-İnsanların birlikte yaşaması aslında yeni değil. Yine de gençler aynı evde yaşam biçimini yeni bir eğilim olarak alıyor. Bazı girişimciler ortak yaşanan evleri isteyen müşterilere uzun dönem kiralıyor. Bir başka girişimci grubu ise paylaşılacak evleri satın alıyor ve işletiyor.
-Dünyadaki toplam evsiz insanların ihtiyacından fazla boş ev olduğu araştırmalarda ortaya çıkıyor. Buna göre dünyada yaşayan yaklaşık 150 milyon evsiz insan var. Bu rakam kabaca dünya nüfusunun yüzde 2’sine tekabül ediyor. Buna mukabil 900 milyon civarında boş ev olduğu hesaplanmış durumda.
-Sadece Çin’de 50 milyonun üzerinde boş apartman dairesi var. ABD’de ise durum farklı değil. Ülke genelinde 18 milyon adet boş ev var. Yani yeryüzünde bir evsiz insanın yaşayabileceği tam 6 ev mevcut. Avrupa’da evsizlerin her birisinin ev ihtiyacını karşılayacak 7 ev mevcut.
-Yaşadığı yeri paylaşmak günümüzün kendine yetebilme ihtiyacına doğal bir cevap olabilir. Ev fiyatlarının sürekli artıyor olması ve yüksek kira ücretlerinin yanı sıra şehir merkezlerinde ikamet edilecek alanların kolay bulunamaması evdeki yaşamın paylaşımı için aslında birkaç neden.
-Daha ucuz yaşama kavramı başka bir pazar yaratıyor. Özellikle eşinden ayrılan 30 ila 50 yaş arası insanlar bakımını başkalarının yaptığı evleri paylaşmayı tercih ediyorlar. Yani, çocukların ve ev hayvanlarının bulunduğu büyük evlerin güçlükleriyle uğraşmak istemiyorlar.
Bu yazımda sizlere Paylaşım Ekonomisi içinde önemli yer tutan boş evlerin paylaşımının dünyada nasıl şekillendiğini anlatmak istiyorum.
Özellikle yazlık evlerin bulunduğu şehirlerde hepimizin dikkatini çekmiştir. Binlerce yazlık evin yıl boyunca kapalı olduğunu, birçoğunun bakım ihtiyacı olduğunu görürüz.
1990’lı yılların ortalarında biz de yazlık ev edinme modasına uyarak bir yazlık edinmiştik. Yaklaşık 10 yıl ailece yaz aylarında Ege kıyılarındaki yazlık evimize gidip geldik. Her yıl Mayıs ayı sonunda evi kontrol ederdik. Kış boyunca kapalı kalan evimizin her seferinde mutlaka onarım ihtiyacı olurdu. Bundan kurtuluş yoktu.
Usta bulmak sorun, malzeme bulmak sorun, onarım boyunca evde kalmak için zaman yok, özet olarak ciddi bir uğraşı verirdik. Evin sigortası olsa da ciddi miktarda onarım gideri de cabası. Sonrasında yaz ayları boyunca 10 ile 15 gün arası zaman ayırıp tatil için yazlık evimize gelmeye çalışırdık. Tatil bitince de tekrar eşyaları toplar, evi kapatır ve İstanbul’a dönerdik. Her yıl bu döngü yaşanırdı. Yılda 15 gün için evimiz bütün yıl kapalı kalır, bizi beklerdi.
YILIN EN AZ 11 AYI BOŞ KALAN NİCE EV VAR ÜLKEMİZDE
Düşünün, yılın en az 11 ayı boş kalan nice ev var ülkemizde. O yıllarda Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanı olan bir dostum istatistiki bir çalışmanın sonucunu açıklamıştı. Sonuca göre; ülkemizdeki yazlık evlerin yıl boyunca açık kalma süresi ortalama olarak sadece 6 gün çıkmıştı!..
Gerçi bu çalışma 25 yıl gibi uzun zaman önceydi ama bugün bile bu ortalamanın çok değiştiğini sanmıyorum. Sizlere bu yaşadıklarımı aşağıdaki bilgilerin daha iyi özümsenmesi için anlattım.
Aslında, boş evlerin ve boş apartman dairelerinin paylaşımı ile dünya üzerinde evsizlik sorunu tamamen bitebilir.
Dünyadaki toplam evsiz insanların ihtiyacından fazla boş ev olduğu araştırmalarda ortaya çıkıyor. Buna göre dünyada yaşayan yaklaşık 150 milyon evsiz insan var. Bu rakam kabaca dünya nüfusunun yüzde 2’sine tekabül ediyor.
Buna mukabil 900 milyon civarında boş ev olduğu hesaplanmış durumda. Sadece Çin’de 50 milyonun üzerinde boş apartman dairesi var. ABD’de ise durum farklı değil. Ülke genelinde 18 milyon adet boş ev var. Yani yeryüzünde bir evsiz insanın yaşayabileceği tam 6 ev mevcut.
