*Zeytinin anavatanı ile farklı görüşler olsa da, ticaretinin ana merkezi Anadolu olmuştur. Tarihi Ege ve Akdeniz limanlarının hepsinde zeytinyağı yükleme ve depolamaya dair amforalarda belgeler ve bilgiler bulmamız mümkündür.
*Türkiye, zeytinyağında ilk üç ülke arasına giremiyor. Son on beş yılda 80 milyon civarında yeni zeytin fidanı dikildi. İspanya ve İtalya’da üretim düşüşleri yaşanıyor. Yani önümüzdeki günlerde üçüncülük, ikincilik mümkün olabilir.
*Zeytinyağında İspanya liderliği açık ara sürdürüyor. İspanya’daki zeytinciliği öğrenmek için turizm gelirlerine bakmak gerekiyor. Turizmden 36 milyar Euro gelire karşılık, 40 milyar Euro zeytin ve zeytinyağı satabiliyor. Biz turizmimizi, zeytinyağı ve benzeri yerel ürünlerle entegre edebiliyor muyuz?
“Bu topraklar” deyince biraz yani 12 bin yıl kadar geriye gidelim.
Ilısu Barajı’nın altında kalacak arkeolojik yerleşimlerden biri de Körtik Tepe höyüğü insanlık tarihini değiştiren bulgulardan biridir.
Körtik Tepe, Batman-Bismil arasında; Batman Su ve Dicle Nehri’nin kesiştiği bölgede ve Batman ilinin yaklaşık 14 kilometre güneybatısındadır.
Prof. Dr. Vecihi Özkaya ve öğrencileri tarafından gerçekleştirilen kazılardan kurtardıklarımız bütün dünyaya bu toprakları anlatmaya devam edecek.
Oradan yaklaşık 100 ila 500 yıl sonrasına Şanlıurfa’nın Göbekli Tepe’sine gidiyoruz. Tarihin en etkileyici bir başka bulgusuna varıyoruz. İnsanlığın medenileşmesine dair en eski iki belge bu topraklarda.
Bu yılın Göbekli Tepe Yılı seçildiğini de unutmayalım…
O günden bugüne bize kalan iki önemli yerleşim yerinden iki önemli ürün var: Buğday ve Zeytin…
Medeniyeti ve ticareti oluşturan en önemli iki madde.
Tarihçi İlber Ortaylı’nın Akhisar Dünya Zeytin Günü’nde söylediği “Zeytinyağı olmasa Akdeniz Ticareti de olmazdı” sözü bu noktada önemli. Akdeniz’i medeniyetin beşiği yapan da zeytinyağı ticareti olmuştur.
Zeytinin anavatanı ile farklı görüşler olsa da, ticaretinin ana merkezi Anadolu olmuştur. Tarihi Ege ve Akdeniz limanlarının hepsinde zeytinyağı yükleme ve depolamaya dair anforalarda belgeler ve bilgiler bulmamız mümkündür.
Akhisar, tütünü bırakıp zeytin merkezi olma noktasında 20 yılı bulan bir ilçemiz. Her yıl düzenlenen şenlikler de bu yönüyle önem kazanıyor.
AKHİSAR, BU YIL “ERKEN HASAT, SOĞUK SIKIM” MERKEZİ
Çiftçimiz, üreticimiz ve zeytinle ilgili herkes her yıl yeni ürünler, yeni pazarlar ve yeni deneyimler kazanıyor. Bu yıl da Akhisar’ı “erken hasat, soğuk sıkım” merkezi yapma kararı alınmış.
Zeytinyağının küresel marka yolculuğu yürüyor. Yine de aklımızdaki soruyu soralım: Bu topraklardan bir zeytinyağı markası çıkar mı?
Bakış açımızı biraz genişletelim. Önce geriye gidip Körtik Tepe, Göbekli Tepe’ye vardık. Şimdi de açalım.
