-Son dönemlerde en çok tartışılan konulardan biri atıklar ve bunların yarattığı çevre felaketleri… İşte bu noktada en çok üzerinde durulan konu, döngüsel ekonomi… Döngüsel ekonomi, üretilen her türlü ürünün kullanıldıktan sonra hurdaya ya da çöpe atılması yerine yeniden kullanılmasını sağlayan, atıksız bir dünya yaşamı hedefleyen ekonomi modeli. Döngüsel ekonomi bu sayede kullanılmış her türlü üründen yeni kaynaklar yaratılmasını amaçlıyor…
– Her yıl atılan ve 2,12 milyar tona ulaşan devasa atık, doğruca çöpe gidiyor Döngüsel bir ekonomi, bu atık seviyesini azaltmaya ve gezegenimizi korumaya yardımcı olmayı hedefliyor. Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde kurulan BM-Habitat gibi örgütler, hepimizi tüketme şeklimizi değiştirmeye ve kırılmış eşyaları onarmaya, tek kullanımlık plastiklerden kaçınmaya çağırıyor.
-Döngüsel ekonominin önemli bir savunucusu ve terimi ilk yazanlardan biri olan Ellen Macarthur Vakfı, döngüsel ekonomiyi “atıkların ortadan kaldırıldığı, kaynakların dolaşıma sokulduğu ve doğanın yeniden canlandırıldığı bir sistem’’ olarak tanımlıyor. Tüm işletmeleri yaygın atık üretmekten uzaklaşmaya ve atıkların ilk etapta üretilmediği döngüsel ekonomiyi benimsemeye teşvik ediyor.
-Döngüsel ekonomi ile ilgili dünyada çok çarpıcı örnekler var. Bu örnekler, dünya için, insanlık için umut veriyor. Mesela İtalyan mobilya şirketi Kindof, , geri dönüştürülen hurda demir ve çelik çubuklardan oldukça estetik sandalye, masa, kitaplık ve aksesuarlar üretiyor. KINDOF’u farklı kılan da sürdürülebilir tasarıma yönelik bu döngüsel iş modeli ve konuya yaklaşımı oluyor.
-Coca-Cola, her yıl dünya çapında yaklaşık 3 milyon ton plastik ambalaj üretiyor. Bu miktar dakikada yaklaşık 200 bin pet şişeye eşdeğer. Coca-Cola,% 100 geri dönüştürülmüş plastiğe geçişinin 2019’a kıyasla 30 milyon dolara yakın yeni plastik tasarrufu sağlayacağını ve sadece bu yıl 25 bin metrik tondan fazla sera gazı emisyonunu azaltacağını öngörüyor.
-Fransız otomobil üreticisi Groupe Renault, döngüsel ekonomi ilkelerini uygulayan ilk otomotiv markalarından birisi oldu. 21. Yüzyılın başından itibaren atıkları değerli kaynaklara dönüştürmeyi, ürettiği taşıtların ve komponentlerinin ömrünü uzatmayı misyon edindi. Renault, Avrupa’nın ilk döngüsel ekonomi tesisi olarak Fransa’daki Flins kenti yakınındaki fabrikayı yeniden kurdu.
-Refactory adıyla başlatılan faaliyet kapsamında filolar ve sigorta şirketleri için ağır hasarlı taşıtların fabrika onarımı yapılmaya başlandı. Bu yıl yani 2023’te 3 bin aracın onarımı yapılmış olacak. 2025’te ise bu tesiste yıllık 25 bin araca kadar onarım yapılması hedefleniyor. Tıpkı yeni üretilmiş taşıtlar gibi fabrika onarımında da marka garantisi veriliyor.
Son dönemlerde en çok konuşulan kavramlardan biri de “döngüsel ekonomi” kavramı… Döngüsel ekonomi, üretilen her türlü ürünün kullanıldıktan sonra hurdaya ya da çöpe atılması yerine yeniden kullanılmasını sağlayan, atıksız bir dünya yaşamı hedefleyen ekonomi modeli. Döngüsel ekonomi bu sayede kullanılmış her türlü üründen yeni kaynaklar yaratılmasını ülke yönetimlerinden bekliyor. Bu ekonomi modelinde, giysiden elektronik ürünlere, yiyecekten hurda metale kadar ortaya çıkan her türlü atığın ekonomiye yeniden kazandırılması ve daha verimli kullanılması ana hedef.