AVRUPA’DA EVSİZLERİN HER BİRİSİNİN EV İHTİYACINI KARŞILAYACAK 7 EV MEVCUT
Japonya’da ise 2,2 milyon boş apartman dairesi var. Avrupa genelinde 29,3 milyon boş ev kullanılmayı bekliyor. Buna mukabil evsiz sayısı ise 4,1 milyon. Yani evsizlerin her birisinin ev ihtiyacını karşılayacak 7 ev mevcut Avrupa’da. Hindistan’da 11 milyon boş ev bulunuyor. Kanada’da boş ev sayısı 1,3 milyon. Brezilya’da boş ev sayısı 6 milyon. Avustralya’da 1 milyon boş ev var.
Giderek yaşamın daha çok şeye ihtiyaç duyan ve stresli bir hale geldiği dünyamızda, daha fazla insan rahat yaşamak için alternatif yollar arıyor. İnsanların birbiriyle bağlantılı olduğu yaşam mekanlarını oluşturmak bu yollardan bir tanesi. Bu topluluklar gönüllü sivil kurumlar olarak biliniyorlar. İçlerindeki insan grupları yaşamlarını paylaşmayı seçiyorlar ve iş birliği halinde toplu yaşıyorlar.
Bu konuda İngiltere’deki Ortak Yerleşim Ağı örnek alınabilir. Bu ağa üye insanların sayısı son 2018 ile 2019 yıllarında üç kat artmış durumda. Gönüllü Topluluklar programı ise, son 10 yıl içinde ortak yaşam topluluklarının sayısında yüzde 300 artış olduğunu gösteriyor.
EV PAYLAŞMANIN, ORTAK YAŞAMANIN VE TOPLU YAŞAMIN FAYDALARI
Yapılan araştırmalar evi paylaşmanın, ortak yaşamanın ve toplu yaşamın faydalarını aşağıdaki şekilde sıralıyor:
YAŞADIĞI YERİ PAYLAŞMAK GÜNÜMÜZÜN KENDİNE YETEBİLME İHTİYACINA DOĞAL BİR CEVAP OLABİLİR
Yaşadığı yeri paylaşmak günümüzün kendine yetebilme ihtiyacına doğal bir cevap olabilir. Ev fiyatlarının sürekli artıyor olması ve yüksek kira ücretlerinin yanı sıra şehir merkezlerinde ikamet edilecek alanların kolay bulunamaması evdeki yaşamın paylaşımı için aslında birkaç neden.
Belki tanıdığımız birçok insanla aynı odada olsak yine kendimizi yalnız hissetmemiz mümkün. Yaşanacak en güzel yerin kendi evimiz olduğu kesin. Ama komşularımızla sosyal bağlantımız yok ise daha fazla yalnızlık hissedeceğimiz de bir gerçek. Tabii aynı evi paylaşıyor olmak herkes için bir seçenek olmayabilir.
Ama bazılarımıza daha mutlu bir yaşam için bir şans olabilir. Tabii bazen çatışmalar çıkacaktır. Yine de yaşamı paylaşan insanlar yakın evlerdeki komşuları varken yalnız olmaktansa bir arada olmaya istekli oluyor.
Mimar Grace Kim, kendi tasarladığı ve geliştirdiği bir evi paylaşarak yaşıyor. Yaşamı aynı evde paylaşmanın sadece gençlere veya girişimcilere özgü bir yaşam biçimi olmadığını savunuyor. Farklı nesillerin, farklı yaşam alışkanlıkları olanların da aynı evi paylaşabildiklerini söylüyor. Ev yaşamının paylaşılması ile mutfak olsun, oturma odası olsun, balkon olsun, evin yaşam alanlarını paylaşabilen bir yeni toplum ortaya çıkıyor.
BAZI GİRİŞİMCİLER ORTAK YAŞANAN EVLERİ İSTEYEN MÜŞTERİLERE UZUN DÖNEM KİRALIYOR
İnsanların birlikte yaşaması aslında yeni değil. Yine de gençler aynı evde yaşam biçimini yeni bir eğilim olarak alıyor. Bazı girişimciler ortak yaşanan evleri isteyen müşterilere uzun dönem kiralıyor. Bir başka girişimci grubu ise paylaşılacak evleri satın alıyor ve işletiyor.
Buna örnek olarak Property Market Group (PMG) alınabilir. Yöntemler farklı olsa da hepsinin ortak yönleri şu: Evler şehir içlerinde ve talebin yüksek olduğu yerlerde paylaşılıyor. New York, Chicago, San Fransisco veya Berlin gibi şehirlerde örnekleri çokça görebiliyoruz.
PAYLAŞILAN EVLERDEKİ ODALAR, AYNI STANDARTTAKİ APARTMAN DAİRELERİNİN KİRALARINDAN ÇOK DAHA UCUZ
Ülkemizde de üniversite öğrencilerinin yurtlar dışında ortak ev kiraladıklarını ve birlikte yaşadıklarını görüyoruz. Ancak bu konuda referans alabileceğimiz bir istatistik bulmak kolay değil. Bir konu çok net: Paylaşılan evlerdeki odalar, aynı standarttaki apartman dairelerinin kiralarından çok daha ucuz. Ek olarak aynı evde yaşamı paylaşan insanların sosyal bağları kuvvetleniyor.
