Türk bankacılık sistemi, özel sektöre verdiği kredilerle uzun dönemde ekonominin büyümesine ciddi bir destek sağlıyor. Ayrıca yeni finansal araçlar vasıtasıyla tasarrufların artmasına ve yatırımlara dönüşmesine katkıda bulunuyor.
Türk bankacılık sektörünün parasal aktarım mekanizması optimum dengelerinde işleyişini sürdürüyor. Bu kapsamda kredi aktarımlarında sektörün önemli sayılabilecek herhangi bir problemi bulunmuyor. Kredi kanalının sağlıklı biçimde çalışması, finansal sistemin istikrarlı yönetimi ve gelişmişlik düzeyi konularında problem yok denecek durumda. Ancak, para arzının belirlenmesine ilişkin Merkez Bankası tarafından uygulanan para politikaları, parasal aktarım yoluyla kredi kanalını ve reel ekonomiyi bir miktar zora sokmuş durumda.
Türk bankacılık sektörünün gelişmiş ve kurumsallaşmış finansal yapısı, kredi piyasasında ortaya çıkabilecek olası riskleri azaltacak şekilde güvenli fon akışına aracılık edebiliyor. Ayrıca çeşitliliği giderek artan bir şekilde ortaya çıkan yeni finansal araçlar vasıtasıyla tasarrufların artmasına ve yatırımlara dönüşmesine katkıda bulunuyor. Özel sektöre ve reel kesime çeşitli ve etkin finansal araçlar sunarak fon teminini kolaylaştırıp süreklileştiriyor.
Kısa ve uzun dönemde, özel sektöre verilen krediler ile ekonomik büyüme arasında önemli bir ilişki sözkonusu. Bankacılık sektörünün gelişimi ile makro düzeydeki ekonomik verimlilik artışı arasında önemli ve doğru orantıli bir ilişkinin varlığı, bankacılık sektörünün gelişimi ile fiziksel sermaye birikimi ve özel tasarruf oranı arasında da güçlü ve pozitif yönde bir ilişkinin varlığı literatürel bulgulardır.
FİNANSAL KURUMLAR ÖNEMLİ…
Finansal kurumlar kredi taleplerini karşılayabilecek arz imkanlarına ve kaynak yeterliliğine sahip olabildikleri ölçüde ekonomik büyümeye katkıda bulunabiliyorlar: Bilindiği üzere, mekanizmaları iyi işleyen, sistemik alt yapıları iyi kurgulanmış olan finansal piyasalar, ulusal sermaye birikimine imkân sağlıyor, en ufak fonların dahi büyük yatırımlara yönelmesine zemin hazırlıyor, yeni teknolojilerin yayılmasına yaptığı cesaretlendirici teşviklerle ekonomik verimliliği, ekonomik büyümeyi ve istihdamı artırıyor. Zira, finansal kurumlar kredi taleplerini karşılayabilecek arz imkanlarına sahip olabildikleri ölçüde ekonomik büyümeye katkıda bulunabiliyor. Bu açıdan bakıldığında büyümeyi ve istihdamı etkileyebilecek birçok ekonomik faktör arasında Türk bankacılık sektörünün vazgeçilmez önemi bulunuyor.
Ekonominin yeniden yapılanmasında ve uzun dönemli sürdürülebilir makro ekonomik istikrarın sağlanmasında Türk bankacılık sektörü en etkili kurumlar arasına girdi ve ekonomi genelinde bankacılık sektörü ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki giderek sıkılaştı. Bankacılık sektörünün az gelişmiş olduğu ülkelerde, ekonomik büyümeye katkısı sınırlı kalıyor. Dolayısıyla etkinliği artırılan bir bankacılık sektörünün ekonomik büyümeyi hızlandıracağı bilinen bir durumdur.
Ekonomik büyüme için önemli bir problemi teşkil eden sermaye yetersizliğinin çözümüne bankacılık sektörü, yürüttüğü faaliyetler ile katkı sağlıyor ve ekonomik büyümeyi etkileyen pek çok fonksiyonu yerine getiriyor.
BANKACILIK SEKTÖRÜ, BÜYÜMENİN BELİRLEYİCİSİ
Türkiye için bankacılık sektörü ekonomik büyümenin belirleyicisi konumunda. Bankacılık sektörünün ekonomik büyümede etkin bir araç olarak kullanılabilmesi ise politik ve ekonomik hedeflerin doğru olarak belirlenmesine ve yönetim becerisine bağlı. Zira bankacılık sektörü ile ekonomik performans arasındaki ilişki her zaman olumlu seyretmiyor. Bankacılık sektöründe oluşan olumsuzluklar oldukça kısa süre içerisinde ekonominin genelini etkiler ve krizi ülke düzeyine yayılabiliyor. Zira finansal sistemlerin bütünleşik olması, bankacılık sektöründe meydana gelen olumlu ya da olumsuz gelişmelerin ülke geneline ve hatta uluslararası alana hızlıca yayılmasını sağlar.
ATILAN ADIMLAR, ALINAN ÖNLEMLER DOĞRU
Bankacılık kanalıyla büyümenin yasal çerçevesinin genişletilmesine yönelik dönemsel olarak atılan adımları doğru önlemler olarak görüyoruz. Yeniden yapılandırma koşullarının yumuşatılması, kredi karşılık oranları ile zorunlu karşılıkların düşürülmesi, kredilendirme kararlarının üzerindeki yaptırımların azaltılması, sermaye yeterlilik oranlarının artmasını sağlayacak düzenlemelere gidilmesi yoluyla büyümeyi destekleyici önlemlerin yasal çerçevesinin genişletilmesini doğru önlemler olarak görüyoruz.
Türkiye’deki ekonomik yavaşlamanın tersine çevrilmesi için kredi büyümesini destekleyici yönde atılan adımların yararlı sonuç üretebilmesi, yüksek mevduat çarpanı yaratabilecek kredi uygulamalarına yönelmekle mümkün. Fonksiyonel kabiliyetlerini rekabetsiz ortama ve sadece yerel normlara göre şekillendirmiş olan bankaların sermaye maliyetlerinin üzerinde bir özsermaye karlılığı üretmesi için mevdut çarpanı yaratan kredi uygulamalarıyla ölçek büyüklüklerinin artırılması ve eş zamanlı olarak küresel entegrasyon seviyesinin güçlendirilmesi ile mümkün olacaktır.
Orhan ÖKMEN
okmen@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.