-Olumsuz durumlarda iç huzuru ve sakinliği korumak gerekir, zorluklarla başa çıkmanın yolu budur. Karar veya hüküm, aklın durması halidir. Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi ve gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akıl, insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak, tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Oysa gezi-süreç asla sona ermez. Bir yol biterken, yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Olaylar karşısında erken sevinmek gibi üzülmek de bir o kadar sağlıksızdır.
–Her durumda, hırsları dizginlemek, aşırılıklardan kaçınmak, boş arzu ve beklentilerden uzak kalmak, kararlılık ve sabrı ise güçlendirmek gerekir. Güç; bazen gücü elinde bulundurarak haykırmak, bazen de susmaktır. Her süreç iniş ve çıkışlara tabidir. Bazen kazanır, bazen kaybedersiniz. Öyleyse umutsuzluğa yer yok. Bekleyip görmek gerek, ama bu durum özeleştiri yapmaya, olaylardan ders çıkarmaya, vizyon ve stratejiyi gözden geçirmeye, tabi ki mücadeleye engel değil.
Köyün birinde yaşlı bir adam varmış. Çok fakirmiş, ama kral bile onu kıskanırmış. Zira öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış. “Bu at, bir at değil benim için, bir dost; insan dostunu satar mı” diyormuş hep.
Bir sabah kalktıklarında bakmışlar ki at yok. Köylüler, ihtiyarın başına toplanmış: “Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın” demişler. İhtiyar “Karar vermek için acele etmeyin” demiş. ”Sadece at kayıp” deyin, çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez.
ATIN KAYBOLMASI BİR TALİHSİZLİK DEĞİL, DEVLET KUŞU OLDU
Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler. Aradan 15 gün geçmeden at, bir gece ansızın dönmüş. Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine. Dönerken de vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş.
Böylece at sayısı 13’e çıkmış. Bunu gören köylüler toplanıp ihtiyardan özür dilemişler. Babalık demişler, “sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil, adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var.”
“Karar vermek için gene acele ediyorsunuz” demiş ihtiyar. “Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç.” Köylüler, bu defa ihtiyarla dalga geçmemişler ama içlerinden “Bu adamın akli dengesi yerinde değil” diye alay etmişler.
HAYAT, KÜÇÜK PARÇALAR HALİNDE GELİR
Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul, şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara. “Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başka kimsen de yok. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın” demişler.
İhtiyar, “Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz” diye cevap vermiş. ”O kadar acele etmeyin, oğlum bacağını kırdı, gerçek bu, ötesi sizin verdiğiniz karar. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size bildirilmez.”
OĞLUNUN BACAĞININ KIRILMASI, TALİHSİZLİK DEĞİL, ŞANSMIŞ
Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral, son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almış. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş. Köylüler yine ihtiyara gelmişler. “Yine haklı olduğun kanıtlandı” demişler. “Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler belki asla geri dönmeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer.”
“Siz erken karar vermeye devam edin” demiş, ihtiyar, “Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var, benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde. Ama bunların hangisinin talih, hangisinin talihsizlik olduğu bilinmez. Acele karar vermeyin. Hayatın küçük bir dilimine bakıp, tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Olacakların en hayırlısı, olmuş olandır.” (1)
ACELE KARAR VERİLMEMELİ, KISA VADELİ VE ÖN YARGILI BAKIŞ SAĞLIKSIZDIR
Bu şekilde devam edip giden öykü, Çin düşünürü Lao Tzu zamanında Çin’de geçiyor. Tzu bu öyküyü çok sever ve hep anlatırmış. Öykü; dünyada oluşan pek çok olayın değerlendirilmesinde; acele karar verilmemesi gerektiğini, kısa vadeli ve ön yargılı bakışın sağlıksız olduğunu, olumlu görünen sonuçların olumsuz ve olumsuz görünen sonuçların ise gerçekte olumlu olabileceğini, her şeyin zamana bağlı değişkenlik gösterebileceğini anlatmaktadır.
Öykü; toplumda ve doğada müthiş bir denge olduğunu, bu dengenin daima kendisini koruduğunu, olumsuz durumlarda iç huzuru ve sakinliği korumak gerektiğini, zorluklarla başa çıkmanın yolunun bu olduğunu anlatır.
UMUTSUZLUĞA YER YOK
Karar veya hüküm, aklın durması halidir. Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi ve gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akıl, insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak, tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Oysa gezi-süreç asla sona ermez. Bir yol biterken, yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.” (2) Bu nedenle, olaylar karşısında erken sevinmek gibi üzülmek de bir o kadar sağlıksızdır. Her durumda, hırsları dizginlemek, aşırılıklardan kaçınmak, boş arzu ve beklentilerden uzak kalmak, kararlılık ve sabrı ise güçlendirmek gerekir. Güç bazen gücü elinde bulundurarak haykırmak, bazen de susmaktır.
Her süreç iniş ve çıkışlara tabidir. Bazen kazanır, bazen kaybedersiniz. Öyleyse umutsuzluğa yer yok. Bekleyip görmek gerek, ama bu durum özeleştiri yapmaya, olaylardan ders çıkarmaya, vizyon ve stratejiyi gözden geçirmeye, tabi ki mücadeleye engel değil.
(1) derki.com-Cem Şen
(2) infethiye.com-aktiffelsefe.org
Şaban Çağıran
İktisatçı/Denetçi
cagiran@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.