Dahası, insanlar için yürüme veya bisikletle gitme mesafesinde bir işte çalışıyor olmak, iş yerine uzak bir lüks apartman dairesinde oturmaktan daha cazip geliyor. Yaşamın paylaşıldığı birçok evin bulunduğu yerlerde, işletme sahipleri bir yönetici görevlendiriyor. Bu yöneticiler binaya göz kulak oluyorlar. Zaman zaman sosyal aktiviteler düzenliyor, ya da evi paylaşanlar arasında bir çatışma çıktığında çözüm buluyorlar. Tabi uyumlu yaşam için kiracıların da sorumluluğu olduğunu unutmamak lazım.
UBER VE AİRBNB, GENÇLERİN EVLERE VE OTOMOBİLLERE BAĞIMLI OLMADIKLARINI GÖSTERDİKLERİ İÇİN BAŞARILI OLDULAR
Hepimizin bildiği örneklerden UBER ve Airbnb, gençlerin evlere ve otomobillere bağımlı olmadıklarını gösterdikleri için başarılı oldular. Birçok insan için geniş bir evde uzun süre yaşamak ya da birçok araç sahibi olmak cazip gelmeyebiliyor. Aksine, esneklik yani başkalarının bakımını yaptığı evlerde aylık bazda kalmak daha cazip olabiliyor.
Genç neslin değer yargısı oldukça farklı olabiliyor. O zaman kiraya verenler ve yerel yönetimler gelecekte ortak ev yaşamı geliştikçe kazananlar olacak kuşkusuz. Yüksek yoğunlukta yerleşim içinde her bir metrekarede daha yüksek kira avantajı olurken, evi uzak semtlerde olan insanların apartman dairesini kira bedeline nazaran daha az maliyet ile paylaştığı örnekleri görmek mümkün.
KISA DÖNEM KİRA KONTRATLARIYLA VE UCUZ KİRA BEDELLERİYLE CAZİBE YARATIYOR
Bu amaçla Medici Living Group gibi şirketler Avrupa ve ABD’de en ilgi çekici yerleşim yerlerinde büyük projeler yapıyorlar. Medici’nin ortak yaşam projelerinde mutfak, banyo, salon, şömine ve hollerin paylaşımı esas alınıyor. Modern dekore edilmiş küçük stüdyo dairelerden beş odalı evlere kadar alternatif sunuluyor.
Bu alternatif çözümler kiracıları cezbediyor. Medici, kısa dönem kira kontratlarıyla ve ucuz kira bedelleriyle cazibe yaratıyor. Medici, Avrupa’da 35 farklı ortak yaşam yerleşkesi oluşturmak için 1,1 milyar ABD doları üzerinde yatırım yapmış durumda.
Ayrıca ABD’de üç farklı alanda ortak yaşam mülkleri edindi ve yüzde 96 doluluk düzeyine ulaştı. Rakiplerinden öne çıkmasının sırrı ise kısa sürede bu iş için sermaye bulabilmesi oldu. WeLive, Common, Ollie, Starcity gibi rakipler Medici ile rekabet etmekte oldukça zorlandılar.
EŞİNDEN AYRILAN 30-50 YAŞ ARASI İNSANLAR BAKIMINI BAŞKALARININ YAPTIĞI EVLERİ PAYLAŞMAYI TERCİH EDİYOR
İnsanların iş yaşamlarında daha iyi pozisyonlar bulup daha iyi maaşlar aldıkça daha geniş evlere çıkmak istemeleri çok doğal. Yine de daha ucuz yaşama kavramı başka bir pazar yaratıyor. Özellikle eşinden ayrılan 30 ila 50 yaş arası insanlar bakımını başkalarının yaptığı evleri paylaşmayı tercih ediyorlar. Yani, çocukların ve ev hayvanlarının bulunduğu büyük evlerin güçlükleriyle uğraşmak istemiyorlar.
Sonuç olarak başta Avrupa ve ABD pazarında artık ortak yaşamın olduğu evler, birçok başarılı start-up projelerince sağlanan önemli fonlar ve hemen hemen tam dolu ortak yaşam evleri, yaşamı paylaşmanın tercih edildiğini kanıtlıyor.
Farklı nesillerden olan kiracıların bir arada bulunduğu bu yeni yaşam biçimi uzun vadeli bir eğilim olarak devam edecek görünüyor. Ülkemizde de yılın hemen hemen tamamında boş duran ikinci evlerin benzer şekilde ortak yaşam alanları halinde düzenlenmesi önemli bir ekonomik gelişme sağlamaz mı sizce?
Gelecek ay AirBnB örneğini paylaşmak üzere 2022 yılının sağlık, huzur ve başarı getirmesi dileklerimle…
İbrahim Aybar
Renault Eski Genel Müdürü
aybar@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.