Geçtiğimiz Haziran ayındaki yazılarımın birisinde değinmiştim. Avrupalı otomotiv markaları Çinli markalarla işbirliğine gitmeye başladılar. Son örneğini de geçtiğimiz Mayıs sonlarında kamuoyuna yansıyan Renault-Geely ortaklığında gördük.

Bu ortaklık, HORSE Powertrain Solutions adıyla merkezi Madrid’te olan bir ortak girişim şirketi kurdu. Girişimin amacı düşük emisyonlu yeni nesil içten yanmalı motorlar üretmek olarak açıklanmıştı. Nitekim girişim, yeni ve menzil uzatan güç aktarma organlarını kamuoyuna yakınlarda tanıttı.

Bilindiği gibi 2020’lerin başından itibaren, içten yanmalı motorların dünyada aşamalı olarak tamamen sona erdirilmesini konuşuyoruz. Bununla birlikte, Renault gibi önemli bir kaç Avrupalı otomotiv markası 2040 yılına kadar küresel pazarlarda satılacak motorlu taşıtların en az % 50’sinin hala içten yanmalı motorlar içereceğini düşünüyor. Bu düşünceyi besleyen üç parametre var; bölgelerin farklı ekonomik ihtiyaçları, alternatif yakıtlara yapılan yatırımlar ve kullanılmakta olan araç parkının desteklenmesine yönelik ihtiyaç.

Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, tüm küresel BEV satışlarının %85’i hala dünyanın en yoğun yerleşik kentsel alanlarını kapsayan pazarlarda gerçekleşiyor. Örneğin Çin %60 ve Avrupa %25 paya sahip. Geri kalan %15 ise ABD’ye ait. Bunun nedeni şu; nüfus yoğunluğu fazla olan kentlerde elektrik enerjisi ile giden taşıtlara ait otoparkların uygun fiyatlı şarj altyapısına kavuşmuş olması ve kamu otoritelerinin destekleri. Bunan karşılık dünya nüfusunun yarısının da kırsal alanda yaşadığını unutmamak gerekiyor. Dolayısıyla hibrit ve şarj edilebilir hibrit taşıtlar kırsal alanlar için daha uygun bir alternatif sunabiliyor. Nitekim bu yılın ilk altı aylık Avrupa pazarı satışları bunu teyit eder görünümde. Avrupa’da ilk altı ayda bataryadan elektrikli (BEV) taşıt satışları %1,3 artarken hibrit taşıt satışları %26,4 artmış. İçten yanmalı motorlu taşıtlar ise %1 düşmüş durumda. Belki bataryadan elektrikli taşıtlara olan dönüşüm yavaşlasa da hibrit taşıt ilgisi yoğun şekilde sürüyor. Dolayısıyla Avrupa Yeşil Mutabakat düzenlemesinin öngördüğü 2035 yılında tamamen içten yanmalı motorların yasaklanması şartı şimdilik tartışma götürür görünüyor.

Burada temel faktörün kırsal alanda yaşayanların mobilite ihtiyacında yattığını belirtelim. Elektrifikasyon dönüşümü için uygun şartların kırsal alanlarda henüz gerçekleşmediği ortada. Dolayısıyla kırsalda yaşayanlar mobilite ihtiyaçları için biyoyakıtlı, hibrit veya petrol ürünü kullanan içten yanmalı motorlu taşıtları zorunlu görüyorlar.

Dünyanın başka pazarlarında da ilginç örnekler var. Brezilya’da içten yanmalı motora sahip yeni taşıt satışlarının %80 inin düşük emisyonlu biyoetanol yakan taşıtlardan oluştuğunu globalData.com sitesi haberinden öğreniyoruz. Brezilya’nın dünyadaki en büyük şekerkamışı ve etanol üreticilerinden olması da buna katkı yapıyor. Bu konu, küresel bazda da talep büyümesi gösteriyor. 2028 yılında, 2023 yılına göre biyoyakıt talebinin %23 artışla 200 milyon m3 e ulaşacağı öngörülüyor. Talep artışında Hindistan da başı çeken ülkelerden.

Öte yandan sıfır emisyonlu alternatif yakıtlardan olan hidrojen yakıtına yönelik önemli yatırımlar sürüyor. 2023 yılında AB içinde 352 milyon € yatırım yapıldığını yine globalData.com sitesi söylüyor. Toyota ve Honda markalarının hidrojen yakıtına yaptığı yatırımların büyüklüğünü ayrıca izliyoruz. Bu gelişmeler de gösteriyor ki karbon salımı sıfıra inerken içten yanmalı motorlar sıfır karbon salımlı yakıtları kullanmaya devam edecek. Özellikle ağır taşıtların işletme ekonomisini oluşturan şartlar bunu gerekli kılıyor.

Renault Grubu CEO’su Luca De Meo’nun geçen haftaki bir açıklaması dikkat çekiciydi. Luca De Meo, gelecekte elektrik enerjisi tüketen taşıtların tek çözüm olacağını kabul etmekle birlikte, AB’nin 2035 te içten yanmalı motor üretiminin yasaklanmasına ilişkin düzenlemeyi tekrar değerlendirmesi gerektiğini savunuyor. Gerekçe olarak ta henüz elektrik enerjisi tüketerek hareket eden motorlu taşıtların AB içinde yıllık %8 pay alabildiğini savunuyor. En azından yasaklama kararının uygulanmasını 2040 a çekmeyi öneriyor.

Bu teklifin önümüzdeki aylarda daha çok tartışılacağını düşünüyorum. Yine de hızla ucuzlayan üretim maliyetiyle ve silikon elektrotlu katı hal bataryalarla menzili iki kat kadar artacak bataryadan elektrikli (BEV) taşıtların devreye girmesi önümüzdeki beş yıl içinde çok şeyi değiştirecek olsa da kırsalda yaşayanları göz ardı etmemek gerektiği kesin. Özellikle dünyanın gelişmekte olan ve az gelişmiş bölgelerinde yaşayanları.

İbrahim AYBAR

Vesiile A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

aybar@turcomoney.com