-Borsa tarihinin en büyük manipülasyonun perde arkası… Kim kazandı, kim kaybetti?
-Borsa İstanbul, geçen Ağustos ayında başlayıp Eylül ayı ortasında biten operasyonla tarihinin en büyük manipülasyonuna sahne oldu. Operasyonu yapanlar, önce İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı, TSKB ve Şekerbank hisse senetlerinde manipülatif işlemler gerçekleştirip sermaye birikimlerini arttırdılar. Akabinde aynı yöntemle, ama hedef büyüterek bu kez başta kamu bankaları olmak üzere bankacılık sektörünü içine alan bir süreci başlattılar.
-Bu hisse senetlerinde önce çok hızlı bir yükseliş, ardından çok hızlı bir düşüş yaşandı. Bu oyunu oynayan grup 3 hisse senedinde test edip başarıya ulaştıkları yöntemle sahip oldukları öz kaynağın ötesinde kaynak yaratan ve “kendi kendini besleyen bir sistem”le manipülasyonlarının boyutunu büyüttüler. İşlem yapmak üzere zaten fiyatları oldukça düşük olan; arkalarına bireysel ve kurumsal yatırımcıların rahatlıkla takılabileceği bankacılık sektörünü seçtiler.
-Sistemlerinin özü, fiili dolaşım oranları düşük olan yani sığ olan başta Halkbank ve Vakıfbank olmak üzere bankalarda Vadeli İşlemler Piyasası’nda (VİOP) işlem yapmak üzerineydi. Hisse senetlerinin fiili dolaşım oranı sadece % 8.5 olan Vakıfbank ve % 12.3 olan Halkbank bu nedenle manipülasyona çok uygundu.
-Bu süreçte sadece bankacılık hisselerinde değil satılmak zorunda kalan diğer hisse senetlerinde de fiyatlar geriledi ve bilhassa spot piyasada yüksek fiyatlardan hisse satın alan küçük yatırımcılar, büyük zararlarla karşılaştılar. -Yaşanan sorunun piyasanın geneline yayılması ve takas sistemini tehdit edecek boyutta sistemik bir risk doğurması endişesi ile düzenleyici denetleyici otoriteler, 19 Eylül itibarıyla kendi aralarında ve sorunun muhatabı olan aracı kurumlarla bir dizi toplantılar gerçekleştirmeye başladılar. Bu toplantılarla hem durum tespiti yapmak, hem yaşanan ve yaşanacak zararların büyüklüğünü ve aracı kurumlara yansıma ihtimali olan kısmı tespit edebilmek hem de esas önemli konu olarak 30 Eylül’de yani VİOP’ta grubun long pozisyonlarının kapanacağı vade tarihinde yaşanabilecek tıkanıklığın nasıl çözülebileceğine dönük görüşmeler yapıldı.
İşte borsa tarihindeki en büyük manipülasyonun perde arkası…
Pandemi döneminde uygulanan politikaların bir sonucu olarak dünya ekonomisinde meydana gelen dengesizlikler, artan enflasyon olarak yüksek bir bedele mal olurken bu günlerde merkez bankaları, birbiri ardına yaptıkları faiz artırımları ile enflasyonla mücadeleyi öncelikli politika olarak benimsediler. Türkiye’de ise dünyanın aksine yüksek enflasyona rağmen büyümenin önceliklendirildiği bir politika uygulanıyor. Faiz oranları indirilmeye devam ediyor. Giderek artan negatif reel faiz; yatırımcıları getiri beklentisi ile hisse senedi yatırımına yöneltmiş durumda. Gerek yatırım kuruluşlarında açılan hesaplar üzerinden doğrudan, gerekse yatırım fonu ve bireysel emeklilik fonları üzerinden borsada yapılan yatırımlar gün geçtikçe artıyor.
