Son Haberler

Borsa yatırım fonları, ülkemizde neden büyüyemiyor?

1990’lı yılların başında Türk sermaye piyasasındaki yerini alan “borsa yatırım fonları” aradan geçen zamanda ne yazıkki büyümek yerine küçüldü. Bunun en büyük nedeni, kurumsal yatırımcıların zayıf olması.

Yatırım bankacılığının finansın diğer alanlarına göre bir özelliği de yeni ürün yaratmadaki maharetidir. Bu ürünlerin kökeni, hukuk sistemlerinin de etkisiyle genellikle İngiltere ve ABD’dir. Bunların kısmı ilgili koşullar değişince yok oluyor, bir kısmı ise genel kabul görerek küresel ürünlere dönüşüyor. Bu şekilde genel kabul gören yatırım araçlarından biri de “Borsa Yatırım Fonları”dır. Yatırım bankacılığı ürünü dediğimizde geleneksel olarak iki tür araçtan bahsediyoruz; Şirketlere ortaklık sağlayanlar ve borçlanma sağlayanlar. Biraz daha geniş bir yorumla, vadeli işlem ve opsiyonlar gibi türev araçlarını da buna dahil ediyoruz. Bunların dışında, bir başka ürün grubu da, esasen bu araçlara yatırım yapan, portföy yönetim becerilerinin sergilendiği kollektif yatırım araçlarıdır. Yönetim tarzı, aktif olabildiği gibi yani portföy yöneticisine tercih yapabilme hakkı tanıyabildiği gibi pasif de olabilir. Pasif yönetimde, portföy yöneticisi ürün seçiminde bir tercih yapmıyor, baştan belirlenen bir portföy bir çeşit otomatik olarak yönetiliyor. Finans dünyasında çokça tartışılan bir teoriye göre, yatırım araçları arasında tercih yaparak piyasanın üzerinde getiri elde edilmesi de zaten mümkün değil.

Pasif portföy yönetimi anlayışının en iyi örneği Borsa Yatırım Fonlarıdır. Borsa Yatırım Fonları(BYF), pasif portföy yönetimi anlayışıyla yönetilen ve borsalarda işlem gören fonlardır. Yatırımcılar, borsada alıp sattıkları gibi, nakit-kıymet takası yoluyla da yeni fon yaratılması ve iadesi de mümkündür.

BYF’ler finans dünyası için oldukça yeni bir araç. İlk örnekleri 1990’lı yılların başında karşımıza çıktı. S&P Depository Receipts ya da daha yaygın bilinen adıyla “Spiders” en başarılı örneklerden biri olarak kabul edilir. Bir başka başarılı örnek de Barclays’in başlattığı “iShares” fonlarıdır. İlk örnekler daha çok hisse endekslerini takip etmek amacıyla kuruldu. Daha sonra hızla borçlanma araçları ve emtiaları da kapsadı. Bugün yalnızca ABD’deki büyüklük 2 trilyon doları geçti.

ABD’DE FON BÜYÜKLÜĞÜ 2 TRİLYON DOLARI GEÇTİ

Borsa Yatırım Fonlarının bu kadar hızla yaygınlaşması, ürünün yatırımcılara sağladığı kolaylıklardan kaynaklanıyor. Çok çeşitli ürünlere, borsada oluşan fiyatlar üzerinden kolaylıkla yatırım yapılmasını sağladığı gibi genellikle hisselerin sahip olduğu vergi avantajına da sahipler. Diğer fonlara göre maliyeti düşük, portföy daha şeffaf. Üstelik kaldıraçlı ve/veya ters pozisyon alınmasını sağlayacak şekilde ve hatta doğasına aykırı bir şekilde aktif yönetime uygun bir şekilde kurulabiliyor. Bu avantajları nedeniyle hızla büyüyen BYF’lerin bugün sadece ABD’deki büyüklüğü 2 trilyon doları geçmiş durumda.

Bu ürünün ülkemize gelmesi de fazla gecikmedi. 2000’li yılların ilk yarısında ülkemizde de ilk BYF’ler kurulmaya başlandı. Ancak, dünyadaki popülaritesine hiç ulaşamadı. Fon adedi en fazla 17’ye, portföy büyüklüğü 400 milyon TL’ye kadar çıktı. Son 3 yılda ise sektör küçülmeye başladı. 2016 yılına geldiğimizde fon sayısı 11’e portföy büyüklüğü 130 milyon TL’ye indi.

 

KURUMSAL YATIRIMCILAR ZAYIF

Ülkemizde Borsa Yatırım Fonlarının ilgi görmemesinin birkaç nedeni olduğunu düşünüyorum. Bunlardan ilki, genel olarak kurumsal yatırımcıların zayıf olmasıdır. Genel olarak yatırım fonlarının yeterince büyüyemediği bir ortamda yatırımcılar BYF’lere de ilgi göstermedi. Kurumsal yatırımcıların zayıf olmasının bir etkisi de talep yönünde oldu. BYF’lerin ana kullanıcıları, bireysel yatırımcılardan çok aktif yönetilen fonlardır. Portföy yöneticileri, BYF’leri kullanarak, yatırım yapılması zor olan araçlara kolaylıkla yatırım yapabiliyor. Ülkemizde kurumsal yatırımcılar bu tür araçlara yatırım yapmayı gerektirecek boyutlara ulaşamadı.

Bir başka neden de, düzenlemelerimizin yeterince esnek olamaması. Örneğin, BYF dünyası, uzun süre, kaldıraçlı ve ters BYF’lere kapalı kaldı. Vergi düzenlemeleri de BYF’leri desteklemedi. Hisse gibi işlem görmesine rağmen fon gibi vergilendi. Vergi uygulamalarının bir başka olumsuz etkisi de arbitraj tarafında oldu. BYF’lerin, yatırım araçları arasında arbitraj amacıyla kullanılması imkanı büyük ölçüde ortadan kalktı.

Bundan sonraki dönemde Borsa Yatırım Yatırım Fonlarına ilgi yaratılabilmesi için piyasalarımızın sofistikasyonun artması gerekiyor. Bu da ancak kurumsal yatırımcıların büyümesi ve çeşitlenmesiyle mümkün olabilecek. Ancak, bireysel emeklilik fonlarındaki büyümeyi bir kenara koyacak olursak kurumsal yatırımları büyütemiyoruz.  Kısa vadeli reel faizlerin yüksek olduğu bir ortamda zaten kıt olan tasarrufların sermaye piyasalarına kayması oldukça zor görünüyor.

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası