Darbe girişimine geniş katmanlı birliktelik içerisinde karşı durularak bertaraf edilmesi, siyasi pozisyonların topyekun olarak yeniden şekillendirilmesine, yeniden tariflenmesine ve siyasi risk kategorilerinin yumuşatılmasına imkan yarattı.
Bizim takip ettiğimiz Türkiye’ ile ilgili siyasi pozsiyonların en önemlileri, toplumsal kutuplaşmanın giderilip siyasal tansiyonun düşürülmesi ve iç barışın yeniden tesis edilmesi, devletin yeniden yapılandırılması, jeopolitik riskler ve dış politika değişiklikleri ve demokratik standartların yükseltilmesi olarak sıralanabilir.
Yıllardır yüksek seyreden toplumsal kutuplaşmanın zayıflama eğilimine girdiğini, birlik ve beraberlik ortamının yeniden güçlenmeye başladığını görüyoruz. Bu durum toplumsal kutuplaşmanın giderilmesine, siyasal tansiyonun düşürülmesine olanak ve uygun zemin yarattı. Darbe girşimine karşı başarılı olan siyaset kendine ilişkin risk algısını yumuşattı. Meclis’teki tüm partilerin ortak davranış eğilimine girmiş olması, darbe girişiminin siyaset alanında yarttığı bozulmaların onarımı ve demokratik mekanizmaların etkinliği için devam etmelidir.
KONSENSÜSE DEĞER VERİYORUZ
İç barışın yeniden tesis edilmesi açısından, darbe girişimi sonrasında mecliste oluşan ve bundan sonra da daha da geliştirilmesi gereken konsensüse değer veriyoruz. Türkiye’de ortaya çıkan bu uygun zeminden kısmen yararlanıldığını ve tam olarak kullanılmadığını görüyoruz. Darbe girişimi sonrasında, doğu/güney-doğu da bir çatışmasızlık halinin ortaya çıkarılması için olağanüstü yeni imkanlar doğdu. İç çatışma dinamiğinin aşağı çekilmesi ve barış ortamının yeniden oluşturulması Türkiye açısından bir başka önemli gelişme olacaktır. Barış ortamının yeniden sağlanması halinde, bunun sağlayacağı ekonomik dinamizme dayalı olarak ülke notu üzerindeki oynaklık hali de azalmış olacaktır.
Şu anda devlet yapısı içerisinde başlatılmış olan yeniden yapılandırma konusunda kısmi bir milli birlik görüntüsü ortaya çıktı. Devletin yeniden ne şeklide yapılandırılacağını ve hangi riskleri üreteceğini görmeden anlamadan not değişikliğe gitmek anlamsızdır. Ancak şimdiden şunu söyleyebiliriz: Devletin yeniden yapılandırılma sürecinde parlamentodaki tüm partilerin bu milli birliğe katılmaması ilerleyen süreçlerin en önemli problemi olacaktır. Parlamento içindeki bileşenleri temsil eden tüm halkaların bir araya gelmemesi halinde zincirin sağlam olan diğer halkalarının kapsayıcılık alanı hep sınırlı kalacaktır.
FIRSATLAR VE RİSKLER
Darbe girişimine karşı duran veya durmayan herkesi kapsayacak şekilde, yeniden yapılandırılacak devlet yapısı gelecek için hem fırsat sunuyor hem de risk içeriyor. Darbe girişiminin etki gücü kısa dönemde sönmüş ve netleşti. Başarısız darbe girişiminin; ekonomik ortam, demokrasi yapısı, politika yapıcı kurumlar, dış ve iç koruyucu tamponlar üzerindeki etkileri -demokrasi yapısı hariç- diğer göstergeler açısından orta vadeye kalmadan kısa dönemde ortaya çıkmış ve netleşti. Dolayısıyla biz negatif izlemeye değil, sadece izlemeye almış idik. Demokrasi yapısı açısından ise izleme hali devam ediyor. OHAL yetkilerinin nasıl kullanılacağı ve hukuki, siyasi, sosyal ve toplumsal alanlarda uzun vadede yaratacağı sorunları anlamak için bir müddet daha izleme hali devam edecektir. Devletin yeniden yapılandırılması, OHAL döneminde dar kadrolar tarafından çıkarılacak KHK’lere dayandırılarak yapılma riski belirdi.
BELİRSİZLİKLER ARTTI
Dış ilişkiler açısından belirsizlik bir miktar arttı. Bu kapsmada AB ve ABD ile ilişkilerinde gerginlik oluşması Türkiye’nin jeopolotik riskleri de artırıyor. Bu aşamadan sonra Türkiye’nin dış politika öncelikleri değişebilecekitr. Türkiye’nin batı dan ziyade yeni ve daha çok bölgesel ittifaklara yönelme olasılığı kuvvetleniyor. Bize göre AB standartlarından uzaklaştıran her uygulama Türkiye’ye zarar verecektir. Türkiye de politik istikrarın sağlanması AB ve ABD ile ve genelde de NATO ile kurulacak iyi ilişkilerle güç kazanacaktır.