Hisse senetlerine yönelik artan ilgi sadece yeni yatırımcıları değil deneyimli, hırslı ve gözü kara bir yatırımcı grubunu da harekete geçirdi. Borsada vadeli işlemler piyasası da kullanılarak borsa tarihindeki en büyük montanlı piyasa bozucu (manipülasyon) eylem gerçekleştirildi. Bizzat işlem yaptıkları aracı kurum yönetim kurulu başkanı tarafından ismi kamuoyuna açıklanan yatırımcı ve çevresindekiler, önce İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı, TSKB ve Şekerbank hisse senetlerinde yoğunlaşan bir piyasa bozucu işlem gerçekleştirip sermaye birikimlerini arttırdılar. Akabinde aynı yöntemle ancak hedef büyüterek bu kez başta kamu bankaları olmak üzere bankacılık sektörünü içine alan bir süreci başlattılar.
Bir yıl önce 24 Eylül 2021’de fiyatı 2 TL olan İş GYO hissesi, 2022 yılına 3 TL’den başladıktan sonra 1 Mart’ta 6 TL’ye, 12 Nisan’da ise 14.85’TL ye ulaşıp, 1 Ağustos’ta 20.50 TL ile zirveyi gördükten sonra diğer 2 hisse senedi ile birlikte 15 Eylül’den beri aralıksız 8 gün taban seviyede seyretti ve 27 Eylül itibariyle 8.19 TL seviyesinde gerçekleşti.
Bir yıl önce 24 Eylül’de 1.19 TL olan TSKB hissesi, 2022 yılına 1,48 TL’den başladı, 2 Haziran’a kadar normal seyrini sürdürerek 2,1 TL olarak fiyatlandı. Sonrasında harekete geçirilen hisse fiyatı 31 Ağustos’ta 4.92 TL, 9 Eylül’de ise 7.10 TL ile zirveyi gördükten sonra diğer 2 hisse senedi ile birlikte 15 Eylül’den itibaren aralıksız 8 gün taban yaptı ve 27 Eylül itibariyle 2.53 TL seviyesinde fiyatlandı.
Bir yıl önce 24 Eylül’de 1 TL olan Şekerbank hisse senedi, 13 Temmuz’da hala 1 TL iken 31 Ağustos’ta 3,74 TL’yi, 14 Eylül’de ise 5,25 TL’yi buldu ve akabinde 9 gün aralıksız taban olarak 27 Eylül itibariyle 2,06 TL seviyesinde fiyatlandı.
MANİPÜLATÖRLER, BANKACILIK SEKTÖRÜNÜ SEÇEREK OYUNU BAŞLATTILAR
Adı geçen grup bu 3 hisse senedinde test edip başarıya ulaştıkları yöntemle sahip oldukları öz kaynağın ötesinde kaynak yaratan ve “kendi kendini besleyen bir sistem”le manipülasyonlarının boyutunu büyüttüler. İşlem yapmak üzere zaten fiyatları oldukça düşük olan; arkalarına bireysel ve kurumsal yatırımcıların rahatlıkla takılabileceği bankacılık sektörünü seçtiler. Sistemlerinin özü, fiili dolaşım oranları düşük olan yani sığ olan başta Halkbank ve Vakıfbank olmak üzere bankalarda Vadeli İşlemler Piyasası’nda (VİOP) işlem yapmak üzerineydi. Hisse senetlerinin fiili dolaşım oranı sadece % 8.5 olan Vakıfbank ve % 12.3 olan Halkbank bu nedenle manipülasyona çok uygundu. . Üstelik takaslarının % 90’ı kendi aracı kurumlarında toplanmıştı. Yani fiili dolaşımdaki tutarlar pratikte daha da düşüktü. Oyunun kurgusu ise vadeli piyasanın işleyiş biçimiyle paraleldi. Açılacak pozisyonun % 10’u kadar bir teminatla kaldıraçlı olarak işlem yapılan vadeli piyasada uzun pozisyon alındığında spotta hisse fiyatı düşerse ilave nakit getirerek teminat tamamlanırken hisse fiyatı yükselirse teminat fazlası oluşuyor.