Temel olarak döngüsel ekonominin bileşenlerini yeniden kullanmak, yeniden üretmek, onarmak ve geri dönüştürmek şeklinde tanımlayabiliyoruz.
Bu yazımızda dünyadaki başarılı döngüsel ekonomi uygulamalarından örnekler vereceğim.
2 MİLYAR TONDAN FAZLA ATIK, ÇÖPE GİDİYOR
Bir ürünü kullanmayı bitirdiğimizde ne olur? Belki bir kısmımız geri dönüştürülür diye düşünüyoruz. Ya da çevre aktivisti ve yazar Rebecca Lambert’in yazdığı gibi belki de her yıl atılan ve 2,12 milyar tona ulaşan devasa atığa katılarak doğruca çöpe gidiyor. Üstelik bu devasa atık, satın aldığımız ürünlerin %99 unun sadece ilk 6 ay içinde çöpe gitmesiyle ortaya çıkıyor. Döngüsel bir ekonomi bu atık seviyesini azaltmaya ve gezegenimizi korumaya nasıl yardımcı olabilecek?
Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde kentleşmeye odaklanan bir kuruluş olan BM-Habitat gibi örgütler, hepimizi tüketme şeklimizi değiştirmeye ve kırılmış eşyaları onarmaya, doğru şekilde geri dönüştürmeye ve tek kullanımlık plastiklerden kaçınmaya çağırıyor. Ayrıca üretici ve işleticilerden, amaçladıkları işlevlerini yerine getirdikten sonra ürünlerine ne olacağını düşünmeleri ve atılmalarına izin vermeyerek onları geri kazanmanın ve yenilemenin yollarını bulmaları isteniyor. Buna açıkça bir döngüsel ekonomi faaliyeti için yapılan istek diyebiliriz.
YASAL DÜZENLEMELER, İŞLETMELERİ DÖNGÜSEL EKONOMİYE YATIRIM YAPMAYA TEŞVİK EDİYOR
Döngüsel ekonominin önemli bir savunucusu ve terimi ilk yazanlardan biri olan Ellen Macarthur Vakfı, döngüsel ekonomiyi “atıkların ortadan kaldırıldığı, kaynakların dolaşıma sokulduğu ve doğanın yeniden canlandırıldığı bir sistem’’ olarak tanımlıyor. Tüm işletmeleri yaygın atık üretmekten uzaklaşmaya ve atıkların ilk etapta üretilmediği döngüsel ekonomiyi benimsemeye teşvik ediyor.
AB’nin Döngüsel Ekonomiye Yönelik Eylem Planı ve Çin’in Döngüsel Ekonomiyi Teşvik Yasası da dahil olmak üzere yapılan yasal düzenlemeler gerçek değişimi yönlendirmeye yardımcı oluyor. Bu yasa ve düzenlemeler, işletmeleri döngüsel ekonomiye yatırım yapmaya ve endüstrilerini yeniden dönüştürmenin yollarını bulmaya teşvik ediyor. Böylece yaşanabilir bir geleceğe hizmet ediyor.
İşletmeler sürdürülebilirlik politikalarını geliştirerek mevcut kaynaklarını daha iyi kullanmak için süreçlerini uyarlarken, aşağıda sizlere aktaracağım altı döngüsel ekonomi örneği anlamlı birer referans olarak ortaya çıkıyor.
İlk olarak İtalyan mobilya şirketi olan KINDOF’un geri dönüştürülmüş hurda demir ve çelik çubuklardan mobilya imalatına değinmek istiyorum.
Betonarme yapıların içine gömülü olan demir çubukları, genellikle bir tasarım özelliği taşıyan malzemeler olarak görmeyiz. Halbuki İtalya’da bulunan mobilya üreticisi KINDOF, geri dönüştürülen hurda demir ve çelik çubuklardan oldukça estetik sandalye, masa, kitaplık ve aksesuarlar üretiyor. KINDOF’u farklı kılan da sürdürülebilir tasarıma yönelik bu döngüsel iş modeli ve konuya yaklaşımı oluyor.
