-Gerek devlet, gerek toplum ve gerekse de ekonomi olarak uzun zamandır bir değişim/dönüşüm sürecinin zorlamasıyla karlı karşıyayız. Ulus devletin ortaya çıkışı, seküler yaşamın yayılımı ve sanayi devrimi gibi olgular isteseniz de istemeseniz de sizi bir dönüşüm sürecine sürüklüyor. Tanzimat Fermanı’nı, Cumhuriyet’i ve Atatürk devrimlerini bu çerçevede ele almak gerekiyor.
– Cumhuriyet, bir çöküş sonrasında yapılması gereken hızlı dönüşümün adıdır. Ülkemizin şansı bu dönüşümün liderinin Atatürk olmasıydı. Aradan geçen bir asır sonra dahi, dönüşümün sancıları ile boğuşuyoruz. Atartürk, Onuncu Yıl Nutku’nda şöyle demişti: “Yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız.”
Reform veya yeniden biçimlenme esasen değişim sürecine dair bir kavram. Farklılaşan koşulların zorlaması veya ortaya çıkan ihtiyaçlar bağlamında yeni karar ve davranışlara dair bir arayış aslında. Daha farklı ifade etmek gerekirse, düzenli bir biçimde işleyen yapı değişime ihtiyaç duymuyor. Özlü deyişte olduğu gibi: pişmiş aşa su katılmaz. Diğer taraftan da önünde sonunda koşullar değişiyor, yenilikler ortaya çıkıyor ve istikrar (düzen) bozulmaya yüz tutuyor. Bu noktada akıl devreye girerse eğer, olacaklar belli: Önce teşhis sonra tedavi. Koşullar değişti, değişim şart…
Peki ne yapmak gerek?
Burada başka bir tartışma daha var: Değişim ile dönüşüm arasındaki nüans. Değişim, aynı şeyde farklılık oluşması biçiminde bir hareket. Dönüşüm ise, aynı şeyde kalınmayıp başka bir şeye doğru hareket. Değişim dahi zorlu bir süreç iken, dönüşüm çok daha sancılı. Değişimde statüko konumunu kısmen de olsa korumayı başarabilirken, dönüşümde her şey yeni baştan şekillenebilir, tüm dengeler değişebilir.
EVRİM İLE DEVRİM TARTIŞMASI
Bir tartışma daha: Değişim veya dönüşüm nasıl sağlanacak? Bir kriz sonrasında ortaya çıkan düzensizlikten yeni bir yapı kurulabilecek mi? Tabii ki olabilir, ama riskler de azımsanmayacak düzeyde. Diğer taraftan bir kriz/çöküş olmadan da mümkün olabilir değişim/dönüşüm. Burada da evrim ile devrim tartışması söz konusu. Adım adım ve belki de yavaş ilerleyen bir dönüşüm süreci olarak evrim irdelenebilir. Ancak, kimileri de bunun mümkün olmadığını ve aniden ortaya çıkan bir altüst oluş veya devrimden bahsedebilir.
Bu süreçlerin kaçınılmaz olduğunu savunmak mümkün, tabii ki tersini de. Tarihin bir amaca doğru ilerlediğini de düşünebilirsiniz, tarihin sürekli olarak kendini tekrar ettiğini de. Esasen sürecin tümüne hâkim olduğunuzu düşünseniz dahi, çoğu zaman bu sadece bir yanılsama. Tarihin yazılmasında retrospektif olmaktan başka çare olmadığından olsa gerek.
YARATICI YIKIM SÜRECİ…
Ekonomi söz konusu olduğunda da yukarıdaki tartışmalar anlamlı hale geliyor. Örneğin, Joseph A. Schumpeter, Nietzsche’den aldığı ilhamla bir “yaratıcı yıkım süreci”nden bahseder. Yaratıcı girişimci, ortaya koyduğu inovasyonlar ile bir taraftan eskimeye yüz tutan ekonomik yapıyı yıkıma sürüklerken, diğer taraftan da yeni bir ekonomik düzenin inşasına katkıda bulunur. Bir diğer örnek Karl Marx’ta çıkar karşımıza. Hegel’den aldığı yaklaşımla Marx, tarihin nihai amacına doğru ilerlediğini ve bu süreçte üretim ilişkilerindeki dönüşümün yarattığı devrimlerin belirleyici olduğunu irdeler.
CUMHURİYET, BİR ÇÖKÜŞ SONRASINDA YAPILMASI GEREKEN HIZLI DÖNÜŞÜMÜN ADIDIR
Ülkemizin ekonomisi bağlamında yukarıdaki tartışmaların yardımcı olması mümkün. Gerek devlet, gerek toplum ve gerekse de ekonomi olarak uzun zamandır bir değişim/dönüşüm sürecinin zorlamasıyla karlı karşıyayız. Ulus devletin ortaya çıkışı, seküler yaşamın yayılımı ve sanayi devrimi gibi olgular isteseniz de istemeseniz de sizi bir dönüşüm sürecine sürüklüyor. Tanzimat Fermanı’nı, Cumhuriyet’i ve Atatürk devrimlerini bu çerçevede ele almak gerekiyor. Dünya, sanayi devrimi sonrasında giderek daha fazla üreten, ticaret yapan, katma değer elde eden, parasallaşan, finansallaşan, yenilenen ve modernleşen vb. bir yaşama evrilirken tarıma dayalı bir imparatorluk olarak kalmak asla mümkün olmayacaktı. Bunu görenler, uzun süre ıslahat çabalarını ortaya koydular. Ama yine de dönüşüm süreci yeterli hale gelmedi veya sürekli olarak geç kalındı. Bu nedenle, denilebilir ki Cumhuriyet bir çöküş sonrasında yapılması gereken hızlı dönüşümün adıdır. Ülkemizin şansı bu dönüşüme liderlik edebilecek bir isme, Atatürk’e sahip olmasıydı.
Yine de tüm bunlara rağmen, aradan geçen bir asır sonra dahi, dönüşümün sancıları ile boğuşuyoruz. Sanayi devrimini dahi tam anlamıyla yakaladığımız iddia edilemez. Ancak en azından ne yapılması gerektiğini biliyoruz: Katma değeri yüksek alanlarda üretici olmak, yüksek teknolojiyi yakalamak ve küresel markalar yaratmak vb. Finansal kapitalizm çağında sağlam bir parasal sistem oluşturamadık, ama Merkez Bankamız neyse ki enflasyonu düşürmeyi hedeflediğini iddia ediyor (Tabii önce yükselttikten sonra).
DÖNÜŞÜM İÇİN ÇALIŞMAYA, İLERLEMEYE DEVAM EDİLMELİ
On dokuzuncu yüzyılın veya yirminci yüzyılın başlarında yaşayan bir kişi dönüşümün bu kadar uzun ve sancılı olacağını düşünemezdi herhalde. Ancak, henüz süreç tamamlanmadı ve tamamlanması hiç de kolay olmayacak. Atartürk’ün Onuncu Yıl Nutkundaki özlü sözlerinde olduğu gibi: “Fakat yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.”
Dönüşüm için çalışmaya, ilerlemeye devam etmek gerek.
Doç. Dr. Ertuğrul Kızılkaya
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi
kizilkaya@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.