Seçtikleri banka hisse senetlerinde VİOP’ta uzun pozisyon alan grup; kalan nakitleri ile spotta başlangıçta fiyat yükseltmeden aynı hisseleri topladılar. Sonra yaydıkları yabancı yatırımcı alımı, varlık fonu alımı gibi aslı olmayan olumlu beklenti ve söylentiler ile diğer yatırımcılarda da güven uyandırıp bu hisseleri almalarını sağladılar. Son olarak da kaldıraç kullanmanın avantajıyla teorik fiyatın üstünde uzun pozisyon alarak arbitraj yani faiz oranları arasında fark oluşturmaya başladılar. Bu fark bir ay vadeli sözleşmelerde yıllık % 60-70 oranında bir faiz getirisine denk geliyordu. Bu farkı gören arbitraj fonları, teorik faizin üstündeki faizden yararlanmak için VİOP’da kısa, spot piyasada uzun pozisyon alarak yani sıfır riskle ve bir kurguya yardım ettiklerini bilmeksizin spot piyasadaki fiyatın yükselmesinin devamını sağladılar.
TEMİNAT FAZLASI, VİOP HESABINDAN ÇEKİLİP SPOT PİYASADA AYNI HİSSELERE YATIRILDI
Hisse fiyatları spot piyasada yükselmeye devam ettikçe grubun VİOP’ta açtığı uzun pozisyonlarda oluşan teminat fazlası; işlem yapılan aracı kurumdan VİOP hesabından çekilip spot piyasada aynı hisselere yatırıldı. Öte yandan çalışılan aracı kurumlardan spot piyasada daha fazla hisse senedi almak için kredi de kullanıldı. Spot piyasada hisse fiyatı arttıkça hissenin teminat olma niteliği de arttığı için giderek daha fazla kredi kullanılabildi. Oluşan daha fazla kredi ile yine aynı hisselerde daha fazla alım yapıldı ve hisse senedi fiyatı daha da yükseldi. Yükseliş kendi kendini besleyen bir sistem içinde sürdü.
Bu operasyon ile bir kamu bankasının hissesi aralıksız 13 kez tavan yaptı. Diğer hisselerde de benzer tırmanışlar oldu. Hareketin bankacılık sektörünün tamamına yayıldığı izlenimi vermek için Garanti Bankası, İş Bankası ve Akbank gibi hisselerde de benzer yönteme başvurdular. Bankacılık sektörünün endeks üzerindeki ağırlığı nedeniyle BIST100 endeksi Ağustos başından 13 Eylül zirvesine kadar yüzde 40 civarında prim yaptı. 5 Temmuz-13 Eylül tarihleri arasında bankacılık endeksi yaklaşık % 170 oranında, yani olağanüstü bir yükseliş kaydetti. Bu yükselişin çok önemli bölümü 13 Eylül’den önceki haftalarda organize edilen piyasa bozucu eylemlerin bir sonucuydu.
Operasyon için yabancı yatırımcıların satışları nedeniyle zaten oldukça ucuz fiyatlanan ve yüksek enflasyon düşük faiz ortamında 2021 yılına göre karlılığı patlama yapan bir sektör olan bankacılık seçildiği için olsa gerek tüm bu süreç boyunca SPK, BİST gibi düzenleyici ve denetleyici kurumlar tarafından olağandışı fiyat hareketliliğine dönük herhangi bir aksiyon alınmadı. Diğer hisselerde uygulanan VBTS kuralları uygulanmadı. Viop’ta açılan kontrat sayısının fiili dolaşımdaki paylara orantısızlığı nedeniyle de alınan bir tedbir olmadı. Sürece dahil olmayan aracı kurumlar yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu sezip kendi kurumlarında bankacılık vadelileri için uyguladıkları teminat oranlarını ardı ardına yükseltirken, Takasbank bankacılık hisselerinin fiyatlarının yükselmesine rağmen teminat tutarlarını yükseltmedi. Bu nedenle bir ara bu hisselerde 13-14 kaldıraçla işlem yapılabilir noktaya gelindi.