Bakın, 20 yıl önce “ıslak mendil” diye bir şey yoktu. Kuş gribi, domuz gribi derken ıslak mendil cebimize, çantamıza girerken yeni bir sektör de doğdu: Hijyen…
Son salgınlar, insanlara zorunlu temizliği getirirken, hijyen sektörünü de ekonominin içine enjekte etti. Temizlik sağlığın temelidir. Kişisel bakım sektörü, hijyen sektörüyle birleşti. Hijyen tanımı, temizlik ve sağlıktan oluşuyor. Sağlık konsepti de her şeye damgasını vurmaya başladı.
Eskiden “life style” akımı vardı: Yaşamak ve yaşamdan haz almak gibi. Artık “health style” akımı yerleşiyor. Girişimcilerin uyanık davranıp ürünlerini “health style” diye tescil etmelerinde fayda görüyorum.
Temizlik kadar, sağlığımızı koruyucu tedbirler de vazgeçilmezlerimiz arasına giriyor.
Zeytinyağında geleneksel markalarımız var: Komili, Tariş, Kırlangıç, Kristal vs. Türkiye, zeytinyağında ilk üç ülke arasına giremiyor. Son on beş yılda 80 milyon civarında yeni zeytin fidanı dikildi. İspanya ve İtalya’da üretim düşüşleri yaşanıyor. Yani önümüzdeki günlerde üçüncülük, ikincilik mümkün olabilir.
TÜKETİMİ ARTIRMALI VE YENİ MARKALA OLUŞTURMALIYIZ
Mesele sadece satmak olmamalıdır.
İki şey yapmalıyız. Zeytinyağı tüketimini artırmalıyız. Eğer kişi başına yılda iki litreden fazla tüketebilirsek; sektör rekabet edebilir şartlara kavuşur. Bu, zaten bizim sağlığımız için zorunluluktur.
Diğer taraftan yeni markalar oluşturmalıyız.
Zeytinyağında İspanya liderliği açık ara devam ettiriyor. İtalyanların onca tasarım ve mutfağı ile birlikte pazarlama kabiliyetlerine karşılık ikinci durumdalar. Tarım tekniklerini çok iyi kullanan iki ülkeden bahsediyoruz. İspanya, başarısını Franco dönemindeki kurumsallaşmaya bağlıyor. Çok iyi kooperatif yapısı ve yöneticilerinin vizyonu bugün rekabet üstünlüğü sağlamış görünüyor.
İspanya’daki zeytinciliği öğrenmek için turizm gelirlerine bakmak gerekiyor. Turizmden 36 milyar Euro gelire karşılık, 40 milyar Euro zeytin ve zeytinyağı satabiliyor. Biz turizmimizi, zeytinyağı ve benzeri yerel ürünlerle entegre edebiliyor muyuz?
ZEYTİNYAĞININ ANCAK YÜZDE 1’İ GERÇEKTEN ORGANİK VE SERTİFİKALIDIR
Organik yağ üretiminde zeytinler basınçla kırılıyor. İtalya Toscana bölgesinde bıçakla kesiliyor ama bizim geleneğimizde parçalanıyor. E vitamini ve bakırın kaybolmaması için bu önemli bir detay. Ve bu yüzden Türkiye’deki zeytinyağının ancak yüzde 1’i gerçekten organik ve sertifikalıdır. Daha fazla sertifikalı ürünümüz dünya pazarlarına çıkmalıdır.
Kalite bir hedef değil zorunluluktur. Zeytin ve zeytinyağı için daha fazlasını söyleyebilmeliyiz. Bunun için de sağlık araştırmalarına ve sağlık beyanlarına ihtiyaç vardır. Günümüzde her şey sağlık odaklıdır.
Anadolu toprakları 12 bin yıldır insanın medeniyet yolculuğunda önemli bir mihenk taşıdır. Aynı şekilde bu topraklardan çıkan en önemli ürünümüz zeytinyağı da. Yeter ki doğru anlatıp, doğru sunabilelim…
Zuhal Mansfield
mansfield@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.