Şirket; çimento, inşaat demiri ve yapı malzemesi tedarikçisi olan İsviçre’deki aile şirketi Ghielmimport’ tan metal hurdası alıyor. Her hurda çubuktan en iyi şekilde yararlanmak için özel bir üretim yöntemi geliştirmiş. 3D mobilya çerçevesini oluşturmak için en az üç yerden bükerek üretim yapıyor. Tasarımı ile sürdürülebilir olan her ürün, çevreye zarar vermeden malzemenin tekrar geri dönüştürülebilmesini sağlayan ve toksik olmayan maddeler kullanılarak üretiliyor.
Şirket üretimde kullandığı malzeme için asla hammadde kullanmıyor ve her aşamada, mobilya kaplaması dahil çevresel etkilere dikkat ediyor. Mobilyaların uzun süre dayanacak şekilde tasarlanması ve sonunda yeni ürünler yaratmak için tekrar eritilebilmesi için döngüsel ekonomiye uygun bir politika uyguluyor.
Bu bölümde hepimizin çok iyi bildiği Coca-Cola şirketinden haberler var. Şirket her yıl dünya çapında yaklaşık 3 milyon ton plastik ambalaj üretiyor. Bu miktar dakikada yaklaşık 200 bin pet şişeye eşdeğer. Öyleyse, bu plastik pet şişeleri %100 geri dönüştürülmüş plastikten üreterek kullanma kararı dünya için gerçekten büyük bir kazanım olacak.
Coca-Cola,% 100 geri dönüştürülmüş plastiğe geçişinin 2019’a kıyasla 30 milyon dolara yakın yeni plastik tasarrufu sağlayacağını ve sadece bu yıl 25 bin metrik tondan fazla sera gazı emisyonunu azaltacağını öngörüyor.
Hiç kuşkusuz 130 yıldan uzun bir süre önce inşa edilen Paris’teki Eyfel Kulesi, dünyanın en ikonik simge yapılarından birisi. Eyfel Kulesi, zamanının bilimsel ve teknik açıdan gelişme sembolü aynı zamanda. Günümüzdeki şartlarda bu yapının daha sürdürülebilir olması için nasıl yeniden tasarlanabileceği konusu bir proje haline getirilmiş.
“Yarının İnşası” adlı bu proje ile uluslararası uzmanlardan oluşan bir ekip tamamen yeniden tasarım yapmış. Birlikte, yeni bir kule tasarımı oluşturmak için sanal ikiz teknolojisini, döngüsel ekonomi ilkelerini ve eko-tasarım fikirlerini kullanarak farklı düşünme ve çalışma biçimlerini araştırmışlar. Sonuçta aşağıdaki ekolojik Eyfel Kulesi dizaynı ortaya çıkmış.
Her yıl e-atık adı verilen yaklaşık 50 milyon metrik ton elektronik atık üretiyoruz. Ancak ne yazık ki günümüzde çöpe attığımız elektronik malzemenin sadece %20’sini geri dönüştürebiliyoruz. Çoğu çöp sahasına veya henüz gelişmekte olan ülkelere gidiyor. Bu ülkeler elektronik atıkları uygun şekilde bertaraf etme imkanından yoksun oldukları için daha büyük bir çevre sorunu ortaya çıkıyor. Dolayısıyla yerel halk için büyük bir çevre tehdidi söz konusu. Toprağın ve su kaynaklarının kirletilmesine kadar giden ciddi bir sorun var.
Bu akıbeti değiştirmek için elbette atılan adımlar var. Tokyo’daki 2020 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları için madalya yapmak üzere binlerce ton elektronikten yaklaşık 32 kg altın, 3 bin 500 kg. gümüş ve 2 bin 200 kg. bronz elde edilmiş olması buna çok güzel bir örnek. Keza Fransa’da siyasi otorite, geliştirilen bir onarılabilirlik endeksini yasalaştırmış durumda. Mağazaların, elektronik ürünleri onarılıp onaramayacağına artık bu endeks kullanılarak karar veriliyor. Döngüsel bir ekonomiye doğru atılmış önemli bir adım olmasının yanı sıra dünyamızın canlı habitatı için de çok değerli bir adım.