OYUNUN SONU: İLK BÜYÜK MİKTARLI SATIŞ
Bu döngü, elbette sonsuza kadar sürmeyecekti. Sürebileceği nokta kısa sürede yaşanan bu hızlı yükselişin gerçek satıcıları harekete geçirdiği noktaya kadardı. İlk harekete geçen ve adeta bir işaret fişeği yakan 13 Eylül’de Akbank Emekli Sandığı’nın yaptığı ve esasen çok da yüksek bir rakam sayılamayacak olan yaklaşık 150 milyon lira tutarındaki Akbank hissesi satışı oldu. Bu kurumsal satışı gören yatırımcılar, zaten hızlı yükseliş nedeniyle her an kar realizasyonu beklerken paniğe kapıldı ve satışlar başladı. Satışların başlayıp sürecin tersine dönmesi ile hisse fiyatı yükselirken oluşan ve hesaplardan çekilen teminat fazlası bu kez açığa dönüştü. Aracı kurumlar, yatırımcılardan teminat açığını tamamlamalarını istedi. Kurdukları sistem gereği tüm varlıklarını hatta kredilerini spot piyasada hisse senedine yatıran ve elinde yeterli nakdi olmayan grubun yatırımcıları, teminat tamamlayamayınca aracı kurumlar grubun hesaplarındaki hisseleri satarak teminat açıklarını tamamlamaya başladılar. Ancak oyunun bozulması ile grup, bu satışları karşılayacak nakit yaratamadığı gibi diğer alıcılar da bu hisselerden uzak durmaya başlayınca yüksek miktarlarda satış emirleri taban fiyatlarda dahi gerçekleşmedi. Ertesi gün aracı kurumlar tarafından yine taban fiyatlara satış emirleri gönderildi. İşte operasyona konu olan hisse senetlerinde 13 Eylül’den beri süren aralıksız süren düşüş bu nedenle gerçekleşti. Aşağıdaki ilk grafik Halkbank ve 2. grafik ise Vakıfbank hisselerinin seyrini gösteriyor.
Fiyatların düşüş sürecinde Takasbank verilerine göre teminat tamamlama çağrıları olağan tutarların çok üzerine çıktı. 9 Eylül’de 868.8 milyon liralık bir teminat kapama çağrısı yapılırken 15 Eylül’de bu rakam 1.8 milyar lira gibi daha önce hiç görülmeyen bir tutara yükseldi. 16 Eylül’de 1.5 milyar liralık, 19 Eylül’de ise 1.4 milyar liralık teminat tamamlama çağrısı oldu.
YÜKSEK FİYATLARDAN HİSSE SATIN ALAN KÜÇÜK YATIRIMCILAR BÜYÜK ZARARLAR ETTİ
Yatırımcılar ve bazen de resen yaptıkları satışlarla aracı kurumlar, banka hisselerinde yaptıkları satışlarla likidite yaratmaya çalıştılar. Böylelikle bir taraftan teminat tamamlamaya çalışırken diğer taraftan ise kredili pozisyonlarını küçültme gayreti içine girdiler. Tamamlanamayan teminatlar ve düşen fiyatlarla riskli hale gelen krediler, aracı kurumların üzerinde de baskı oluşturdu. Zira adı geçen grubun hesaplarındaki tüm varlıkların sıfırlanması sonrasında oluşacak eksi bakiyeler çalıştıkları aracı kurumlar için doğrudan zarar niteliğini taşıyordu. Bu süreçte sadece bankacılık hisselerinde değil satılmak zorunda kalan diğer hisse senetlerinde de fiyatlar geriledi ve bilhassa spot piyasada yüksek fiyatlardan hisse satın alan küçük yatırımcılar büyük zararlarla karşılaştılar. 12 Eylül’de 3649 olan BİST 100 endeksi 27 Eylül’de 3.265 e geriledi. Bankacılık endeksi ise % 40 a yakın değer kaybetti. Viop ve spot piyasada toplam zarar henüz belirlenemese de milyarlarca liradan bahsedilmekte. Gelişmelerden tedirgin olan yabancı yatırımcıların satışları hızlandı ve Londra’da TL swap faizleri yükseldi.
