Türkiye’nin bu “iki Avrupa” arasında tercihi hangisi olmalı? “Siyasi Avrupa” mı, “gümrüksüz bir ticari Avrupa” mı? Cevap: Her ikisi de
Avrupa ile Türkiye yeni bir türbülans içine sürüklendiler. Bu sarsıntıyı ne kadar ciddiye almak lazım?
Bir yol ayrımında mıyız?
Hiç sanmıyorum.
Avrupa ile Türkiye’nin nişan sözü 1963 yılında Ankara’da imzalanan “ortak üyelik” antlaşmasıyla başladı. Bu aşamada Avrupa’nın 6 üyesi vardı. Sırasıyla 6’lar 9, 9’lar 12, 12’ler 15, nihayetinde üye sayısı 28’e çıktı. Bu evlilikler yapıldı. Türkiye hala AB ile nişanlı. 1963 yılında Ankara antlaşmasını imzalayan iki taraftaki sorumluların tümü öldü. Yani ilişki hala sürüyorsa fazla umutsuzluğa kapılmamak lazım.
İKİ AVRUPA VE TÜRKİYE’NİN MUHTEMEL ROTALARI
Avrupa’ya biraz mesafe alarak bakalım. Günlük kavgaların ve sürtüşmelerin epey üzerine çıkarak bakalım. Ne görüyoruz? Gerçekte iki Avrupa var. Fransa’nın 1958’de yedeğine Federal Almanya’yı alarak başlattığı “siyasi Avrupa projesi”. Bunun sembolü ortak para Euro.
Öteki Avrupa: İngiltere öncülüğündeki diğer model. Pazar ekonomisi, genişletilmiş bir ticaret sahası ve gümrüksüz bir büyük Avrupa pazarı. İngiltere’nin ortak para birimi Euro’ya girmediğini de burada hatırlatalım.
Türkiye’nin bu “iki Avrupa” arasında tercihi hangisi olmalı? “Siyasi Avrupa” mı, “gümrüksüz bir ticari Avrupa” mı?
Cevap: Her ikisi de
Türkiye Tansu Çiller’in Başbakan olduğu dönemde “gümrük birliği antlaşmaları” ile Avrupa pazarına bağlandı. Bu sonuçta mükemmel bir adımdı. Bugün, hatırlatalım, ihracatımızın yarısını Avrupa Birliği’ne yapıyoruz. Avrupa “Gümrük Birliği Antlaşması” ile pazarını Türkiye’ye açtı. Esasında bunu çok bilinçli olarak da yapmadı, Türkiye korkusundan yaptı. Kalabalık nüfuslu bir Türkiye’nin “siyasi Avrupa’ya” girip “liderliğe oynamasından” korkuyordu.
“AKILSIZ AVRUPA”
Esasında “Gümrük Birliği Antlaşması”nın imzalandığı sırada Türkiye’nin Avrupa içinde liderliğe oynaması hayal bile edilemezdi. O tarihlerde Türkiye İstanbul’un bir mahallesi büyüklüğündeki Lüksemburg’dan bir milyon dolar borç istemiş ve ayrıca alamamıştı da. Türkiye yakın zamana kadar IMF müfettişlerini İstanbul Havaalanı’nda kral muamelesi ile karşılayacak kadar fukaralık düzeyindeydi. Avrupa Türkiye’yi “siyasi Avrupa’ya almayıp “Gümrük Birliği” ile savuşturmakla Türkiye’ye büyük iyilik etmişti. Tabii girişimci Türk iş adamlarını burada saygı ile selamlamak gerekiyor. Çeyrek yüz yılda Türkiye tırnaklarıyla kazıyarak ekonomik düzeyini dev Avrupa ülkelerine yaklaştırmayı başardı. Siyasi birliğe alınan bir Yunanistan ise bugün “sürünüyor”, fakirleşiyor. 80 milyar Euro’luk Avrupa yardımı sayesinde yoğun bakımda iflas kabusuyla boğuşuyor.
TÜRKİYE ARTIK AVRUPA İÇİNDE SİYASİ LİDERLİĞE ÇOK YAKLAŞTI
Eksik ne?
Daha çok ARGE, daha yüksek düzeyde üniversiteler, daha büyük cirolu şirketler, daha çok ihracat. İçeride istikrarlı bir siyaset. Kendi kendileriyle kavga etmeyen politikacılar.
Avrupa ile geçmişteki 53 yılda geldiğimiz nokta bu. Önümüzdeki 53 yılda Avrupa’da lider Türkiye.
Neden olmasın?
PROF. DR. BENER KARAKARTAL
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.