Demokratik standartların yükseltilmesi açısından kanlı bir darbe girişiminin önlenmiş olması, önemli bir negatif eşiğin aşılması anlamındadır. Ancak, devam eden süreçte demokratik standarlarda, hukukun üstünlüğünde ve iç barış ortamında geriletici ya da ilerletici adımlar önem kazandı. Türkiye hangi yönü tercih edecektir. Bilindiği üzere Türkiye uzunca bir süredir yatırımcı beklenti, öneri ve uyarılarının tam aksi yönünde ilerledi. Bu aşamadan itibaren Türkiye’nin politik ve ekonomik atmosferi yıpratan uygulamalara devam edecek midir , etmeyecek midir? Bu konuyu ısrarla izleyeceğiz. Bu başlık altında KHK’lerin içeriği, uygulama şekli, OHAL’in süreci hep belirleyici olacaktır.
YENİ YAPI, HANGİ ZEMİN ÜZERİNE KURULACAK?
Diğer taraftan ortaya çıkacak olan yeniden yapılandırma sürecinde, birikmiş makro sorunların çözümünde ve geleceğin oluşturulmasında evrensel değerler üzerinden demokratik değerlere, insan haklarını ve hukun üstünlüğünü esas alan bir anlayışlara ve AB standartlarına kapı aralanacak mı, yoksa ulusalcı, statükocu ve dinsel değerler üzerinden mi inşa edilecektir. Ayrıca yeni yapılanma ve OHAL sürecinde Meclis’in devrede olma durumu, kanunların yasama denetimine tabi olma durumu, basını özgürlüğü, din devlet ayrımı nasıl şekillecek ? Şu anda bunları bilmiyoruz.
DEMOKRASİYE SAHİP ÇIKILMASI, YATIRIMLARI ÇEKER
Ekonomik açıdan darbenin sonuçları analiz edildiğinde ise aşağıdaki sonuçlara ulaşıyoruz:
Öncelikle Türkiye’de reform uygulama kararlılığı arttı: Tasarlanma ve uygulanma aşamalarındaki yapısal reformların uygulama kararlılığının artmış olduğunu ve özerk kurumların etkinliği için uygun atmosferin oluştuğunu düşünüyoruz.
Piyasa göstergeleri tekrar makul seviyelerine dönmeye başladı: Askeri darbe girişiminin; hafta sonu sadece saatler içerisinde sağlanan sükunete ve normalleşmeye dayalı olarak, para ve sermaye piyasalarında, kamusal hizmet alanlarında yaratabileceği tahribat riskleri tamamen sıfırlanmış, döviz piyasalarındaki ani başlangıç hassasiyetiyle yükselen travma hali yumuşadı, yerli ve yabancı yatırımcıların tedirginliği darbe girişimi öncesindeki kötümser olmayan seviyelerine geri döndü.
Darbe girişiminin neticelerini, reel ekonomi açısından negatif etki doğuracak önemde görmüyoruz: Türk ekonomisinin zayıf ve güçlü yanları ve eşleştiği risk algıları darbe girişimi öncesindeki aynı kategorik seviyelerine geri döndü. Risk düzeylerinde değişen bir durum oluşmadı.
Kalkışmanın yarattığı yeniden fiyatlama süreci tamamlandı, göstergeler büyük ölçüde darbe öncesi haline döndü. Ancak 15 Temmuz öncesine dönülmesi Türkiye için bir normalleşme değildir. Zira 15 Temmuz öncesi normal değerleri içermiyor.
Ülke olarak tokpyekun demokrasiye sahip çıkıldığı için, darbe girişiminin piyasalara verdiği dalga kalıcı olamadı. Demokrasiye sahip çıkıldıkça yatırım ortamı rahatlar. Bu tüm dünya için geçerli olan bir fizik kuralı kadar kesindir.
Darbe girişiminin yarattığı oynaklık borç çevirim üzerinde etkili olamadı: Türkiye’nin çok ciddi oranda bir dış borç yükümlülüğü bulunmakla beraber, darbe girişiminin yarattığı istikrarsızlığın Türkiye’nin dış finansmanın çevrilme kabiliyeti ve ekonomisi üzerinde çevrim ve volatilite etkisi not indirecek önemde değildir.
Darbe girişiminin turizm gelirleri kanalıyla iktisadi faaliyet ve cari denge üzerinde kısa vadede beklenen aşağı yönlü riskleri artırma etkisi olasılığı azaldı ve yeni yatırımların ve kapasite artışı yatırımlarının ertelenmesi gibi bir durum henüz yaşanmadı. Darbe öncesi döneme göre, turizm gelirlerinin daha da artacağı bir döneme girildi. Ancak bu konuda Türkiye’nin güvenlik algısını düzeltici faaliyetlere ağırlık vermesi ve tersine algı yaratan uygulama ve ifadelerden kaçınması gerekiyor.
Orhan ÖKMEN
JCR EURASIA RATING Başkanı
okmen@turcomoney,com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.