KAMU MANİPÜLASYONA EL ATTI
Yaşanan sorunun sistemik bir risk doğurması endişesi ile düzenleyici denetleyici otoriteler, 19 Eylül itibarıyla kendi aralarında ve sorunun muhatabı olan aracı kurumlarla bir dizi toplantılar gerçekleştirmeye başladılar. Bu toplantılarla hem durum tespiti yapmak, hem yaşanan ve yaşanacak zararların büyüklüğünü ve aracı kurumlara yansıma ihtimali olan kısmı tespit edebilmek hem de esas önemli konu olarak 30 Eylül’de yani VİOP’ta grubun long pozisyonlarının kapanacağı vade tarihinde yaşanabilecek tıkanıklığın nasıl çözülebileceğine dönük görüşmeler yapıldı. Aynı gün Bloomberg Ajansı’na bir yetkiliden gelen bilgiye göre “son borsa hareketine ilişkin öncelikle likiditede çözüm beklenecek ve gerekirse en az müdahaleyle tedbir alınacaktı”. Bloomberg’in haberine göre yetkili, aracı kurumlara ilişkin şu anda sistemik bir risk olmadığını ancak bazı patronların zarar edeceğini dile getirerek tahta kapatmanın son tercih olduğunu ve likiditedeki gelişmelere bakılacağını söyledi. Yetkili ayrıca son yaşanan piyasa hareketlerine yönelik bir yıl geriye dönük gerekli incelemelerin başlatıldığını, piyasa bozucu işlemlerin olduğunu, bunlara karşı sonuna kadar gidileceğini de belirtti. Bizim de bu yazıda manipülasyon ya da piyasa bozucu eylem ifadesini kullanabilmemiz bu açıklamaya dayanıyor.
HANGİ ÖNLEMLER ALINDI?
Kamunun konuya el attığı 19 Eylül’den itibaren alınan önlemler ise şöyle sıralanabilir:
Takasbank VİOP’ta Akbank, Garanti BBVA, Halkbank, İş GYO, İş Bankası, Şekerbank, TSKB, Vakıfbank ve Yapı Kredi dayanak varlıkları için işlem teminatı hesaplamalarında kullanılan risk parametrelerinin piyasa koşulları dikkate alınarak yapılan değerlendirmeler sonucu güncellendiğini açıkladı. Değişiklikle Akbank’ta 160 TL olan teminat 115’e, Garanti Bankası’nda 290’dan 205’e, Halkbank’ta 130’dan 90’a, İş GYO’da 365’ten 200’e, İş Bankası’nda 120’den 85’e, Şekerbank’ta 50’den 40’a,TSKB’de 65’ten 45’e, Vakıfbank’ta 120’den 95’e, Yapı Kredi’de 85’ten 70’e indirildi. Fiyatlar yükselirken herhangi bir teminat değişikliği yapmayan Takasbank, bir taraftan düşen fiyatları oranlarına yansıtırken, diğer taraftan da her gün teminat tamamlamak için yatırımcıların ve aracı kurumların bulması gereken nakdi de azaltmış ve likiditede kısmi bir rahatlama getirmiş oldu.
TSKB hisselerine Volatilite Bazlı Tedbir Sistemi (VBTS) kapsamında getirilen ve 04/10/2022 tarihli işlemlere kadar uygulanacak olan açığa satış ve kredili işlem yasağı ile brüt takas tedbirleri, 21/09/2022 tarihli işlemlerden başlamak üzere kaldırıldı. Süresinden önce tedbirin durdurulduğu ilk işlem olarak hatırlanacak bu uygulama ile likiditeyi arttırabilme beklentisinin yanı sıra hisselerin teminata verilip kredi alınabilmesinin de önü açılmış oldu.
