Son birkaç yıldaki müsamahakâr dış koşulların keskin değişimi, Türkiye’nin 2014 yılında baş etmesi gereken en önemli risk haline geldi. Gücünü ve hareket gerekçesini anayasal tarifi olmayan bir yapılanmadan aldığı algısına dayalı olarak yürütme tarafından yargının güç kullanımı üzerine konulan sınırlamalar devletin bütünlüğünü riske maruz bırakıyor. Bu gelişmeler uzun süreden beri bilinmesine rağmen, sessiz kalınarak parlamenter sistemin yapısal refleksinin geciktirilmesi ise Anayasal erklerin uzun süreden beri birbirleriyle yaşadıkları uyumsuzluğun kamuoyunun gündemine gelmesini perdeledi. En önemlisi şu anda alınan tedbirlerin ve yargı gücünü aşındırmayı planlayan yeni düzenlemelerin rasyonel olmaması da net olarak Türkiye’nin yeterli olmayan demokrasi seviyesini biraz daha düşürebilir.
İç politika riskleri açısından, Türkiye’de Yasama-Yürütme ve Yargı erklerinin bağımsız güçlerini ve sorumluluk alanlarını ayrı ayrı koruması konusunda oluşan tereddütler nedeniyle devlet ve hükümetin bütünlüğü başta olmak üzere politik risklerin birçok yeni alt başlıkları izlenen birincil öncelikler haline geldi. Hükümetin bütünlüğünün korunması, bürokrasi kalitesi, başlayan iç gerginlik, rüşvet ve yozlaşma iddialarının akıbeti, erkler arası uyumsuzluk, demokrasi kalitesi ve altın ticaretinin makro istatistikler üzerinde bozucu etkisinin olup olmadığı hususları rating açısından izlenen birincil öncelikler haline geldi. Büyüyen yolsuzluk iddialarıyla tetiklenen siyasi tansiyon yükselişi, yabancı sermayeye olan bağımlılığın yaratacağı tahribatı biraz daha arttırıyor ve Türkiye’nin Ortadoğu ülkeleri ve siyasal İslam üzerindeki yol göstericiliğinin baskılanmasına sebep oluyor.
Mali açıdan da hisse senedi, kamu ve özel sektör tahvil piyasalarında bozulmalar, TL’nin değersizleşmesi ve fiyat istikrarsızlığının artması gibi sonuçlar doğuyor. Yargı–kolluk kuvvetleri-yürütme arasındaki güç kaybettirme mücadelesi bu haliyle devam ederse; eninde sonunda ekonomik büyümeye zarar verecek, yabancı yatırımları tedirgin edecek, sermaye çıkışı hızlanacak, sermaye girişlerinin cesareti kırılacak ve uluslararası rezervler azalacak. Yolsuzluk operasyonunun sonuçlarının en büyük etkisi ise yaklaşan yerel seçimlerde görülecek.
Türkiye demokrasisini ve ekonomisini derin kayba sokmadan bu siyasi krize son verilmesi yeni pozitif fırsatlar yaratabilir: Türkiye’nin iç politika riskleri açısından, Yasama-Yürütme ve Yargı erklerinin bağımsız güçlerini ve sorumluluk alanlarını ayrı ayrı koruması oldukça önemli. Dış müdahale senaryoları üretmeden ve yargının bağımsızlığını ve işlevini azaltmadan yolsuzlukların önlenmesinde daha fazla şeffaf ve objektif davranılması kritik öneme sahip.
Mevcut iç ve dış politika diplomasisinin ana unsurları, Türkiye’nin yükselen iç siyasi tansiyonunun düşürülmesine katkı sağlayamadığı gibi hem bölgesel, hem de AB işbirliklerinin gelişimine yardımcı olamıyor. Yatırımcı algısının düzeltilmesi, siyasi tansiyonun düşürülmesi veya etkisinin azaltılması, barışçıl ve sürdürülebilir çözüm politikaları amacıyla AB entegrasyonunun artırılmasını, bölgesel ve küresel alanlarda yürütülen mevcut diplomasinin ana unsur olarak ele alınıp yeniden dizayn edilmesini gerektiriyor.
Türkiye’de özellikle ekonominin arz tarafının dinamik yapısı ve esnekliği, büyümeyi ve dış şoklara karşı direnci 2014’te de desteklemeye devam edeceği beklenirken, siyasi ve özellikle dış diplomasının ana unsurları bu alanda geliştirici etki yaratacak kaliteyi içermiyor.
Küresel piyasalarda başlayan mali istikrar eğilimi, Türkiye piyasalarını sarsan bu siyasi çalkantının sona erdirilmesini kolaylaştıracak en önemli faktör ve şans olarak görülmeli ve çözümün de uluslararası standartlarda ve Avrupa Birliği uyum süreçlerinde aranması gerekir. Türkiye’deki bu siyasi krizin üreteceği sonuçların, küresel toplam talep üzerinde yaratacağı etkileri düşük görüyoruz.