17 yıl boyunca Türkiye’deki ticari faaliyetini yöneten üst yönetici olarak çalıştığım Fransız otomobil üreticisi Groupe Renault, otomotiv endüstrisinde döngüsel ekonomi ilkelerini uygulayan ilk otomotiv markalarından birisi oldu. 21. Yüzyılın başından itibaren atıkları değerli kaynaklara dönüştürmeyi, ürettiği taşıtların ve komponentlerinin ömrünü uzatmayı misyon edindi. Renault’un Eco2 vizyonunu otomotiv sektöründe bulunanlar mutlaka hatırlayacaklardır.
Renault’un en son girişimlerinden biri, Avrupa’nın ilk döngüsel ekonomi tesisi olarak Fransa’daki Flins kenti yakınındaki fabrikayı yeniden kurmak oldu. Refactory adıyla başlatılan faaliyet kapsamında filolar ve sigorta şirketleri için ağır hasarlı taşıtların fabrika onarımı yapılmaya başlandı. Bu yıl yani 2023’te 3 bin aracın onarımı yapılmış olacak. 2025’te ise bu tesiste yıllık 25 bin araca kadar onarım yapılması hedefleniyor. Tıpkı yeni üretilmiş taşıtlar gibi fabrika onarımında da marka garantisi veriliyor.
Renault’un ikinci Refactory uygulaması ise İspanya’nın Sevilla kentindeki Renault fabrikasında başlatılmıştı. Geçtiğimiz Temmuz ayında Bursa’daki Oyak Renault fabrikasında oluşturulan yenileme merkezinde üçüncü kez Refactory uygulaması başlatıldı.
Bu yenileme merkezi, ilk etapta öncelikle Clio IV, Clio V ve Megane Sedan gibi yerli üretilen modellere odaklanıyor. Önümüzdeki yıllarda ithal modeller de kapsama alınacak.
Oyak Renault’un Bursa’daki fabrikasında devreye alınan bu faaliyet ile birlikte kullanılmış otomobiller Renault standartlarına göre yenilenerek uygun fiyatlarla satışa sunuluyor.
Refactory hizmetleri arasında; test sürüşü, ekspertiz, teşhis, mekanik ve karoser onarımlarının yanı sıra, aynı zamanda boya işlemleri, Renault Estetik süreci (ayrıntılı iç ve dış temizlik), kalite kontrolü ve otomobilin standartlaştırılmış fotoğraf çekimi gibi faaliyetler bulunuyor.
Ben döngüsel ekonominin otomotiv endüstrisinde geniş bir uygulama alanı bulacağına kesin gözüyle bakıyorum.
Sanatsal tasarıma yönelik döngüsel bir ekonomi yaklaşımının atıkları nasıl azaltabileceğini ve dünya çapındaki çevresel etkisini nasıl azaltabileceğini göstermeyi amaçlayan Aurora projesi bu bölümün örneği oldu.
Aurora projesini hayata geçirmek için Dassault Systèmes, mimar Arthur Mamou-Mani ile işbirliği yaptı. Birlikte dairesel mimariyi araştırdılar ve farklı yapılar oluşturmak için sahada basılabilen, parçalanabilen ve yeniden basılabilen 3D yazdırılabilir malzemeler geliştirdiler. Sonuçta, her yerde en güzel döngüsel ekonomi örnekleri olabilecek eserler ortaya çıktı. Ziyaretçiler, gözlerinin önünde ezilen asılı petek benzeri yapıların eritildiği ve ıslah edildiği etkileşimli bir sanat olayı ile karşılaşmaya başladılar.
Mimar Mamou-Mani bir video yayınında ‘’Atık, bilindiği gibi biten ve işe yaramaz bir şey olduğu anlamına gelir. Aurora, PLA adı verilen fermente şekerden yapılmış biyoplastik kullanıyor. Petrol bazlı plastikten yaklaşık %80 daha verimli. Bu proje ile malzemelerin nereden geldiklerini, nereye gittiklerini tam yaşam döngüsü halinde göstermeye çalışıyoruz.” ifadesini kullanıyor.
Yukarıdaki örnekler, yaşanabilir bir dünya için döngüsel ekonomi alanında yapılan çalışmaların geleceğimize nasıl yarar sağlayabileceğini gösteriyor. Atıksız bir gelecek mümkün. Üstelik yeni ve kazançlı projeleri kolayca hayata geçirerek. O halde döngüsel ekonomiye geçmek için neden daha fazla zaman kaybedelim?
İbrahim AYBAR
Vesiile A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı
aybar@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.