Son Haberler

Avrupa bankaları zorda, fonlama kanalları hastalandı

Para piyasaları yoluyla fon sağlama imkânlarının azalması sebebiyle, günü kurtarmak üzere daha çok kısa vadeli kaynaklara yönelim mecburiyetinde kalan Avrupa bankacılık sektörünün en önemli finansal risklerinden birisi, tartışmasız vade uyumsuzluğudur.

Avrupa bankaları uzun vadeli ve büyük miktarlı fon tedarik edebilme yeteneğini kaybetti ve fonlama kanalları hastalandı. Euro Bölgesi ve Avrupa Birliği’nde ülke risklerinden kaynaklı kamu borç ve bütçe açığı krizi, bankacılık sitemini oldukça zorluyor. Artık ABD para piyasası fonları (MMF-Money-Market Fund) Avrupa bankalarını tercih etmiyor. Bu tercih değişikliği, vadesi gelen tahvillerin yenilenmesi konusunda Avrupa bankalarının risklilik düzeyini endişe edilebilir düzeye taşıdı. Ayrıca, Avrupa genelinde mevduatın büyüme oranları da azalttı. En genel tabiriyle kamu borçlarının ve bütçe açıklarının artması, bankacılık sektörünün fon kaynaklarının daralmasına ve fonlama maliyetlerinin artmasına neden oluyor.

Para piyasaları yoluyla fon sağlama imkânlarının azalması sebebiyle, günü kurtarmak üzere daha çok kısa vadeli kaynaklara yönelim mecburiyetinde kalan Avrupa bankacılık sektörünün en önemli finansal risklerinden birisi, tartışmasız vade uyumsuzluğudur.

Bankacılık sektörünün bilançolarında taşıdığı Yunanistan, Portekiz, İrlanda, İspanya, İtalya gibi riskli ülkelere ait tahviller nedeniyle oluşan market to market zararları, Avrupa genelinde bankaların mali yapılarını zayıflattı. Ayrıca, riskli ülkelerin iktisadi faaliyetlerindeki yavaşlama nedeniyle Avrupa Birliği bankalarının kredi riskindeki artışta önemli potansiyel risklerden birisi haline geldi.

Borç sorunu büyük olan ülkelerin ve bilumum bankaların borçlanma maliyetlerini düşürebilmek, bankaların likidite sıkıntısını giderebilmek, uzun vadeli kaynak yapısını tekrar sağlamak amacıyla;

♦ Avrupa Merkez Bankası (ECB-European Central Bank) bono alımlarını artırmış ve bankaların likidite imkânlarını daha da genişletmiş,

♦ Amerika Merkez Bankası (FED) uzun vadeli faiz oranlarını aşağı çekmiş,

♦ Bankaların bilançosunda yer alan kısa vadeli kâğıtlar yerine uzun vadeli kâğıt alımına başlamış,

♦ Diğer ülke merkez bankaları da benzer tedbirler almış,

♦ Uluslararası Para Fonu (IMF) da bu konuda daha etkin daha esnek ve daha kapsamlı önlemler açıklamıştır.

Saydığımız bu tedbirlerin yanı sıra, bankacılık sektörünün güçlendirilmesi için Basel III kapsamında yapısal önlemlerde alındı. Bu kapsamda;

♦ Basel III ile birlikte bankaların bulundurmak zorunda oldukları ana sermaye oranının 2019 yılında tam olarak uygulanacak şekilde kademeli olarak yükseltilmesi öngörülmüş ve bu kapsamda uygulamasının 2012 yılı Haziran ayı sonunda yürürlüğe girmek üzere öne çekilmesine karar vermiş ve söz konusu oranı % 9 olarak belirlemiştir

♦ Asgari likidite ve net istikrarlı fonlama oranı belirlenmiştir.

♦ Ayrıca, küresel sistemik öneme sahip kuruluşlara ek sermaye yükümlülüğü getirilmiştir.

Bu düzenlemelerle bankaların sermaye tamponu oluşturmaları bekleniyor. Buna göre, Avrupa Birliği’ndeki bankalar için oluşacak ilave sermaye gereksiniminin 106 milyar Euro olarak tahmin ediliyor. Avrupa Birliği tarafından sermaye yeterliliği düzenlemesinin öne çekilmesi, bankaların kısa süre içerisinde sermaye artırımına gitmeleri, ya da riskli varlıklarını azaltmaları ve hatta bilanço yapılarını küçülmeleri gerekiyor. Böyle bir durum bankaların kredi verme kapasitesini olumsuz etkileyecek. Kredi piyasalarındaki daralmalar gelişmiş ülkelerin büyüme performansını olumsuz etkiliyor ve özellikle gelişmiş ülkelerin büyüme performanslarında düşüşlere yol açıyor. Gelişmiş ülkelerin büyüme performansındaki kötüleşme, küresel büyümeyi de negatif yönde etkiliyor.

Diğer ülkelerin bankacılık sektörleri, AB bankalarının finansal yapılarındaki bozulmadan büyük ölçüde etkilenebilir. özellikle ana merkezleri veya sahiplikleri Avrupa Birliği üyesi ülkelerde faaliyet gösteren bankalara dayanan diğer ülkelerdeki bankalar gelecek dönemlerde merkez ülkedeki kaynaktan fon sağlamakta güçlük çekebilir. Ayrıca AB Bankacılık sisteminden sendikaysan, sekürütizasyon ve diğer yollarla toptan kaynak sağlayan bankalar için artık bu kanalın daraldığı ve yenileme imkânlarının azaldığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla AB’deki krizin, diğer ülkelere sirayet ederek küresel finansal sistem üzerinde yaratacağı negatif etkiler önemli bir diğer risk unsurudur. Bu risk unsuru, yurt dışına özellikle de Avrupa Birliği’ne net olarak borçlu olan Türk Bankacılık sistemi için de geçerlidir.


Orhan öKMEN
JCR EURASIA RATING Başkan

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası