçekli
CPA, SMMM Ortak Deloitte
cicekli@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.