-Merkez Bankası, bankaların kredi vermelerini sınırlayan ve zorlaştıran bazı uygulamalar başlattı. Kredi kartlarından verilen “Nakit Avans” kredisi ve kuyumculara verilen kuyum kredilerine sınırlama getirdi. Bu sınırları aşan bankaların aştıkları meblağ kadar ek menkul kıymet tesis etmeleri istendi. Yani bankalara “sınırı aşarsanız aştığınız meblağ kadar ilave hazine bonosu, devlet tahvili almak zorundasınız” denildi.
–Merkez Bankası’nın aldığı kararlar hem bankaların karlarını frenleyecek hem de piyasanın nefesini kesecektir. Piyasa hızlı koşamayacak, şirketler hızlı büyüyemeyecek, kredi ve nakit aslanın ağzında olacaktır. Enflasyon beklentisinin 50%-60% arası olan bir ülkede Merkez Bankası’nın deklere ettiği faiz oranı 17.5% olursa ne olur? Cevap çok açık. Merkez Bankası, inandırıcılığını kaybeder. Merkez Bankası’nın faiz konusunda yol göstericiliği ortadan kalkmış olur.
Türkiye’de çok şubeli bankaların ana faaliyet konusu mevduat toplayıp kredi vermek olarak ifade edilebilir. Bu nedenle bankaların ana kar kalemini aldıkları faiz ile ödedikleri faiz arasında ortaya çıkan pozitif net faiz marjı oluşturur. Yani ticari bankaların ana kar kalemi faizdir. Düşük
faiz ile mevduat toplayıp, yüksek faiz ile kredi satmak bankaların hoşuna gider. Bu nedenle bankaların verdikleri kredileri kısıtlayıcı kararlar bankaların hoşuna gitmez.
Bankalar, kredi verdikçe aldıkları kredi riski de artar. Kredi riski çok artarsa kredi geri ödemelerinde yaşanacak sıkıntılar bankaları zora sokar. Kredi tahsilatı zorlaştıkça, batık kredi hacmi arttıkça bankaların önce likidite sıkıntısı büyür ve daha sonra da karlılıkları azalır. Bu nedenle bankalar kredi vermeyi sevse dahi Bankalar Kanunu’nda bankaların verdikleri kredileri sınırlayan hükümler vardır.
BANKALARIN KREDİ VERME İŞTAHI KAPATILDI
Buna ilave olarak son zamanlarda Merkez Bankası, bankaların kredi vermelerini sınırlayan ve zorlaştıran bazı uygulamalar başlattı. Kredi kartlarından verilen “Nakit Avans” kredisi ve kuyumculara verilen kuyum kredilerine sınırlama getirdi. Bu sınırları aşan bankaların aştıkları meblağ kadar ek menkul kıymet tesis etmeleri istendi. Yani bankalara “sınırı aşarsanız aştığınız meblağ kadar ilave hazine bonosu, devlet tahvili almak zorundasınız” denildi. Başka bir ifadeyle, “aşan kısım kadar devlete ilave kredi vermek zorundasınız” denildi.
Merkez Bankası’nın aldığı bu kararlar nedeniyle bankaların kredi verme iştahı kapatılmış oldu. Bu uygulama hem bankaların karlarını frenleyecek hem de piyasanın nefesini kesecektir. Piyasa hızlı koşamayacak, şirketler hızlı büyüyemeyecek, kredi ve nakit aslanın ağzında olacaktır.
MERKEZ BANKASI, İNANDIRICILIĞINI KAYBETTİ
Enflasyon beklentisinin 50%-60% arası olan bir ülkede Merkez Bankası’nın deklere ettiği faiz oranı 17.5% olursa ne olur?
Cevap çok açık.
Merkez Bankası, inandırıcılığını kaybeder. Merkez Bankası’nın faiz konusunda yol göstericiliği ortadan kalkmış olur. Açıklanan 17.5% faiz oranı piyasa tarafından Merkez Bankası’nın gönlünden geçen faiz oranı olarak algılandı! Piyasada arz-talep ilişkisi ile faiz oranı belirlenmiş oldu. Bankalar mevduata 30%-35% faiz vererek para toplamaya başladılar. Merkez Bankası’nın deklere ettiği 17.5% faiz oranı ise inşallah ileride bu orana düşer denilen bir temenni olarak ekranlarda kaldı!
“KUR KORUMALI TL MEVDUAT” DEVLETİN SIRTINA ÇOK BÜYÜK BORÇ YÜKÜNÜ YÜKLEDİ
Türkiye’de döviz mevduat hesaplarına (DTH) olan aşırı talebin önüne geçmek ve döviz kurunun durdurulamayan artışını önleyebilmek amacı ile “Kur Korumalı Mevduat” adıyla dövize endeksli yeni bir TL mevduat hesabı yaratıldı. Bankalarda açılacak bu hesabın kur farkının Hazine tarafından karşılanacağı bankalara söylendi. Türk lirası mevduatın çoğu “Kur Korumalı TL Mevduat” olmaya başladı. Banka bilançolarında görünen TL mevduatın çok büyük bir kısmı “Kur Korumalı TL Mevduat” oldu.
Kur Korumalı Mevduat uygulaması, Türk lirası mevduatın dövize endekslenmesi sonucunu yarattı. Bu tür mevduatlar banka bilançolarında TL olarak görünmesine rağmen aslında dövize endekslenmiş TL mevduat olarak banka yükümlülüklerinin döviz kuruna bağlı olarak artmasına neden oldu. Kur artışının devlet hazinesi tarafından karşılanması ise bankalar için bir avantaj oldu. Daha sonra hazine bu sorumluluğunu Merkez Bankası’na devretti. “Kur Korumalı TL Mevduat” devletin sırtına çok büyük bir borç yükünü yüklemiş oldu.
BANKALARIN AKTİF VE PASİF YÖNETİMİNİ BUNDAN SONRA DAHA ZOR OLACAK
Yeni düzenleme ile, 28 Temmuz 2023 tarihinden sonrası için, kademeli TL’ye geçiş düzenlemesi yapıldı. Buna göre, 28 Temmuz tarihi sonrasında gerçek kişiler için dövizden (DTH’dan) TL’ye dönüşüm oranında yüzde 30’u yakalayamayan bankalar için yüzde 10 ek menkul kıymet tesis etme (devlet tahvili, hazine bonosu satın alma) zorunluluğu getirildi.
İşte Merkez Bankası tarafından kredilere getirilen kısıtlamalar ile döviz mevduatlarına getirilen sınırlamalar nedeni ile bankaların aktif ve pasif yönetimi bundan sonra eskisine göre daha zor olacak. Bu sonuçtan banka müşterileri memnun kalmayacak!
Bülent Şenver
senver@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.