Halkbank’ın KAP’ta yaptığı açıklamaya göre banka, aktif olan hisse geri alım programı çerçevesinde 20 Eylül’de 8,06-8,58 TL fiyat aralığından 8 milyon 850 bin adet hisse geri alımı yaptı. Uzun zamandır hisse fiyatı 5 TL’nin altında olmasına rağmen yapılmayan geri alımın 8 TL’nin üzerindeyken ve bu dönemde yapılması alımın yaşanan sorunlar nedeniyle olduğunu düşündürdü. Aynı gün İş Bankası Munzam Vakfı’nda 5 milyon TL nominal tutarda İş Bankası hissesi aldığını duyurdu.
Bir taraftan alınan önlemler, diğer taraftan aracı kurum sahip ve yöneticileriyle kamu yetkilileri ve fon yöneticileri arasında yürütülen çoklu görüşmeler neticesinde 26.09.2022 tarihinde long pozisyonların karşılığı olan hisse senetleri grubun işlem yaptığı aracı kurumlar tarafından özel emirle fon yöneticilerinden satın alındı ve 30 Eylül stresi büyük ölçüde giderildi.
KİM KAZANDI KİM KAYBETTİ ?
Bu oyundan; oyunu başlatan grubun kazançla çıkmadığı aşikar. Hisse fiyatları yükselirken bankalarda short pozisyon açanlar ve yüksek fiyatlardan hisse satın alan yatırımcılar da kaybetti. Muhtemelen adı geçen grupla çalışan ve riskini iyi yönetemeyen 5-6 aracı kurum da önemli tutarda zarar yazacaklar. Arada kısa vadeli alım satımlarla kazananlar veya fiyatlar düşmeye başladıktan sonra short pozisyon açma cesaretini göstererek kazananlar elbette vardır ama bu süreçte asıl kaybeden sermaye piyasaları oldu. Borsanın önemli hisselerinde böylesine büyük bir manipülasyon yapılabilmesi uzun yıllar akıllardan silinemeyecek bir iz bıraktı.
ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM İÇİN ÖNERİLER
Detaylı bir anatomisini çıkardığımız son operasyonda gözler, zarar ziyanın netleşmesine kitlenirken bir taraftan da sistemin yeniden gözden geçirilmesinin gerekliliği net biçimde ortaya çıktı. Piyasa bozucu eylemlere düzenleyici, denetleyici otoritelerin daha hızlı müdahale etme gerekliliği, Takasbank teminatlarının piyasa koşullarına göre hızlı biçimde güncellenmesi, pay vadelilerinde işlem görecek hisselerin yeniden gözden geçirilmesi, fiili dolaşımı sınırlı olan payların vadeli işleme açılmaması, spottaki pay adedi ile vadelide açılabilecek pozisyon büyüklüğü arasında bir korelasyon olması, derinliğe bağlı olarak pay vadelilerinde farklı kaldıraç düzeyleri uygulanması, spottaki pay miktarına bağlı olarak vadelide açılabilecek pozisyon miktarına üst sınır getirilmesi, Viop’da derinliği arttırmak ve volatiliteyi azaltmak fonksiyonunu da üstlenen piyasa yapıcılarının üzerindeki BSMV yükünün kaldırılması, spotta olduğu gibi vadelide de alıcı ve satıcının işlem anında görülebilmesi, pandemi döneminde kaldırılan yukarı yönlü hareketlerde devre kesici uygulamasının yeniden başlanması gibi hususlar başlıca öneriler olarak sıralanabilir.
Dr. Berra Doğaner
Piramit Menkul Değerler Yönetim Kurulu Üyesi
doganer@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.