–Bilim ve teknolojiye dayalı uygarlık ne kadar ileri giderse gitsin, insana özgü mahremiyet, merhamet, vicdan, maneviyat, inanç, şefkat, hayal gücü, empati, sezgi, sevgi, mutluluk, elem, hüzün, coşku, arzu, ahlak, etik, saygı gibi erdemli özelliklerimizden ödün vermemeliyiz.
-Ailelerin bir araya geldiği, aile büyüklerinin ve uzaktaki yakınların ziyaret edildiği bayramlaşma geleneğinin değerini pandemi günlerinde özlemle fark ettik. Aile olmanın değerlerini, sosyal hayatın, sosyal hareketliliğin nimetlerini, birlikte olmanın keyfini, yaşamın anlamını hissettik.
Temmuz ayı haftalarının birinin içinde bayram günleri yer aldığı için bu ayki yazımı siz değerli okurlarımıza bayram mektubu olsun düşüncesiyle kaleme aldım.
İki yılı aşkın süredir yaşadığımız pandemi günlerini geride bırakmanın umuduyla bayram mektubumda, pandemi süreci ve sonrasına ilişkin öz değerlendirme yaparak duygu ve düşüncelerimi siz değerli okurlarımızla paylaşmak istiyorum.
Yaşadıklarımızın, yaşayacaklarımızın bize “hayatın anlamını öğretecek” kadar derslerle dolu olduğunu düşünüyorum.
Şenay’ın çok bilinen, içimizi hoş eden şarkısı vardır, “hayat bayram olsa” ifadesinin geçtiği. Kardeşlikten, iyilik yapmanın erdeminden, ele ele tutuşmaktan bahseden bu şarkıda, en güzel duygular, bayram olması arzulanan bir hayat olarak vurgulanır.
Bayram mektubumu kaleme almaya başlarken bu şarkının sözleri aklıma geliverdi.
PANDEMİ DÖNEMİ UNUTULAN DEĞERLERİMİZİ, TERKEDİLEN GELENEKLERİMİZİ ANIMSATMAYA BAŞLADI
Büyüklerimizin “nerede o eski bayramlar” temalı sohbetlerinde çocukluk dönemine dair paylaşımları zihnimde canlanıverdi.
Yaşadığımız pandemi günleri süresince, her zaman severek dinlediğim şarkının sözleri, belleğimde saklı geçmişe özlem duyulan büyüklerimizin ifadeleri farklı bir anlam kazanıverdi.
Maskeli, mesafeli, evde kal günleri yaşadığımız pandemi dönemi, sanki bizi bir zaman tüneli içine çekti, unutulan değerlerimizi, terkedilen geleneklerimizi anımsatmaya başladı.
Ailelerin bir araya geldiği, aile büyüklerinin ve uzaktaki yakınların ziyaret edildiği bayramlaşma geleneğinin değerini pandemi günlerinde özlemle fark ettik.
AİLE OLMANIN DEĞERLERİNİ, SOSYAL HAYATIN NİMETLERİNİ, BİRLİKTE OLMANIN KEYFİNİ, YAŞAMIN ANLAMINI HİSSETTİK
Aile olmanın değerlerini, sosyal hayatın, sosyal hareketliliğin nimetlerini, birlikte olmanın keyfini, yaşamın anlamını hissettik.
İzole olmanın, yalnızlığın, uzak düşmenin, birbirimizle kucaklaşamamanın, belirsizlikler içinde kaygı ve endişe içinde yaşamanın dayanılmaz gerçeği karşısında, pandemi öncesi yaşadığımız hayatta alışkanlıklara dönüşen tutum ve davranışlarımızın anlamsızlığını anladığımızı düşünüyorum.
Kolayına kaçıp buluşma ve görüşmelerimizi ötelememizin, ifade etmekten kaçındığımız duygu ve düşüncelerle sevgimizi hissettirmememizin, kızgınlıklar, kırgınlıklar, küskünlüklerle birbirimizden kolayca vazgeçmenin ne kadar anlamsız olduğunun farkına vardık mı?
Hissettik, fark ettik, özledik ama inanıyorum ki, kendimizle yüzleştik, olgunlaştık, değiştik.
ÖNEMLİ OLAN ARAÇLARDAN, YÖNTEMLERDEN ZİYADE BAYRAMLARDA HİSSEDİLEN VE HİSSETTİRİLEN DUYGULARIN DEĞİŞMEMESİDİR
Teknolojik değişim, alışkanlıklarımızı da değiştirdi. Bayramlaşmaların, bayram kutlamalarının da bu değişimden etkilenmemesi düşünülemez. Bugün yaşadığımız pandemi günlerinin kısıtlamaları ile unutulan değerlerimiz, geleneklerimize özlem duymak yerine gönüllerde yaşatmalıyız. Önemli olan araçlardan, yöntemlerden ziyade bayramlarda hissedilen ve hissettirilen duyguların değişmemesidir.
Pandeminin kısıtları varsa, toplumun dijital zekâsının bütün kuşakları buluşturan mobil kuşak kümesi altında sunduğu iletişim fırsatları olduğunu gördük.
Konfor alanımızdan çıkıp öğrenmeyi öğrenen, talebe olmaya açık olmanın pandemi sürecinde olduğu gibi sonrasında da geleceğe ortak olmanın bir gereği olduğunu tecrübe ettik, ediyoruz.
Bu tecrübe süreci devam edecek, ancak farkında olmamız gereken bir hakikati göz ardı etmemeliyiz. Bilim ve teknolojiye dayalı uygarlık ne kadar ileri giderse gitsin, insana özgü mahremiyet, merhamet, vicdan, maneviyat, inanç, şefkat, hayal gücü, empati, sezgi, sevgi, mutluluk, elem, hüzün, coşku, arzu, ahlak, etik, saygı gibi erdemli özelliklerimizden ödün vermemeliyiz.
Şenay’ın dizeleri kuşaktan kuşağa geçecek. Yaşamın bir bayram olmasını, geçmiş bayramların hoş sedası, gelecek bayramların umudu ile dileyeceğiz.
GELECEKTEN SORUMLU OLDUĞUMUZ BİLİNCİYLE, HOŞGÖRÜMÜZLE İÇİMİZDE BAYRAMI YAŞAYALIM, BİRBİRİMİZ İÇİN BAYRAM OLALIM
İçinde bulunduğumuz koşullar ne olursa olsun gelecekten sorumlu olduğumuz bilinciyle, hoşgörümüzle içimizde bayramı yaşayalım, birbirimiz için bayram olalım, yaşadığımız gezegeni tüm canlıları ile sevelim, yaşatalım.
Bugün dünyamızı tehdit eden insanlığı teslim almaya çalışan bir virüs varsa, bu virüsten çok daha güçlü, yüreklerimiz çarptıkça gönüllerimizde ifade bulan sevgimiz var.
Sevgi enerjisini sevmekten alır, sevginle sevdiğine ilham veriyor, örnek oluyorsan akıl ve yürek bir olur, yenilmez güç olur.
Birbirimize güven ve cesaret veren moral değerlerimiz ile birlikte gelecek mümkün olacaktır.
Sevgisiz gelecek olmaz…
Akıl ve bilimin ışığıyla, vicdani zekâmızla, merhametimizle ülkemizin ve dünyamızın geleceğine umut olalım.
Sevgi ve sağlıcakla gelecekte kalın…
Bayramımız ve geleceğimiz kutlu olsun!
Ali Kamil Uzun
Türkiye İç Denetim Enstitüsü Kurucu ve Onursal Başkanı
uzun@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.