Sermayenin Türkiye’yi terk etmesi sürecinde, makro ekonomik politikalarda önemli düzeltmeler yapılması normal. Ancak gerekli düzeltmelerin Türkiye’de geciktirilme politikaları belirsizlik ortamını körüklüyor ve risk seviyelerini arttırıyor. Yerli veya yabancı aktiflerin getirilerini etkileyen faktörler birbirinden ayrışıyor. Yabancı aktiflerin faiz getirileri arttığı için TL değer kaybediyor.
Son yıllardaki ekonomik reformlar ve makroekonomik performans gibi hususlar sermaye hareketlerinin Türkiye’ye yönelmesini sağlayan çekici faktörler olduğu için gelişmiş ülke koşullarında iyileşme süreci başlamış olsa da, mevcut siyasi tansiyonun yüksekliğine rağmen Türkiye’den ani sermaye çıkış riski küçük kalabilir. Bu hususlar, ülke notu üzerinde oluşan aşağı yönlü baskıları oldukça hafifletiyor. Ayrıca beklenen ekonomik reformlar ve yerel ekonomik politikalar yoluyla dış fonlamanın çıkışının yavaşlatabilir.
Belirsizlik ve güvensizlik algısı çok ciddi oranda artmış olsa da, özellikle Türk ekonomisinin istikrarını koruyan kamusal dengelerin gücü nedeniyle, bu sürecin, bir resesyona ve mali piyasalarda bir krize evirileceğini beklemiyoruz. Türkiye’nin büyümesi 2014’te de pozitif kalacak. Kur ve faiz dalgalanmaların etkisi sınırlı olacak. Merkez Bankası geçmişin aksine, öngörülebilir, tahmin edilebilir politikalar ürettiği, sermaye çıkışlarını kolaylaştırmadığı ve döviz piyasalarında maliyetli araçlara yönelmediği ölçüde 2014 yılının para politikasında başarılı olacağını bekliyoruz.
Bütçe disiplini Türkiye açısından başlı başına bir başarı olmakla birlikte, 2013 yılında gerçekleşen faiz dışı giderlerin artış hızı esasen fiyat istikrarını tehdit edecek boyuta yaklaştı. Bütçe açığının azalmış olması esasen 2013 yılına özgü tek seferlik gelirlerdeki ve yüksek ithalat ve artan kur etkisiyle artan vergi gelirlerindeki artışlara dayanıyor. Bütçe gelir artışının 2014 yılında sürdürülebilir ve tekrarlanabilir olduğunu beklemiyoruz. 2014 yılında beklenen talep düşüşü gelir artışına önemli katkı sağlayamayacak. Ancak yine de 2014 yılında bütçe disiplininin kontrol edilebilir olacağı ve olası şoklara karşı hareket kabiliyeti bulunacağını yadsımıyoruz.
Ekonominin uzun süreden beri potansiyel gücünün altında büyümesi emek ve faktör işsizliğini artıracak. Ayrıca faizlerin enflasyonun altında veya civarında olmasıyla oluşan negatif veya negatife yakın reel faizler Türkiye için sürdürülebilir olamaz. Fiyat istikrarının sağlanamamasının temel nedenlerinden birisi kamu harcamaları ise diğer önemli sebebi de düşük faizlerin sebep olduğu özel kesimin talep baskısıdır. Dolayısıyla faiz oranlarının artması kaçınılmaz. Son günlerdeki TL’nin değer kaybı da enflasyon üzerinde ilave baskı kuracağı kesin.
Mevcut siyasi gerginliğin ulusal düzeyde sistemik etkiler üretecek güce ulaşma olasılığı düşük gözüküyor. Şu ana kadar sokaklara ve hane halkına yansımayan mevcut siyasi gerginliğin ulusal düzeyde sistemik etkiler üretecek güce ulaşma olasılığı düşük gözüküyor. Ancak, şu ana kadar yargı, iş dünyası ve kolluk kuvvetleri arasında devam eden kriz henüz ekonomik faaliyetlere sekte vuramamış olsa da, bu çekişmenin uzaması 2014 yılı büyüme tahminlerimiz üzerinde yukarı yönlü ilave riskler üretecek ve rating açısından ilk etapta görünüm bozulmalarına sebep olabilecektir. İç siyasi politikalara yeniden ve daha farklı bir şekilde yön verilmemesi halinde, karmaşık ve belirsiz bir gelecekle karşı karşıya kalınabilir.
Türkiye’de yükselen politik risk seviyesinin ülke notu üzerinde yarattığı mevcut negatif etki ve bu etkinin şimdilik ulaştığı seviye olası bir not değişikliği için tek başına yeterli değildir. Karmaşık ilişkileri barındıran; başlama sebebi, muhatapları, meşruiyeti ve amaçları tam olarak anlaşılamayan siyasi kutuplaşmanın ABD’de yükselen faizlerin Türkiye’de yaratacağı negatif etkileri biraz daha ağırlaştıracağı ve yaklaşan yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde toplumsal atmosferi bozabilecek derinliktedir. Ancak Türkiye’de bu şekilde yükselen bu politik risk seviyesinin ülke notu üzerinde yarattığı mevcut negatif etki olası bir not değişikliği için şimdilik yeterli değildir. (20 Ocak 2014.)
Makro Analiz
Orhan ökmen
JCR Eurasia Rating Başkanı
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.